Ashab-ı Kiram, insanlık âlemi için örnek bir nesil olmuşlardır. Onlar Allah (c.c.) tarafından Kur’an’da övülmüş seçkin insanlardır. Efendimiz (s.a.v.) ise onlar için: "İnsanların en hayırlıları" (Bkz., Buhârî, Şehâdet, 9) ifadesini kullanmıştır. Buna binaen bu ayki makalemizde Ashab-ı Kiramdan bahsetmek istiyorum.
Sahabe Kimdir?
Sözlükte sahabe: Bir arada bulunmak, sohbet veya arkadaşlık etmek demektir.
Allâme İbn-i Hacer’in ’el-İsâbe’de ’en doğru’ diye tavsif ettiği tarife göre sahabe: Hz. Peygamber (s.a.v.)’le, O’na inanmış (mü’min) olarak karşılaşıp İslam üzere ölen kimsedir. (Sahabe annelerimize ’sahâbiyye’ denir.)
İbn-i Hacer’in ifadesiyle bu tarife, Rasûlullah (s.a.v.)’le beraberliği uzun olan da girer, kısa olan da; kendisinden hadis rivayet eden de girer, etmeyen de; O’nunla gazve yapan da girer, yapmayan da. Yine bu tarife göre sahabe kavramı içerisine: Rasûlullah (s.a.v.)’i bir kere görmüş ve fakat beraber oturmamış olan da girer, beraber olduğu halde âmâ olma gibi bir sebeple görmemiş olan da girer.
Efendimiz (s.a.v.)’i doğuştan veya ârizi sebeplerden dolayı göremeyen, fakat onun sohbetinde bulunanlar da sahabe olarak vasıflandırılırlar. Mesela Ümmü Mektum (r.a.) âmâ olduğu için Efendimiz (s.a.v.)’i görememiştir. Ancak Sahabe-i Kiram’dan olduğu sabittir. (es-Suyûtî, Tedrîbu’r-Râvî, c.2, s.226)
Temyiz yaşındaki çocuğun Müslüman olması ve bazı ibadetleri (yedi yaşında namaz, on yaşında oruç vs.) eda etmesi sahihtir. Bunu esas alan usûl âlimleri: "Bir kimsenin sahabe olabilmesi için buluğa ermiş olması şart değildir. Temyiz kabiliyetine sahip olan çocuklar da sahabe sayılırlar." Hz. Hasan, Hz. Hüseyin ve İbn Zübeyr efendilerimiz gibi... (es-Suyûtî, Tedrîbu’r-Râvî, c.2, s.228)
Aşağıda zikredeceğim sınıflar yukarıdaki tarifin dışında kaldığı için sahabe sayılmazlar,
1- ’Mü’min olarak’ Efendimiz (s.a.v.)’i gördükten sonra irtidad eden (dinden çıkan) bu tarifin dışında kalır. Mesela: Ubeydullah İbn Cahş ve İbn Hatal bunlardandır.
2- Efendimiz (s.a.v.)’i, kâfir olarak gören, O’nun vefatından sonra Müslüman olursa sahabe sayılmaz. (es-Suyûtî, Tedrîbu’r-Râvî, c.2, s.227)
3- Rasûlullah (s.a.v.)’i vefat ettikten sonra, defnedilmeden önce görse dahi bir kimse sahabe sayılmaz. (es-Suyûtî, Tedrîbu’r-Râvî, c.2, s.227)
Sahâbenin Bilinme Yolları:
Bir kişinin sahabe olup olmadığı şu yollardan biriyle anlaşılır:
Birincisi, bir grup sahabenin haber vermesi ile (Tevatür yolu ile):
Cennetle müjdelenmiş on sahabe bu yolla bilinmektedir. Hz. Ebû Bekir, Hz. Ömer, Hz. Osman, Hz. Ali, Abdurrahman b. Avf, Ebû Ubeyde b. el-Cerrâh, Talha b. Ubeydullah, Zubeyr b. Avvam, Sa’d b. Ebi Vakkâs, Said b. Zeyd (r.anhüm) bu yolla bilinmiştir.
