MECLİSE SELAM VERMEK
Bir meclise varıldığında ilim veya zikir sohbeti yapılıyorsa orada bulunanlara selam vermemek gerekir. Çünkü selamla birlikte mecliste bulunanların dikkatlerinin dağılması ihtimali vardır. Şayet böyle bir durum yoksa, selam vermelidir.
Ebû Hureyre (r.a.)’den rivayet edildiğine göre şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: ’Biriniz, (oturmak istediği) bir meclise vardığı zaman selâm versin. (Meclisten) kalk(ıp ayrıl)mak istediği zaman da selâm versin. Zira birinci (selâm), sonuncudan daha evla, (önemli) değildir.’ (Ebû Dâvûd, Edeb, 153)
MECLİSTEN AYRILIŞ DUASI
Ebû Berze el-Eslemî (r.a.)’den rivayet edildiğine göre şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.), meclisten kalkmak istediği zaman (meclisin) sonunda: ’Sübhânekallâhümme ve bihamdik, eşhedü enlâ ilâhe illâ ente, estağfiruke ve etûbu ileyk/Allah’ım! Seni (her türlü noksanlıktan) tenzih (ederim) ve (en güzel senalarla) Sana hamd (ederim)! Senden başka ilah olmadığına şehadet ederim! Senden bağışlanma diliyorum ve sana tevbe ediyorum!’ derdi. (Bir defasında) bir adam: ’Yâ Rasûlallah! Muhakkak ki sen (şu an), geçmişte söylemediğin bir söz söylüyorsun, (bunun hikmeti nedir?)’ dedi. (Rasûlullah): ’(Bu söz) mecliste meydana gelen (hatalar) için bir keffarettir.’ buyurdu. (Ebû Dâvûd, Edeb, 32)
Ebû Hureyre (r.a.)’den rivayet edildiğine göre şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: ’Her kim bir mecliste oturur da faydasız, (manasız, alaylı, sözleri, hata)ları çok olursa ve bu meclisinden kalkmadan önce: ’Sübhânekallâhümme ve bihamdik, eşhedü enlâ ilâhe illâ ente, estağfiruke ve etûbu ileyk/Allah’ım! Seni (her türlü noksanlıktan) tenzih (ederim) ve (en güzel senalarla) Sana hamd (ederim)! Senden başka ilah olmadığına şehadet ederim! Senden bağışlanma diliyorum ve sana tevbe ediyorum!’ derse, bu meclisinde olan (hataları) kendisi için mutlaka bağışlanır.’ (Tirmizî, Deavât, 39)
Bu dua meclislerde konuşulan boş sözlere kefarettir. Ancak kul hakkına taalluk eden hususlar ise sadece istiğfar ile affolunmaz, onlar için ilgili kimselerden de helallik almak gerekir.
MECLİSLERİN UMUMİ ADABI
Mü’min kardeşlerinin yanına üstü başı temiz, güzel elbiseler giyerek gitmelidir.
Bir mecliste Cenâb-ı Hakk’ın ismi anılınca gizlice ’celle celâluhû’, Rasûlullah Efendimiz (s.a.v)’in ismi geçince salavât-ı şerîfe, Sahâbelerin ismi geçince ’radıyallâhu anh’, büyük zatlar, meşâyih-i kirâm anılınca da ’Allah sırrının kudsiyetini artırsın’ demelidir.
Peygamber Efendimiz (s.a.v), yanında bulunan sahâbesine ’me’a’l-vücûd’, yani bütün vücudunu dönerek konuşurdu, hiçbir zaman O’nun mübarek dizleri, yanında oturan adamın dizlerinden ileride görülmemiştir. Bir yere işaret ederken bütün eliyle işaret ederdi. Sevinç ve sürurlandığında gözlerini hafifçe yumar, kızıp hiddetlendiği zaman ise başını sağa sola çevirirdi. Konuşurken bazen sağ elinin avuç içini sol elin parmağının iç kısmına vururdu.
Konuşurken az ve öz konuşurlardı. Konuştuklarını üç defa tekrarladığı da vaki olurdu. Güldüğü zaman tebessüm eder, ashâbının güldüklerine gülerdi. Efendimiz (s.a.v.), nefsine yapılan kötülüklere aldırmaz ve kızmazdı. Ancak Allah’a ve dinde kutsal addedilen mefhumlara yapılan saldırıları hiç affetmez, kızıp hiddetlenirdi.
Salik cahil insanlarla ancak zaruret hâlinde görüşmelidir. Onlarla toplantılarda otururken de çok oturmamalıdır.
Oyun ve çalgı bulunan davet ve ziyafetlere gidilmemelidir. Bir mecliste konuşulanlar muhafaza edilmelidir. Zira Câbir b. Abdullah (r.a.)’den rivayet edildiğine göre şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: ’Meclisler, (sarf edilen söz ve fiillerin orada hazır olanlar tarafından) emanet (olarak muhafaza edilmesiy)le (güzel olur, şerefini korur). (Ancak bu kaideden şu) üç meclis müstesnadır: (Dökülmesi) haram (olan) kanın döküldüğü (meclis), haram (olan) bir ırzın (çiğnendiği meclis), haksız yere bir malın ele geçirildiği (meclis).’ (Ebû Dâvûd, Edeb, 37)
Ebû Bekr b. Hazm’den rivayet edildiğine göre şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: ’Meclis kur(up otur)an iki kişi, ancak Allah’ın emaneti ile meclis kurarlar. Şu halde onlardan her birinin, (diğer) arkadaşının hoşlanmayacağı bir (sırrını) ifşa etmesi helal değildir.’ (Abdullâh b. el-Mübârek, ez-Zühdü ve’r-Rekâik, c.1, s.544, h.no:643)
Sohbet meclisi kuran kimseler, abdestli olarak o meclise girmelidir.
Bir kimse gelir de, birinin yanına oturmak isterse, ona yer verilmelidir.
Mecliste Müslüman kardeşinin üzerinde veya yüzünde kötü bir şey görünce onu almalı; kendisine gösterdikten sonra da atmalıdır.
Salik davet edilen yere mürşidinden evvel gitmeli ki, davet olunan yerin tertip ve düzenini sağlasın, mürşidini edep, terbiye, nezaket ve saygı kaidelerini oradakilere göstererek karşılasın. Bu konuyu şu âyet-i kerime aydınlatmaktadır:
’Musa; ’Onlar benim izimdeler. Ben sana acele edip (geldim) ki, hoşnut olasın’ dedi.’ (Tâ-Hâ Sûresi/84)
Mecliste Oturma Adabı - 2.bölüm
Özlenen Rehber Dergisi 120. Sayı
Henüz hiç kimse yorum yazmadı.