Egzersiz, sağlıklı diyet ve iyi uyku; vücudu, stresin tesirlerine karşı koruyup, yaşlanmayı hücre seviyesinde yavaşlatabilir. Kromozomlarımızın uçlarında bulunan telomerler, hücrenin yaşlanma hızına tesir eder. Telomerler kısalıp bütünlükleri zayıfladıkça, hücre yaşlanır ve daha hızlı ölür. Bu tip hücre yaşlanması, kalp hastalıkları, Alzheimer ve kanser gibi yaşlılıkla alâkalı hastalıklarla da beraberdir.
Sigara içmeyen 239 yaşlı kadının katıldığı bir çalışma, stresli hâdiselerin telomerlerin daha hızlı kısalmasına yol açtığını gösterdi. Yaşlı kadınlar, aktif bir hayat tarzı içinde olup, doğru beslenip doğru uyuduklarında ise, bu tesir büyük ölçüde ortadan kalktı. Çalışmanın neticeleri Molecular Psychiatry dergisinde yayımlandı.
Kabuklu Kuruyemişler Sağlımıza Faydalı
Çok büyük iki araştırmanın neticeleri, kabuklu kuruyemişleri daha fazla yiyenlerin daha uzun yaşadıklarını gösterdi. Bu araştırmalardan birincisine 76 binden fazla kadın, ikincisine 42 binden fazla erkek katıldı. Katılımcıların hiçbirinde kalp hastalığı, inme veya kanser yoktu. Otuz yıl süren çalışmaların başlangıcında ve sonra her iki ile dört yılda bir kabuklu kuruyemiş tüketimleri kaydedildi. Bu süre içinde 16 bin kadın, 11 bin erkek öldü. Kabuklu kuruyemiş yiyenlerdeki ölüm riski, kabuklu kuruyemiş yemeyenlere göre % 7 daha azdı. En fazla kabuklu kuruyemiş yiyenlerin (haftada yedi defa 28 gramlık porsiyon) ölüm riskinin ise, hiç kabuklu kuruyemiş yemeyenlere göre % 20 daha az olduğu tespit edildi. 28 gramlık porsiyon 16-24 bademe, 16-28 kajuya veya 30-35 yerfıstığına karşılık gelmektedir.
Kabuklu kuruyemiş yiyenlerin daha sağlıklı oldukları, genellikle şişman olmadıkları, kolesterollerinin ve kan şekerlerinin daha düşük olduğu, meyve ve sebzeyi daha fazla yedikleri, daha fazla egzersiz yaptıkları da belirtildi. Kabuklu kuruyemişler kaliteli protein, doymamış yağ asitleri, mineral ve vitaminleri ihtiva eder. Diğer sağlıklı yiyeceklerde olduğu ve olması gerektiği gibi fazla muamele görmemişlerdir. Sadece enerji ihtiva eden yiyeceklerin yerine münasip miktarda kabuklu kuruyemiş yemeniz, sağlığınız açısından iyi olacaktır. Söz konusu neticeler Lancet dergisinde yayımlandı.
Fazla Meyve Yemek, Kalp Hastalığı Riskinin Azalmasına Vesile Olabilir
Araştırmacılar, her gün meyve yemenin kalp hastalığı ve inme problemlerinin % 40’a kadar azalmasına vesile olacağını gösterdiler. Çalışma Çin’deki bir sağlık araştırmasına katılan 451.682 kişi üzerinde yapıldı ve neticeleri Barselona’da tertip edilen Avrupa Kardiyoloji Cemiyeti Kongresi’nde sunuldu.
Katılımcıların hiçbirinde başlangıçta kalp hastalığı hikâyesi yoktu. Yedikleri meyve miktarına göre katılımcılar beş gruba ayrıldı: Asla meyve yemeyenler, ayda bir, haftada 1–3 gün, haftada 4–6 gün ve her gün meyve yiyenler. Çalışmanın devam ettiği yedi yıl içerisinde 19.300 vakada kalp hastalığı, 19.689 vakada inme gelişti.
Araştırıcılar, sık meyve yiyenlerin kan basınçlarının da düşük olduğunu ortaya koydular. Meyve yemeyle meydana gelen risk azalması; kalp hastalıkları için % 15, kan akımındaki azalmaya bağlı inme için % 25, kanamalı inme için % 40 idi.
Çalışmanın neticeleri European Heart Journal’da yayımlandı. Bu araştırmanın net bir şekilde gösterdiği gibi, Akdeniz tipi beslenmede olduğu hâliyle kâfi miktarda meyve tüketmek kalp sağlığı açısından faydalıdır.
