Unutulmayanlar; Abdulkadir Yalçın Hoca Efendi,
Özlenen Rehber Dergisi 122. Sayı
vuslatının ardından...
Abdulkadir Yalçın Hoca Efendi
(Hakkın engin rahmeti üzerine olsun.)
Varlığı kesin olan ama bu kesin varlığa insanların pek de dikkat etmediği, unuttuğu belki de hatırlamak istemediği gerçek, ölüm...
Gerçektende öyle... Hatırlamak, yad etmek istemiyoruz ölümü...
Bunun bir tezahürü değil mi mezarlıkların şehir dışlarında olmaları...
İnsanların en çok mezarlardan ve ölülerden çekinmeleri, korkmaları...
Geçtiğimiz ay kaybettiğimiz Muhterem Muzaffer Yalçın Hocaefendi’nin Kıymetli babaları Abdulkadir Yalçın Hocaefendi’yi yad edeceğiz bu ayki ’Unutulmayanlar’ bölümümüzde hayırla ve de rahmetle...
Doğumu ve gençlik yılları;
Abdulkadir Yalçın Hocaefendi 11 Nisan 1931 tarihinde Çorum ili, Alaca ilçesine bağlı İsmailli köyünde dünyaya geldi. Babası köy eşrafından Mustafa Efendi annesi Elmas Hanımdır. Çocukluk ve gençlik yılları ailesinin yanında bin bir zahmet ve sıkıntı ile İsmailli köyünde geçti. Gençlik yıllarında annesi Elmas Hanım’ın rahatsızlığı Hocaefendinin hayatında çileli ve bir o kadar da meşakkatli yılların başlangıcı oldu. Onca zahmet ve sıkıntının yanında artık o hem ev işlerine hem kardeşlerinin bakım ve büyümesine hem de çok zor imkanlarla da olsa eğitimine koşturuyor gencecik çağında bu ağır yükleri büyük bir metanetle omuzluyordu.
Tahsil hayatı;
Hocaefendi ev ve kardeşleri ile ilgili görevlerini yerine getirdikten sonraki artan zamanlarında o genç yaşına rağmen boş durmuyor İsmailli köyü İmam Hatibi değerli Hocaefendilerden Kur’ân-ı Kerim, tecvid ve kıraat ilimleri tahsil ediyordu. Dini ilimlere olan ilgi ve istidatı onu yerinde durdurmuyordu. Merhum Abdulkadir Hocaefendi uzak yakın demeden komşu köylerdeki ilim meclislerine katılıyor, değerli hocaların ders halkalarına iştirak ediyor Kur’ân-ı Kerim, tecvid ve kıraat ilminin yanı sıra o civarın hatırı sayılır hocalarından sarf ve nahiv ilimlerini de tahsil ediyordu.
O yıllar televizyon ve radyo gibi iletişim araçlarının pek olmadığı hatta birçok Anadolu köyünde elektriğin dahi bulunmadığı sıkıntılı ve imkanlar bakımından kısıtlı zaman dilimleri idi. Hocaefendi sesinin güzelliği, dini ilimlere ve dini musikiye olan aşinalığı sebebiyle halk nazarında dikkat çeker hale gelmişti.
Hocaefendi dini ilimlerle meşgaleyi, cami ve cemaati çok seviyordu ve mesaisinin büyük çoğunluğunu bunlara harcıyordu.
Askerlik yılları;
Hocaefendi bir yandan ailesiyle meşgul olup diğer yandan da eğitimini sürdürürken yıllar birbirini kovaladı ve askerlik çağı geldi. Merhum Abdulkadir Yalçın Hocaefendi vatani görevini yerine getirmek üzere memleketinden ayrılmak zorunda kaldı. Vatani görevini yapmak için önce İstanbul’a ve ardından da Erzurum’a gönderildi.
