Özlenen Rehber Dergisi

171.Sayı

DEİZM ve İSLAM’DAKİ KARŞILIĞI

Murat GELEGEN Özlenen Rehber Dergisi 171. Sayı
Tanımı

Temelde dinleri ve bütün dini kuralları kabul etmeyen bir düşünce yapısının oluşturduğu grupların aldıkları isimlerden biri de deizmdir. Latincede tanrı anlamına gelen ’deus’ kelimesinden türemiş ve birçok dilde kendisine farklı isimlerde yer bulmuştur.

Her ne kadar ateizm kelimesi ile dıştan benzer gözükmese de temelde yayılma felsefesi olarak ateizmden farklı düşünce yapısı taşımamaktadır. 18. yy.’da yaşamış bazı batı ilahiyat bilimcileri, deistleri Allah’a inanmakla beraber dini kuralları inkâr eden atezimciler olarak adlandırmışlardır. Yine aynı dönem batı ilahiyatçısı bir kısım bilim insanı da eserlerinde deistler ve ateistlerden aynı kategori altında söz etmişlerdir. Fakat 20. yy.’da deizmin ateizmden farklı olduğu ve sadece birkaç yönden ateizm ile benzediği savunulmuştur. İçinde bulunduğumuz yüzyılda deizm, ateizmden farklı olarak kabul edilip; vahyedilmiş herhangi bir dinden bağımsız olarak Tanrı’nın varlığını kabul etmek fakat bununla birlikte O’nun ilim ve irade gibi sıfatlarını reddederek, böyle bir varlığın âlemde tesirinin bulunmadığına inanarak, ahireti inkâr etmek olarak tanımlanmıştır.Yani hususi bir dine ait Tanrı’nın varlığı dışındaki bütün itikad esaslarını reddetmek anlamında kullanılmıştır.
Bir başka ifade ile Tanrı, bir saatçinin saati sıfırdan yapıp kurduktan sonra saatiyle ilişkisinin kalmaması gibi evrene aşkındır (evrenin dışından evrene hâkim). Deizm, adeta mekanik evrene düzenli işleyişini kazandıran bir güç olarak Tanrı’yı sıfatlarından soyutlar ve işlevsizleştirir. Deist anlayışta Tanrı mükemmel, sonsuz iyilik ve bilgelik niteliklerine sahip olsa da bu sıfatları evreni yaratması, düzenlemesi veya ona hareket vermesiyle sınırlıdır. Evrenin iç işlerine karışmaz. Kelam ilminde buna,"ta’til (تَعْطِيل) denir.

Ortaya Çıkışı

Deizm fikri zaman olarak tarihi bir sürece dayanmakla beraber, özellikle Batı modern çağında kendisine ilim ve fikir camiasından önemli taraftarlar toplamış ve batı düşüncesinin ilmi ve fikri olarak değiştiği dönemde kendisine önemli bir yer edinmiştir. Deizmin modern çağda bu denli önemli bir yere sahip olmasında, Hristiyanlıktave kısmen Yahudilikte ki yanlışların insanlar tarafından görülmeye başlanması ve dolayısı ile bu dinlere karşı bir tepki olarak ortaya çıkması etkili olmuştur diyebiliriz. Bu sebepten deizm savunucuları, evreni var eden bir Tanrı inancına sahip olmakla beraber, o evrendeki vahye dayalı bütün dini kuralları reddetmektedirler. Yani vahiy ve peygambere inanmayıp ’Tanrı’ya inanmaktadırlar. Bundan dolayı Allah’ın sıfatlarını yok ve işlevsiz saymanın en büyük örneği deizmdir. Bu konuda deizmde aşırı boyutta aşkınlık (evrene dıştan hâkim, evrenin içine kesinlikle karışmayan) düşüncesi hâkimdir.

Bu anlamda deizmin en aşırı şekline Aristo’nun felsefesinde rastlanmaktadır. Ona göre evren ezeli olmakla beraber Tanrı ona ilk şeklini ve hareketini verdikten sonra, evrenin içerisinde ki süreç ile hiçbir şekilde bağlantısı yoktur. Aristo bu anlayış ile Tanrı dedikleri mefhuma durağan ve cansız sıfatlarını vermektedir. Zaten Aristo’nun bu anlayışı ’hareketsiz ilk muharrik’ diye de adlandırılmıştır.