İkincisi, en az üç sahabenin haber vermesi ile (Meşhur haber yolu ile):
Dımâm b. Sa’lebe ve Ukkâşe b. Mıhsan’ın sahabî oldukları bu yolla bilinmektedir.
Üçüncüsü, sahabe olduğu bilinen bir tek kişinin başka birinin sahabe olduğunu söylemesi ile (Âhâd haber yolu ile):
Mesela sahabe olduğu bilinen Ebu Mûsa’l-Eş’ari’nin, Humâme b.Ebî Humâme’nin sahabe olduğunu söylemesidir.
Dördüncüsü, Tâbiîn’den herhangi birinin aynı şekilde şehadetiyle:
Ancak bu zât, makbul, güvenilir biri olmalıdır ki şahadeti makbul olsun.
Beşincisi, güvenilir bir kimsenin kendisinin sahabe olduğunu ifade etmesi ile:
Ancak bu iddianın Hicrî 100-110 tarihinden önce olması şarttır. (es-Suyûtî, Tedrîbu’r-Râvî, c.2, s.232)
Sahabenin Tabakaları:
Efendimiz (s.a.v.)’i kısa bir süre için gören kimselere de sahabe ismi verilmiş olsa bile, onu görenler arasında diğerlerinden önce Müslüman olanlar ve bütün ömürlerini onun yanında geçirenler vardır. Onunla birlikte savaşa katılanlar vardır, onunla birlikte İslam’ın yayılmasında yardımcı olanlar vardır, işkenceye maruz kalanlar, yurtlarından çıkartılanlar, mallarını, eşlerini çoluk çocuklarını terk edenler ve nihayetinde canları ile bedel ödeyenler vardır. Elbette bunlar arasında derece farkı olması tabiidir. Peygamber Efendimizi bir saat görenle, bütün ömrünü İslam hizmetine adamış, savaşmış, şehit olmuş sahabe arasında bu derece ayrımı yapılmıştır.
Sahabeler, muhtelif âlimler tarafından çeşitli şekillerde tabakalara ayrılmıştır. Bunlardan en ziyade benimsenmiş olanı Hâkim en-Nisâbûrî’nin taksimidir. O, Ashab (r.anhüm)’ü 12 tabakaya ayırır. Bu taksim şöyledir:
1- Birinci tabaka: Hz. Ebû Bekir, Hz. Ömer, Hz. Osman, Hz. Ali ve diğer sahabeler gibi Mekke’de ilk Müslüman olanlar.
2- İkinci tabaka: Daru’n-Nedve ashabıdır. Hz. Ömer’in Müslüman olduğu ve İslam’ını izhar ettiği zaman, Efendimiz (s.a.v.) onu Daru’n-Nedve’ye götürmüştü. Orada Mekke ehlinden bazıları da Efendimize biat etmişlerdi.
3- Üçüncü tabaka: Habeşistan’a hicret edenler.
4- Dördüncü tabaka: Birinci Akabe biatine katılanlar. ’Filan akabe ehlidir’ denir.
5- Beşinci tabaka: İkinci Akabe biatine katılanlar ki çoğu Medineli Ensar’dan oluşur.
6- Altıncı tabaka: İlk Muhacirler olup Medine’ye girmeden önce Efendimiz (s.a.v.) Kubâ’da iken ona yetişen ve henüz Medine’ye girmemişken ona gelen muhacirlerdir.
7- Yedinci tabaka: Bedir savaşına katılanlar.
8- Sekizinci tabaka: Bedir’den sonra Hudeybiye anlaşmasına kadar hicret edenler.
9- Dokuzuncu tabaka: Hudeybiye’de Bey’atu’r-Rıdvân’a katılanlar.