Askerlik sonrası;
Hocaefendi askerlik görevini bitirdikten sonra memleketi İsmailli köyüne geri döndü. Köyde normal şartlar altında hayatını devam ettirirken bir soğuk sonbahar günü ailesinin maişetini temin maksadıyla buğday satmak için gittiği Çorum/Alaca ilçesinde hayatının geri kalanı için çok mühim olacak bir karar aldı. Bu olaydan kısa bir süre sonra İsmailli köyü köklü ailelerinden birinin kızı olan Merhum Mevlüde Hanım ile evlenen Hocaefendi yaklaşık bir yıl kadar daha İsmailli Köyünde ikamet ettikten sonra Kırşehir ili Kaman ilçesine bağlı Karşıkürt köyüne İmam Hatip olarak göreve başladı. Buradaki günleri cami cemaatini ve köy halkını dini yönden eğitmek, bilgilendirmek ve eksiklerini imkanlar dahilinde gidermekle geçti. Karşıkürt köyünde bir müddet görev yaptıktan sonra çocuklarının eğitimleri için imkanları daha iyi olan ve o zaman için Ankara iline bağlı Keskin ilçesi Turhanlı Köyünde yine İmam Hatip olarak göreve başladı. Yaklaşık bir yıl kadar Turhanlı Köyünde İmam Hatip olarak görev yaptıktan sonra önce Kırıkkale yakınlarındaki Çullu Köyüne sonra da İstanbul niyeti ile yola çıkıp çok sevdiği ve kıramadığı Hüsnü ve Aslan Beylerin tavsiyesi üzerine Kırıkkale Yuva Merkez Camiinde İmam Hatip olarak göreve başladı. Artık Yalçın ailesi için yeni yerleşim yeri Kırıkkale Yuva mahallesi idi. Hocaefendi 1965 yılında şuandaki mevcut evininde içerisinde bulunduğu yere ilk evini inşa etti.
Burada çocuklarının yetişmesi ve eğitimleriyle bizzat ve yakından ilgilendi. Onlara dini ilimleri, Kur’ân-ı Kerim okumasını, cami musikisi dediğimiz ezan, kamet, vaaz, imamet gibi hususları tatbikli olarak öğretti. Aynı zamanda çocuklarının resmi eğitimlerini de en güzel şekilde almalarını sağladı. Onlara kendi verdiği eğitimin yanında İmam Hatip Liseleri ve İlahiyat Fakültelerine de göndererek hem ilim sahibi hem de meslek sahibi bireyler olmalarının yolunu açtı. Abdulkadir Yalçın Hocaefendi sadece kendi çocuklarına değil görev yaptığı cami çevresinde ikamet eden birçok aileye, çocuğa da dini ilimleri öğretti, Kur’aân-ı Kerim ve tecvid dersleri verdi.
Abdullah Farukî Hazretleri ile geçen yılları;
Hocaefendi zahiri ilimlerin yanında tasavvufi ilimlerle de meşgul oldu. Özellikle Merhum Abdullah Farukî el-Müceddidî Hazretleri’nin sağlığında O’nun derslerine katılmış ve çok defa Farukî Hocaefendi’yi evinde misafir etmiştir. Abdulkadir Yalçın Hocaefendi, Abdullah Farukî Hazretlerinin sevdiği, yolu Kırıkkale’ye düştüğünde hemen her defasında evine uğradığı, sohbet edip misafiri olduğu nasipli insanlardandı. Hocaefendi’de Ankara’ya gittiklerinde mutlaka Farukî Hazretlerine uğrar, duasını alır sohbetlerinde bulunma şerefine ererlerdi.
Vefatı;
1 Nisan 2013 günü rahatsızlaşan Abdulkadir Yalçın Hocaefendi Kırıkkale Yüksek İhtisas Hastanesi’ne kaldırıldı. İlk müdahalenin yapılmasına rağmen ilerleyen süreçte durumunun ağırlaşması üzerine Ankara Turgut Özal Üniversitesi Hastanesine sevki yapıldı. Birkaç gün hastanede tedavi gören Hocaefendi 4 Nisan 2013 Perşembe günü kalp yorulmasına bağlı kalp yetmezliği rahatsızlığından Hakk’ın rahmetine kavuştu. Cenazesi 5 Nisan Cuma günü uzun yıllar görev yaptığı Kırıkkale Yuva Merkez Camiinden yurdun birçok yerinden gelen sevenleri ve tanıyanları binlerce kişinin omuzlarında Kırıkkale Yuva Kabristanı aile mezarlığına defnedildi.
