Özlenen Rehber Dergisi

91.Sayı

Hakka Ulaşmanın Diğer Bir Adı; Kurban İbadeti

Mustafa ŞENTÜRK Özlenen Rehber Dergisi 91. Sayı
Sözlükte ’yaklaşmak, Allah’a yakınlık sağlamaya vesile olan şey’ anlamına gelen kurban, dinî bir terim olarak, ’ibadet maksadıyla belirli bir vakitte, belirli şartları taşıyan hayvanı, usulünce boğazlamak, ya da bu şekilde boğazlanan hayvan’ demektir.
İnsanlık tarihi boyunca hemen bütün dinlerde kurban uygulaması mevcut olmakla birlikte şekil ve amaç yönüyle aralarında farklılıklar bulunur. Kur’an-ı Kerim’de Hz. Âdem’in iki oğlunun Allah’a kurban takdim ettiklerinden söz edilir (Maide 5/27); bir başka âyette de ilâhî dinlerin hepsinde kurban hükmünün konulduğuna işaret edilir. (Hac 22/34).

Kurban Kesmenin Hükmü

İslam da kurban ibadetinin dini bir hüküm oluşu kitap sünnet ve icma ile sabit olup hicretin ikinci yılında teşri kılınmıştır. Ancak bu ibadetin Fıkhi açıdan nitelendirilmesi hususunda farklı görüşler mevcuttur. Şöyle ki Kur’ân-ı Kerim’de Kevser suresindeki âyette ifade edilen hariç diğer ayetlerde geçen kurban kelimeleri hacda kesilen kurban ile alâkalıdır. Kevser suresindeki ’venhar’ emri kesin olarak kurban kes anlamına gelmediği farklı anlamları da içerdiği için kurban ibadetinin hükmü konusunda ihtilaf edilmiştir. Bu var olan ihtilaf neticesinde iki hüküm mevcuttur.
1-) Dinen aranan şartlara haiz kişilerin Kurban Bayramı günlerinde kurban kesmeleri VACİP’tir. (Merginani, IV/70, Kasani, V/62) Bu görüşte olanlar ’venhar’ kelimesi başka anlamlara gelse de kurban kes anlamına da gelmektedir, böyle anlamak gerekir fikrindedirler. (Kasani, V/62) Bu görüşte olanların ayrıca Hz. Peygamber (s.a.v.) Efendimizin hicri ikinci yıldan itibaren ömrünün sonuna kadar her yıl kurban kestiği (Tirmizî Edahi 11) ve ümmetine de kesmelerini emrettiği hadis-i şerifleri delil almaktadırlar. (Tirmizî Edahi 2-10-18; İbn Mâce, Edahi 2-12; Müslim, Edahi 1; Ebu Davud, Dahaya 2) Bu görüşte olanlar Hz. Peygamber (s.a.v.)’in kurban kesmek vacip olmuş olmasaydı namazdan evvel kesenlere tekrar kesmelerini emretmez ve imkânı olduğu halde kurban kesmeyenin namazgâha gelmemesini söylemezdi demişlerdir. (Merginani, IV/70)

2) Kurban kesmek SÜNNET-İ MÜEKKEDE’dir.
Bu görüşte olanların delilleri şu Hadis-i şeriflerdir.
’Kim bayram namazından önce kurban keserse ancak kendisi için kesmiş olur. Bayram namazından sonra kesen kimse ise kurban ibadetini yerine getirmiş Müslümanların sünnetine uymuştur.’ (Müslim Edahi, 4)
’Bugün ilk yapacağımız iş bayram namazı kılmaktır. Sonra gidip kurbanlarımızı keseceğiz. Kim böyle yaparsa benim sünnetime uymuştur. Kim bayram namazından önce kurban keserse bu aile fertleri için hazırladığı et olur. Bu kurban ibadeti olmaz.’ (Müslim Edahi 7)
’Üç şey bana farz kılında size farz kılınmadı. Kuşluk namazı, Kurban ve vitir namazı.’ (Ahmed b. Hanbel, I/231)
Ayrıca Hz. Ebubekir (r.a.) ve Hz. Ömer (r.a.) efendilerimizin bir iki sene kurban kesmemelerini de yine görüşlerine delil olarak almaktadırlar. (Kasani, V/62)
Burada şunu ifade etmek gerekir ki Kurban kesmenin sünnet olduğunu savunan bu müçtehitlerimiz kesinlikle gücü yeten kimseler için kesse de olur kesmese de demiyorlar. Aksine gücü yetenin asla terk edemeyeceği bir sünnettir diyorlar. Mesela İmam Malik mukim olsun misafir olsun kurban ibadetini hiçbir müslümanın terk etmesi uygun olmaz diyor. (Kurtubi, XV/109)