Deist Fikirlerin İslam’daki Yeri

Deizmde her ne kadar Allah; insanla, beşeri kurallarla, ahlak vs. ile bağlantılı olmayıp sadece evrenin dışında ki bir takım değişmez kuralları koyan gibi gözükse de İslam inancında Allah; ulûhiyeti hiçbir varlık ile ortak olmayan, her şeyi gören gözeten ve tüm insanları davranışlarından dolayı hesaba çeken yegâne sorumludur. Deizm düşüncesi, dinden uzaklaşırken aynı zamanda insanı dinin yaratılış öğretisinin insana yüklediği anlam ve değerden soyutlamaya yöneldi. Doğada keşfettiği yasaları da varoluşu anlamlandırmak için kullandı. İnsanın da kutsal ve maneviyatla bağı kesilmeye çalışılmış ve sekülerleştirilmiştir. Bu inanç, insanın insanlarla ve doğal çevreyle ilişkilerinde ilahi iradeden ve onunla gerçeklik kazanan mutlak etik değerlerden bahsetmeye imkân vermemiştir.

Deizmin aksine İslam inancında Allah, arşaistiva etmiştir. Yani Allah, âlemi yarattıktan sonra, bir yana çekilmemiştir. Yarattıklarını öylece bırakıvermek yerine hâkimiyeti ve gözetimi altına almıştır. Bu anlamda ki bir ayette;"O, gökleri ve yeri altı günde yaratan, sonra Arş’a istiva edendir. Yere gireni ondan çıkanı, gökten ineni, oraya yükseleni bilir. Nerede olsanız O sizinle beraberdir. Allah bütün yaptıklarınızı hakkıyla görendir.’haberi verilmiştir.Bu bağlamda Allah varlık âlemini ve evreni sevk ve idare etmekte, her şeyi görüp gözetmektedir. Bu da Allah’ın, deizm düşüncesindeki Tanrı tasavvurunun aksine, yarattığı tüm varlık ile yakından ilgilendiğini göstermektedir.

Deizmin ’Çıkmazları’

Deizm Tanrının, âlemi bir defe yaratıp onu kendi hâline bıraktığını iddia etmektedir. Ehl-i sünnet âlimlerine göre ise âlemde ki işleyiş Allah’ın, bir olayı ve o olaya müteakiben ortaya çıkan olguları sürekli olarak yaratması ile devam etmektedir. Bu duruma ’Âdetullah’ denmektedir. Âdetullah kavramı, tabiatta ki işleyişin ve kanunların, maddenin kendi özünden sebep-sonuç ilişkisi ile ortaya çıkmadığını ifade etmektedir.

Bu duruma şu örneği verebiliriz: Ateş, deizm düşüncesine göre Allah ateşe yakma işlevini en başta vermiş sonra da onu kendi haline bırakmıştır. Aslında bu maddenin zorunluluğu anlamına gelmektedir. Yani madde sürekli olduğu gibi davranmak zorundadır. Hâlbuski maddede zorunluluk yoktur. Çünkü hidrojen yanıcı, oksijen ise yakıcı bir maddedir. Maddenin zorunluluk teorisinin tersine bir araya gelmemesi gereken bu iki bileşen bir araya gelmekte ve de ateşi söndürmekte kullanılmaktadır. Dolayısı ile tabiat kanunlarındaki olaylar, zorunluluk teorisindeki gibi maddenin kendisinden kaynaklanmamaktadır.

Bu gerçekler bizde deizmin, görünüşte bazı maddeler hakkında birkaç düşünce ve yoruma sahip olduğunu fakat bu düşüncelerin ise delilsiz ve bilimsel olmadığı gerçeğini ortaya koymaktadır. Nitekim İslam Ehl-i sünnet inancına göre ise yakmak ateşin bir özelliği değildir. Âdeten her seferinde Allah ona yakma gücünü verdiği için yanmaktadır. Ancak insan ateşi her zaman yanar gördüğünden dolayı ateşin böyle bir tabiata sahip olduğunu zannetmektedir. İşte İslam’da buna Âdetullah denmektedir. Bu durum günümüz modern biliminde de kabul edilmiştir. Bu da bize âlemin yaratılıp kendi haline bırakılmadığını, sürekli olarak yaratanın müdahalesi altında olduğunu göstermektedir.

Aslında deizmin çıkış noktası Hristiyanlık ve Yahudilik dinlerine tepkidir.Ortaya çıkmasında ki temel sebebin, tarihi süreçte bozulmuş olan bu dinlerin içindeki söz sahibi kimselerin, dini kullanarak ortaya koydukları baskı ve zorba beşeri kurallarolduğunu anlamak zor değildir. Çünkü Hristiyanve Yahudi bilginleri dinlerindeki kuralları kendi menfaatlerine göre değiştirerek, o dinlerin mensuplarına kendi kurallarını dikte etmişlerdir. Yani kendi yazdıklarına itaate zorladıkları için insanların önünde kendilerini ilah yerine koymuşlardır.

