Özlenen Rehber Dergisi

171.Sayı

SUHEYB-İ RÛMÎ (r.a) / 1.Bölüm

Mehmet Bayav Özlenen Rehber Dergisi 171. Sayı
İslam’ın doğuşuyla birlikte tevhit inancı çerçevesinde yeni bir toparlanma başladı. Hz. Muhammed(s.a.s.), son peygamber olarak bu hareketin lideri ve öncüsü idi. Karşısında güçlü ve kalabalık bir kitle vardı. Onun getirdiklerine inanan insanları ya canıyla ya malıyla ya da toplumdaki mevkii ile tehdit ediyorlardı. Bu güçlü şer ittifakına aldırış etmeden İslam’ı seçen ve Hz. Peygamber’e(s.a.s.) sağlığında yoldaş olan insanların hem imanı güçlü hem de bağlılığı tamdı.

İşte o mutlu insanlara sahabe diyoruz. Sahabe: Hz. Peygamber’i (s.a.s.) sağlığında Müslüman olarak gören veya O’nunla sohbet eden ve o iman ile vefat eden kutlu kişilerdir.

Bir başka ifade ile sahabe: Peygamber’i (s.a.s.)bizzat görüp, sohbetlerinde bulunan ve ondan hadis rivayet eden bahtiyar insanlardır.

Sahabe, bizzat Peygamberimiz Hz. Muhammed’in(s.a.s.) eğitiminden geçmiş, kişilikleri onun eliyle yoğrulmuş altın nesildir.
Yüce Allah, Kur’an-ı Kerim’de sahabeyi övüyor:

’Siz, insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz. İyiliği emreder, kötülüğü nehy edersiniz.’ ( Ali İmran 3/110)
’(İslam Dinine girme konusunda) öne geçen ilk muhacirler ve Ensar ile onlara güzellikle tabi olanlar var ya, işte Allah, onlardan razı olmuştur, onlar da Allah’tan razı olmuşlardır.’ (Tevbe 9/100)

Peygamber Efendimiz(s.a.s.), üç nesli övüyor: ’İnsanların en hayırlısı, benim şu içinde bulunduğum dönemde yaşayanlardır. Sonra onların peşinden (yani tabiin), daha sonra da onların peşinden gelenlerdir.’ (Buhari, Şehâdât 9)
Rasulullah (s.a.s.), ashabını yıldızlara benzetiyor: ’Ashabım yıldızlar gibidir. Hangisine uyarsanız doğru yolu bulursunuz.’ (Beyhakî, el-Medhal, s.164, Kenzu’l-ummal, h. no: 1002)

Ashabına saygıyı ön plana çıkarıyor:

’Ashabım hakkında uygunsuz şeyler söylemeyin. Eğer sizden birinin Uhud Dağı kadar altını olsa, bunun hepsini Allah yolunda harcasa, bu onların (ashabımın) bir-iki avuçluk infakına, hatta yarısına bile denk olmaz.’ (Müslim, Fedâil: 221)
Allah’ın buyruğuna, Peygamberimizin(s.a.s.) çağrısına uyarak, her türlü tehlikeyi göze alıp İslam çerçevesine giren ve bu yolun öncüleri olan Ashab-ı Kiramdan ne kadar söz etsek azdır. Her biri bir kutup yıldızı kadar değerli gönülerlerinden yalnız birini incelemek için yola çıktık.

Peygamberimizin (s.a.s.)’Suheyb ne iyi kuldur. Allah’tan korkmasa bile asla O’na karşı gelmezdi. (Günah işlemeyi düşünmezdi.)’ ( Ali İzzet Efendi/Tezkire-i Makamat: Çorum Evliyaları) buyurarak övdüğü Suheyb-i Rumi’den(r.a.) söz etmeye çalışacağız. Rabbim istifadelerimizi artırsın inşallah.

