Özlenen Rehber Dergisi

116.Sayı

Unutulmayanlar;bir Gönül İnsanı Mustafa Necati Bursalı

Tahir Türkmen Özlenen Rehber Dergisi 116. Sayı
YÂ RABBİ
Beni zâlimlere dost, iblislere yâr etme,
Kim dînime düşmandır, onu bahtiyar etme!..
Keremin rüzgârı gönüle gözler açar,
İmanımı taze tut, Rabbim ihtiyar etme!..
Elim ermez bir işe, fazlına güvenirim,
Yolumuzu kapama, aşılmaz duvar etme!..
Ey Sultanlar Sultanı, ey can mülkünün Şâhı,
Yüreklerde kinleri, hasetleri var etme!..
Fitne fesat âlemde, bir gamlı değirmendir,
Uyusun hep kahr ile, onu hiç bîdar etme!..
Varlıklar içinde ben, değersiz dikenim,
Lütfen, cemâlin göster, mahrum-u dîdar etme!..
Keremin bahçelere güller hediye eder,
Lâle sümbül boy versin, gülşenime hâr etme!..
Günâhkârlar da Senin affına ümit bağlar,
Bize rahmet buyur, sonumuzu nâr etme!..
Yüreklerden pınarlar, nice sevgiler çağlat,
Sen bu necip ümmeti Rabbim, tar-ü mar etme!..
Güzel, hoş kokulu gül, cennetin fidanıdır,
Gülden ayırma bizi, bülbül-ü zâr etme!..
O ne yaman düşmandır, yollara kurar pusu,.
Kahhar uğrat iblisi, kalbini gülzâr etme!..
Rahmetin çiçekleri, şebnemi güldürür hep,
Gönüllere nur indir, bir harap mezar etme!..
Rahman, Rahim bir sensin, can kapının toprarı
Bizlere Celâlinle, ey Rabbim nazar etme!..


Hayatı:
1941 yılında Samsun’un Kavak ilçesinin Alaca köyünde dünyaya geldi. Küçük yaşta öksüz kaldı. İlkokulu ve hafızlığını doğduğu Alaca köyünde bitirdi. Önce Amasya Merzifon ve daha sonra da İstanbul’da Kur’ân-ı Kerim hıfzına çalıştı.
İstanbul’a geldiğinde Kur’ân-ı Kerim tilavetinin yapıldığı mekânları takibe başladı. Bu noktada ilk dinlediği üstat merhum Reisü’l-Kurra Abdurrahman Gürses Hocaefendi oldu. İlerleyen yıllarda Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesinde İmam-Hatiplik görevine başladı. Hayatına ait birçok önemli hâdise imamlık yapmaya başlaması ile meydana geldi. Mesela imamlıkla beraber yazı hayatı da başladı. Yazı hayatı ki merhum Mustafa Necati Bursalı Hocaefendi’yi uzun yıllar okumaya, araştırmaya ve elde ettiği birikimi hizmet maksatlı olarak ortaya koymaya itti.
Bir yandan İmam-Hatiplik yapması ve diğer yandan da dini eserler icra etmesi merhum Bursalı Hocaefendi’de değişik İslam kültür ve sanatlarına karşı merak uyandırdı. İşte bu yıllarda hat sanatına ilgi duyarak alanında üstat olan merhum Hamit Aytaç’tan icazet aldı. 1965’te İstanbul Sarıyer’deki Osman Reis Camii İma-Hatipliğine tayin edildi. 23 yıl bilfiil bu camide İmam-Hatip olarak görev yaptı. Bu zaman zarfında birçok eseri bu camide kaleme aldı. 1988 yılına gelindiğinde 50 yaşına merdiven dayamış bir insan olarak zamanını daha fazla kitap yazmaya ayırabilmek adına çok sevdiği İmam-Hatiplik mesleğinden emekliye ayrıldı.
Hocaefendi, tanıyanlarının birçoğunun ortak şahitliği ile de sabittir ki: İhlaslı ve samimi bir Müslüman idi. Elindeki bütün imkânları dinin anlatılması, İslam’ın güzelliklerinin ortaya konulması için çekinmeden harcayan, etrafındakilere karşı son derece saygılı ve merhametli olan, insanlara söz ile vaaz etmektense fiiliyat ile örnek olmayı tercih eden bir hüviyete sahip idi.
Vefatından kısa süre önce bir gazetede kendisi ile yapılan röportajda dile getirdiği şu anekdot, merhum Bursalı Hocaefendi yâd edilirken zikredilmeden geçilemeyecek derinliktedir. Evine yakın bir yerde gazino vardı. Oradan müzik sesleri yükselirdi. Bu sesler onu rahatsız eder, canı sıkılırdı, "Zikrime mâni oluyor" derdi. Hikmet-i ilahi, o gazino yandı. Dedi ki: "Orası beni çok rahatsız ediyordu amma beddua da etmemiştim. Allah’ın hikmeti işte, yandı gitti..."
Yazı ve şiirleri Yeni Asya gazetesi ve İslam, Altınoluk dergisinde çıktı. 1965 yılından vefat ettiği güne kadar 60’tan fazla eser yazdı.
28 Eylül 2009 tarihinde İstanbul’da Sarıyer Yeniköy’deki evinde vefat etti.

