Özlenen Rehber Dergisi

16.Sayı

Rasûl-i Kibriyâ'nın Dualarından Bir Demet

talha Özlenen Rehber Dergisi 16. Sayı
Cenâb-ı Hakk’ın rahmet elinin üzerimizde dolaşmasına vesîledir dua. Aynı zamanda gazabın da paroteneridir. Rızâ-i ilâhînin şifresi, cennet yurdunun anahtarı olan dua ’abd’den Rabb’e yükselen kulluk nişanı ve Rabb’den ’abd’e inen rahmet simgesidir.(1)
Hak rahmet sağanaklarının nüzûl emare ve işaretleri sayılan namaz saatlerini, iftar zamanlarını, secde ve rükû hâllerini zâyi etmeden değerlendirmesi, sonra arzu ettikleri olmuş olmamış aldırmadan ciddi bir vefâ hissiyle ara vermeden yaptıklarını devam ettirmesi hem duanın kabulü için gerekli olup, hem de sadakat ve samimiyetin gereğidir.
Her hâli ile bize örnek olan Rasûlullah Efendimiz’in hayat-ı şahaneleri de âdeta bir yalvarış ve yakarış dantelası mahiyetindedir. O, sabah kalktığında, akşamı idrak ettiğinde, gecede, gündüzde, her zaman Rabb’ine yönelir, hep el açar, O’na yalvarırdı. Günahtan korunmuş olduğu halde ayakları şişinceye kadar ibadet eden, gözyaşlarıyla dua eden bir Peygamberimiz var. Her ânı dua için fırsat bilen bir Peygamber. O, dualarında ümmetini de unutmayıp onlar için ağlayan bir Peygamber...
Hz. Âişe annemiz anlatıyor: Sevinçli bir ânlarında Hz. Peygamber’e: ’Ey Allah’ın Rasûlü! Benim için dua et.’ dedim. Bunun üzerine: ’Rabbim! Âişe’nin geçmiş-gelecek, gizli-açık bütün günahlarını bağışla!’ diye dua ettiler. O’nun bu duaları çok hoşuma gitti ve o kadar güldüm ki neredeyse düşecektim. Bu hâlimi gören Hz. Peygamber: ’Yaptığım dua çok mu hoşuna gitti?’ diye sordular. ’Nasıl hoşuma gitmez ey Allah’ın Rasûl’ü!’ dediğimde; ’Allah’a yemin ederim ki bu dua her namazda ümmetim için yaptığım duadır.’ buyurdular.(2)
Hâlâ açık mıdır o mübarek eller? Açıktır da bize ne kadar açıktır? Bizim ellerimiz o duadan nasipdâr olmaya ne kadar açıktır? Bizim için bir yerlerde bir dua eden var. O duayı kuşanmak, o duanın neşesiyle, rahmetiyle hayata sarılmak için gelin biz de âmin diyelim!
İşte sizlere Allah Rasûl’ünün dua ikliminden bir demet sunuyoruz.
Hz. Peygamber’in bir vakte mahsus olmayarak yaptığı dualar:
’- Yâ Rabbi! Senden hidayet, iffet, takva ve gönül zenginliği isteriz.’(3)
’- Yâ Rabb! İşlerimin temelini teşkil eden dinimi benim için ıslah eyle! İçinde maişetim, yaşayışım olan dünyamı benin için ıslah eyle! Son varacağım âhiretimi benim için ıslah eyle! Ömrümü sevdiğin ve hoşnut olduğun amelleri artırmaya vesile kıl! Ölümümü de dünyanın meşakkatlerinden kurtulmaya sebep kıl.’(4)
’- Ey Allah’ım! Sana teslim oldum. Sana îman ettim. Sana tevekkül ettim. Seninle düşmanıma karşı çıktım. Ey Allah’ım! Senin izzetine sığınıyorum. Senden başka ilâh yoktur. Bizi dalalete götürme. Bütün ins ve cin ölecek, baki kalacak tek varlık sensin.’(5)
’- Ey kalpleri evirip, çeviren! Benim kalbimi dinim üzere sabit kıl.’(6)
’- Ey Allah’ım! Bedenime afiyet ver! Gözüme afiyet ver! Ömrümün sonunda beni gözümün ışığından mahrum etme! Senden başka ilâh yoktur. Halîm ve kerîmsin! Büyük arşın sahibi Allah ne yücedir! Âlemlerin Rabb’ine hamd olsun.’(7)
’- Ey Allah’ım! Rahmetinin gereklerini, mağfiretinin azimetini, her günahtan sağlam kalmayı, her iyilikten ganimet sahibi olmayı, cenneti elde etmeyi, ateşten kurtulmayı senden istiyorum!’(8)
’- Yâ Rabbi! Bana yardım et, benim aleyhimde kimseye yardım etme! Beni muvaffak kıl, kimseyi benim aleyhimde muvaffak kılma! Benim için düşmanlarıma tuzaklar kur, bana tuzak kurma! Bana hidayet et, benim hidayetimi kolaylaştır! Bana zulmedene karşı bana yardımcı ol! Beni şükredici, seni zikredici, senden korkan, sana itaatkar olan, sana dönüş yapanlardan eyle! Tevbemi kabul eyle! Günahlarımı yıka! Hüccetimi sabit kıl! Kalbime hidayet, dilime doğruluk ve kuvvet ver! Kalbimden kini söküp at!’(9)
’- Ey Allah’ım! Bizim günahlarımızı, haksızlığımızı, şaka, ciddi ve kasten işlediğimiz günahları-mızı bağışla! İtiraf ederiz ki bunlar bizde vardır.’(10)
