Özlenen Rehber Dergisi

16.Sayı

Kabağın Sahibi

Müzeyyen KANBUR Özlenen Rehber Dergisi 16. Sayı
Kalenderiyye meşrebine mensup bir derviş, nefsiyle mücahede makamının sonuna gelir. Meşrebin usûlünce, bundan sonraki makam kalenderîlik makamıdır. Yani her türlü gösterişten, süsten arınacak kendi öz varlığından vaz geçecektir. Fakat iş yamalı bir hırka giymekten ibaret değildir. Her türlü görünür süslerden arınması gereklidir. Saç, sakal, bıyık ne varsa. Derviş usûlüne uygun hareket eder ve (saçını kazıtmak, sakal ve bıyığını da kısalttırıp düzenletmek için) soluğu berberde alır:

’Vur usturayı berber efendi’ der. Berber dervişin saçlarını kazımaya başlar. Derviş, aynada kendini takip etmektedir. Başının sağ kısmı tamamen kazınmıştır. Berber tam diğer tarafa usturayı vuracakken, yağız mı yağız bıçkın mı bıçkın bir kabadayı girer içeri. Doğruca dervişin yanına gider, başının kazınmış kısmına okkalı bir tokat atarak:

’Kalk bakalım kabak! Kalk da tıraşımızı olalım.’ diye kükrer. Eee dervişlik bu, sövene dilsiz vurana elsiz gerek. Kaideyi bozmaz, ses çıkarmaz, usulca kalkar yerinden derviş. Berber mahcup, fakat ses çıkaramaz, o da korkmuştur. Kabadayı koltuğa oturur. Berber tıraşa başlar; fakat küstah kabadayı tıraş esnasında da sürekli aşağılar dervişi:

’Kabak aşağı, kabak yukarı...’ Nihayet tıraş biter, kabadayı dükkandan çıkar. Henüz birkaç metre gitmiştir ki, gemden boşanmış bir at arabası yokuştan aşağı üzerine gelir, kabadayı şaşkınlıkla yolun ortasında kalakalır. Derken iki atın ortasına denge için yerleştirilmiş, ucu sivri demir karnına saplanır. Kabadayı oracığa yığılır kalır, ölmüştür. Görenler çığlığı basar. Berber ise şaşkın, bir manzaraya bir dervişe bakar. Gayri ihtiyari sorar:

’Biraz ağır olmadı mı derviş efendi?’ Derviş mahzun, düşünceli cevap verir:

’Vallahi gücenmedim ona, hakkımı da helal etmiştim; fakat gel gör ki kabağın bir sahibi var o gücenmiş olmalı.’
Bu içeriğe yorum yazabilirsiniz

Henüz hiç kimse yorum yazmadı.