Kur'an'da içkiyi yasaklayan ayetler 'muhkemat' denilen kısımdandır.
Bu gibi ayetlerin hükümleri açıktır, tevile ihtiyaç yoktur. İçkinin cezası 'hudud' denilen ağır cezalardandır, bu cezalar değiştirilemez ve affedilemez.
İslam'da 'Makasıdu'ş-Şeria' denilen ve korunması farz olan beş ana husus vardır ki bunlar; din, nefis (can), akıl, nesil ve maldır.
Bu beş hususa zarar verecek, hürmetini ihlal edecek ameller haramdır.
İçki vb. şeyler de 'Makasıdu'ş-Şeria'dan olan 'aklı muhafaza' ilkesini ihlal etmektedir.
İslam'da içki yasağı birdenbire değil, tedrici olarak yani merhale ve aşamalar halinde gelmiştir.
İslam'ın ilk zuhur ettiği zamanda içki, toplumda çokça istihlak ediliyordu.
On üç yıllık Mekke devrinde içki yasağı mevzu bahis olmadı.
Kesin olarak ise Medine devrinde Hicret'in altıncı yılında yasaklanmıştır.
Bununla ilgili rivayeti aktarmak istiyoruz.
'Mekke'de 'Hurma ağaçlarının meyvesinden ve üzümlerden içki ve güzel bir rızık edinirsiniz' (en-Nahl, 16/67) ayeti nazil oldu. Müslümanlar o sırada içki içiyorlardı ve içki de onlara helal idi. Sonra Hz. Ömer, Muaz ve bir grup Sahabe, Rasulullah (s.a.v)'e, 'Ya Rasulallah (s.a.v), bize içkinin hükmünü söyle. Çünkü içki, bizim aklımızı gideriyor, malımızı tüketiyor.' dediler. Bunun üzerine; 'De ki: Onlarda hem büyük günah, hem insanlar için bazı faydalar vardır.' (el-Bakara, 2/219) ayeti nazil oldu.
Bu ayet nazil olunca, bazı müslümanlar içki içmeye devam etti, bir kısmı ise içkiyi bıraktı. Sonra Abdurrahman b. Avf, bir grup müslümanı yemeğe davet etti. Yemek sırasında onlar içki içip sarhoş oldular. Bir kısmı namaza kalktı ve namazda, Kafirun suresini, 'De ki: Ey kafirler, ben sizin taptıklarınıza taparım!' şeklinde okudu. Bu hadise üzerine, 'Ey iman edenler, sarhoş olduğunuz durumda namaza yaklaşmayın.' (en-Nisa, 4/43) ayeti nazil oldu.
Bu ayet nazil olunca, içki içenlerin sayısı azaldı. Sonra, içlerinde Sa'd b. Ebi Vakkas'ın bulunduğu bir grup Ensar, yemek yemek için bir araya geldiler. İçki içip sarhoş olunca, karşılıklı olarak övünmeye ve şiirler okumaya başladılar. Bu sırada Sa'd b. Ebi Vakkas, içinde Ensar'ın hicvedildiği bir şiir okudu. Bunun üzerine Ensar'dan birisi devenin çene kemiğiyle ona vurdu ve başında büyük bir yara açtı. Bunun üzerine Sa'd da onu Rasulullah (s.a.v)'e şikayet etti. Hadiseden dolayı Hz. Ömer, 'Allah'ım, bize içki hakkında, sıkıntımızı giderecek bir açıklama gönder!' dedi. Bunun üzerine, 'İçki, kumar, dikili taşlar ve fal okları, ancak şeytanın ameli olan birer pisliktirler. Bundan kaçınınız ki, felaha eresiniz. Şeytan, içkide ve kumarda ancak aranıza düşmanlık ve kin sokmak, sizi Allah'ı anmaktan ve namazdan alıkoymak ister. Artık, vazgeçersiniz değil mi?' (el-Maide, 5/90-91) ayeti nazil oldu.
Bu ayet inince Hz. Ömer, 'Vazgeçtik ya Rabbi!' demiştir. (Ebu Davud)
Bu rivayetten anlaşılacağı üzere içki dört merhalede haram kılınmış ve bu hususta da dört ayrı ayet inmiştir.