Vücutta D Vitamini Düşüklüğü, Hipertansiyon ile Bağlantılı
The Lancet Diabetes&Endocrinology dergisinde yayımlanan yeni bir çalışmanın neticelerine göre, D vitamini seviyesinin düşük olması, yüksek kan basıncının sebeplerinden biri olabilir. Önceki araştırmalar, düşük D vitamini seviyeleriyle hipertansiyon arasında kuvvetli irtibat olduğunu göstermiş; fakat doğrudan bir sebep-netice alâkası ortaya konulamamıştı.
Avrupa ve Kuzey Amerika’da yaşayan 146.500’den fazla Avrupa menşeli kişinin -genetik veriler dâhil- analizleri yapıldı. Bu kişilerde D vitamini seviyesi % 10 arttığında, hipertansiyon gelişme riskinin % 8 azaldığı tespit edildi. Düşük D vitamini seviyelerinin yüksek kan basıncına sebep olabildiğini ve D vitamini desteğiyle hipertansiyon riskinin azaltabildiğini gösteren ileri çalışmalara ihtiyaç bulunmakla beraber bu araştırma, D vitamini seviyelerinin tansiyona nasıl tesir edebildiğini ortaya koyan mühim bir adımdır.
Hızlı kilo kaybı, kas kitlesi kaybını artırıyor
Diyet neticesi çok hızlı kilo verme, daha yavaş kilo vermeye nispeten daha fazla kas kaybına sebep oluyor. Araştırmacılar, 25 kişiye beş hafta süreyle günde sadece 500 kilokalorilik (çok düşük kalorili) diyet uyguladı. Diğer gruptaki 22 kişi ise, 12 hafta süreyle günde 1.250 kilokalorilik (düşük kalorili) diyetle beslendi. Bu sürelerin sonunda vücut ağırlığı kaybı, her iki grupta benzerdi. Kas kütlesi kaybına bakıldığında, çok düşük kalorili diyet yapanlardaki kaybın % 18’inden, düşük kalorili diyet yapanlardaki kaybın ise % 7,7’sinden yağsız vücut (bu durumda kas) dokusu mesuldü.
Enerji alımının çok azaltıldığı diyetlerin kas kütlesinin azalmasına yol açtığı için uygun olmadığını bir kez daha ortaya koyan bu çalışmanın neticeleri, Avrupa Obezite Kongresi’nde takdim edildi.
Her 10 Kanser vakasından 4’ünün nedeni sağlıksız yaşam
İngiltere’de yapılan bir araştırmaya göre, daha sağlıklı bir yaşam tarzıyla, her 10 kanser vakasından dördünün önlenmesi mümkün olabilecekti.
İngiliz Kanser Araştırmaları Derneği’nin yayınladığı verilere göre, sigara en büyük önlenebilir risk faktörü. Bunu sağlıksız beslenme izliyor.
Dernek bu nedenle insanları ’yeni yıl kararlarında’ sağlıklarını düşünmeleri çağrısını yapıyor.
Düzenli egzersiz de derneğin tavsiyeleri arasında yer alıyor.
2007-2011’i kapsayan 5 yıllık dönemde, İngiltere’de sigarayla bağlantılı 300.000 kanser vakası görüldü.
Çok fazla işlenmiş gıda içeren sağlıksız beslenmeyle ilişkilendirilen kanser vakası sayısı ise 145.000. Bunu 88.000 vakayla obezite, 62.000 vakayla da alkol izliyor.
Güneşin cilde verdiği zarar ve hareketsizlik de kansere neden olan ana faktörler arasında yer alıyor.
Londra Üniversitesi’nden Prof. Max Parkin: ’Yaşam tarzı tercihlerinin kanser riskinde büyük etkisi olduğuna artık şüphe yok. Dünya genelindeki tüm araştırmalar aynı temel risk faktörlerine işaret ediyor. Sağlıklı bir yaşam tarzı, kansere yakalanmamayı garanti etmiyor; ama atacağımız adımlarla gelecekte kansere yakalanma riskimizi azaltabiliriz.’ diyor.
Mevsimsel geçişlerde gribe dikkat
Yozgat Devlet Hastanesi Başhekimi Dr. Cahit Kayhan, mevsimsel geçişlerde havaların soğumaya başlamasıyla üst solunum yolu enfeksiyonlarında artış olduğunu belirterek, vatandaşları uyardı.