’- Yâ Rabb! Beni mağfiret et, bana merhamet et, en güzel yola hidayet et.’(11)
’- Ey İslâm’ın yardımcısı, ey İslâm ehlinin yardımcısı! Beni sana kavuşacağım âna kadar İslâm’da sabit kıl.’(12)
’- Ey Allah’ım! Bütün işlerde bizim akıbetimizi güzelleştir. Bizi dünya rezilliğinden âhiret azabın-dan muhafaza et.’(13)
’- Allah’ım! Senden benim ve bana dost olanların zenginliğini isterim.’(14)
’- Ey Allah’ım! Senden güzel şeylere nâil olmayı, çirkin şeyleri terk etmemi diliyorum. Fakirleri sevmeyi, tevbemi kabul etmeni ve eğer kullarına bir musibet vermeyi dilersen beni hiçbir musibete uğratmadan canımı almanı dilerim.’(15)
’- Yâ Rabbi! Bana verdiğin rızkın en genişini yaşlandığımda ve ömrümün son dönemlerinde ver.’(16)
’- Yâ Rabbi! Küfürden, fakirlikten ve kabir azabından sana sığınıyorum.’(17)
’- Allah’ım! Senden tertemiz, helal bir rızık, hayırlı ilim ve kabul olunacak amel istiyorum.’(18)
’- Allah’ım! Ben ancak bir beşerim. Her hangi bir mü’mini incitmiş ve onlardan birine kötü bir söz söylemişsem beni bu yüzden cezalandırma.’(19)
Bilindiği gibi Cenâb-ı Allah’ın ism-i şerifleriyle (esmâ-u’l-hüsnâ) dua etmek de sünnettir. Hatta bize bunu, Rabbimiz emretmektedir. İsrâ Sûresi 110. âyette: ’İster Allah diye dua et, ister Rahmân diye dua et. Hepsi Allah’ın güzel isimlerindendir.’ buyrularak buna dikkat çekmektedir.
İşte Rasûlullah Efendimiz (s.a.v.) de ism-i a’zamla dua etmeyi çok severdi. Ve böyle yapılan duaların kabul olacağını bildirmiştir. Bir gün ’yâ zelcelâli ve’l-ikrâm’ (ey azamet ve ihsan sahibi) diye dua eden bir kişiye; ’Duana icabet edildi. Allah’tan iste!’ buyurmuşlardır.(20)
Bununla ilgili Hz. Âişe annemiz şöyle anlatıyor: ’Hz. Peygamber bir gün bana:
’Ey Âişe! Sen Allah’ın bana, kendisiyle dua edildiğinde kabul edileceği ve istenilenlerin verileceği ism-i a’zamı öğrettiğini biliyor musun?’ buyurdular. Bunun üzerine:
’Anam babam sana feda olsun ey Allah’ın Rasûlü! Bunu bana öğretir misiniz?’ dedim.
’Ey Âişe! Bu senin için uygun değildir.’ buyurdular. Böylece O’nun yanından ayrıldım. Ancak daha sonra yine gelerek mübarek başlarını öptüm ve;
’Ey Allah’ın Rasûlü! Ne olursun bana da öğretin!’ diye yalvardım.
’Hayır ey Âişe! Bu doğru olmaz. Onunla her hangi bir dünyalık isteyebilirsin.’ buyurdular. Ardından;
’Ey Allah’ım! Senden Allah, Rahmân, Berr ve Rahîm isimlerinle, bildiğim ve bilmediğim tüm güzel isimlerinle beni bağışlamanı ve bana merhamet etmeni istiyorum!’ diye dua ettim. Bunları işiten Hz. Peygamber gülümseyerek;
’Ey Âişe! İsm-i a’zam işte bu söylediğin kelimelerin arasında gizlidir.’ buyurdular.(21)
Yine Rasûlullah Efendimiz’in ne kadar dua ederse etsin başında, ortasında ya da sonunda mutlaka ’Rabbenâ âtinâ’ duasını yaptığı rivayet edilmiştir.
Ayrıca Allah Rasûlü özlü duaları çok severdi ve bunları ashâbı’na öğretirdi. Rasûlullah Efendimiz Hz. Âişe’ye şu duayı, O öğretmiştir:
’Ey Allah’ım! Ben hayrın tamamını; acele gelenini, geç gelenini, bildiğim ve bilmediğimi senden istiyorum! Şerrin tamamından; acele geleninden, geç geleninden, bildiğim ve bilmediğimden sana sığınıyorum! Cennet ve ona yaklaştıran söz ve amelleri senden istiyorum! Ateşten ve ateşe yaklaştıran söz ve amellerden sana sığınıyorum! Senden kulun ve Rasûl’ün olan Muhammed’in istediğinin hayırlısından istiyorum! Ve kulun ve Rasûl’ün olan Muhammed’in sana sığındığı nesnelerin şerrinden sana sığınıyorum! Bana yazdığın şeylerin sonunu hayırlı kılmanı diliyorum!’(23)
Yine Sahâbe’den Ebû Ümâme (r.a.): ’Yâ Rasûlallah! Siz bir çok dua ediyorsunuz, biz bilmiyoruz.’ dediğinde Allah’ın Rasûlü: ’Ey Allah’ım! Hz. Muhammed’in (s.a.v.) senden istediği hayırları istiyoruz! Hz. Muhammed’in (s.a.v.) sana sığındığı şeylerden sana sığınıyoruz! diye dua et.’ buyurmuştur.(24)
Rasûlullah Efendimiz’in hem Sahâbeler’ine dua etmeleri, hem de onlardan dua istemeleri mübarek âdetlerindendir.
Evet Cenâb-ı Hakk’a en ziyade yakın O... En çok isteyen O... Yani dua padişahımız O... Salât ve selâm O’nun (s.a.v.) ve sevdiklerinin üzerine olsun!