Gökten rahmet, nur iner,
Allah’ı zikredince.
Bir tatlı huzur iner,
Allah’ı zikredince!..

İman coşmaya başlar,
Nefis atı yavaşlar,
Biter cenkler, savaşlar,
Allah’ı zikredince!..

Bir sevda sarar canı,
Artar insanın şanı,
Alır Cennet nişanı,
Allah’ı zikredince!..

Kalb duru, beyaz olur,
Bir ebedî yaz olur,
Neş’e, sevinç, haz olur,
Allah’ı zikredince!..

Coşar, titrer can sazı,
Atar uykuyu nazı,
Hak kuldan olur razı,
Allah’ı zikredince!..

Af, mağfiret bol olur,
Şanlı Arş’a yol olur,
Melekler kol kol olur,
Allah’ı zikredince!..

Kanat açılır aşka,
Artık alem bir başka,
Erdin cemal-i Hakk’a,
Allah’ı zikredince!..

Gider keder, gider gam,
Eksikler olur tamam,
Melekler verir selam,
Allah’ı zikredince!..

Zehir bile bal olur,
Bir acaip hâl olur,
Yürekler dal dal olur,
Allah’ı zikredince!..




Eserleri:
- Ahadiyet / Tehzibü’l Ahlak Mev’ize-i Hasene Risaleleri
İslam âlemlerin dinidir. Onun sahibi de âlemlerin Rabb’idir. Müslüman da bu âlemin en üstün insanıdır. İnsandaki nefsaniyetin kemalata dönüşmesi ancak Kur’an’a ittiba ve Peygamber Efendimiz (s.a.s) yolunda seyr-i sülukunu tamamlamakla mümkündür. Bunu yapabilmek de, bazı kaideleri uygulamak, daha doğrusu İslami emir ve yasaklara bütünüyle uymakla ancak olabilir. Bu kaidelerin her birini kendi nefsinde tatbik edebilmek her kişinin değil er kişinin işidir. Bu er kişi de İnsan-ı Kamil dediğimiz o mükemmel varlıktır. İşte yazar bu eserinde o er kişilerden derlediği sözler ile okura hakkı bulma yolunda bir nebzecik rehberlik yapmak arzusunu dile getirmektedir. Okunası bir kitaptır. Eser Sultan yayınevince basılmış ve piyasaya sürülmüştür.
- Cennet yolu
Dünya tıpkı bir değirmen misali Âdem’in evlatlarını öğütüp duruyor. Ta Hazret-i Âdem’den bu ana kadar milyarlarca insan ötelere sefer etti. İnsanın dünyaya gelmesi kendi elinde olmadığı gibi, gitmesi de yine iradesi dışındadır. Onu mekandan mekana aktaran bir kudret vardır. İşte o sonsuz kudretin sahibi, Cenneti ve Cehennemi yaratmıştı. Bu iki yer insanlar içindir. Peygamberler insanları Cennete, şeytan da Cehenneme davet etmektedir. Cennet de, Cehennem de dünyada iken kazanılır. Cennet, insana ayakkabısının bağı gibi yakındır, Cehennem de öyledir. Cennet, o ebedilik yurdu baha ister. Herkes Cenneti umar da, Cennete girmek herkese nasip olmaz. İşte bu eserde Cennete gidiş yollarının neler olduğu ayet-i kerime ve hadis-i şerifler ışında gösterilmektedir. Eser Nesil yayınlarınca basılmış ve piyasada bulunmaktadır.
- Adab-ı Muaşeret / Edeb Ya Hu!
Müslüman olarak, mü’min olarak, insan olarak yaşamın prensipleri, edepleri vardır. Edep, başlarda parlayan bir taçtır ki, sultanların tacı onun yanında çok sönük kalır. Güzel ahlak ve güzel edebin, insanı meleklerin gıpta edeceği bir mertebeye çıkardığını akıcı ve sade bir üslup ile dile getiren yazar, adab-ı muaşeret dediğimiz hususları birbir bu kitabında anlatmaktadır. Eser Çelik yayınevince basılmış ve piyasada çok rahat bulunabilmektedir.
- Güzel Ameller Büyük Sevaplar
Mustafa Necati Bursalı, ’Güzel Ameller Büyük Sevaplar’ eserinde imanı güçlendirecek güzel ameller ve öte dünyamıza zenginlikler sunacak amelleri okuyucuya akıcı üslubuyla aktarıyor. Eserde: ’İmanın Fazileti’, ’La ilahe illallah demenin fazileti’, ’Namazın Fazileti’, ’Cemaatin Fazileti’, ’Âmin Demenin Fazileti’, ’ Zekat, Hac ve Kurban Kesmenin Fazileti’, ’Surelerin Fazileti’ gibi konulara ayet ve hadisler ışığında değinilmekte ve okur bu konularda sahih bilgi ile donatılmaktadır. Eserin 2008 yılı Çelik yayınevi baskısı piyasada rahat bir şekilde bulunabilmektedir.