1- 'Hurma ağaçlarının meyvelerinden ve üzümlerden hem sekr veren (sarhoş edici) bir içecek, hem de güzel bir rızık edinirsiniz. Elbette bunda aklını kullanan bir toplum için bir ibret vardır.' ayetidir. (en-Nahl, 16/67)
2- 'Ey Habibim! Sana içkiyi ve kumarı sorarlar. De ki: Onlarda hem büyük günah, hem de insanlar için (bazı zahiri) yararlar vardır. Ama günahları yararlarından büyüktür.' (el-Bakara, 2/219)
3- 'Ey iman edenler! Sarhoş bir vaziyetteyseniz, ne söylediğinizi bilebilecek hale gelinceye kadar namaza yaklaşmayın.' (en-Nisa, 4/43)
4- 'Ey iman edenler! İçki, kumar, dikili taşlar ve fal okları ancak, şeytan işi birer pisliktir. Onlardan kaçının ki kurtuluşa eresiniz. İçki ve kumarda şeytan ancak aranıza düşmanlık ve kin sokmak; sizi Allah'ı anmaktan ve namazdan alıkoymak ister. Artık vazgeçiyor musunuz?' (el-Maide, 5/90-91)
İçkinin Tedricen Haram Kılınmasının Hikmeti:
Hz. Aişe (r.anha) şöyle demiştir: 'Haramların bildirilmesinden önce tevhit akidesini, cennet ve cehennemi bildiren uzun ve geniş ayetler geldi. İslam nuru kalplere iyice yerleştikten sonra helal ve haramları bildiren ayetler geldi. İçkiyi haram kılan ayetler kademeli olarak değil de direk olarak 'içki içmeyin' şeklinde nazil olsaydı Araplar, 'Biz katiyen içkiyi terk etmeyeceğiz' diyeceklerdi.' (ayatu'l-Ahkam, Muhammed Ali Sabuni) Kaffal (rh.a) şöyle demiştir:
'İçkinin tedricen haram kılınmasının hikmeti şudur:
Allah Teala, insanların içkiye alışmış olduklarını ve bun¬dan istifadelerinin de çok olduğunu (mesela içki alıp satarak çok kar elde ediyorlardı), binaenaleyh içkiyi onlara bir seferde haram ederse, bunun onlara zor geleceğini biliyordu. İşte bundan dolayı, içkinin haram kılınmasında Cenab-ı Hakk bu tedriciliği ve yumuşaklığı gözetmiştir.' (Tefsiru'l-Kebir)
Haram Olan Maddenin Miktarı ve Çeşidi:
İçkiyi haram kılan ayette belirtilen yasak, sadece belirli bir çeşit içki için değil, aklın örtülmesini (aklı giderme) hasıl eden bütün maddeler için gelmiştir.
Dolayısıyla dinimiz, aklı örten ve sarhoşluk veren ister içki olsun ister başka bir madde olsun, ister içerek alınsın ister başka tür yollarla alınsın, az olsun çok olsun, sarhoş edecek miktarda olsun sarhoş etmeyecek miktarda olsun kesinlikle yasaklamıştır.
Rasulullah (s.a.v) buyurmuştur ki: 'Her sarhoş edici şey haramdır. Bir farak (küp) içildiği takdirde sarhoşluk veren bir şeyin tek avucu da haramdır.'
Tirmizi'de gelen bir diğer rivayette de 'tek yudumu da haramdır' diye gelmiştir. (Ebu Davud, Eşribe; Tirmizi, Eşribe)
İbn-i Ömer (r.anhüma) anlatıyor: 'Ömer (r.a), Rasulullah (s.a.v)'in minberinde şu açıklamayı yaptı: 'Ey insanlar! Hamr'ın haram olduğu hükmü inmiştir. Bilesiniz ki hamr (günümüzde ve çevremizde) beş şeyden yapılmaktadır: Üzümden, hurmadan, baldan, buğdaydan, arpadan. Hamr, aklı örten (her) şeydir.' (Buhari, Eşribe)
Bu rivayet de gösteriyor ki, içkinin hamr sayılması için hammaddesine bakılmıyor. Bu sayılanlar, o devirdeki hamrın belli başlı hammaddesidir. Başka rivayetlerde bunlara ilaveten mısır ve pirinç de sayılır. Öyleyse değişen zemin, zaman ve tekniğe paralel olarak başka hammaddelerden 'aklı örtücü' içkiler (yiyecekler, haplar, şırıngalar) yapılacak olsa da hepsinin hükmü haramdır. Rasulullah (s.a.v)'in 'Müdminü'l-hamr (içki müptelası) cennete girmez' sözü üzerine, cemaatten birisi 'Müdmin kimdir?' diye sorar. Rasulullah (s.a.v) de; 'Senede bir defa (bile olsa) üç yıl içki alan kimsedir.' buyurur. (Kütüb-i Sitte, İbrahim Canan, c.8, s.169) Rasulullah (s.a.v.) buyurdu ki: Ümmetim, hamra başka bir ad takarak onu içecektir. (Kütüb-i Sitte, İbrahim Canan, c.8, s.164)
İçkiyle İlgili Muhtelif Hadisler:
1- İbn-i Abbas (r.a)'dan üzüm şırası hakkında sorulduğunda şöyle cevap vermiştir: 'Adamın biri Rasulullah (s.a.v)'e bir şarap dağarcığı hediye etmişti. Rasulullah (s.a.v), 'Allah'ın bunu haram kıldığını bilmiyor musun?' dedi. Adam 'Hayır bilmiyorum!' cevabını verdi ve yanında bulunan birisine bir şeyler fısıldadı. Rasulullah (s.a.v) adama; 'Ona ne fısıldadın?' diye sorunca adam 'Onu satmasını emrettim' dedi. Rasulullah (s.a.v) 'İçilmesi haram olanın satılması da haramdır' buyurdu ve iki şarap dağarcığının ağızlarını açarak içlerini boşalttı. (Müslim, Musakat 68)
2- Rasulullah (s.a.v) buyurdu ki: 'Kim içki satarsa, hınzır (domuz) kasaplığı da yapsın!' (Ebu Davud, Büyu' 66, 3489) Bu hadis-i şerif, içkinin yasaklığının ağırlığını beyan etmektedir. Zira domuz yemekten umumiyetle kaçınıldığı halde, içkiye karşı aynı hassasiyet gösterilmemektedir. Halbuki haram olma yönüyle ikisi de birdir ve ikisi de eşit şekilde haramdır.
