Özlenen Rehber Dergisi

116.Sayı

Medya ve Değişen Değerlerimiz

Berda AKSOY ÇETİN Özlenen Rehber Dergisi 116. Sayı
Toplumsal ve bireysel yaşamda önem ve ağırlığı artan medya; gazete, dergi, kitap, film, dizi, radyo, televizyon, bilgisayar vb. iletişim araçlarını kapsamaktadır. Medyanın günlük yaşam içerisinde kapladığı alan sürekli genişlemektedir. İletişim teknolojisindeki gelişmeler, var olan araçların kullanım alanlarını genişletirken yeni gelişenler de günlük yaşam pratiklerine daha fazla nüfuz etmektedir. Toplumlar, teknoloji ile gelişen, verilen kayıplar ile değişen bu çağa ayak uydurma yolunda büyük bir gayret göstererek birbiri ile yarışmaktadır.
Medya diye ifade edilen, çeşitli aletler ile yazılı ve görsel olarak beyinleri bombardımana tutan bu silahların kullanıcıları, gün geçtikçe türlü yenilikler ile bireylerin karşısına çıkıyor. Yazılı ve görsel basını kullanan, toplumun bilgi sahibi olabilmesini ve gelişebilmesini hedefleyen, gerçekten emek veren iyi niyetli insanların az olduğu günümüzde, asıl amaç beyinleri uyuşturup insanları kurulan oyunlarda basamak olarak kullanarak hedeflere daha kolay tırmanmaktır. Hedeflerini açıkça beyan etmektense farklı bir yöntem deneniyor olmaları da ilerleme yolunda kolaylık sağlıyor olmalı! Dikkatli bakınca görülecek yöntemi, taktiği en kısa şöyle ifade edebiliriz: ’Bizi kendi silahlarımızı kullanarak yenmeye çalışıyorlar.’ Nasıl mı? Mahrem, günah mefhumunu ortadan kaldırarak, yerine egoist algıları yerleştirerek, nefsanî heva ve heveslerin oyuncağı haline getirerek… Bu zihniyeti beyinlerimize, hayatlarımıza; dizi, film, kadın programı hatta çizgi filmler ile yerleştiriyorlar. İslam dinine ve yaşayışına uygunsuz hangi davranış var ise karakterler onları sergiliyor, bizler de değerlerimizden, inançlarımızdan ödün vererek yaşamımızda bu davranışları uyguluyoruz! Dizi ve filmlerde izlettikleri hayatlar, aile yaşantıları, ebeveynlerin birbiri ile ilişkisi, çocukların konumu ve durumu hatta tüketmemiz istenilen besinlerden içeceklerimize kadar hepsinin örnekleri mevcut. Tabii bunların doğruluğuna yanlışlığına bakmadan uygulamada gecikmeyen batı özentisi bireylerin, ailelerin sayısı da oldukça fazla. Modernleşme ve çağdaşlaşma yolunda atılan birkaç adım olarak ifade edilen değişiklikler, önüne geçilemeyen çok büyük sorunlar haline geliyor. En başta ana babaya saygı, itaat ve hürmeti ortadan kaldırmakla işe başlayan diziler; kadın erkek arkadaşlığını normalleştirerek utanıp, sıkılmadan yapılan zinayı bile basit bir olaymış gibi yayınlıyor. Birçok dizi de alkollü içecekler kullanmayan hakir görülüyor, ezik konumuna getirilerek dalga malzemesi olarak izletiliyor. Maddi durumu iyi olan insanların birçok kötü alışkanlıklara sahip olabildiği ve bu sayede daha çok kazandığı gösterilerek günahları süslü, gösterişli hâle getiriyorlar. Maddi bakımdan yetersiz insanları da türlü pislikler ile para kazanmaya, hırsızlığa teşvik ediyorlar. Yaşamın sadece dünya hayatından ibaret olduğunu göstererek, dünyevi zevkler ile koşturmaya yönlendiren bu dizi ve filmler aile yaşantılarını da tehdit edici en büyük unsur konumundadır. Doğmamış bir bebeğin gelişimini televizyon programları karşısında tamamlamasına neden olan ebeveyn, çocuğu dünyaya geldikten sonra da çizgi film bağımlısı yapmak için oldukça çaba gösteriyor. Çoğunluğu yabancılar olmak üzere, birçok yerli ve yabancı kuruluşların zihinleri geliştirmeyip, uyuşturmaya yönelik olan sözde eğlendirici olarak ekrana getirdiği çizgi filmler, çocukların vazgeçilmezleri olarak ilk sırada yer alıyor.
