Özlenen Rehber Dergisi

158.Sayı

Gözü Yaşlı Sahabi İrbâd B. Sâriye

Ahmet Taşdoğan Özlenen Rehber Dergisi 158. Sayı
İrbâd b. Sâriye (r.a.) Kimdir?
Suleym kabilesine mensuptur. Künyesi Ebû Necîh’tir. İlk Müslümanlardan olup Sahabe’nin meşhurlarından ve Suffe Ehli’nin önde gelenlerdendir.

Müslüman Oluşu
İrbâd b. Sâriye (r.a.), Hz. Peygamber (s.a.v.) Mekke’de iken gelip ona iman etti. Zayıf ve koruyucusu olmadığı için tekrar kavmine döndü ve İslam’ın yayılmasını bekledi.

Medine’de Biat Edişi
Hayber Fethi yıllarında kabilesinden yedi gençle birlikte Medine’ye gelip Rasûlullah (s.a.v.) efendimize biat etmişlerdir. Utbe b. Abd o günle ilgili olarak şunları anlatır:
’Yedi kişilik bir heyetle Rasûlullah (s.a.v.) efendimize gittiğimizde hepimiz gençtik. Heyetin en küçüğü ben, en büyüğümüz ise İrbâd b. Sâriye idi. Hep birlikte biat edip İslam’la şereflendik.’1

İrbâd (r.a.)’ın Ashab-ı Suffe’ye Katılması
Medine’de Hz. Peygamber (s.a.v.)’e biatinin ardından memleketine dönmeyip Medine-i Münevvere’yi mesken edindi. Fakir bir Müslüman olmasından dolayı Ashab-ı Suffe’nin içinde kaldı. Medine’de kalmayı, kabilesine dönmeye tercih etti.
Ashab-ı Suffe, karın tokluğuna ilim öğrenen genç ve bekar yıldız Sahabelerden oluşan mübarek bir topluluktur. Hz. Peygamber (s.a.v.)’in hücrelerinin arkasında hurma ağaçlarının altında kalıyorlardı. Mescitte yatıp kalkarlar ve Kur’an ve hadis eğitimi görürlerdi. Bir nevi üniversite eğitimi alıyordu genç Sahabeler burada.

Tebük Savaşı
Hz. Peygamber (s.a.v.), Tebük Savaşı’na çıkmak için Sahabe-i Kiram’a hazırlık emri vermişti. Sahabe-i Kiram kısa sürede atlarını ve silahlarını hazırlamışlardı. Ancak yedi sahabe o kadar fakirdi ki, üzerine binecekleri bir binek bulamadılar. Bunun üzerine Hz. Peygamber (s.a.v.)’e geldiler ve savaşa katılmak istediklerini, ancak binek bulamadıklarını beyan ettiler. Hz. Peygamber (s.a.v.) ise kendilerine verebileceği her hangi bir binek olmadığını söyledi. Bunun üzerine bu yedi Sahabe gözyaşlarını tutamayıp hüngür hüngür ağladılar. Böyle önemli bir savaşta Hz. Peygamber (s.a.v.)’in yanında olamamak, Allah yolunda cihat sevabından mahrum olmak onları derinden etkileyip üzmüştü. Onların bu samimi göz yaşları Allah katında karşılık görmüş ve haklarında şu ayetler nazil olmuştu:
’Kendilerine (binek sağlayıp) bindirmen için sana geldikleri zaman, sen ’sizi bindirecek bir şey bulamıyorum’ deyince, harcanacak bir şey bulamadıklarından dolayı üzüntüden gözlerinden yaş akarak dönen kimselere de sorumluluk yoktur. (Onlar da kınanmazlar.)’2
Bu savaşta münafıklar çeşitli bahaneler uydurarak savaştan geri kalmışlardı. Maddî imkanları ve genişlikleri olduğu halde savaşa katılmayanların mesul olduğu, imkanı olmayanların ise bu sorumluluktan kurtulduğu yukarıdaki ayette izah edilmiştir. Bu yedi Sahabe ’bekkâîn’ (ağlayanlar) diye bilinmektedir.

