Özlenen Rehber Dergisi

120.Sayı

Asrın Hastalığı; 'Obezite'

Berda AKSOY ÇETİN Özlenen Rehber Dergisi 120. Sayı
Obezite, vücutta aşırı yağ artmasıyla (kilo alımı) ortaya çıkan, çevresel etkenlerle tetiklenen genetik zeminli kronik bir hastalıktır. Dünya sağlık örgütü (DSÖ) tarafından da, sağlığı bozacak ölçüde vücutta aşırı yağ birikmesi olarak tanımlanmıştır.
Evvelki yazımızda da bahsettiğimiz gibi beslenme, anne karnında başlayarak yaşamın son bulacağı ânâ kadar devam eden vazgeçilmez bir ihtiyaçtır. Günlük yaşamda bireylerin yaşa, cinsiyete, fizyolojik yapılara ve yaptığı işe göre değişen günlük enerji ihtiyaçları vardır. Sağlıklı bir yaşam sürdürmek içinde, alınan enerji ile harcanan enerjinin dengede tutulması gerekmektedir. Vücuda ihtiyacından fazla enerji yüklenirse, bu enerjiyi de harcamak yerine vücutta yağ olarak biriktirilirse işte o zaman denge bozulur. Akabinde aşırı kilo alımı ve yol açacağı çeşitli hastalıklar belirmeye başlar.
Bir bireye bütün alışkanlıklar çocukken kazandırıldığı gibi beslenme alışkanlığı da o zaman kazandırılmalıdır. Aslında obezitenin temelleri de çocukluk döneminde atılıyor. Ne yazık ki insanlarımızdaki yanlış zihniyet; çok yiyen, kilosu fazla olan kişilerin hep daha kuvvetli ve sağlıklı olduğu yönündedir. İşte bu zihniyetin de bir sonucudur obezlik. Ebeveynler her zaman kendi yeme alışkanlıkları, istekleri ile çocuklarınınkini kıyaslar. Çocuğa isteğinden daha fazla yemek yedirmek için baskı yapar. Hatta bu bebeklik dönemi için de böyledir. Bebeğe istifra (kusma) ettirene kadar yedirmek mesela! Bu ve benzeri davranışlar ile küçük yaştan itibaren obezitenin temelleri atılıyor. Hani bir binanın temellerini nasıl atarsan diğer katları da temele göre inşa edersin ya! İnsan için de aynısı geçerlidir. Küçüklükten itibaren ihtiyacından fazla besin tüketimine alışan bir bünye de, hayatının her döneminde aşırı tüketim ile devam eder. Böylece aşamalar atlayarak, önce normalden biraz fazla şişman ardından biraz daha diyerek obez olarak ortaya çıkar.
Obeziteye yol açan bir başka faktör de, kalorisi yüksek olan gösterişli hazır besinlerin tüketilmesidir. Özellikle hamburger, pizza, cips gibi besinler gençlerin yeni trendi. Diğer besinlere oranla daha ucuz fiyatlar ile satılan bu yiyecekler vücuttan kolay sindirilemiyor. Görünüşünün küçük olduğuna aldanan çoğu insanda bağımlılık haline gelen bu fast food besinler, vücuttaki yağ oranını hızla artırıyor. Ve vücutta depolanan bu besinler zamanla aşırı kilo alımına, sonrasında obeziteye yol açıyor.
İnsanların hareketsiz kalmaları, aktivitelerinin azlığı ve israf gerçeğini göz ardı etmeleri de büyük etkendir. Malum teknoloji çağında yaşıyoruz. Teknolojinin gelişmesinin yararlı yönleri de var elbette ancak birçok zararı da var. En çok insanları tembelliğe, daha pasif davranmaya itiyor. Televizyon, bilgisayar karşısında çokça vakit geçirmek; kola, cips gibi yağlı ve zararlı maddeler tüketmek ebetteki obeziteyi tetikleyen unsurlar. Bazı insanlar birkaç taneden bir şey olmaz diyerek bu ve benzeri fast food tüketimine başlıyor. Ama içerisinde kullanılan maddelerden mi bilmem o birkaç taneler zamanla vazgeçilmez alışkanlıklara dönüşebiliyor.