Peygamberimiz(s.a.s.), bizlere Suheyb-i Rumi’yi (r.a.) sevmemizi tavsiye ediyor: ’Allah’a ve ahiret gününe inanan, annenin çocuğunu içtenlikle sevdiği gibi Suheyb’i sevsin.’ (Abdurrahman Re’fet el-Başa /Sahabe Hayatından Tablolar)

SUHEYB-İ RUMİ’NİN HAYATI

1. Soyu
Asıl adı Suheybİbni Sinan olan bu büyük sahabi, Suheyb-i Rumi diye bilinir. Aslı Yemenlidir.( Belazuri/Ensabü’l-Eşraf) KasıtoğluNemr sülalesinden geldiği için Nemri diye de anılır.

Baba tarafından soy kütüğü şöyledir:

Suheyb b. Sinan b. Malik b. Abdi Amr b. Ukayl b. Amir b. Cendele b. Huzeyme b. Ka’b b. Sa’d b. Eslem b. EvsMenat b. Nemr b. Kasıt b. Hinb b. Efsa b. Dumib.Cedileb.Esed b. Rebia b. Nizar.

Annesi, Temim kabilesinden Selma bintiKaid b. Mahid b. Huzai b. Mazin b. Malikb.Amr b. Temim’dir.

2. Çocukluğu
Aslı Arap olmasına rağmen babası veya amcası Kisra’nınÜbülle valiliği görevini yürüttüğü için çocukluğu Ninova (Musul)’da geçmiştir. Evleri Musul yakınında, Fırat Nehrinin kenarındaki bir köydeydi.
Suheyb henüz çocuk yaşta iken Bizanslılar buraları işgal ederek, her tarafı yağmaladılar. Birçok insanı öldürüp yüzlerce esir aldılar. Suheyb de Bizans askerlerine esir düşenler arasındaydı. Ailesi bir daha kendisini bulamadı. Uzun müddet Bizanslıların elinde kaldığı için Rumcayı iyi öğrenmişti. Bu nedenle daha sonraki Arapça konuşması da Rumcaya çalıyordu.

3. Mekke’ye Gelişi
Suheyb b. Sinan, önceleri Rumların elindeydi. Ticaret nedeniyle Bizans topraklarına gelen Kelp kabilesi tüccarları tarafından satın alınıp Mekke’ye getirildi. Onu Mekke zenginlerinden Abdullah b. Cüd’an’a sattılar. Yeni sahibi Abdullah b. Cüd’an’la anlaşma yapan Suheyb b. Sinan, özgürlüğüne kavuştu.
İslam Tarihçilerinin naklettiği bu bilgiyi Suheyb b. Sinan’ın ailesi ve çocukları kabul etmiyorlar. Onlara göre Suheyb, esir edildikten sonra Arap tüccarlarına satılmadı. Bilakis o, gençlik çağında yanında çok mal ile Rumlardan kaçarak Mekke’ye geldi. Geldiğinde de maddi durumu iyi olduğu için Abdullah b. Cüd’an ile sözleşme yaparak, İslam’a girinceye kadar, onun himayesinde Mekke’de kaldı.

4. Mekke Hayatı ve Çocukları
Suheyb b. Sinan, Mekke’de ticaretle meşgul olmuş, çok da mala, mülke sahip olmuştu.Mekke’de evlenmiş, sekiz çocuk sahibi olmuştu. Eşinin adı, tarih kitaplarında geçmiyor. Çocukları ise şunlardır:Osman, Sayfi, Hamza, Sa’d, Abbâd, Habib, Salih ve Muhammed.
Torunlarından sadece Ziyad b. Sayfi’nin ismi geçmektedir. O da hadis rivayet ettiği için bilinmektedir.
Suheyb b. Sinan, orta boyluydu. Kızıl benizli ve sık saçlıydı.
Bazı tarihçiler, Rumlar elinde kalışından dolayı, bazıları da kızıl benizli oluşundan dolayı Rumi denildiğini söylerler.

5. Müslüman Oluşu
Suheyb-i Rumi, Hz. Muhammed’e(s.a.s.) peygamberliğin gelişinden önce Mekke’ye gelmişti. Yaklaşık on yıldan fazla bir süre İslam’dan önce Hz. Muhammed (s.a.s.) ile arkadaşlığı vardı. Bir başka ifade ile Suheyb b. Sinan, Hz. Muhammed’e(s.a.s.) vahiy gelmeden önce de O’nunla görüşür ve konuşurdu. Bunu bizzat Hz. Suheyb’in ağzından oğlu Sayfi nakletmiştir.

