O, hep sevildi, hep sevilecek, hem de Zât-ı Bârî’nin lutfettiği kıymetle? Sevenlerin sevgisine muhtaç olmadan. O’nu seven sineler, yine b ir Kutlu Doğum arifesinde. Sevdiklerinden asırlarca uzak, sevdalarıyla an kadar yakın.
Kimi gönüllerde sevgi buram buram; havuz başında Yâr’in mübarek elinden bir kâse sadakat şerbeti içmek için sessiz sessiz uhrevîleşme onların kârı?
Kimi canlar şefkat membâından bir lahzacık ülfetle şerefyâb olmayı umarak Nebiyi Emced’in kapısında tevazuuyla beklerken, bedenleri îman şehri Medîne’den fersahlarca uzak?
Kimileri, kalplerinde tükenmek nedir bilmeyen sevgilerini, Sevgililer Sevgilisi’ne arz için, ’nasıl olsa O, bu sevgimden haberdardır? tesellisiyle kalem tutmuşlar, ancak mahşerî kavuşmayla bir nebze teskin olacak gönül hallerini İslâm kardeşleriyle paylaşmaktalar?
O, öyle bir güzeldir ki, Rabbim O’nu kıskanır da layık olmayan sineye Cemâl-i Mustafa’nın önündeki nurdan perdeyi aralamaz. O’nun hakiki sevdalıları da ne büyük ihsana kavuşmuş, ne büyük şeref ve ulviyet bulmuşlardır.
Ümmet Habîb-i Ekrem’i sevdikçe yaklaşır, yaklaştıkça O’nu daha çok sever ve daha çok anlar; anlayışı arttıkça itaati daha da kuvvetlenir. Tâbî oldukça bu yakınlık Hak dergahına da yakınlaşmaya götürür. Farzlar ve sünnet-i Rasûlullah ile Allah’u Zü’l-Celâl Hazretlerine gerçek bir kulluk ve aşk kapısı açılır. Habîb’ine teslim olmuş kullardır Rabbimizin sevdikleri. Uyulmasını farz kıldığı Habîb’ini bütün güzelliklerle donatan O’dur. Rahman olan Allah’ımız sevgilerimizi hakikat kılsın, cennete Rasûlullah’ı sevenler kapısından girmeyi nasip etsin, Habibi’nden dünya ve ahirette mahrum bırakmasın?
Kıymetli dostlar geçen yıl nisan sayımızı tamamıyla Peygamber Efendimize ayırıp, tüm okurlarımıza Efendimiz (s.a.v.)’i gücümüzün yettiği dilimizin döndüğü kadar anlatabilmeyi, sevgisini temiz gönüllere ulaştırabilmeyi nasip eden Rabbimize hamdolsun ki bu yıl da yine böyle bir dosya hazırlamayı nasip etti. Aciz ama seven bir ümmet edasıyla tüm yazarlarımız özveriyle gönüllerindeki Rasûlullah’ı sizlerle paylaşıyorlar. Cihan Serveri’ni farklı kalemlerden ve farklı yönleriyle okumak gerçekten bir bambaşka oluyor, yakınlık hissimizi artırıyor, tembellik yaptığımız yerlerden pişmanlık duymamıza vesile olurken, O’nunla bütünleşen ahlâklarımızın var olduğuna şahit olursak tarifsiz bir sevinç veriyor.
En güzele sevdalanmak kolay mı? O’nu seven O’nun gibi olur, O’nun gibi kul olur, O’nun gibi sever. Bizlere ümmet olmayı nasip eden Rabbimizden kalbi, ahlâkı ve tüm varlığıyla O’na bağlı gerçek bir ümmet olmayı da naip eder inşallah.
Şunu da belirtmeliyim; yazarlarımızdan birçoğunun da makalelerinde değindiği esef verici bir hadise ki, güzel Peygamberimize içlerindeki çirkinliklerle iftira ettikleri, gayr-i müslimlerin geçen aylarda yayınladıkları çirkinliklerdir. Böyle bir hadisenin Kutlu Doğum arifesinde olması da dikkat çekicidir. Çok şey konuşulmuş ve yazılmıştır ancak kısaca şöyle söylenebilir, ’hatayı kendimizde arayalım ki bulalım?. Tembelliklerimiz, ciddiyetsizliğimiz, bağlılığımızdaki zayıflık şer odaklarından gayr-i ahlâki, gayr-i insâfi ve insânî seviyesizlikleri ortaya koyacaktır. İnsanlığın içindeki ulvî güç zedelendikçe, şer bütün çirkinliğiyle kuvvet bulacak, artık dua etsek de dualarımız kabul olmayacaktır.
Bu ve benzeri durumlar farklı farklı suretlerle kıyamete dek her fırsatta kendini gösterecektir. Reçete bellidir. Kendimize dönelim, git gide dünyevîleşenlerden olmayalım, sünnet-i Rasûlullah’ı öğrenelim, O’nun sünnetini ihya edenleri hor görmeyelim, zaman başkadır bahanesiyle Medîne’nin Gülü’nden uzak kalmayalım. Efendimiz (s.a.v.)’e sevgimizi sadece, Kutlu Doğum haftasında birkaç ilâhi, kasîde ve mevlit tilavet ederek, güller dağıtarak sınırlamayalım. Zira O’nun sevgisi âşık için sudan daha hayatîdir. Yeter ki Kâinâtın Güneşi’ni gökteki yıldızlar gibi anlayalım ve sevelim?
Salât ve Selâm Sizedir Yâ Habîballâh
Özlenen Rehber Dergisi 37. Sayı
Henüz hiç kimse yorum yazmadı.