Tabii obezitenin kalıtsal olabilme durumu da var. Kilolu anne ve babanın çocuklarının da kilolu olması yüksek bir ihtimal. Bu durum her zaman böyle değil tabi ki. Bazen kalıtsal olmasa bile ailenin diğer üyelerinde çok yeme, aşırı abur cubur tüketme durumu söz konusu ise diğer üyeleri de bundan etkilenebilir.
Obeziteyi tetikleyen birçok unsur vardır. Ancak en büyük unsur kişinin kendi iradesidir. Kişi kendi iradesine, nefsanî isteklerine yenik düşmediği sürece tüketim hızını dengede tutabilir. Aksi takdirde bu mümkün olmaz. Her şeyin fazlası zarardır. Aşırı kilo da hiçbir zaman fayda sağlamaz.
Şişman insan = sağlıklı insan (mı ?)
Toplumumuzun birçok kesimi tarafından normal kiloya sahip olan insanlar zayıf, güçsüz; aşırı kiloya sahip olan insanlar da kuvvetli ve sağlıklı olarak ifade edilir. İdeal kiloya sahip olan insanlar daha çevik bir yapıya sahip oldukları gibi daha da sağlıklıdır aslında.
Obezitenin (şişmanlığın) çeşitli sağlık sorunlarına yol açtığına dikkat çekmek istiyorum. Vücudun gereğinden fazla kiloya sahip olması, bedenin yükünü taşıyan ayaklara baskı yapıyor. Ve dizler gün geçtikçe kişiyi taşıyamaz hale geliyor. Zamanla kişi daha yavaş hareket etmeye başlıyor, hatta yürümekte dahi zorluk çekebiliyor. Hareketsiz kalmakta zamanla daha fazla kilo almaya neden oluyor.
ABD’de basılan bilim dergisi Scientific American, obezitenin neden olduğu hastalıkları açıkladı. Kalp hastalığından felce kadar birçok çeşitli hastalığa neden olan bu sorunlar gün geçtikçe daha fazla insanda görülüyor. Bunun dışında diyabet ve çeşitli zihinsel sorunlara da neden olduğu ortaya konuldu. Yine en büyük sorunlardan bir tanesi kişiyi a sosyalleştirmesidir. Genellikle kilolu insanlar, toplum içerisine çıkmak yerine kendi kabuğuna çekilmeyi daha doğru bulurlar. Kimsenin bir şey söylemesine gerek kalmadan kendilerini toplumdan dışlanmış hissederler. Bu yanlış anlayış bir rahatsızlık olarak derinleştikçe yalnız kalmaktan daha çok zevk alır hale gelirler.
Yalnızlık insandan insana değişerek farklı sorunlar getirebilir. Yalnız kalan ve toplum tarafından dışlandığını hisseden birçok insan daha çok yemek ile tatmin olmaya çalışır. Ve daha çok yemek de zaten belirli sınırın üzerinde olan kişiler için güzel sonuçlar getirmez. Bir de son zamanlarda insanların bilinçli bilinçsiz kullandıkları zayıflama hapları var. Doktor kontrolünde olmadan kullanılan bu ilaçlar kullanıldığı ilk zamanlarda hızlı bir şekilde zayıflamaya sebep olabilir ancak ilacı kullanmayı bırakır bırakmaz verilen kilodan daha fazlasını alma durumu da olabilir. Hatta genellikle böyle de olur. Aslında bu ilaçların en güzel sonucudur. Daha kötü sonuçları da var. Bilindiği gibi mide hassas bir organdır. Ve hasar görmesi sonucunda insanın tüm yaşamsal faaliyetlerini etkileyebilir. Bazı ilaçlar var ki, zamanla mide zarının incelmesine yol açabiliyor. Hatta bireylerin çoğu yaşam organını felç ederek hayatının son bulmasına neden oluyor. Bu ve benzeri durumların görülmesi normaldir ve geçmişte görülmüştür. Daha kötü sonuçlara sebebiyet vermemek için ilaç da kullanacaksak uzmanından yardım alarak kullanmalıyız.
