Efendimiz (s.a.v.): ’Kula teşekkür etmeyen Allah’a şükretmiş olmaz’ (Ebû Dâvûd, Edeb 11) buyurmaktadır. Bu hadis-i şerifin açık hedefi, âlemlerin Rabbine gereğince şükür edilmesini sağlamak olduğu ortada olmakla beraber, hakiki şükrün husule gelebilmesi için, önemli bir ön şart olan Allah’ın kullarına teşekkür edilmesi zikredilmektedir.
Kullara teşekkür şarttır; zira Allah (c.c.), kullarına nimetlerini bir takım vesilelerle göndermektedir. Nimeti veren olarak vesileleri görmek yanlış olduğu kadar, bizlere nimetlerin gelmesinde vesile olanları görmemezlikten gelmek, en azından bir teşekkürü çok görmek de bir o kadar hatadır.
Allah (c.c.) tüm insanlığa hidayeti; peygamberleri, kitapları ve bu peygamberlere hakkıyla iktida eden sadık, sâlih insanlarla göndermiştir. Hidayetin güneşi Fahr-i Kâinât Efendimizdir. O’nun arkadaşları olan sahabeler gökteki birer kandil gibidir. Onlardan sonraki hidayet önderleri de ilmi ile âmil âlimler ve Allah Dostlarıdır. Bunlar da zamanlarının kandilleridir, Efendimiz (s.a.v.)’in öz evlatları ve hayatlarında iken onlara duyduğu hasretini dile getirdiği aşıklarıdır, kardeşleridir.
Bizlerin hidayetine vesile olan, âlemlere rahmet Rasûl-i Zîşân Efendimize, elde ettiğimiz bu nimet karşısındaki teşekkürümüz nasıl olmalı acaba? Bu sorunun aynısı dinimizin bizlere ulaşmasında vesile olan tüm âlim ve ârifler için de sorulabilir; fakat dinin emirlerini zahiren öğrenme nimeti yanı sıra, bunlarla beraber bütün kötü hasletlerden uzaklaşıp ahlâk-ı hasenelerle bezenmemiz ve severek kulluk yapabilmemiz için taliplerinin manevî tekâmülleri adına onları irşât ile memur Allah Dostlarına teşekkürümüz nasıl olmalı..? Yalnızca ’teşekkür ederiz’ demekle mi?, yahut da bazı dünyalıklarla karşılık vererek mi olacak bu teşekkürümüz?
Allah’a şükür nasıl ki sadece ’şükürler olsun veya hamd olsun Allah’ım’ demekle itmam olmuyorsa, yani nimetler karşısında gereği gibi kulluk yapmak matlup ve murat ise, kula teşekkür de sadece ’teşekkür ederim’ lafzından ibaret olmamalıdır. Bunun yanı sıra nasıl ki peygamberler tebliğleri karşılığında kullardan hiçbir ücret istemiyor, ancak Allah’a gereği gibi kul olmamızı istiyor ve mükafatlarını Allah’tan bekliyorlarsa (Hûd 11/29 ; Yûnus 10/72), Allah dostları da yaptıkları ulvî hizmetler karşısında ecrini Allah’tan umar, kullardan bir beklentide bulunmazlar. Dolayısıyla, onlara dünyevî bir takım nimetlerle teşekkürümüzü nasıl ifade etmiş olabiliriz...?
Kısacası, onlar gibi Allah’a güzel kul olarak (el-Furkân 25/57 vb. âyetler) ve Rabbimizin de isteği üzere onları hayırla yâd ederek, onların itaatle dolu hayat tablolarından örnekleri hatırlayarak (Sâd 38/17, 41, 45, 48 ; el-Ahkâf 46/21 vb. âyetler), Allah’ın kullarına anlatarak ve ibret ile ders alıp onlar gibi Hakk’ın razı olduğu örnek bir kul olmaya çalışarak elbette.
Çok kıymetli Rehber okurları! Bir Hakk Dostu olan Rahmetli Üstadımız Abdullah Fârukî el-Müceddidî Hazretlerinin dini yaşama ve yaşatmadaki gayreti, sünnet-i Rasûlullah’a tabi olmadaki iştiyakı ve Ehl-i Beyt-i Rasûl’ü gereği gibi sevme ve onların yaşantılarını örnek almadaki hassasiyetinden ilham alarak, başyazarımız sayın Muzaffer Yalçın Hocaefendinin önderliğinde hazırlamaya çalıştığımız dergimiz; îman, İslâm, sevgi, itaat ve kulluk gibi nimetlerin bizlere gelmesine vesile olan bütün büyüklerimize bir teşekkür, Rabbimize de şükür olması için dinimizin emirlerini, ulûm-i İslâm’ı elden geldiği kadar sizlerle paylaşmaya çalışmaktadır. Rabbim tüm emeği geçenlerden razı olsun.
11 Aralık 1999’da dâr-ı ukbâya irtihal eyleyen değerli âlim ve ârif Abdullah Fârukî el-Müceddidî Hazretlerinin hayatlarında yapmış olduğu hizmetlerin devamını, yetiştirmiş olduğu öğrencileri, Cenâb-ı Hakk’ın tevfik ve inayeti ile sürdürecektir.
Aralık ayı olması münasebetiyle o kutlu insanı bir daha anacak ve onu aramızda göremediğimiz için hüzünleneceğiz; ama bununla beraber sevgi ve itaat dolu yaşantılarından dersler alarak en güzel bir şekilde ona şükranlarımızı sunacağız. Allah (c.c.) kendisinden sonsuz razı olsun deyip, bizleri şefaatlerine nail etmesi için Rabbimize de çokça dua edeceğiz.
Hakk seçince kulunu, çekmektedir izzete
Dostun hatrına yâ Rabb! Düşürme zillete
Hakk Seçince...
Özlenen Rehber Dergisi 22. Sayı
evet yazıya katılıyorum. İnsanlara teşekkür ederek yaşamak bir kibarlıktır.İnsanlara Allah nimeti mutlaka birinin yada birşeyin vesilesiyle veriyor.Allaha çok şükür.Sonsuz şükürler olsun.Allaha şükür insanlara teşekkür.Herkese sağlık ve mutluluk diliyorum.Kırmadan kırılmadan Allahı her zaman anarak yaşayan insanlardan olmanız dileğiyle...Sivastan sevgiler......