GÜZEL AHLÂKIN ÖNÜNDEKİ ENGELLER
عَنِ ابْنِ مَسْعُودٍ رَضِيَ اللّٰهُ عَنْهُ قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللّٰهِ صَلّٰى اللّٰهُ عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
:
لَيْسَ الْمُؤْمِنُ بِالطَّعَّانِ وَلَا اللَّعَّانِ وَلَا الْفَاحِشِ وَلَا الْبَذِيءِ
İbn-i Mes’ûd (r.a)’den rivayet edildiğine göre Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu:
’Mü’min; insanları kötüleyen, lânetleyen, kötü söz ve çirkin davranış sergileyen kimse değildir.?
(Tirmizî, Birr 48)
Güzel düşünen güzel iş yapar. Güzel iş yapanların lisanlarından da hep güzel sözler sadır olur. Mü’minlerin her hâlinin güzel olmasını isteyen Peygamber Efendimiz, ashabının eksikliklerini tamamlamak ve varsa iyi olmayan davranışlarını iyi olana çevirmek için her daim gayret sarf etmiştir.
İnsanoğlu yanlışlardan arî değildir. İslâm’ın emirlerini tam manasıyla nefislerinde özümseyememiş, İslâm’ın emirlerini kabul etmekle beraber bunları yaşamaya alışamamış kişilerin söz ve fiillerinde yanlışlar daima bulunur. Bu kimselerde eğer bir de yaptıkları yanlışların yanlış olmadığı bilinci varsa bu en kötüsüdür. Bunlar o zaman kendilerini hep en iyi görür ve yaptıklarının yanlıştan uzak olduğunu düşünürler. Kendi yaptıkları dışındaki hareketlerin ise hep yanlış olduğunu zannederler. Onun için diğer insanları eleştirerek onlara çirkin sözler söylerler ve onları rahatsız edebilirler.
Peygamber Efendimiz (s.a.v) bu hadislerinde bir Müslüman’da bulunmaması gereken, güzel ahlâkın önüne geçen çirkin ve kötü özellikleri saymıştır. Bunları sırasıyla kısaca ifade edecek olursak;
Ta’n etmek:
Ayıplamak, şerefini düşürmek, izzet-i nefsini kırıcı kusur izafe etmek demektir.
Başkalarının ayıplarını araştırmak, birtakım kusurları ifşa etmek ve her yerde o kötülükleri başkalarına anlatmak yerine, kötü olan fiilleri kişilere indirgemeden kötü olduklarını açıklayarak dinimizin emirlerini bu konuda hatırlatmak en iyisi olacaktır. Zira durmadan kötülerden konuşmak, işi çözmez ve bize de bir faydası yoktur, hatta dinimizde yasaklanmış bir harekettir. Burada yapılması gereken şey, o kötü fiillerden hem kendimizi uzak tutmak, hem de toplumda ulaşabildiğimiz herkese o fiillerin kötü olduğunu bildirerek onlara doğruyu göstermektir.
Lanet etmek:
’Allah’ın lanetine uğra?, ’lanet olsun?, ’mel’un? gibi tabirleri kullanmaktır. Allah’ın rahmetinden uzak olasın manasına gelir. Bundan dolayı şeytana mel’ûn, yani Allah’ın rahmetinden kovulmuş denir.
Dinimiz, mü’minleri birbirlerine kardeş kılmıştır. Âyette ’Mü’minler birbirlerinin kardeşleridir.? (el-Hucurât, 49/10) buyrulmuştur. Dili, rengi, içtimaî seviyesi, maddî durumu ne olursa olsun birbirlerinin kardeşi olan mü’minler bir bedenin azaları mesabesindedirler ve dayanışma içinde olmaları gerekir. Birbirlerine dua etmeli ve âyette buyrulduğu üzere; ’Ey Rabbimiz, beni, annemi, babamı ve mü’minleri hesap günü mağfiret buyur.? (İbrahim, 14/41) demelidirler. Rasûlullah (s.a.v) beddua etmesini isteyen bir kimsenin talebini reddederek, ’Ben rahmet olarak gönderildim, lanetçi değil!? (Müslim, Birr 87) buyurmuştur. Bu hususta da örneğimiz olan Efendimiz’in yolundan giderek, bilhassa mü’minlere karşı merhametkâr, sabırlı, bağışlayıcı, hayırhah, hayır dualar edici olmamız gerekir. İnsanları lânetlemek, onları Allah’ın rahmetinden uzak saymak ve kendisini herkesten üstün görmek İslâm ahlâkı ile bağdaşmaz.