Beden Kitle İndeksine Dikkat!
Dünya sağlık örgütü obezite sınıflandırmasını belirlemek için yaygın olarak Beden Kitle İndeksini (BKI) kullanmaktadır. BKI, bireyin vücut ağırlığının (kg), boy uzunluğunun karesine (m cinsinden) bölünmesiyle elde edilen bir değerdir. (BKI = kg/m2) Beden kitle indeksi 25’in altında olanlar normal, 25 ve üzeri olanlar kilolu, 30 ve üzeri olanlar ise obez olarak tanımlanıyor.
DSÖ’nün resmi internet sitesinden derlenen bilgilere göre, 50 yıl öncesine kadar gelişmiş ülkelerde belli oranlarda görülen obezite, bugün dünya geneline yayılmış bir sorun olarak kabul ediliyor, gelişmekte ve az gelişmiş ülkelerde de kilolu ve obez sayısı artıyor. DSÖ’nün rakamlarına göre, fazla kilosu bulunanların 1.6 milyarı, obez sayısı ise 400 milyonu geçerken, dünya genelinde her yıl 2.6 milyon insan obeziteye bağlı sağlık sorunları nedeniyle yaşamını yitiriyor. Yine DSÖ verilerine göre, 21. yüzyılda en zor savaşın ’çocuklarda şişmanlık ’ alanında verileceğini belirtilirken, ’geleceğin obez adayları ’ olan kilolu çocukların erken yaşta obezitenin yol açacağı hastalıklara yakalanma risklerinin arttığına, sağlıksız kuşaklar riskiyle karşı karşıya kalındığına da vurgu yapıyor.
Sonuç
Gelecek kuşakları korumak için yapılacak en güzel yöntem şimdiki neslimizi kontrol altına almaktır. Obezitenin yayılan bir kasırga olduğunu, her geçen zaman içerisinde bir başka bireyi beraberine kattığı gerçeğini düşünürsek durumun ciddiyetini görebiliriz. Ve hemen çözüm aramalıyız. Çözüm deyince çoğu insan, yemekten kısmak yerine spor salonlarını toparlayıcı olarak görüyor. Bu da doğru değildir. Boğazdan kısmadan spor salonlarına harcanan meblağlar, gram zayıflamaya neden olmadan ekonomik açıdan da eksilmeye neden olur. Bu sebeple her insan iradesini kullanarak çözümü kendisi bulmalıdır. Bana göre çözüm önce normal sağlıklı bir beslenme alışkanlığı kazanmaktır. İnsan yiyip içmesine sınır getirirse olayın büyük bir kısmı halledilir zaten. Sonrasında normalden biraz daha hareketli olarak, gün içerisinde uygun koşullar var ise, beslenmedeki normalliğine yürüyüş yapmayı da eklerse inanıyorum ki ideal kiloya ulaşabilir. Tabii bunun haricinde yemeye bağlı olmayan, kalıtsal sorunlar sebebiyle verilemeyen kilolar da olabilir. Bunun için de hemen spor salonlarına başvurmak yerine, işin uzmanı olan doktorlardan tıbbi yardım alınarak kontrol altında diyete başlanabilir.
Daha öncede belirttiğim gibi istenilen sonuca ulaşmanın yolu insanın kendisinde bitiyor. Eğer ki kişi içinde bulunduğu aşırılıktan kurtulmak, normalliğe kavuşmak istiyorsa o zaman hiçbir şey engel olamaz. Herkes kendi durumunu görür ona göre önlemini alırsa zaten obezite salgınına yakalanması söz konusu dahi olamaz.
Bu içeriğe yorum yazabilirsiniz

Henüz hiç kimse yorum yazmadı.