1- SÂLİKİN İBÂDET ÂDABI
Îtikad, ibâdetlerden önce gelmektedir. Bu sebeple sâlik akîdesini Ehl-i Sünnet akîdesine göre düzelttikten sonra Kur’ân-ı Kerîm okumayı ve ilmihâl bilgilerini öğrenmelidir. Bunun yanında sürekli olarak Rasûl-i Ekrem Efendimiz (s.a.v)’in hadîslerini ve sahâbe hâllerini, onların güzel ahlâklarını öğrenmeli ve tatbîk etmelidir. Çünkü ibâdetlerin temeli, ilmihâl bilgileriyle hadîs ilmidir.
Sâlik namaz kılarken namazın farz, vâcib, tâdîl-i erkân, sünnet ve edeblerine dikkat ederek mürşidinin tâkip ettiği sünnet yoluna uymalıdır.
Sâlik ibâdet yaptığında, ’İnsanlar görüyor’ düşüncesiyle yalnız ibâdet yaparken yapmadığı şeyleri ilâve etmemelidir. Normal zamanlarda yaptığı ibâdetleri ise ’İnsanları görür ve riyâ olur’ düşüncesiyle terk etmemelidir.
Böylelikle Allah’ı sürekli zikreden ’müferridûn’ sınıfına dâhil olur. Müferridûn diye sürekli Allah’ı zikreden kadın ve erkeklere denir.
Sâlik mümkünse her gün Kur’ân-ı Kerîm, hadîs ve ilmihâl kitapları okumalı, bunun yanında Müslümanların sorunlarıyla ilgilenen kitap, dergi ve gazeteleri de tâkip etmelidir. Ayrıca sâlik, evindeki kütüphanesinde bulunan ilmî kaynak teşkîl eden eserleri boş vakitlerinde okuyarak değerlendirmeli ve her konuda, her sâhada bilgi sahibi olmalıdır.
Zikir ve tesbîhat da çok ehemmiyetli birer ibâdettir. Bu sebeple sâlik kendisine verilen virdleri sabâha ve akşama taksîm etmelidir ki, hem Allah’ın emrine uymuş, hem de sürekli kendini kontrolde tutmuş ve âyetin mânevî sırrından faydalanmış olur. Bu konuya şu âyet-i kerîmeler ışık tutmaktadır:
’Ey iman edenler! Allah’ı çokça zikredin. Onu sabah akşam tespih edin.’ (el-Ahzâb, 33/41-42)
Sâlik ibâdetlerinde ve zikirlerinde gevşememeli, bırakmamalıdır. Eğer bırakacak olursa Cenâb-ı Hakk’ın şu âyet-i kerîmesine kendisini muhatap bilmelidir:
’Kim beni anmaktan yüz çevirirse şüphesiz onun için sıkıntılı bir geçim vardır. Kıyamet günü onu kör olarak haşrederiz. ’Rabbim! Beni neden kör olarak haşrettin? Hâlbuki ben (dünyada) görürdüm’ der.’ (Tâ-Hâ Sûresi/124.)
İbn-i Abbâs (r.anhümâ)’dan rivayet edildiğine göre şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: ’Her kim istiğfara devam ederse, Allah, o kimse için her sıkın¬tıdan bir çıkış yolu, her keder için bir ferahlık ihsan eder. Ve onu, bek-lemediği yerden rızıklandırır.’ (Ebû Dâvûd, Vitr, 26)
Sohbet ve zikir için gidilen yerlerde sohbet başlamadan evvel sohbet âdabını bilen sâlikler zikir ve sohbet halkalarını sür’atli ve intizamlı bir şekilde tertîp etmeyi sağlamalıdır.
Sâlik otururken yönünü kıbleye karşı dönerek oturmalı, şâyet cemaate imam olup namazı kıldıracak olursa namazdan sonra kalkarak kıbleye karşı ihtirâm etmelidir.
Sâlik, evden sabah çıkınca; ’Hasbünallahi ve ni’me’l-vekîl’ diyerek şöyle duâ etmelidir: ’Ya Rabbi iyiliğe niyet ediyorum. Bana yardım et.’ Böyle niyazda bulunursa 70 tane hayır kapısı açılır.
Sâlik yaptığı ibâdetlerde sırf Cenâb-ı Allah’ın rızâsını kastetmeli. Allah Teâlâ’nın rızâsı dışındaki herşeyin onu şirke sokacağını unutmamalıdır. Başkaları görsün diye ve başkaları takdîr etsin diye veya cennet-cehennem endişesiyle değil, Rabb-i Rahîm’e kulluk maksadıyla ibâdet yapmalıdır.
Salikin İbadet Âdâbı -ıı- İbâdetlerle İlgili Sünnet ve Edebler
Özlenen Rehber Dergisi 91. Sayı
Namaz kılan kardeşlerin için bu konular çok mühimdir. Camide vaaz verek hocalar günlük olayladan bahsedeceklerine namazların rukü ve secdeleri nasıl yapılır. Cemaatle namaz kılınırken birinci ikinci veya üçünü rekatlerde yetişen kimseler sonucunu nasıl tamamlamalı:Örneğin bazı kimseler üçüncü rekkatle imama yetişince birlikte selam veriyor. Halbuki bir rekkat daha kılması ve birinci rakkatte yetişemediği Elhamden sonraki bir sureyi okuması gerekmektedir. Cemaate namaz hakkında geniş bilgi vermeleri gerektiğini inanıyorum Esselamü aleyküm verahme- tullahi ve berekatüh