Humus’a Yerleşmesi
İrbâd b. Sâriye (r.a.) Hz. Peygamber (s.a.v.)’in vefatının ardından ondan ayrı yaşamaya dayanamayıp Şam diyarına hicret etmiştir. Şam’da Humus şehrini kendine mesken edinmiş ve orada Hz. Peygamber (s.a.v.)’in hadislerini, Kur’an’ı ve İslam’ı öğretmiştir.

Hayatından Kesitler
Hz. İrbâd (r.a.) bir gün şöyle demiştir: ’Eğer insanların, ’İrbâd da böyle yaptı’ demeyeceklerini bilseydim, malımı mülkümü kendi haline bırakıp Lübnan dağlarından birine çıkardım ve orada Cenâb-ı Hakk’a kulluk ederdim.’3

Retbabil Adlı Meleği Görmesi
Yaşı artık ilerlemiş olan İrbâd (r.a.) son zamanlarında ölümü arzu ediyor ve bu arzusunu şöyle dile getiriyordu:
’Allah’ım! Yaşım ilerledi, kemiklerim zayıfladı, artık beni kendi katına al.’
Yine bir gün Dımeşk mescisinde namaz kılıp dua ederken, ansızın erkek güzeli bir delikanlı, üzerinde yeşil bir elbiseyle ortaya çıkıverdi. Bana:
- Böyle nasıl dua ediyorsun? dedi. Ben de kendisine:
- Nasıl dua edeyim, ey kardeşimin oğlu? diye sordum. Dedi ki:
- Allah’ım! Amelimi güzel kıl, ecelimi de ulaştır, de. Ben:
- Allah’ın rahmetine eresin, sen kimsin? dedim.
- Ben müminlerin kalplerinden hüznü alan Retbabil adlı meleğim, dedi. Sonra kendisine yaklaşmaya çalıştım, fakat kimseyi göremedim.4