Kurbanın Önemi ve Yararları
Kurban gerek fert gerekse toplum açısından çeşitli birçok yararından bahsedilebilir. Ancak bilinmelidir ki kurban kesmekle elde edilen en büyük yarar, Allah’ın emrine boyun eğme ve Peygamber Efendimize (s.a.v.) tabiiyetle kazanılmış olan nimettir. Diğer yandan, müminler her kurban kesiminde Hz. İbrahim (a.s.) ile oğlu İsmail (a.s.)’in Cenâb-ı Hakk’ın buyruğuna mutlak itaat konusunda verdikleri başarılı sınavın hatırasını tazelemiş ve kendilerinin de benzeri bir itaate hazır olduğunu simgesel davranışla göstermiş olmaktadır.
Kurban toplumda kardeşlik, yardımlaşma ve dayanışma ruhunu canlı tutar, sosyal adaletin gerçekleşmesine katkıda bulunur. Zengine malını Allah’ın rızası, yardımlaşma ve başkalarıyla paylaşma yolunda harcama zevk ve alışkanlığını verir, onu cimrilik hastalığından, dünya malına tutkunluktan kurtarır. Fakirin de varlıklı kullar aracılığıyla Allah’a şükretmesine, dünya nimetinin yeryüzündeki dağılımı konusunda karamsarlık ve düşmanlıktan kendini kurtarmasına ve kendini toplumunun bir üyesi olarak hissetmesine vesile olur.

Kurban İbadetinin Fazileti
Efendimiz (s.a.v.) kurban ibadeti ile ilgili olarak şöyle buyurmuşlardır.
’Âdemoğlu Kurban Bayramı günü Allah’a kurban ibadetinden daha sevimli bir ibadet işlemiş olmaz. Çünkü kurban boynuzları ve tüyleriyle getirilir. Kesilen kurban daha kanı yere düşmeden Allah katındaki yerine ulaşır. Nefsi kurban ile hoşnut edin.’ (Tirmizî, Edahi 1)
’Sahabeyi Güzin efendilerimizin, ’Kurban nedir?’ sorusuna Efendimiz (s.a.v.): ’Babanız İbrahim’in sünnetidir.’ buyurmuş, ’Ey Allah’ın elçisi kurban ibadetinden bize ne kadar sevap verilir?’ denince ’Yünlerinin her bir kılına on hasene sevap verilir’ buyurmuşlardır. (İbn Mâce, Edahi 3; Tirmizî, Edahi 1)
’Kim gönül hoşluğu ile ve sevabını Allah’tan umarak kurban keserse bu kurban onun için cehennem ateşine karşı kalkan olur.’ (Terğib ve Terhip, II/154.)
’Peygamber Efendimiz, Hz. Fatıma annemize hitaben ’Kalk kesilen kurbanının yanında hazır bulun, çünkü akan ilk kandamlası ile günahların bağışlanır’ buyurduklarında Fatıma annemiz ’Yâ Rasûlallah (s.a.v.)! Bu biz Ehl-i Beyt’e mahsus bir şey mi yoksa hem bize hem de bütün Müslümanlara mı mahsustur?’ diye sormuş, bunun üzerine Peygamber Efendimiz (s.a.v.) ’Hem bizim hem de bütün Müslümanlar içindir’ buyurmuşlardır. (Terğip ve Terhip, II/154)

Kurban Kesmekle Yükümlü Olanlar
Bir kimsenin kurban kesmekle yükümlü sayılması için bulunması gereken şartlara kurbanın vücûb şartları denilir. Kurban kesmenin sünnet olduğunu söyleyenlere göre ise bunlar sünnet oluşun şartlarıdır.
Bir kimsenin kurban kesmekle yükümlü olabilmesi için dört şart aranır:
1. Müslüman olmak.
2. Akıllı ve bulûğa ermiş olmak.
3. Mukim olmak, yani yolcu olmamak.