Ey ruhlarımızın sultanı! Sen ruhlarımıza sultan oldun, ruhlarımız da sana kurban olsun!

Kaynakça:
1. Deylemî, El-Firdevs, 2 (224).
2. Heysemî, X/244 (Bezzâr’dan)
3. Müslim, İbn-i Mesûd’dan.
4. Müslim, Ebû Hureyre’den.
5. Buhârî ve Müslim, (İbn-i Abbas’dan.)
6. Tirmizî (Ümmü Sleme’den)
7. Tirmizî (Hz. Âişe’den)
8. El-Ezkâr, s.498 (Tirmizî ve Hâkim, İbn-i Mesûd’dan)
9. Tirmizî, Ebû Davûd ve İbn-i Mâce.
10. Heysemî, X/172 (İmam Ahmed ve Taberânî)
11. İmam Ahmed ve Ebû Ya’lâ (Ümmü Selem’den)
12. Taberânî, Enes’den Heysemî, X/174-176.
13. İmam Ahmed ve Taberânî.
14. Heysemî, X/178.
15. Heysemî, X/181.
16. Heysemî, Taberânî (Hz. Âişe’den)
17. Kenz, 1/296 (İbn-i Ebî Şeybe’den)
18. Heysemî, Taberânî.
19. Kenz, 1/291, (Abdurrezzâk Hz. Âişe’den)
20. Et-Terğîb ve’t-Terhîb, 3/145, (Tirmizî’den)
21. İbn-i Mâce.
22. Kenz 1/290 (İbnu’n-Neccâr)
23. Kenz, 1/306 (Hâkim Hz. Âişe’den)
24. Tirmizî, 2/190 (Ebû Ümâme’den); Buhârî, Edeb, s.94
Bu içeriğe yorum yazabilirsiniz

Henüz hiç kimse yorum yazmadı.