Şu da var ki, âyet ve hadislerde Allah’ın, Rasûlü’nün ve meleklerin lanetine müstahak oldukları belirtilenler vardır. Onlara lanet etmek bu yasağa girmez. Bunlar, ’zalimler, Yahudi ve Hristiyanlar, içkiciler ve faiz yiyenlerdir.? (İbrahim Canan, Kütüb-i Sitte Terc. Ve Şerhi, c.15, s.144)
Bir müslümana lânet etmek onu öldürmekle eşdeğer bir cinayettir. (Buhârî, Cenâiz 84) Eğer bir kişi başkalarına olur olmaz sebeplerle lânet ediyorsa, kendisine olmadık eziyetler eden müşriklere lânet etmesi teklif edilince Rasûl-i Ekrem Efendimiz’in, ’Ben lânetçi olarak değil, ancak rahmet olarak gönderildim.? (Müslim, Birr 87) hadisini hatırlamak gerekir.
Etrafa lânet yağdırmayı huy edinmiş olanların kıyamet günü uğrayacakları ceza, şefaatten mahrum olma ve lehlerinde şahitlik yapılmamasıdır. (Müslim, Birr 85,86)
Bu, onların mü’minler arasında olması gereken acıma ve yardımlaşma gibi güzel duygu ve ilişkilerden uzak bulunduklarının hem göstergesi hem de cezasıdır. Yani âhirette lânetçinin şefaatı ve şahadeti kabul edilmeyecektir.
Müslümanların birbirlerine ’Allah sana lânet etsin?, ’Allah’ın gazabına uğrayasın?, ’cehennemde yanasın? gibi beddua cümleleriyle lânet okumamaları tembih ve ikaz edilmektedir. Zira bu hadiste açıkça belirtildiği gibi olgun müminler kimseyi kötülemez, lânetlemez, iş ve sözde haddini aşmaz, ahlâksızlık yapmaz. Kemal noksanlığının göstergesi olan bu gibi düşük hareketlerin ve özellikle lânetçiliğin en büyük tehlikesi, o lânetin sonuçta lânetçiye dönmesidir. Lânet, kendisine gökyüzünde ve yeryüzünde yer bulamaz, lânet edilen kişiye gider, eğer gerçekten o lânete layık biri ise, onda kalır, değilse onu dileyene, yani lânet edene döner. Lânetçinin lâneti, kendisi hakkında geçerlilik kazanır. (Ebû Dâvûd, Edeb 45) Bu da kişinin kendi ağzıyla kendi felâketini hazırlaması, felâketine bizzat kendisinin davetiye çıkarması demektir. Hiç şüphesiz aklı başında olgun hiç bir mü’min böylesi acı bir duruma düşmek istemez. Bunun yolu ise, başkalarına lânet etmemektir.
Fahiş söz:
Kaba ve çirkin olan, kabalığı pek açık, söylenmesi çirkin olan sözdür. Fuhşa müteallik müstehcen söz manasına da anlaşılabilir.
Sözde ve davranışta haddi aşmak, kötü söz ve çirkin davranışlar sergilemek olgun bir mü’mine yakışmaz. Bu sayılan kötü hasletler bir toplumda yaygınlaşırsa, insanlar arasında saygı, sevgi, dostluk ve kardeşlik ortadan kalkar. Böyle bir toplum, birlik ve beraberlik ruhunu kaybeder; herkes birbiriyle uğraşır, aralarına kin ve düşmanlık girer, insanlar arasından çıkarılmış en hayırlı bir ümmet ve örnek bir toplum olması gereken mü’minler, özlenen vasıfları taşımaz hale gelirler. Oysa kâmil olmak, yani daha iyi mü’min olmaya özen göstermek ve iyilikte her gün bir adım daha ileriye gitmek her mü’minin üzerine düşen görevlerden biridir.
