Özlenen Rehber Dergisi

171.Sayı

Editörden 171.Sayı

Mustafa ŞENTÜRK Özlenen Rehber Dergisi 171. Sayı
Yeniden merhaba
171. sayımız ile tekrar sizlerleyiz.
Nasip edene, müyesser kılana hamdolsun.

Bize Rabbimizi öğreten, yaratılmışların en şereflisi Efendimiz (s.a.s.) e, şerefli ashabına ve muhterem ailesine salat ve selamların en nihayetsizi olsun.

***

Kulluk maksadı ile gönderildiğimiz bu fani dünyada (Zariyat 51/56)herkes hayatı kendisinetevdi edildiği şekli ile yaşıyor kuşkusuz. Yaratıcı hayatı ve ölümü kimin daha güzel işler yapacağını denemek için yarattığını bizlere haber veriyor Kuran-ı Kerim’de. (Mülk 67/2) Biz müminler olarak bir yandan kulluk vazifelerimizi yerine getirirken diğer yandan da yaşadığımız zaman ve mekâna önce insan, nihayetinde ise muvahhid müminler olmanın mührünü vurmalı, izini bırakmalıyız. Esasında kul olmak harici diğer bütün meşgaleleri, fiil ve hareketleri içine alan şümullü bir olgudur. Bizim gerek kulluk gerekse diğer davranışlarımız zahiri ciheti ile değerlendirilir. Şu bir hakikattir ki İslam zahire göre hükmeder.Zahirimizin bize fayda sağlaması, ahirette umduğumuza nail olup korktuğumuzdan emin olabilmemiz öncelikli olarak iç âlemimizin durumuna bağlıdır. Çünkü Allah bizim suret, cisim ve şekillerimize değil, kalbimize bakmaktadır.(Müslim, Birr, 33; İbn Mace, Zühd, 9; Ahmed b. Hanbel, 2/285, 539)İman kalbi bir olgudur. Kalbin kabulü, tasdiki asıl iman olarak nitelendirilmiştir. Bunu imanın şartı olarak düşündüğümüzde azaların kalbin kabul ve tasdikine uygun davranışlar sergilemesi de imanın rüknüdür. Rükünler her daim şarta bağlıdır. Şartların yerine gelmediği bir ortamda rükünlerin varlığından bahsetmek pek te kabul edilebilecek bir durum değildir. O zaman hayatı bize lütfeden Yaratıcının rızası istikametinde yaşamak, bizden beklenen fiil, durum ve düşünceleri tam manası ile yerine getirebilmek için sağlam bir inanca, sahih bir itikada sahip olmamız, hayatı bu yüce anlayış çerçevesinde yaşamamız elzemdir. Bu hem dünyamız hem de asıl yurdumuz olan ahiretimiz için olmazsa olmazdır.

İtikadın var olması gerektiği gibi bir de en az varlığı kadar hak çizgide olması da mutlak manada gerekli bir durumdur. Eğer yaşadığımız çağ ahir zaman ise şu hakikat-i Nebeviye kulak vermek mevzunun dimağlarda yer edinmesi adına gayet manidardır. Ebu Musa el-Eşari (r.a.) şöyle dedi: Rasulullah (s.a.s.):Kıyametin hemen önünde karanlık gecenin parçaları gibi fitneler olacak! Orada kişi mü’min olarak sabahlayacak, kâfir olarak akşamlayacak! Yine mü’min olarak akşamlayacak, kâfir olarak sabahlayacaktır! O fitneler zamanında, oturan kişi ayakta olandan, yürüyen kişi koşandan hayırlıdır. Okunuzu kırınız, kirişinizi kesiniz, kılıçlarınızı taşa vurunuz! Sizin yanınıza biri zorla girerse ev sahibi kimse, Âdem’in iki oğlundan en hayırlısı gibi olsun!’ buyurdu.’(Ebu Davud 4259, İbni Mace 3961)

***

Bu sayımızda ’Kulluğun anahtarı: Sahih İtikad’ kapak konusu ile karşınızdayız. Mevzu hayatımız kadar hatta ondan daha mühim. Hak verirsiniz ki bir derginin sayfalarının çok fevkinde derinliğe, birkaç makale ile izah edilebilmekten pek ziyade öneme haiz bir mesele. Hak davada karınca olma niyeti ile farklı açılardan itikadı ve itikadi konulardan bazılarını bu sayımızda derlemeye çalıştık. Bu manada bütün eksikler bize, bütün güzellikler güzelliği de yaratan En güzel olan Rabbimize aittir. Rabbim istifadelerimizi daim ve ziyade eylesin. Emeği geçen bütün dostlara teşekkür eder, sizleri dergimizle baş başa bırakırız.
Bu içeriğe yorum yazabilirsiniz

Henüz hiç kimse yorum yazmadı.