Özlenen Rehber Dergisi

158.Sayı

Hayat

Efe AYHAN Özlenen Rehber Dergisi 158. Sayı
Allah (c.c.) diyemediler, hayat dediler.
İnsanlara dinini, değerlerini unutturmaya yönelik toplanmış, sistematik olarak çalışan çağdaş düzen işçileri, söylemleri ve eylemleriyle hafızalara savaş açtılar, hafızalardan Allah (c.c.) lafzını silmeye çalıştılar. Bir hayat türküsüdür tutturdular.
* Hayat bize bir şans daha tanıdı
* Hayat hiç adil değil
* Son sözü hayat söyler
* Hayat yüzümüzü güldürmedi
* Hayat bize bu rolü biçmiş
* Hayat bize acımadı vs.
Allah (c.c.) diyemediler, hayat dediler. Sanki hayat bir varlıkmış gibi. Sanki her şeyi hayat yönetiyormuş gibi. ’Hayatı yöneten kim?’ demediler, ’hayatı yaratan kim?’ demediler.
Allah’ı (c.c.) unutturmaya gayret ettiler, istedikleri bozuk inancı zihinlere yerleştirmek için.
Allah (c.c.) diyemediler, hayat dediler, hayat perdesinin arkasından Allaha isyan ettiler, isyan ettirdiler.
Dünyadan başka hayat yokmuş gibi, ’hayatını yaşa!’ dediler.
’Her şeye rağmen hayat güzel!’ dediler, insanları dünya sevgisiyle beslediler, umudu da hayattan beklettiler.
’Hayatı veren kim?’ demediler, hayattan sonra gelecek olan asıl hayatın üzerini örttüler. Bilmediler, bilemediler, zihinlere tesir etseler de imanın evi olan kalplere tesir edemediler.
Allahın takdirini, hükmünü bilemediler, Allah’ın hıfzını bilemediler. İmanın sahibi imanı korur, ol derse her şey olur, bilemediler. Cehennem odunlarını biriktirdiler. İlk sözü de, son sözü de, her sözü de hazreti Allah (c.c.) söyler.

Hayat ve Ölüm Üzerine…
Her gün bir manzara eksilir resimden
Renkler değişir, solgunlaşır
Kaç bahar gelir geçer mevsimden
Yağmurlar yağar ıslatmayan
Güneşler doğar ısıtmayan
Hayli zaman geçer günü, gecesi olmayan
Çocuklar dolaşır ahşap evin bahçesinde
Oyunu oyuncağı olmayan

Kaç yaprak dökülür saydam ağaçtan
Toprakta kök salmayan
Ne çiçekler açar
Ne çiçekler solar
Kokusu, rengi olmayan

Kayıklar batar hepten
Kürekler çekilir umutla
Kimler gelir kimler geçer
Bu sığ, bu susuz ırmaktan

Her gün azalır bir şeyler
Resimdeki manzaradan
Çiviler sökülür nihayet
Duvar yıkılır
Eser kalmaz bu eşsiz tablodan


Gül ve Gülümseme…
Hazret-i Mevlana der ki: ’Sevdiklerinize ’gül’ verin, gülünüz yoksa ’gülüverin’. Gül Peygamber (s.a.v.) efendimizi sembolize eder, gülümsemekse sadaka yerine geçer ve sanki sevdiklerimize gülümsediğimizde, Peygamberî bir gül açar da dudağımız da, kokusu gülümsediğimiz kişinin kalbini muhabbet olup sarar. Karşılıklı bir sevgi hâsıl olur, bir tebessüm iki kalbi birbirine bağlayan nurdan bir ip olur. ’Gülünce yüzünde güller açıyor!’ dedikleri de herhalde budur. Rabbim bizleri gülmekten ayırmasın. İki cihanda da Peygamberimizle (s.a.v.) yüzümüzü güldürsün.


Kar Taneleri ve Birlikte Yaşama…
Hazret-i Mevlana: ’Kar taneleri ne güzel anlatıyor birbirine zarar vermeden de yol almanın mümkün olduğunu.’ diyor.
O sayısı belirsiz kar taneleri gökyüzüne sığıyor da, sığamıyor insanlar bir türlü yeryüzüne. Yetmiyor elimizdekiler, hep az geliyor. Biriktirme hastalığı, paylaşma hasletine sirayet ederek onu da hasta ediyor. Paylaşırken bile lütufta bulunurcasına, çok büyük bir iş yapıyormuşçasına hareket ediyoruz. Tokat atar gibi seviyoruz, sevmeyi de, sevgimizi ifade etmeyi de beceremiyoruz.
O küçük gelinler sıra sıra iniyor yeryüzüne ve dünya evine giriyor toprakla, sade bir düğünle. Ayrı ayrı taneler bir bütün olup seriliyor yorgan misali yere de, ayrı mizaçtaki insanlar bir türlü beceremiyor el ele tutuşmayı, beceremiyor bir türlü birbirini ötelemeden, olduğu gibi kabul edip sarılmayı, bir olmayı. Ne çok şey anlatıyor değil mi, kar taneleri anlayana, dinleyene. Lakin sivrisinekçe basireti olmayana, davul zurna orkestrası ile yürüsen ne fayda.
Rabbim kar tanelerinin zarafetini lütfetsin yüreklerimize. Salat ve selam olsun kar taneleri adedince, her şeyin hürmetine yaratıldığı Sevgiliye (s.a.v.)
Bu içeriğe yorum yazabilirsiniz

Henüz hiç kimse yorum yazmadı.