Bu bilgi bize deizmin çıkışında bahsi geçen’dinler’tabirinde, İslam dininin bu sebeplerden biri olmadığını öğretmektedir. Çünkü İslam daha en başında Allah ile kul arasına hiçbir zaman girmemiştir. Temel maksat Allah’a kul olmaktır. Bundan dolayı deizm düşünürleri,Hristiyan ve Yahudi bilginlerinin kendi düşünceleriyle ortaya koydukları kanunlara rahatlıkla itiraz ederlerken, bozulmamış bir yapıya sahip olan İslam düşüncesinin karşısında cevap vermekten ve itiraz etmekten aciz kalmışlardır. İslam’ın içerisindekiEhl-i sünnet ve haricindeki hiçbir ekolde deizm inancına dair bir düşünce bulunmaması da bu gerçeği perçinleştirmektedir. İslam düşünürleri sistematik kelam ekollerinden herhangi birinin deizm ile ilişkili olduğunu savunmanın beyin jimnastiğinden öte geçmeyeceğini söylemektedirler. Nitekim aklı savunan kelamcılar bile nassı kabul etmekle beraber aklı nassın önüne almışlar, mucizeyi inkâr edenler de nübüvveti kabul etmekle birlikte onun bir cüzünü inkâr etmişlerdir. Bu düşünceler İslam inanç esaslarına göre kendi içerisinde ihtilafa söz konusu olan konular olsa bile, deizm ile uzaktan yakından ilişkisi yoktur.

Sonuç
İslam inanç ilkelerine göre faaliyeti, ilmi, hikmeti ve lütfü ile Allah âleme her an müdahale eder. Gerektiğinde âlemdeki süregelen âdeti mucizeler yaratmak suretiyle yeniden şekillendirebilir. Aynı zamanda Allah, belli zamanlarda seçtiği peygamberler aracılığıyla insanlara mesajlar göndermiştir. İnsan da bunun karşısında takındığı tavra göre değer kazanır veya kaybeder. Yine insanlar Allah’a dua ile isteklerde bulunup yardımını talep edebilirler.Dua yolu ile Allah’a iletmek istedikleri her mesaj ise mutlaka yerini bulur. Allah ve insan arasında gerek nübüvvet gerekse ibadet yollarıyla kurulmuş olan iletişimin olduğuna inanmak, İslâm’ın temel kaidelerindendir. Ayrıca İslâm dininin kutsal metni olan Kur’an-ınlafız ve mana bakımından mucize olduğu, ilâhî koruma altında bulunduğu ve tarihende bilindiği gibi asla tahrif edilmemiş ve edilemeyecek olduğu hususu Müslümanların ortak inancıdır. Dolayısıyla Allah ile yarattığı âlem arasında sürekli olarak bir ilişki vardır. Deistlerin ortaya koydukları gibi âlem bir defa yaratılıp sonra tüm döngüsüyle kendi haline bırakılmış değildir. İslam öğretisinin sağlam çatısı altında deizm, teizm, ateizm gibi düşüncelerin karşılık bulması mümkün olmadığı gibi birçok İslam bilginine göre tartışılmaya bile gerek duyulmayan malayani konulardır. Allah’ı âlemden ve insandan uzaklaştıran yanlış bir aşkınlık anlayışına sahip deist iddianın aksine Allah ’yerin ve göklerin nurudur’(Nur 24/35) ve insana ’şah damarından daha yakındır.’(Kaf 50/16).

Kaynakça
- Gazzâli, Tehafutü’l-Felâsife, 225.
- Ardoğan, Recep, Delillerden Temellere -Sistematik K elam ve Güncel inanç Sorunları, kln yay., İst.2016,268.
- Arslan, Ahmet,Felsefeye Giriş, Ank. 1994, 230.
- Capra, Frifjof, Batı Düşüncesinde Dönüm Noktası, tre. Mustafa Armağan, İst1989, 67;Ahmet, Felsefe Sözlüğü, Ank. 1996, 128; Arslan, Felsefeye Giriş..
- Düzgün, Şaban, Ali, Allah, Tabiat ve Tarih - Teolojide Yöntem Sorunu ve Teolojinin Metaparadigmatik Temelleri, Lotus Yayınları, Ankara 2005,167.
- Descartes, Rene (1650), İlk Felsefe Üzerine Metafizik Düşünceler, tr. Mehmet Karasan, İst. 1998,247.
Bu içeriğe yorum yazabilirsiniz

Henüz hiç kimse yorum yazmadı.