Muhammed bin İshak bin Huzeyme (r.a.) anlatıyor:
Kardeşim Ahmet, çok ibadet eden, zahit bir kimse idi. Dünya malından hiçbir şeyi yoktu. Bu halde iken kendini zorlar, her sene kurban keserdi. Ne kadar sıkıntı çekerse çeksin, bu ibadeti terk etmezdi. Bu kardeşim, bir gün fani olan bu dünyadan ebedî olan âhirete göçtü.
Rüyada gördüm ki, kıyametteyiz. Bütün insanlar Arasat Meydanı’nda toplanmışlar. Bir an kardeşimi gördüm. Bir eşini daha görmediğim çok güzel bir binek üzerinde idi. Ayrıca bir çok binek etrafına toplanmıştı. Kardeşime:
’- Allah Teâlâ sana ne yaptı?’ dedim.
’- Allah Teâlâ beni bağışladı.’ dedi.
’- Allah Teâlâ’nın seni bağışlama sebebi ne idi?’ dedim. O da şöyle anlattı:
’- Bir gün, Cuma Mescidi’nde namaz kılıyordum. Cebimde bir gümüşüm vardı. Bir ihtiyar geldi. Direğin önünde durup:
’-Allah Teâlâ bana bir gümüş verene merhamet etsin, borcum var. Alacaklı da beni sıkıştırıyor, kötü sözler söylüyor.’ dedi. Namazı çabuk kılıp, bir gümüşü ona verdim.
Ölünce beni kabre koyup gittikleri zaman bir ses işittim:
’- Ey Ahmet bin İshak! Bir muhtaca merhamet ettin, biz de sana rahmet eyledik. Yaptığın her şeyi affeyledim. Seni cennet ve cemâlime layık eyledim.’ diyordu. Kardeşime, yanındaki bineklerin ne olduğunu sordum. O:
’Bunlar, benim kestiğim kurbanlardır. Üzerinde oturduğum binek ise ilk kurbanımdır.’ dedi.
’- Şimdi nereye gidiyorsun?’ dedim.
’- Cennete gidiyorum.’ dedi ve gözden kayboldu.
Bir Menkibe
Özlenen Rehber Dergisi 22. Sayı
Henüz hiç kimse yorum yazmadı.