Beziy:
Hayâsız demektir. Lisanında fuhşiyat olan yani ağzı bozuk dediğimiz kimseye denmektedir.
Peygamber Efendimiz; ’Bir işte çirkinlik bulunması onu lekeler, bir işte hayâ duygusunun bulunması ise onu süsler.? buyurmuştur. (Tirmizî, Birr 47)
Hayâ dediğimiz utanma duygusu kötü ve çirkin sayılan şeylerden uzak durmak, tavır ve davranışlarında ölçülü olmak, herhangi bir işte haddi aşmamaktır. Hayâ duygusu bütün hayırların temeli, her türlü kötülük ve çirkinliklerin zıddıdır.
İslâm, müslümanlara her hususta iyilik ve güzelliği ön plânda tutmalarını, çirkinliğin her çeşidinden uzak durmalarını öğütler. Çirkinlik neye bulaşırsa onu lekeler, kirletir ve sevimsiz hale getirir. Konuşma anında aşırı sertlik, uygun olmayan kelimeler kullanmak, yalan söylemek, iftira ve gıybet etmek sözlerimizi lekeler, sevimsiz hale getirir. Böyle sözler dinlenilse bile, dinleyiciler üzerinde iyi etki bırakmaz. Çünkü insanlara kötülük yapan biri dahi, aynı şeyin kendisine yapılmasını istemez. Hak olan şeyler, hak olmayan sözler ve davranışlarla izah edilemez.
Cabir (r.a), Rasûlullah (s.a.v)’in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
’Şüphesiz kıyamet günü meclis ve sohbet bakımından bana en yakın ve sevimli olanınız ahlâkça güzel olanlarınızdır ve kıyamet günü meclis ve sohbet bakımından bana en uzak ve çirkin olanınız gevezelik, boşboğazlık yapan ve müteveyhik olan kimsedir.?
’Yâ Rasûlallah, müteveyhik nedir?? dediler. Şöyle buyurdu:
’Kibirli olanlardır.? (Tirmizî)
Mevla’m bizleri, kötü söz ve fiillerden uzak durarak ahlâkı güzel olanlardan eylesin!
Güzel Ahlâkın Önündeki Engeller
Özlenen Rehber Dergisi 50. Sayı
Cabir (r.a), Rasûlullah (s.a.v)'in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: ?Şüphesiz kıyamet günü meclis ve sohbet bakımından bana en yakın ve sevimli olanınız ahlâkça güzel olanlarınızdır ve kıyamet günü meclis ve sohbet bakımından bana en uzak ve çirkin olanınız gevezelik, boşboğazlık yapan ve müteveyhik olan kimsedir.? ?Yâ Rasûlallah, müteveyhik nedir?? dediler. Şöyle buyurdu: ?Kibirli olanlardır.? (Tirmizî) Mevla?m bizleri, kötü söz ve fiillerden uzak durarak ahlâkı güzel olanlardan eylesin!ALLAH RAZI OLSUN KARDEŞİM EMEĞİN KARŞILIĞINI HAK TEALA AHIRETTE VERSİN İNŞL, BİZ GARİPLERİDE HZ RASULLAH S.A.V E MECLİS VE SOHBET VE HER BAKIMDA ONA YAKIN OLAN EFENDİME YAKIN EYLESİN.AMİN AMİN..
Allah razı olsun..günümüz insanlarının bü tür şeyleri okumaya çok ihtiyacları var..inş.kötü ahlakı kendilerine amel etmiş kişiler bunu okuyup kendilerini düzeltirler...allahın rahmetine ererler inş.
Güzel ahlak hataları eritir. Suyun buzu erittiği gibi. Fena ahlak ta ameli bozar. Sirkenin balı bozduğu gibi. (Hz.İbni Abbas r.a.) ALLAH bizleri güzel ahlakla ahlaklandirsin inşALLAH. emeginize saglık ALLAH razı olsun