3- Rasulullah (s.a.v) buyurdu ki: 'Her sarhoş edici şey haramdır. Bir farak (küp) içildiği takdirde sarhoşluk veren bir şeyin tek avucu da haramdır.' (Ebu Davud, Eşribe)
4- Rasulullah (s.a.v) buyurdu ki: 'Her sarhoş edici hamrdır. Ve her sarhoş edici haramdır. Kim dünyada hamr içer ve tevbe etmeden, onun tiryakisi olduğu halde ölürse, ahirette şarab içemez.' (Buhari, Eşribe)
5- Ebu Musa (r.a) demiştir ki: 'Bana göre, ha hamr içmişim, ha Allah'ı bırakarak şu sütuna tapmışım, ikisi de birdir.' (Nesai, Eşribe) 6- Enes (r.a) rivayet ediyor: Rasulullah (s.a.v) hamrla ilgili olarak on kişiye lanet etti: '(Hammaddesinden şarap yapmak maksadıyla) sıkana ve sıktırana, içene ve sakilik yapana (ikram edene), (imalathaneden, depodan, toptancıdan perakendeciden) taşıyana ve taşıtana, satana ve satın alana, bağışlayana, bunun parasını yiyene.' (Tirmizi, Büyu')
7- Rasulullah (s.a.v) buyurdu ki: 'Şaraba devam eden (tevbesiz) ölürse, Allah'a, puta tapan gibi kavuşur.' (Buhari, Tarih-i Kebir, 1/129)
8- Rasulullah (s.a.v) buyurdu ki: 'Allah'a ve ahirete inanan, hamr içmesin. Allah'a ve ahirete inanan, içki içilen sofraya oturmasın.' (Taberani)
9- Rasulullah (s.a.v) buyurdu ki: 'İçki içen, puta tapan gibidir.' (İbn-i Mace)
10- Rasulullah (s.a.v) buyurdu ki: 'Hamr içenin kalbinden iman nuru çıkar.' (Taberani)
11- Rasulullah (s.a.v) buyurdu ki: 'İçki içen kimse içtiği vakit, mü'min olarak içmez.' (Buhari)
12- Rasulullah (s.a.v) buyurdu ki: 'İçki bütün kötülüklerin anasıdır. İçki içenin kırk gün namazı kabul olunmaz. Eğer içkili olarak ölürse, cahiliye ölümü halinde göçmüş olur.' (Camiu's-Sağir) 13- Rasulullah (s.a.v) buyurdular ki: 'Kim Allah'a ve ahiret gününe inanıyorsa üzerinde içki bulunan sofraya oturmasın.' (Tirmizi, Edeb)
14- Vail b. Hucr (r.a) anlatıyor: Tarık b. Süveyd el-Cu'fi (r.a), Rasulullah (s.a.v)'e hamr (alkollüler) ile tedavi hususunda sordu. Rasulullah (s.a.v) onu bundan menetti ve 'Hayır! O, deva değil, derttir!' buyurdu. (Müslim, Eşribe)
15- Ebu'd-Derda (r.a) anlatıyor: Halilim (dostum) (s.a.v) bana şu vasiyette bulundu: 'Hiçbir şeyi Allah'a ortak kılma, hatta param parça edilsen, ateşlerde yakılsan da! Bile bile hiçbir namazını terk etme, kim namazı bile bile terk ederse ondan Allah'ın zimmeti (garantisi) kalkar. İçki içme, çünkü o, bütün kötülüklerin anahtarıdır.' (İbn-i Mace)
16- İçkinin yaygınlaşması Kıyamet alametleri arasında zikredilmiştir. Rasulullah (s.a.v) buyurdu ki: 'Ümmetim beş şeyi helal addederek benimserse tarumar olur: Birbirlerine lanet oku(yarak karşılıklı sevgi ve saygıyı kaldırı)rlarsa, içkilere dalarlarsa, ipek giyerlerse, çalgıcı dansözler ittihaz ederlerse, erkekler erkeklerle, kadınlar da kadınlarla iktifa ederlerse.' Rasulullah (s.a.v) buyurdular ki: 'Ümmetimden bir kavim, ferci (zinayı), ipeği, içkiyi, çalgıyı helal addedecektir. (Hiç çekinmeden bunları yapacaklar.)' (Buhari, Eşribe)
