Özlenen Rehber Dergisi

143.Sayı

14 Şubat Neden Kırmızıyı Çağrıştırır?

Berda AKSOY ÇETİN Özlenen Rehber Dergisi 143. Sayı
Birçok renk olduğu gibi kırmızı da sıradan bir renktir. Ama nedense kırmızı, bazen farklı çağrışımlar uyandırır. Diğer aylarda vitrinlerin, hediyelik eşyaların kırmızıya boyandığını pek görmüyoruz. Geçtiğimiz Aralık aynının sonu birçoğunca istisna tabi!
Kırmızının sevgiyle haşir neşir edilmesi çok anlamsız bence. Sevginin bir rengi olmaz, sevgiyi ifade etmenin de bir rengi olmaz. Organlarımız içerisinde sadece kalp değildir kırmızı olan ya da kalp değildir sadece sevmeyi sağlayan. Tüm bedenle sevilir. Bundan dolayı sevginin ifadesi sadece kalpte olmaz, kırmızı da. Ama bazı alışılagelmiş şeyler olduğu gibi bu durum da öyledir. Toplumumuzda nedense birçok güne çok anlam yüklenmiş hem de gereksiz yere. Mesela özel gün diye ifade edilen sevgililer günü, doğum günü, noel, babalar ve anneler günü… Bu günler, normal aylar içerisindeki günlere yüklenmiş anlamların isimleri. Önümüzdeki günlerde de normal gün olan; ama hazırlığı bir hayli fazla olan sevgililer gününe yaklaşıyoruz. Hem vitrinler, hem çeşitli internet siteleri hem de marketlerdeki reyonlar hep kırmızı. Tamam da neden bu yanlış algı almış yürümüş? Bu gün neden ve kim tarafından çıkartılmış hiç düşündük mü? Her şeyin kaynağı olduğu gibi bunun da kaynağının Batı olduğu açık ve net. Çünkü onlardaki durum çok farklı.
Mesela bizim için çok mühim olan şeyler onlarca bir hiç ya da sadece bir güne sığdırılmış şeylerdir. Sevgi, sadakat, hediyeleşmek vb. bunlar bizim için ana şeyler, ama Batı’da öyle değil. Müslüman bir ülkede yaşıyoruz; ama Batı esintisine kurban olmuş bir Müslüman ülke. Şu da var ki ülkede yanlış algı yürümüşse biz de doğru olanla yanlışı doğruya yöneltmeye çalışıyor muyuz? Çalışsak yanlışlar doğruları görünmez yapar mı? Tek bir açıdan bakarak değil de geniş çerçeve içerisinde düşünmek lazım.
Sevgililer gününün kökeni, Roma Katolik Kilisesi’nin inanışına dayanmaktadır. Bu gün, Valentine ismindeki bir din adamının adına ilan edilen bir bayram günü olarak ortaya çıkmıştır. Bu nedenle bazı (çoğu, hep) toplumlarda ’Aziz Valentin günü’ olarak bilinir. ’Valentine’ kelimesi, Batı medeniyetlerinde ’hoşlanılan kişi’ veya ’sevgili’ anlamında kullanılır. Bu kısma kadar her şey normal, Hıristiyan, Yahudi ve başka inançlara sahip olan insanların, din adamlarının özel gün olarak bildiği ve sadakatle kutladığı bir gün. Ve batı ülkelerinde önemle karşılanmasının sebebi de normal. Peki ya biz neden kutluyoruz? Mensubu olmadığımız bir dinin kutlamaları… Hem de öyle bir sahiplenmişiz ki…
Artık uyanmak lazım başkalarının daldırdığı pembe rüyadan. Eşlerimize o günlerde bize hediye almadılar diye saçma küslükler yapacağımıza, kutlamadıkları için teşekkür etmeliyiz. Kutlanması gereken en kıymetli günleri tozlandırdığımızın farkına varmak için uyanmamız lazım. Sevgili diyoruz… Madem bir sevgililer günü kutlayacağız… İlla bir renk sevmek istiyoruz, o zaman âlemlere rahmet olarak yaratılan, sevgililerin en sevgilisi Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’den başka sevgili mi var? Kutlanması gereken en güzel gün, o sevgilinin dünyaya teşrifi değil de nedir?
Hanım kardeşlerim, bizler mü’mineyiz. Bizlerin etrafımızdan, eşimizden, dostumuzdan beklediğimiz, bize hurafe içerikli günlerde hediye almaları ve onları belirlenen renklerde almaları olmamalı! Hediyeleşmek çok güzel bir sünnet. Madem bizler Müslümanız, o zaman bunun gereklerine uyalım. Bakıyorum, Batılılar dinlerine öyle sahip çıkıyorlar, özel günlerini öyle güzel yaşıyor ve yaşatıyorlar ki, her ülkede ün kazandırmışlar. Peki ya bizler neden özel günlerimize sahip çıkmıyoruz? Mekke, mübarek kutsal beldemiz… Sevgilimizin eliyle fethedilmiş bir şehir. Ancak başka manaları da vardı kimilerince, hatta çoğunlukla.
Hz. İsa’nın doğumu diye kutlanan noel kutlamaları herkesi benliğinden kopardı. Din ayrımı olmaksızın… Biz de kendi özel günlerimizde hediyeleşelim. Hazırlıklar yapalım, tebrikleşelim. Bunlar İslam adına, kendimiz ve yetiştireceğimiz nesil adına atmamız gereken adımlardır. Bizler ne kadar bilinçli davranırsak etrafımızda yanlış bilen kardeşlerimize, komşularımıza da o derece faydalı olabiliriz. Bir komşumuzu yanlıştan kurtarıp, hayra vesile olmak ne güzel bir mükâfattır. Gayemiz doğrular peşinde hemhal olup, doğru adımlarla hizmet etmek olmalı ki etrafımıza faydamız olsun.