Hz. Muhammed’e(s.a.s.)ilk vahyin gelişinden sonra Müslümanların sayısı yavaş yavaş artarken Suheyb b. Sinan da durumu öğrenmiştir. Hz. Peygamber’i(s.a.s.) görüp Müslüman olmaya karar vermiş ve bu niyetle yola çıkmıştır.

Kâbe-i Muazzama’nın güneyinde yüksekçe bir yerde Hz. Erkam’ın evine vardı. Kâbe’ye güney tarafından gelmek isteyen bu evin önünden geçmek durumundaydı. Ev yüksekte olduğu için Kâbe rahat görülebiliyordu. Hz. Erkam da Mekke’nin ileri gelenlerindendi. Bu nedenle Hz. Peygamber (s.a.s.)ve arkadaşları burada toplanıyorlar, sohbet ve ibadet ediyorlardı. Müslüman olmak isteyenler de buraya geliyordu.

Suheyb b. Sinan da bu durumu bildiği için Erkam’ın evine yöneldi.

Ammar b. Yasir, o günü şöyle anlatıyor:Suheyb b. Sinan ile Erkam’ın evinin kapısında karşılaştık. Rasulullah (s.a.s.) orada idi. Ona:

–Ne istiyorsun? Dedim.

O da bana:

–Sen ne istiyorsun? diye karşılık verdi.

Bende ona:

–Ben Hz. Muhammed’in(s.a.s.) yanına girmek istiyorum. O’nun söyleyeceklerini dinleyeceğim, dedim.

–Ben de aynı şeyi istiyorum, deyince birlikte Hz. Muhammed’in(s.a.s.) yanına girdik. O, bize İslam’ı anlattı, dine girmemizi arz etti, biz de Müslüman olduk. Akşama kadar orada kaldık.Müslüman olarak oradan çıktık. Ama Müslüman olduğumuzu da gizliyorduk.Gizlemek zorundaydılar. Çünkü sayıları çok azdı. Suheyb b. Sinan’ın İslam’a girdiği vakit Müslümanların sayısı otuzyediyi geçmişti.(İbniSa’d, Tabakat, III, 227; İbnü’l-Esir, ÜsdulĞabe, III, 37.)

Rasulullah(s.a.s.) onu çok sevmişti ve henüz çocuğu olmadan ona ’Ebu Yahya’ (Yahya’nın babası) diye hitap etmişti. Hz. Peygamber (s.a.s.) bir Hadis-i Şerifinde ’İslam’da önde bulunanlar dörttür. Ben Arab’ın, Suheyb Rum’un, Selman Fars’ın (Acem’in) ve Bilal de Habeş’in öncüleridir.’ buyurmuştur. Bu hadisi Enes(r.a) rivayet etmiştir.Bu hadisten başka Hz. Peygamber(s.a.s.), ’Suheyb Rum’un öncüsüdür.’ (İbnü’l-Esir, age, III, 37; Ahmed b. Hanbel, Müsned, I, 104; Hakim, age, III, 454; İbniKuteybe, age, 264.) diyerek onu över ve ona değer verirdi.

Suheyb b. Sinan, kendisine izin verilinceye kadar Müslüman olduğunu gizledi. O, Müslümanlığını ilk açıklayan yedi kişiden birisiydi. Hz. Peygamber(s.a.v.) bu olayı şöyle açıklıyor:

’Müslüman olduğunu ilk açıklayan yedi kişidir:Nebi(s.a.s.), Ebubekir, Bilâl, Suheyb, Habbâb, Ammar b. Yasir, Ammar’ın annesi Sümeyye.’ (Ahmet b.Hanbel, age, I, 404; İbni Hacer, age, III, 255; İbnü’l-Esir, age, III, 38; Ze-hebi, age, II, 20; İbni Kesir, age, III, 86.)
Bu içeriğe yorum yazabilirsiniz

2 kişi yorum yazdı.