10- Onuncu tabaka: Hudeybiye ile Mekke’nin fethi arasında hicret edenler. Hâlid İbnu Velîd ve Amr İbnu’l-Âs, Ebû Hureyre (r.anhüm) gibi daha birçok sahabe bu tabakadandır.
11- On birinci tabaka: Mekke’nin Fethi günü Müslüman olan Kureyşlilerdir.
12- On ikinci tabaka: Mekke’nin Fethi sırasında, Veda Haccı ve diğer fırsatlarda Efendimiz (s.a.v.)’i gören Ashâb çocuklarıdır. Es-Saib İbn Yezid, Abdullah İbn Sa’lebe bu ikisi Efendimiz (s.a.v.)’e gelmişler, o da onlar için duada bulunmuştur.
Ebu’t-Tufeyl, Âmir İbn Vâsile de Efendimiz (s.a.v.)’i tavaf esnasında ve Zemzem yanında görenlerdendi. (en-Nîsâbûrî, Ma’rifetu Ulûmi’l-Hadîs, s 22-24)
Sahabenin Sayısı:
Ebû Zur’a er-Râzi, Efendimiz (s.a.v.)’in vefatında 114 bin sahabenin bulunduğunu söylemiştir. (es-Suyûtî, Tedrîbu’r-Râvî, c.2, s.240)
Irâkî şöyle söylemiştir: İmam eş-Şafî (rh.a.), ’Efendimiz (s.a.v.) vefat ettiğinde, Medine’de 30 bin, sair Arap kabilelerinde de 30 bin olmak üzere toplam 60 bin sahabe vardı’ demiştir. (es-Suyûtî, Tedrîbu’r-Râvî, c.2, s.242)
Görüldüğü üzere sahabe sayısı hakkında kesin bir rakam ileri sürmek mümkün değildir. Bununla beraber bu sayının bir hayli kalabalık olduğunda şüphe yoktur.
En Son Vefat Eden Sahabe:
En son vefat eden sahabe ise Ebût-Tufeyl Âmir bin Vâsile el-Leysi (r.a.)’dır. (es-Suyûtî, Tedrîbu’r-Râvî, c.2, s.253) Mekke’de vefat etmiştir.
En son Medine’de vefat eden sahabe ise Sehl bin Sa’d (r.a.)’dır. Basra’da Enes İbn Malik, (es-Suyûtî, Tedrîbu’r-Râvî, c.2, s.255) Kûfe’de ise Abdullah bin Ebî-Evfa’dır. (es-Suyûtî, Tedrîbu’r-Râvî, c.2, s.257)
Şam’da Abdullah bin Bûsr-i Mazini (es-Suyûtî, Tedrîbu’r-Râvî, c.2, s.257), Mısır’da Abdullah bin Hâris ibn Cezein ez-Zübeydî (es-Suyûtî, Tedrîbu’r-Râvî, c.2, s.258), Taif’de ise İbn Abbas (r.anhüm) en son vefat eden sahabelerdir. (es-Suyûtî, Tedrîbu’r-Râvî, c.2, s.260)
Faydalanılan Eserler:
en-Nîsâbûrî, Ma’rifetu Ulûmi’l-Hadîs, Dâru’l-Kutubi’l-İlmiyye, Beyrut, 1977.
es-Suyûtî, Tedrîbu’r-Râvî ,Dâru’l-Âsime, Riyad, 2003.
Prof. Dr. Talât KOÇYİĞİT, Hadis Tarihi, TDV. Yay., Ankara, 2010.
Prof. Dr. Selman BAŞARAN, Prof. Dr. M. Ali SÖNMEZ, Hadis Usûlü ve Tarihi, Emin Yay., İstanbul, 2010.
Ashab-ı Kiram(aleyhimür-rıdvan)
Özlenen Rehber Dergisi 116. Sayı
Henüz hiç kimse yorum yazmadı.