Zamanımızda çoğu insanın zihnine takılan tasavvufla ilgili birtakım sorular vardır. Bunlar genellikle, ’tasavvufun asr-ı saadette olup olmadığı’, ’mürşit ve irşatla neyin kast edildiği ve luzumiyeti’ vb. tasavvufun oluşumu ve içeriği ile ilgili sorular olabilmektedir.
Dinin Rasûlullah (s.a.v.) Efendimizle birlikte itmam olan nüzûl süreci, Kutlu Nebî’den hemen sonra yerini yorumlamalara bırakmıştır. Dinî metinlerin yoruma açık yönlerinin de etkisiyle, ki bu durum başlı başına Şârî Zülcelâl tarafından bir imtihan vesilesi kılınmıştır, kimi yorumlamalar, kalplerinde tam bir teslimiteyin olmadığı kimselerce, makasıd-ı şeriadan çok uzak ve kitlelerin hidayet dairesinden hurucuna sebep teşkil edebilecek nev’îden olmuştur. Mahreçleri farklı olabilen nice müfsit soru ve sorun neticede dinin fikrî, amelî, ahlâkî vs. tüm boyutlarında rıza-yı İlâhî’den uzaklaşmaları doğurmuştur.
Subhân Hakk’ın âdetindendir ki kullarına verdiği nimetlerin hesabını sorar ve mahkeme-i kübrada da soracaktır. İlminde vehb’den bir katre bulunan her irfan sahibi kul, hibe edilen nimeti, Hakk’ın başka kullarına da açmak ister ki bu kapı kıyamete dek kapanmasın. İşte bu şuur bir çok âlimi, dindeki kendi ilgi ve ihtisas alanı içinde hizmete sevk etmiştir. Bu büyük şahsiyetler, hele hele dinin tahrif olmasına asla rıza göstermemişlerdir. Geçen günler, beraberinde bir takım yenilikler de getirdiği için din-i mübîn-i İslâm’ı zamanın şartlarına göre, ehl-i sünnet üzere olan âlimler, dinin canlılığını muhafaza edecek usul ve kaideler geliştirmişler, birer disiplin oluşturmuşlardır.
Bütün bunlarla bereber dini, asr-ı saadetteki gibi yaşama(!) adı altında bir sloganla İslâm’a hizmet yolundaki yüzlerce yıllık mesaileri inkar eden ve şiddet takınanlar eksik olmamıştır. İşte yukarıda kısmen yöneltilen sorular bu zihnî bulanaklığın bir meyvesi sadedindir.
İşte bu nedenle, özellikle İslâm’ın ruhî olgunluğunu canlı tutma yolunda hizmet vermiş olan tasavvuf’un menşei hakkında bazı şüphelerin izalesi için bu sayımızda Rahmetli Üstadımız’ın ’Tarîkatlar ve Mezhepler’ adlı bir makalesini ve yine ileriki sayılarımızda tasavvuf hakkında farklı konuları kaleminden okuyacağınız başyazarımız Sayın Muzaffer Yalçın Hocaefendi’nin de ’Tasavvuf’ adlı bir çalışmasını okuyacaksınız.
İçerisinde bulunduğumuz ay, bize şanlı tarihimizden çok önemli ibret tablolarını hatırlatıyor. İbret diyoruz, zira tarihten bir kaç sahifeyi okuyup geçmek değil, köklerimizden kuvvet alarak büyümektir murat. Adına destan sıfatını eklediğimiz milli mücadele savaşımız; Çanakkale Muharebesi... İnşaallah dergimiz sizlere ondan güzel kesitler aktaracak ve istiklalimizin destanını marş olarak milletimize armağan eden rahmetli şairimiz Mehmet Akif Ersoy’u da yâd edeceğiz. Lakin bütün bunlarla birlikte, Çanakkale deninice, köklere, derinlere inmek ve bu destanın altında yatan cevheri bulmak ister hep gönlümüz...
Ecadâdımız güzel vatanımızı küffara karşı canını bu toprağın bir sengi uğruna gözünü kırpmadan vermiştir. Yeri gelince bizler de vatanımız uğruna bu fedakarlıkta bulunmamaız gerekir elbette; ancak şüphe götürmez bir gerçek ki Çanakkale’de şehit düşen ruh şimdilerde çok yorgun düşmüştür. Vatan, beraberinde bazı değerlerle muhafaza edilirlirse mukaddesâtını muhafaza edecek, ecdâd da kanları pahasına bizlere ettikleri bu armağana pişman olmayacaktır. Uğruna şehit olunan beldeyi basit bir toprak parçası olmaktan çıkarıp arz-ı mukaddes yapan, bu vatanı bizlere bahşeden Kadir-i Mutlâk Allah’a îman ve kulluktur. Bizleri insan yapan değerlere en az vatanımıza sahip olduğumuz kadar sahip çıkmalıyız. Aksi halde vatanımızı alamayanlar ruhumuzu teslim alacaktır.
Bu münasebetle gençliğin sorunlarını görmek ve onların din hakkındaki şüphelerine dair bir nebze de olsa bilgi sahibi olmak ve tabi imkan nispetinde bu genç nesle faydalı olmak için ’Gençlik Döneminde Dinî Şüphenin Kaynakları’ adlı Recep Faruk KARABAL’a ait çalışmayı çok faydalı bulacağınızı ümit ediyoruz. Yazarımız ileriki sayılarımızda yine konu hakkında farklı başlıklar altında eğitici bilgiler vermeye devam edecektir inşallah.
Rabbimiz, îmanın lezzetini tatmamıza sebep sevgisinden mahrum etmesin.
Hakk'ı Bulmak İçin İrşat Olmak
Özlenen Rehber Dergisi 25. Sayı
Henüz hiç kimse yorum yazmadı.