Kırmızı yerine yeşil sevelim, beyaz gül alalım… Klasik değil de özel olalım.
Elin din adamı özel demiş diye lüzumsuz günleri kutlayıp, sevgiye kırmızı demek yerine yeşil diyelim. Beyaz gül alıp saflığa bakalım. İlla kırmızı gül alıp mı sevdiğimiz insanları mutlu edeceğiz? Mesela gül deyince aklımıza Efendimiz gelmeli (s.a.v.). Sevdiklerimize özellikle kırmızı almamız gerekmiyor. Bizim sevgilimiz yeşili seviyor diye biz de yeşili sevelim. Başka din mensupları ismi bilinmeyen bir insanı ve özel diye kurdukları hurafeyi yaşatıyor, ona uyuyor. Biz de sevgilimizin sevdiğini sevelim. Ki bizim sevgilimiz yaratılanların en şereflisi. Hakkında: ’Sen olmasaydın âlemleri yaratmazdım’ buyrulan sevgililer sevgilisi. Herkes bir hengâmeye dalmış ki kabul etse de etmese de sevgililer gününü ya da diğer gereksiz günleri kutlama hevesine giriyor. Aslında bu bir inanış değil, alışkanlık bazı insanlarda. Şimdi bize düşen bu yanlış algıyı ve peşinde koşanları biliyorsak doğruya yönlendirmek. Tabi önce doğruyu yaşamak lazım.
Önce dünyaya geliş gayemizin bir farkına varalım. Peki, madem farkına vardık ondan sonra gereği için koşturmaya başlamalı. Kendimize çeki düzen verelim. Sonrasında etrafımıza faydalı olmak için çaba gösterelim ve böylelikle Allah’ın izniyle hurafelerden uzak yaşamaya imkân oluşturmuş oluruz.
Tabi sadece sevgililer günü değil gereksiz ve anlamsız olan. Bir de anne-babayı sadece bir günde hatırlayan ya da o güne de kapılmış kardeşlerimiz var. O konuları ayrıntıyla işleyeceğiz inşallah; ama değinmek istiyorum. Bizim anlayışımızda anne ayakları öpülesidir, baba atadır. Onlara bir gün sevgi göstermek yerine sözlerine ’of!’ demekten kaçınmalıyız. Çünkü bizim inancımız bunu emrediyor. Bize de emre itaat düşer. Yabancılarda anne-babaya saygı, sevgi, hürmet olmadığı için sadece bir gün ebeveynlerini hatırlıyorlar ve öylece evlatlık vazifelerini layıkıyla yerine getirdiklerini savunuyorlar. Ama biz farklıyız, çünkü bizim Rabbimiz başka emrediyor. Bizim inancımız başka söylüyor, bizim Efendimiz, büyüklerimiz başka diyor. Öyle yaşadılar, biz de öyle yaşayacağız. Ana-babamızı her gün sevelim, hep hediyeleşelim, bir güne mahsus değil!
Biz hanımlar örneğiz. Ailemize, eşimize, çocuklarımıza ve çevremize. Öyle güzel inanalım ve yaşayalım ki yaptıklarımızdan mutluluk alabilelim. Yaptıklarımıza ’iyi ki!’ diyebilelim. Yarın pişmanlık duymayalım. Ve huzura gittiğimizde yaptıklarımız tokat gibi yüzümüze vurulmasın. Unutmayalım ki nasıl yaşarsak öyle huzura alınacağız. Yetiştireceğimiz nesil, öğreteceğimiz her davranış bizlere ayrıntısıyla sual edilecektir. Bunun farkına bugüne kadar varamadıysak bugünden sonra varalım. Varalım ki yaşantımızdan huzur bulalım ve huzur verelim. ’Huzur İslam’dadır!’ denir ya. Hakikaten de öyle. Mesela insan bir doğum günü partisi yapıyor ya da Batı’dan gelen herhangi bir batıl hareketi kutluyor. O gün için belki görünüşte mutlu oluyor ama peki ya sonrasında? Manevi olarak kimin huzur yaşadığı söylenebilir? Ama inancımızın gereği olan bir günü kutladıktan sonraki yaşadığımız manevi huzuru başka neyde bulabiliyoruz?
Sonuç
Manevi huzuru yaşamak istiyorsak Batı özentisinden vazgeçip özümüzü yaşamalıyız ki hakikaten var oluş sebebimizin farkında olarak bir yaşantı sürmüş olalım. Ticarete hapsolmuş, hediyeli kampanyalar ile adeta bir döngü olmuş, maneviyatsız, iç karartıcı kutlamalar için ailede huzursuzluk çıkarmak sağlam beraberlikleri tehdit edici bir unsur haline gelmiş. Bu algıya bir son vermek için bilinçlenmemiz şart. Şart ki etrafımızdakilere de katkı sağlamış olalım. Bilelim ki büyük hüsranlar küçük yanlışlardan sonra ortaya çıkar. Yanlışları doğruyla değiştirmek, doğruları da huzurla birleştirmek her konuda olduğu gibi bizim elimizdedir, tabii Allah dilerse. O zaman biz önce bilinçleneceğiz, sonra gayret edip tevekkül edeceğiz.
Bu içeriğe yorum yazabilirsiniz

Henüz hiç kimse yorum yazmadı.