Özlenen Rehber Dergisi

91.Sayı

Sizin İçin Seçtiklerimiz...

Dr. Celal Emanet Özlenen Rehber Dergisi 91. Sayı
’Ey iman edenler! Allah’tan sakının ve O’na yaklaşmaya vesile arayın ve yolunda cihad edin ki kurtuluşa eresiniz.’
Cenâb-ı Hakk’a çeşitli vesileler ile yaklaşılır. Bunlardan biri de birkaç gün sonra keseceğimiz kurbanlarımız ile olacaktır. Bu derece yüce mânâ ifade eden kurbanın ıstılahî olarak ’yakınlaşma ve Allah’a yakın olma’ gibi anlamlara geldiği herkesin malumudur. Buna bağlı olarak Allah Tealâ, Kur’an’da: ’Sizin kestiğiniz kurbanların ne eti ne de kanı Allah’a ulaşmaz. Allah’a ulaşacak olan sadece sizin takvanızdır’ buyurmaktadır.
Yapılacak her salih amelin diğer günlere nazaran daha fazla kıymet bulacağı Zilhicce’nin ilk on günü idrak edilmektedir. Ardından kutlanacak bayram ve kesilecek kurbanlar ümmet bilincinin ve iman kardeşliğinin en mükemmel şekilde kendini gösterdiği günler olacaktır. Bu açıdan bayramların müslümanlar için çok özel bir yeri vardır. Cenâb-ı Hakk’tan bu mübarek bayramın tüm İslâm âlemine hayır ve huzur getirmesi diliyoruz.
Bayramlar; Allah’ı bir, Peygamberi bir, Kitabı bir, aynı kıbleye yönelen, aynı heyecanı taşıyan müslümanların sevinçlerini paylaştığı mukaddes günlerdir. Rasûlullah (s.a.s.) Efendimiz de bayram günlerini yılın diğer günlerine nazaran daha farklı değerlendirerek; ’Yeme, içme ve Allah’ı zikir günleri’ olarak tarif etmiştir. ’La ilâhe illallah, Allah’u Ekber, Elhamdûlillah, Sübhanallah zikirleriyle bayramlarınızı süsleyiniz’ buyurarak hangi tesbihatları yapmamız hususunda da ümmetine rehberlik yapmıştır.
Aslında Kurban Bayramı, Haccın gerçek manasını ruhlarında yaşayanların bayramıdır. O müminler haccın coğrafyasından uzaklarda da olsalar, ibadetlerindeki ihlas sayesinde o rahmet ve mağfiretten istifade edebilirler. Teşrik tekbirleri ile hacca gönderdiklerimizin tekbir heyecanına iştirak etmeye, kurban kesmekle de, hacıların içeriden yaşadığı o varlık bayramına dâhil olma gayretindedirler. Kurban Bayramı’nın özünde haccın heyecanını paylaşma çabası vardır. Hac ise dünyanın dört bir yanından müslümanların ortak amaçla biraraya gelmelerine vesile olan İslamın temel taşlarındandır. Zira dinimiz bütün müslümanları tek bir vücut olarak kabul eder. İnsan vücûdunun bir yerinde oluşan rahatsızlığı vücûdun diğer kısımları hissettiği gibi, dünyanın neresinde olursa olsun herhangi bir müslümanın karşılaştığı sıkıntıyı da diğer müslümanlar yüreklerinde hissetmelidirler.
Günümüzde en çok muhtaç olduğumuz şey bu şuura sahip olmaktır. Efendimiz (s.a.s.)’in öğütlediği ve bizim için bir kurtuluş reçetesi olan ahlâkî anlayış budur. Nüfusu bir buçuk milyarı aşan İslâm âleminin, bugün dünyanın birçok yerinde zulüm ve vahşet altında inleyen müslümanların feryatlarını dindirebilmesi bu şuura ermekle mümkün olacaktır. İşte bayramlar ve özellikle hac ibadeti ferdîyetçiliği aşarak ümmet bilincinin yerleşmesine katkıda bulunan en önemli günlerdir. Müslümanlar her zaman olduğu gibi bu hususta da Efendimiz (s.a.s.)’in uygulamalarını kendisine rehber edinmelidirler. Bizler nasıl bir ümmet olmaya davet ediliyoruz bunu anlayabilmek için Efendimiz (s.a.s.)’in Veda Haccı’nı ve yüzbinden fazla insana hitaben sunduğu Veda Hutbesi’ni anlayabilmemiz yeterli olacaktır diye düşünüyorum. Aksi halde sadece nefsini düşünen bencil insanların sayılarının artmasının önüne geçilemeyecektir. Büyük şairimiz Mehmet Akif bu fikri şu mısralarıyla dile getirmiş:

Hiç sıkılmaz mısınız Hazreti Peygamberden?
Ki uzaklardaki bir mü’mini incitse diken,
Kalb-i pâkinde duyarmış o musibetten acı,
Sizden elbette olur rûh-u Nebî dâvacı.

Bu içeriğe yorum yazabilirsiniz

Henüz hiç kimse yorum yazmadı.