Rivayet Ettiği Hadisler
İrbâd (r.a.)’dan otuz bir hadis rivayet edilmiştir. Şimdi İrbâd (r.a.)’ın rivayet etmiş olduğu birkaç hadisi zikredelim.
Ebû Necih İrbâd b. Sâriye (r.a.) şöyle dedi: Rasulullah (s.a.v.) bize çok tesirli bir öğüt verdi. Bu öğütten dolayı kalpler ürperdi, gözler yaşardı. Bizler:
’Ey Allah’ın Rasûlü! Bu öğüt, sanki ayrılmak üzere olan birinin öğüdüne benziyor, bari bize bir tavsiyede bulunun!’ dedik. Bunun üzerine :
’Size, Allah’tan korkmanızı, takva sahibi olmanızı, başınıza Habeşli bir köle bile emir olsa, onu dinleyip itaat etmenizi tavsiye ederim. Benden sonra sağ kalıp uzun hayat sürenler pek çok ihtilaflar, karışıklıklar görecekler. O zaman sizin üzerinize gerekli olan, benim sünnetime ve doğru yolda olan Hulefa-i Raşidin’in sünnetlerine sarılmanızdır. Bu sünnetlere sımsıkı sarılınız. Sonradan ortaya çıkarılmış bidatlerden şiddetle kaçınınız. Çünkü her bidat dalalettir, sapıklıktır.’5
İrbâd b. Sâriye (r.a.) uzun bir ömür yaşamıştır. Rasûlullah (s.a.v.) efendimizin dâr-i bekaya irtihalinden sonra Humus’a yerleşen Hz. İrbâd (r.a.) orada hadis sohbetleri yaparak etrafını aydınlatmaya çalıştı. Onlara ilim irfan öğretti. Ziyaretine gelenlere hadisler nakletti. Tâbiûn’dan olan Abdurrahman b. Amr es-Sülemî ve Hucr b. Hucr ondan istifade edenlerdendir.
Abdurrahman b. Amr es-Sülemî ve Hucr b. Hucr’dan rivayet edildiğine göre, her ikisi birden: ’Biz İrbâd b. Sâriye (r.a.)’a geldik. Kendisine selam verdik. Biz sana hem ziyaret, hem hal hatır sormak, hem de senden bilgi almak, senin ilminden istifade etmek için geldik, dedik. O da bize Rasûlulullah (s.a.v.)’in bir sabah namazından sonra yaptığı nasihatleri içeren şu hadis-i şerifi rivayet etti ve dedi ki: Bir gün Rasûl-i Ekrem (s.a.v.) yanımıza gelip şu müjdeyi verdi:
’Sizin için gizlenen şeyi bilseydiniz, çektiğiniz sıkıntıdan dolayı bu kadar üzülmezdiniz. Fars ve Rum ülkelerini mutlaka fethedeceksiniz!’ buyurduğunu rivayet eder.6
İrbâd b. Sâriye (r.a.) Hayber fethine katılmıştı. O gün olup biten hadiselere ışık tutan şu hadis-i şerifi rivayet etmiştir.
İrbâd b. Sâriye es-Sülemî (r.a.)’dan rivayet edildiğine göre şöyle demiştir:
Rasûlullah (s.a.v.) ile birlikte Hayber Kalesi’ne varmıştık. Beraberinde ashabından başka kimseler de vardı. Hayber’in lideri, kale komutanı, inatçı, kurnaz ve haddini bilmez bir adamdı. Allah Rasûlü’ne gelerek tartışmaya girdi ve:
’Ey Muhammed! Sizin, merkeplerimizi kesmeye, meyvelerimizi yemeye, kadınlarımızı dövmeye ne hakkınız var? Bu sizin için helal mi?’ diye sert bir tavır sergiledi.
Rasûlullah (s.a.v.) Efendimiz onun bu sözlerine çok kızdı ve celalli bir şekilde:
’Ey İbn-i Avf! Atına bin, onlara doğru git ve şöyle seslen: Haberiniz olsun, cennet sadece mü’minlere helâldir! diye haykır. Sonra namaz kılmak üzere toplanın diye nidâ et!’ dedi.
Ashabın hepsi derhal namaz için toplandı. Rasûlullah (s.a.v.) onlara namaz kıldırdı. Sonra ayağa kalkıp şu nasihatte bulundu:
’Sizden biri, (rahat) koltuğuna kurulup dayandığı yerden, Allâh’ın, Kur’ân’dakilerin hâricinde haramlarının bulunmadığını mı zannediyor? Dikkat edin ve şunu iyi bilin ki, vallâhi ben de nasihatte bulundum. (Kur’ân’da olmayan bâzı şeyler) emrettim. Bazı şeyleri de yasakladım. Bunlar, Kur’ân’ın bir misli kadar, belki de daha fazladır. Allah Teâlâ Hazretleri, üzerlerinde olan vergiyi (borçları olan cizyeyi) ödeyip verdikten sonra, Ehl-i Kitâb’ın evlerine izinsiz girmenizi, kadınlarını dövmenizi, meyvelerini yemenizi helâl kılmamıştır.’ buyurdu.7

Vefatı
Hz. İrbâd (r.a.) hicrî 75 senesinde Humus’ta hayata gözlerini yumdu.
Allah ondan razı olsun. Ve kıyamet günü bizleri Sahabe-i Kiram efendilerimiz ile haşreylesin.


(Endnotes)
1 el-İsâbe, 4/482.
2 et-Tevbe, 9/92.
3 Tabakât-ı Sa’d, 4/276.
4 Riyâdus-Sâlihîn Şerhi, 1/504.
5 Ebû Dâvûd, Sünnet, 6.
6 Müsned, 4/128.
7 Ebû Dâvûd, Harâc, 31-33.
Bu içeriğe yorum yazabilirsiniz

Henüz hiç kimse yorum yazmadı.