• Bütün şiirlerini Beni Mevla’ya Bırak adıyla yayınladı.
• Yakın Tarihin Din Mazlumları
• Âlemlere Rahmet Hz. Muhammed Aleyhisselam
• Allah Aşkını Seçenler
• Büyük İslâmî Rüya Tabirleri Ansiklopedisi
• Cennetle Müjdelenen On Sahabe
• Ehl-i Beyt’in Mübarek Hanımları
• Hanım Sahabeler
• Hayâtü’s-Sahâbe
• Hazreti Ebubekir / En Büyük Sıddıkıyet ve Teslimiyet Örneği
• Hazreti Osman / Hayâ ve Edep İncisi
• Hazreti Ömer/Hak ve Adalet Güneşi
• Hz. Aişe
• Hz. Ali/Allah’ın Arslanı ve Evliyalar Sultanı
• Hz. Amine
• Hz. Bilal-i Habeşî
• Hz. Fatıma-i Zehra, Ehli Beyt, Cennet Kadınlarının Hanımefendisi ve İnsanlık Hurisi
• Hz. Hatice
• Hz. Meryem ve Hz. İsa
• Hz. Yusuf ve Züleyha
• Veysel Karani/Muhabbet Ehlinin Ulusu
• Onlar Nasıl Kuldu?
• Peygamberler Tarihi
• Saadet Devrinde Mübarek Hanımlar
• İslam’da Kadın Örtünme ve Evlilik
• Mezhepler Tarihi
• Velilerin Dilinden Tasavvufi Hikayeler
• Tarihe Şan Verenler
• Tam Namaz Hocası
• Tam Dua
• Söz Sohbet

Bir güzeldi ki dünya,
Sen var iken ey Nebî.
Hakikat oldu rüya,
Sen var iken ey Nebî!

Gök cömert, yer cömertti.
İnsanlar ne de mertti,
Cibril Kur’an öğretti,
Sen var iken ey Nebi!..

Yüzler gün kadar aktı,
Sevdâlar bir ırmaktı,
Her nefes yâd-ı Haktı,
Sen var iken ey Nebi!..

Kardeşti zenci, beyaz.
Gülleri öperdi yaz.
Taşardı neş’e ve haz.
Sen var iken ey Nebi!..

İndi âyetler tek tek,
Gönüller sanki ipek,
Yetimler sevindi pek,
Sen var iken ey Nebi!..

Âlem aşkına râmdı,
Günler düğün bayramdı,
Herbir şeyimiz tamdı,
Sen var iken ey Nebi!..
Bu içeriğe yorum yazabilirsiniz

  • Kayhan

    Tahır Bey :Elınıze dılınıze gonlunuze saglık emi... saygılarımla

1 kişi yorum yazdı.