Başhekim Kayhan, soğuk algınlığı sonucu oluşan enfeksiyonlarda etkenin büyük oranda virüsler olduğunu anlattı. Kayhan, şunları söyledi: ’Grip, ani olarak başlayıp yüksek ateşle seyreden, aşırı halsizlik, bitkinlik, kuru öksürük, kas, eklem ve baş ağrısıyla kendini gösteren bir hastalıktır. Gribe yakalanan kişi en az 3-5 gün yatak istirahatıyla kendini toparlayabilir. Ayrıca vücudun bağışıklık sisteminin zayıflaması nedeniyle zatürre gibi ikincil hastalıkların da tabloya eklenmesiyle hastalık daha da ağırlaşabilir ve özellikle çocuklar, yaşlılar, diyabetliler, astımlılar, kalp ve kanser hastalarında ölüme neden olabilir. Hastalık, kapalı ve kalabalık yerlerde daha hızla yayılmaktadır. Dolayısıyla açık havada ve havalandırması iyi olan yerlerde bulunmak enfeksiyon riskini azaltır.’
Bu aylarda ani hava değişimi nedeniyle ortaya çıkan gribal enfeksiyonlara yakalanmamak için C vitamini içeren gıdaların alınması gerektiğini ifade eden Dr. Kayhan: ’Grip nezle ve soğuk algınlığı gibi hastalıklara karşı bol C vitamini tüketilmesi çok etkili. Örnek verecek olursak C vitamini kuşburnunda bol miktarda mevcuttur. C vitamini herkesin tahmin ettiğinin tersine gribi önlemez. Sistemi güçlendirir, hastalıklara karşı vücut direncini hafifçe artırabilir; ama gribi kapmamızı ve hasta olmamızı kesinlikle engellemez. Hatta aşırı derecede C vitamini, özellikle çocuklar ve yaşlılarda ishale sebep olabilir.’ diye konuştu.
Kayhan, grip hastalığını başkalarına bulaştırmamak için aksırırken ya da öksürürken mendil kullanmaya dikkat edilmesini, yaşanan ortamların sık sık havalandırılmasını, hasta olan kişilerin yaşlı ve küçük çocuklardan uzak durması gerektiğini sözlerine ekledi.
Şeker hastalığına karşı yoğurt yiyin
ABD’de Harvard Halk Sağlığı Enstitüsü’nde görev yapan bilim insanları, yoğurdun şeker hastalığına da iyi gelebileceğini öne süren bir çalışma yayımladı. 195.000 kişinin gıda tüketimini dikkate alarak yürütülen çalışmaya göre gün içinde yoğurt yiyenlerin Tip 2 diyabete yakalanma ihtimalleri bir hayli düşüyor. Tip 2 Diyabet, vücudun glikozu enerjiye çevirememesi nedeniyle ortaya çıkabiliyor. Araştırmanın klinik testlerle sağlamlaştırılması bekleniyor.
Kalp sağlığı için soğan, sarımsak yiyin
Memorial Hastanesi Kardiyoloji Merkezi’nden Prof. Dr. Günsel Şurdum Avcı, soğan ve sarımsağın, düzenli ve sık tüketildiğinde yararlı etkileriyle damar sertliğine bağlı kalp hastalığına karşı koruyucu olduğunu bildirdi.
Avcı, yaptığı yazılı açıklamada, içerdiği vitamin, mineral ve diğer maddelerle insan vücudu için sayılamayacak kadar çok yararı olan soğan ve sarımsağın, kalp ve damar sistemi üzerindeki yararlı etkilerine dikkati çekti.
Damar sertliğinin çağın hastalığı olduğunu ve bunun yol açtığı koroner kalp hastalığından korunmada, sağlıklı beslenme ve düzenli egzersiz yapmanın birinci derecede etkili olduğunu vurgulayan Avcı, şeker, yüksek tansiyon, yüksek kolesterol ve şişmanlık gibi sorunların, damar sertliği ve koroner kalp hastalığının en önemli risk faktörleri arasında olduğunu aktardı.
Avcı: ’Soğan ve sarımsak, düzenli ve sık olarak tüketildiğinde, yararlı etkileriyle damar sertliğine bağlı kalp hastalığına karşı koruyucudur.’ değerlendirmesinde bulunarak, besinlerin tercihen çiğ ya da az pişmiş olarak tüketilmesi önerisinde bulundu.