Çocukların en aktif olduğu zamanlarda, öğrenme, keşfetme ve sorgulama dönemlerin de bağımlısı olarak seyretmeye doyamadığı bu programlar, gelişimleri üzerinde de büyük rol oynamaktadır. Hatta çocuklara davranış kazandırmakta annelerin en büyük yardımcılarıdır da denilebilir. Zihinleri, öğrenme çağında ele almaya başlayarak, çocukları gençlik dönemlerine gelene kadar bağımlı hale getiriyorlar. Bu bağımlılık ile de çocuklar yalana, saygısızlığa, batılılaşmaya, şiddete alışırken kız çocukları daha çok; rengârenk saçlara, bedeni örtmeyen kıyafetlere, tene zarar veren renklendiricilere özenerek kendi değerlerimizi bir kenara itip, tatmin edilemeyen duygulara, önüne geçilemeyen ahlaksızlık ve kötü davranışlara bürünüyorlar. Ve netice de hiçbir şekilde mutlu olamayan, ruhsal bunalımlı, kendisi ve ailesiyle çatışma halinde olan saygısız, asi bir nesil yetişiyor.
Medyanın, dizi ve filmlerin etkisi sadece aile kavramını yok ederek bireyleri bencilleştirmek ile bitmiyor. Kitle iletişim araçları sosyal ve manevi yönden olduğu kadar gündem ile alakalı da büyük rol oynamaktadır. Birçok kanal da gösterilen haberler ya da düzenlenen programlar insanları suça teşvik edici ve çoğu insanın hassasiyetleri ile alay edici hale gelmiştir. Kanallar arasındaki rekabetin artması, haber amacı ile gerçek dışı olayların yansıtılması veya farklı boyut kazandırılması ile ekranlarda gösterilmesi de büyük olayların çıkmasına zemin hazırlıyor. Asıl gösterilmesi gereken, önem arz eden olayların üzeri karalanarak, gereksiz sorun teşkil edici, dikkat çekici, aile içi çatışmaları ve toplumda ki bireylerin birbirlerine karşı bakış açılarının değişeceği meseleleri konu edinip, olaylara ışık tutmak ve gün yüzüne çıkarmak için çabalamak bunlardan sadece bazılarıdır. Tabii bu hakikatleri de görebilmek için de doğru bir bakış açısı ile bakmak lazım ki oyunun parçası olmayalım.
Medyanın yansıttıkları bunlarla da bitmiyor. Bir de magazin faciası var. Dizi ve filmler de bizlere yansıtılan hayatlarda ki oyuncuların gerçek yaşantıları var! Ahlak ve yaşantımız da köklü değişikliklerin mimarı olan bu piyonların gerçek yaşantıları en az ekranlar da yansıttıkları sahte ama tesirli hayatlar kadar talep görüyor. Bu ün kazanmış bireylerin hangi gece kulübünde, hangi tatil köyünde, hangi ülke de olduğu kadar arabasının markası, içtiği içecekler, kendilerini kaybetme dereceleri, gezdiği insanlar ve verdiği konserler de merakla seyredilmektedir. Kimileri için özendirici, örnek teşkil edici müstehcen içeriğe sahip bu programlar hemen her kanalda saatlerce izleyicileri ile buluşmaktadır.
Sonuç:
Kitle iletişim araçlarının yarar sağlama oranının çok düşük olduğu günümüzde, bizlere düşen üzerimizde oynanan oyunları en kısa zamanda fark etmek ve fark ettirmektir. Bizler dizi, film, magazin vb. programların bağımlısı olup, nefsimizi teşvik ve tatmin edici hâllere bürünmeden yaşamımıza devam etmeye çabalarsak, yetiştireceğimiz bireyleri de bağımlılıktan kurtarırız. Böylelikle bir çok değerimizi yok etmeye sözleşmiş, kendi zihniyetlerini ve pis alışkanlıklarını üzerimize sıçratmayı amaç edinmiş olan kimselerin oyunlarını bozabiliriz. Unutmamalıyız ki şu an için oyuncu konumundaki bizler, bugün kendi değerlerimizden ve dini vecibelerimizden daha fazla ödün verdiğimiz sürece yarın yetişecek olan nesil oyuncu olmaktan çıkar ve her biri farklı kulvarlar da ilerleyen birer yönetmen olur.
Bu içeriğe yorum yazabilirsiniz

Henüz hiç kimse yorum yazmadı.