Dinen yolcu hükmünde olan kimse kurban kesmekle yükümlü değildir. Ancak yolcu hükmünde bulunan kimsenin tek başına veya mukimlerle birlikte kurban kesmesine bir engel de yoktur. Diğer mezheplere göre kurban mükellefiyeti açısından yolcu olanla mukim olan arasında, kurban kesmenin onlara göre sünnet olması sebebiyle, zaten bir farklılık yoktur.
Bayram tatilini fırsat bilerek yurt içi veya yurt dışı geziye çıkan, yazlığa giden, memleketine ana-ata ocağına giden kimsenin durumu farklıdır. Bu durumdaki kimselerin söz konusu ruhsattan yararlanma yerine ya önceden gerekli tedbirleri alarak vekâleten kurbanını kestirmesi ya da bulunduğu yerde kurban kesmesi daha isabetlidir. Çünkü kurbanın namaz, oruç gibi bireyin niyetiyle ve iç dünyasıyla alâkalı yönü bulunduğu gibi onlara ilâveten toplumda sosyal adaleti sağlayan ve üçüncü şahısların haklarını ilgilendiren yönü de mevcuttur. Bu sebeple de, yolcunun namaz ve oruçta yolculuk ve meşakkat içinde olma ruhsatından yararlanması daha bireysel bir karardır. Kurbanda ise zikredilen hususların, bu ibadetin sosyal amaçlarının göz önünde bulundurması, savunulabilir bir gerekçe, sıkıntı veya mazeret bulunmadığı sürece kurban ibadetinin yerine getirilmesi gerektirir.
4. Belirli bir malî güce sahip bulunmak.
Kurban kesme mükellefiyeti için dördüncü şart, malî imkânın bulunmasıdır. Hanefî mezhebine göre, kurban kesmeyi vacip kılan zenginliğin ölçüsü, fıtır sadakasında aranan zenginlik ölçüsüyle aynı olup kişinin borçları ve aslî ihtiyaçları dışında 20 miskal (80,18 gr.) altına, ya da buna denk bir paraya veya mala sahip olmasıdır.
Diğer mezhepler kurban kesmeyi sünnet saydıklarından, kurban mükellefiyeti için ayrıca bir zenginlik ölçüsü tespit etmemişlerdir. Uygun olan, imkânı olanların ise kesmemenin yollarına hileli şekillerde girmemesidir.

Kurban İbadetinin Geçerli Olmasının Şartları
İbadet maksat ve gayesiyle kesilen kurbanların geçerli olmaları için öncelikle kurban kesilme vaktinde kesilmesi şarttır. Çünkü Hz. Peygamber (s.a.v.) Efendimiz kurbanlık hayvanını vaktinden evvel kesen sahabeyi kiram efendimizin yeniden kurban kesmesini emretmişlerdi. (Müslim, Edahi, III/1551)
Kurban kesme vakti Hanefilere göre bayramın birinci günü bayram namazını kıldıktan sonra başlar ve üçüncü günü batıncaya kadar devam eder. Şafiler bitiş vakti olarak dördüncü günün güneş batımını alırlar.(Merginani, IV/72–73)
Daha sonra kurbanın geçerliliği için deve sığır manda koyun ve keçi cinsinden olması devenin beş (5) sığır ve mandanın iki (2) koyun ve keçinin de bir (1) yaşını ikmal etmiş olmaları şarttır. (Ebu Davud, Dahaya 5)
Deve sığır ve manda en fazla yedi (7) koyun ve keçi ise bir (1) kişi için kurban olur.
Bunların yanında kurban edilecek hayvanın sağlıklı organları tam ve besili olması ölümcül hasta çok zayıf iki veya bir gözü kör kesim alanına yürüyemeyecek kadar topal kulakları boynuzları kuyruğu memeleri kökünden kesik ya da kopuk doğuştan kulaksız ve dişlerinin çoğu dökülmüş olmaması lazımdır. (Ebu Davud, Dahaya 6) Kurban kesecek kişinin niyeti ve samimiyeti (Hac, 22/37) kurbanı kişinin ya bizzat kendisi ya da vekâlet verdiği birisinin kesmesi (Ebu Davud, Dahaya 2) de ibadetin geçerliliği için önem arz eden konulardandır.