17- Rasulullah (s.a.v) buyurdu ki: 'Üç kişi vardır, cennete girmeyecektir: Anne babasının hukukuna riayet etmeyen kimse; içki düşkünü olan kimse; verdiğini başa kakan kimse.' (Nesai, Zekat)
18- Rasulullah (s.a.v) buyurdu ki: 'Hamr bütün ahlaksızlıkların (fevahişin) anasıdır ve büyük günahların en büyüğüdür. Onu içen, annesine, teyzesine ve halasına saldırabilir. (Kütüb-i Sitte, İbrahim Canan, c.8, s.158)
19- Hz. Ömer (r.a) bir nevi içki imal ve satış yeri (hanut) durumunda olan Ruveyşudu's-Sakafi'nin evini yaktırır. Sa'd b. İbrahim evi bir kor halinde gördüğünü kaydeder. (Kütüb-i Sitte, İbrahim Canan, c.8, s.214)
20- Yemen'in Ceyşan Kabilesi'nden gelen bir adam, kendi beldelerinde içmekte oldukları mısırdan mamul ve adı mizr olan bir şarap hakkında sorar. Rasulullah (s.a.v) de bu içkinin sarhoş edip etmediğini sorar. Adam: 'Evet!' deyince, Rasulullah (s.a.v): 'Her sarhoş edici haramdır. Allah, sarhoş ediciyi içen kimseye 'tinetu'l-habal' içirmeye ahdetmiştir.' buyurur. Tinetu'l-Habal; cehennemliklerin vücutlarından çıkan irindir ve terdir. (Müslim, Eşribe)
21- Rasulullah (s.a.v) içkiyi; 'Ümmü'l-Habais' yani bütün kötülüklerin anası veya Miftahu Külli Şer' yani bütün şerlerin anahtarı diyerek vasfetmiştir.
22- Rasulullah (s.a.v) buyurur ki: 'Kötülüklerin anasından sakının. Zira sizden önce yaşayanlar arasında çok dindar bir zat vardı, hep ibadet eder, bu maksatla insanları da terk ederdi. Bir kadın ona musallat oldu. Bir hizmetçisini yollayarak: 'Bir hususta şahitlik yapmak üzere bana bir uğrayıver' diye kendisine haber yolladı. Adam kabul ederek kadının evine girdi. O eve girince kadın bütün kapıları kapattırarak odasına aldı. Adam bir de ne görsün, karşısında kendisini beklemekte olan çok güzel bir kadın var. Kadının yanında bir çocuk ve içerisinde içki bulunan bir de kap vardı. Adama: 'Seni buraya şahitlik falan için çağırmadım. (Allah'ı inkar etmen veya) bu çocuğu öldürmen veya bu şaraptan içmen veya benimle yatman için çağırdım. İtiraz edecek olursan imdat diye çığlık atıp seni rezil edeceğim' der. Adamcağız meselenin ciddiyetini anlayarak bunlardan birini yapmaktan başka çıkar yol olmadığı kanaatine varır. Belayı en ucuz atlatma yolu olarak şaraptan içmeyi tercih ederek 'Bir kadeh şarap ver' der. Kadın verir. Adam 'Bir kadeh daha' der. Derken sarhoş olarak kadınla temasta bulunur (kendisini küfre atan sözler sarf eder) ve çocuğu da öldürür. (Sonra kadın ona: 'Kasem olsun sarhoş olunca önceden yapmam diye reddettiğin bütün tekliflerimi eksiksiz yaptın' der.)' (Kütüb-i Sitte, İbrahim Canan, c.8, s.159)
NOT: Konuyla ilgili daha geniş bilgi için tefsir, hadis ve fıkıh kitaplarına bakabilirsiniz.