Soğanın, damar sertliğine yol açan kolesterolü düşürdüğünü, iyi huylu kolesterolü ise yükselttiğini anlatan Avcı, sarımsak ve soğanın kalp damar hastalıkları üzerindeki faydalarına ilişkin şu bilgileri verdi:
’Şeker hastalarında kan şekerinin kontrol altına alınmasını kolaylaştırır, idrar söktürücü etkisiyle ödemlerin çözülmesini sağlar. Hipertansiyonlu hastalarda kan basıncının kontrol altına alınmasını kolaylaştırır. Yağ yakıcı özelliğiyle de zayıflamaya yardımcı olur. Kalp damarlarını genişletir. Kanın akıcılığını artırır, damar tıkanmalarını önler. Hücre yenilenmesini destekler. Tüm bu etkilerle damar sertliğine karşı damarları korur ve kalbi güçlendirir. Sarımsak da yüksek kan basıncını düşürür. Yüksek kolesterolü, kötü huylu kolesterolü ve yüksek trigliseridleri (yağın depo formu), kan şekerini düşürür; iyi huylu kolesterolü yükseltir, şeker hastalığının tedavisini kolaylaştırır. Damarların genişlemesini sağlar, kanın akıcılığını artırır, dolaşımı hızlandırır, damar içi pıhtılaşmaları engeller ve kalp krizi ya da felç geçirmeye neden olacak damar tıkanıklıklarını önler. Ayrıca, kalbi besleyen koroner damarları genişletir, kalp kasını güçlendirir. Kilo kontrolüne de yardımcı olurken, ruhsal durumu düzeltir, insanın kendini iyi ve mutlu hissetmesine yardımcı olur.’
Avcı, bu derecede şifalı olan soğan ve sarımsağın, ’kokusu ile çevremi rahatsız ederim’ endişesiyle ihmal edilmeyerek, sık sık tüketilmesini gerektiğini aktardı.
Aşırı oturmanın sağlığımıza zararları
Uzun süre oturma sağlık için ve hayat süresi için iyi değil. Son araştırmalar uzun saatler boyunca oturmanın zihin sağlığını kötüleştirdiğini, kalp hastalıklarından ve diğer sebeplerden ölüm riskini artırdığını, engelli olma riskini yükselttiğini gösterdi. Uzmanlar hangisinin önce olduğunu tam olarak bilmediklerini ifade ediyorlar: Kişi uzun süre oturduğu için mi bu problemler çıkıyor, yoksa bu problemler geliştiği için mi uzun süre oturmaya başlıyor?
Neticeleri American Journal of Preventive Medicine’de yayınlanan çalışmaya göre günde 11 saatten fazla oturmak en riskli olanı. Oturma zamanı yüksek tansiyonla, şişmanlıkla, kolesterol yüksekliğiyle, kanserle de irtibatlı. İnsanlar bir kez daha az oturmaya başlasalar daha hareketli olma fikrine de daha açık olacaklar, bu da sağlıklarına müspet şekilde yansıyacak.
Yaban mersini, yağın olumsuz etkisini azaltıyor
Araştırma, yaban mersininde bol miktarda bulunan polifenolün aşırı yağlı yiyeceklerin vücuda verdiği zararı azalttığını gösterdi.
Finlandiya’da bilim insanlarının fareler üzerinde yaptığı araştırma, yaban mersininde bolca bulunan polifenol adlı maddenin aşırı yağlı yiyeceklerin zararını azalttığını ortaya koydu.
Bilim insanları, fareleri 3 ay boyunca aşırı yağlı yiyeceklerle besledi. Farelerden bazılarına kurutulmuş yaban mersini verildi.
Obezlerde iltihaplanmalara daha sık rastlandığını hatırlatan bilim insanları farelerin hücrelerindeki iltihap düzeyini inceledi. Bilimciler ayrıca kobayların kanındaki glikoz düzeyini araştırdı, tansiyonunu ölçtü ve aldığı kiloları saptadı.
Öğünlerinin yaklaşık yüzde 10’unu yaban mersinin oluşturduğu farelerde iltihaplanmanın etkilerinin daha az olduğu, yağlı yiyeceklerin tansiyonu yükseltmediği belirlendi. Araştırmanın sonuçları ’Plos One’ dergisinde yayımlandı.
Grip, belirti vermeyebilir
Yeni bir çalışma, geçtiğimiz yıllarda grip veya domuz gribi bulaşan kişilerin dörtte üçünde herhangi bir belirtiye rastlanmadığını ortaya koydu. 2006-2011 yılları arasındaki İngiltere verileri analiz edildiğinde, aşılanmamış kişilerin yaklaşık % 18’ine grip virüsü bulaştığı, bulaşanların ise, sadece % 23’ünde belirti görüldüğü tespit edildi. Kaydedilen grip vakalarının standart metotlarla tespit edilenin ortalama 22 katı olduğuna -yani aslında tespit edilen vakaların bir buzdağının görünen kısmı olduğuna- araştırmacılar tarafından dikkat çekildi. Çalışmanın neticeleri LancetRespiratoryMedicine’da yayımlandı. Belirti görülmeyen kişilerin de gribi başkalarına bulaştırabildiği gözden kaçırılmamalıdır.
Sağlıklı Alışkanlıklar, Yaşlanma Belirtilerini Yavaşlatabilir
Özlenen Rehber Dergisi 143. Sayı
Henüz hiç kimse yorum yazmadı.