Geride hayırla yad edilecek bir çok hizmet bırakan Abdulkadir Yalçın Hocaefendi dine hizmette çok gayretli idi. Öyle ki; işyeri olarak çok rahat kiraya verebileceği evinin alt katını komple erkekler için mescid yapmış, birçok hayrın orada faaliyet yapmasına ön ayak olmuştur. Mescid bugün bile faaliyetlerine devam etmekte birçok dini ilimlerin, ibadet ve taatlerin alışıldığı, yayıldığı mekan olma özelliğini muhafaza etmektedir.
Yine bir çok hayra öncülük eden evlatlar yetiştirmiş, sağlığında kendisinin yaptığı onlarca hizmeti vefatının arkasından evlatları büyük bir özveri ve itina ile devam ettirmektedirler.
Allah kendisinden razı olsun. Geçen sene umrede Merhum Hocamızla birlikte idik. O yaşına rağmen büyük bir aşk ve şevk ile tavaf ediyor, ziyaretlerde bulunuyordu. Abdulkadir Yalçın Hocaefendi bu yıl da umreye niyetli idi. Geçen yıl 50 tavaf yapamamış bu yıl eksiklerini tamamlayıp 50 tavaf yapabilmeyi arzu ediyordu. Rabbim niyetini gitmiş gibi kabul etsin.
Rahmetli Abdulkadir Yalçın hocamızı şimdi her ne zaman hatırlasak bir hadis-i şerif canlanır gönlümüzde. Hani Kâinatın Efendisi Sevgililer Sevgilisi ne buyurmuştu: ’İnsan ölünce, şu üçü dışında bütün amellerinin sevabı kesilir: Sadaka-i câriye, kendisinden istifade edilen ilim, arkasından dua eden hayırlı evlat.’ (Müslim, Vasiyyet 14) (Sadaka-i câriye) İçerisinde nice hayır ve bereket kaynağı zahiri ve batınî sohbetlerin yapıldığı, zikir meclislerinin tertip edildiği bir dergah; (Kendisinden istifade edilen ilim) Nice genç dimağlara öğrettiği Tilavetü’l-Kur’ân ilmi ve diğer dini ilimler; (Arkasından dua eden hayırlı evlat) Ve hayatında ona hizmette kusur etmeyip ardından da dualarında gözyaşlarıyla kendisini hayırla yâd eden başta Sayın Muzaffer Yalçın ve Mehmet Yalçın hocaefendiler ve diğer güzide evlatları. Evet, hocamıza gıpta etmemek mümkün değil. Rabbim bunca güzelliği kendisinde cem etmişti. Rabbimiz firdevs-i âlâda da sevdikleriyle cem’ eylesin.
Muhterem Muzaffer Yalçın hocaefendi Rahmetli babalarıyla ilgili bir hadiseyi şöyle anlatmışlardı: "Babam İmam-Hatipti. Bizim evde her şey namaz vakitlerine göre ayarlanmıştı. Babam öğle namazından gelince öğle yemeğimiz serilir, akşam namazından gelince de akşam yemeğimiz hazır olurdu. Çocukken düşünürdüm, acaba namaz kılmayanlar yemek saatlerini neye göre ayarlıyorlar diye ve çok hayretime giderdi." Evet, Rahmetli Abdulkadir Hocamız çocuklarını İslam ahlakına bağlı, camiye, namaza, ezana bağlı olarak yetiştirmişti. Cenaze aralığında Muzaffer Yalçın Hocaefendi taziyeleri kabul ederken eski bir komşusu şöyle bir bilgi verdi: "Hocaefendi! Rahmeti babanız, bizim bildiğimiz 30 yıldır gece namazını terk etmemiştir. Gece saat 3:00 olunca mutlaka onun ışığını yanar görürdük mahalleli olarak..." Nice sevdiklerinin hüsn-ü şehadetleriyle gece namazı gibi nice faziletlerin aşığı bir insan olarak Rabbine yürüdü Rahmeti Hocamız. Rabbim derecâtını âli kılsın.
Buradan tekrar Yalçın ailesine, sevenlerine ve O’nu tanıyan herkese başsağlığı diliyoruz. Bu çalışmanın ortaya çıkmasında himmetlerini esirgemeyen değerli evlatlarına da çok teşekkür ediyoruz.
2 kişi yorum yazdı.