Dikkat Edilmesi Gerekenler
Öncelikle şunu ifade etmeliyiz ki Müslüman temiz ve düzenli olan yaptığı işi hakkıyla yapıp gerekli tedbir ve önlemleri alan insanlar başta olmak üzere diğer canlı ve cansız bütün her şeye saygıda kusur etmeyen çevresine doğa ve tabiata karşı duyarlı müşahhas bir varlıktır. Bütün bunlar göz önünde bulundurularak kurban ibadeti esnasında şu hassasiyetlere dikkat etmek gerekir:
- Kurbanlık hayvan cadde sokak ya da parklarda değil, yetkili mercilerin uygun gördüğü kurban kesim alanlarında kesilmelidir. Hayvan yüzü kıbleye gelecek şekilde eza ve cefa edilmeden yere yatırılmalı, gerekli görülüyor ise ayakları bağlanmalı hayvana eziyet vermeyecek derecede keskin bir bıçak kullanılarak besmele ve tekbir ile kesilmelidir.
Kesim esnasında ’Ben hanîf olarak, yüzümü gökleri ve yeri yoktan yaratan Allah’a çevirdim ve ben müşriklerden değilim.’ (Enam sûresi, 6/79) ve ’De ki: Şüphesiz benim namazım, kurbanım, hayatım ve ölümüm hepsi âlemlerin Rabbi Allah içindir O’nun ortağı yoktur. İşte ben bununla emrolundum. Ben müslümanların ilkiyim.’ (Enam sûresi, 6/162–163) âyetlerini okuyup ’Allahu ekber Allahu ekber Lâ ilâhe illallahu vallahu ekber, Allahu ekber ve lillahi’l-hamd. Bismillahi Allahu ekber’ demek de Efendimiz (s.a.v.)’in sünnetlerindendir. (Ebu Davud, Dahaya 4)
Kesim esnasında atıkları çöpe ya da gelişi güzel yerlere atmak da hiç uygun olmayan hareketlerdendir. Bu atıklar uygun bir yerde toprağa gömülmelidir. Bir diğer dikkat edilmesi önem arz eden mevzu da kurbanın yenilebilecek hiçbir yerinin zayi edilmemesine gayret etmektir. Eti bir kısmı aile fertleri bir kısmı fakir ve yoksullar ve diğer bir kısmı da gelen misafirler ve komşular için olmak üzere üç (3) parçaya ayrılmalı, derisi bir hayır kurumuna ücretsiz olarak tasadduk edilmelidir.
Burada şu ayrıntıyı da belirtmek lazım, Kurban kesen aile fertleri kalabalık ve maddi durumu çok iyi değilse kurban etinin bir kısmını daha sonraki günlere saklayabilir. Bu konuda Efendimiz (s.a.v.): ’Kurban kesebilenlerin kesemeyenlere imkân sağlaması için kurban etlerinin üç günden sonraya bırakılmasını yasaklamıştım. Artık bundan böyle kurban etini yiyin yedirin ve daha sonraki günleriniz için saklayın’ buyurmuşlardır. (Tirmizî, Edahi 12)
Sonuç olarak şunları ifade edebiliriz ki müslüman kulluk şuur ve bilinci içerisinde hareket ederek ve sırf Allah rızası için Kurban kesmeli kestiği kurbandan Cenâb-ı Hakk’a takva ve ihlâsından başka hiçbir şeyin ulaşmayacağının (Hac sûresi, 22/37) idrakinde bu ibadeti ifa etme gayreti sergilemelidir.
Kurbanımız makbul, bayramımız mübarek olsun.

Bu içeriğe yorum yazabilirsiniz

Henüz hiç kimse yorum yazmadı.