KUR’ANI ÖĞRENELİM VE ÖĞRETELİM ÇÜNKÜ EN GÜZEL VE BEREKETLİ KONUŞMA O’NUNLA KONUŞMAKTIR
Tarih boyunca insanoğlu gerek hak gerek batıl çeşitli dinlere inanmış, Yüce yaratıcının (c.c.), insan tabiatına yerleştirmiş olduğu tapınma ve ibadet ihtiyacının saikiyle kendisine yön verecek muhtelif inançlara sahip olmuştur. Buna bağlı olarak kendisine korkulu anlarında sığınabileceği, zayıf düştüğünde yardım isteyeceği, tehlikeler karşısında eman dileyebileceği bir ilah arayışına girmiştir. Kimisi kendisi gibi bir insana, kimisi bir takım hayvanlara, kimisi gücünün yetmediği görünmez varlıklara hatta bazıları kendi elleriyle yiyecek maddelerinden yaptıkları heykellere tapmıştır. Fıtrata uygun hareket edip de vahye îman eden seçkin insanlar ise bir olan, mülk ve tasarrufunda ortağı olmayan Allah’a kulluk etmişlerdir.
Kulluk ve ibadette tezellül ve boyun eğme, tüm varlık ve benlikten soyunup tecerrüt etme, yegane güç ve mülk sahibi olarak görülen varlığa tam itaat ve inkiyad vardır. Kulluğun bu manasına bağlı olarak insanlar kıymetlerini inançlarından ve kulluk yaptıkları varlıklardan almaktadırlar, diyebiliriz..
İnsanoğlu hilkatinden beri Allah’tan gayri olarak nefsine, heva ve hevesine taptığı kadar hiçbir şeye tapmamıştır. Onun istek ve arzularını yerine getirme hususunda tüm gayretini sarf etmiş, bu sebeple Allah’ın emir ve yasaklarına karşı çıkmış, göndermiş olduğu hidayet rehberi insanlara muhalif olmuştur.
İnsanlara bir tek Allah’a inanmayı, ondan başka her şeyden uzaklaşıp kulluğu ve ibadeti sadece ona tahsis etmeyi emreden İslâm dini ise fıtrat dinidir. İnsana, ne üzere yaratılmış ve neye programlanmış ise o doğrultuda bir itikad sunar. Şeytanın saptırmasıyla hidayetten ayrılıp hiçbir fayda ve zararı olmayan uyduruk varlıklara taparak onlardan medet uman veya nefsinin batıl istek ve arzularına köle olan insanı hakiki kulluğa çağırır. Kula kulluktan kurtarıp hakka kulluğa, bağlı bulunduğu nefsinin zincirlerini kırıp kendisine sonsuz bir hürriyet vadeden Allah’a ibadete davet eder.
Evet, Allah’ın emirlerine muhalefet edip nefsine kul olan, istek ve arzularına itaat eden zavallı insan bunun kendisi için hürriyet olduğunu zanneder; ancak hakikatinde bu kimse kainatta nefsinin hoşuna giden her türlü zevk ve sefanın esiri olduğunu idrak edemez.
Âdem (a.s.)’dan Hâtemü’l-Enbiya (s.a.v.)’e kadar her nebi ve rasul insanları aynı hakikate, tevhidin ruhları ve akılları aydınlatan nuruna davet ederek yeryüzünde adaleti ve mizanı muhafaza etmeye, Lokman (a.s.)’ın ifadesiyle ’en büyük zulüm ve zulmet olan şirk’in esaretinden kurtarmaya çalışmışlardır.
Bu sayımızda tevhidi esas alan İslam’ın insanlara kazandırmış olduğu güzellikler ve bunlar muvacehesinde Müslümanlar olarak bizlere düşen vazifelerin mahiyeti hakkında Mübarek Üstadımızın ’Tevhidi’in İnsanlığa Mesajı’ adlı makalesini, tevhidin hakikati ve bilumum insanların uluhiyyet ve rububiyyet hususundaki nefisperest tavırlarının beyanı sadedinde ise Muzaffer Yalçın Hocaefendi’nin ’Tevhid’ adlı makalesini siz okuyucularımızın istifadelerine sunuyoruz.
Hz. Allah insana vahdaniyetinin delillerini ayan beyan iki kitap ile göstermektedir ki bunlar; kainat kitabı ve Kur’ân-ı Kerîm’dir. Tüm ilimlerden maksat insanın Rabb’ini tanıması ve azametini müşahede etmesidir. Nebevî ifadeyle dünya ve ahirete taalluk eden ilimleri öğrenmek isteyen Kelamullah’a başvurmalıdır. Hidayet rehberi Kitabullah’ı öğrenmek ve öğretmek ise en hayırlıların marifetidir.
Ömür tükeniyor, hızla ölüme yaklaşıyoruz. Af ve mağfiretimize vesile olabilecek evlatlarımızı en güzel bir şekilde yetiştirme ve onları İslâmî terbiyeyle büyütmenin ilk basamağı ise onlara Kur’ân-ı Kerîm okumasını öğretmek ve sevdirmektir. Figen Ekiz ile Eyüp Özberk kardeşlerimizin bu mevzuda bizler için hazırlamış oldukları çalışmalar, yaz dönemini çocuklarımıza Kur’an öğretme ile değerlendirmemiz açısından bizlere yön vereceğini umuyoruz.
Her hususta Allah Rasûl’ünün rehberliğine muhtacız ve bu ihtiyacımız gün geçtikçe daha da belirgin hale gelmektedir. Özellikle aile yapımızdaki çatlamalar ve kırılmalar evlilik ve evlilik sonrası aile ilişkilerinde meydana gelen huzursuzluklar arttıkça tek çarenin Efendimiz (s.a.v.)’in sünnetine ve evlilik hususundaki telkinlerine ittiba etmekte olduğunu görmekteyiz. ’Allah Rasûl’ünün Aile hayatı ve Örnek Kişiliği’ ile ’Eşlerin Seçimi ve Uyumu’ başlıklı makaleler bu husustaki problemlere bir nebze olsun ışık tutucu mahiyettedir.
Hemen hemen her sayımızda fıkıh veya usulüyle alakalı çalışmalar sunmaya da çalışmaktayız. Bu sayımızda Erol Kılıç Hocamızın İslâm Hukûkunda örf’ün önemi ve yeri hakkında bir çalışması, bir de içeriğinin yazı başlığından da rahatlıkla anlaşılabileceği üzere Mustafa Ulum Hocamıza ait ’İslâm’da Resim, Suret ve Fotoğrafın Hükmü’ adlı bir çalışma bulacaksınız. Bir dahaki sayımızda buluşmak üzere Allah’a emanet olun.
Kur'anı Öğrenelim ve Öğretelim
Özlenen Rehber Dergisi 18. Sayı
güzel