Özlenen Rehber Dergisi

83.Sayı

Filistin Meselesinde Mısır'ın Tutumu

Mustafa ŞENTÜRK Özlenen Rehber Dergisi 83. Sayı

Filistin meselesinde Mısır’ın tutumu


Yaşadığımız yüzyılın en trajik hadisesi Orta Doğu sorunu ve bu soruna paralel olarak Filistin meselesidir. Filistin dünyanın orta yerinde hâlâ devam ede gelen bir yangındır. Orta Doğu’daki bir yangın ama sıcaklığı tüm dünyayı kuşatan, kıvılcımlarının her an başka yerlere sıçraması an meselesi olan bir yangın…
Filistin’de insanlık açısından korkunç olarak nitelendirilecek zulüm ve işkencelere maruz kalan müslümanlar var. Siyonist işgalci devlet elindeki mevcut imkânları her karesine, her damlasına, her mermisine varıncaya kadar, bu masum insanları imha etmede, öldürmede kullanıyor, hem de tüm dünyanın gözleri önünde…
Bu, İsrail Devleti’nin en iyi bildiği yöntem; ama İsrail savaş alanında da bürokratik alanlarda da -bana göre- dünyanın en sonda gelen başarısız ülkelerinden biridir. Devlet olma erdemine haiz olarak başarabildiği bürokratik üstünlük neredeyse yok gibidir. İsrail; şantaj, korkutma, sindirme, komplo ve Amerika’da dâhil Batı’yı arkasına alma şımarıklığı neticesinde, zoraki yurt edindiği Filistin topraklarında ve illegal yöntem ve usullerle kurulmuş bir devlettir. Savaş alanında da başarısızdır. Evet, binlerce masum insanı öldürme başarısını (?) elde etmiştir belki ama işin aslı ise, bu başarı gibi görünendir asıl onun başarısız olduğu husus. Savaşta başarı, adam öldürmek değildir. Savaşta başarı yaşlıları, çocuk ve kadınları kurşundan geçirmek değildir. Savaşta başarı evleri yıkmak ve ağaçları yakmak hiç değildir, hele de ibadethaneleri bombalamak, insanların ibadet ettikleri anlarda onlara saldırılar düzenlemek hiç mi hiç değildir…
İsrail savaş esnasında işlediği suçları evet kendisi işliyor ama ona bu suçları işleme esnasında direkt ya da dolaylı olarak destek veren arka çıkan güçler, devletler oluyor mutlaka. Bu bazen Amerika Birleşik Devletleri oluyor, bazen İngiltere ve diğer birçok Avrupa Ülkerleri. Bütün bunları bir bakıma anlayabiliyoruz. Yani bütün bunlar Batı dünyasının İslâm ve müslümana karşı var olan art niyetlerini kötü düşünce ve zihniyetlerini açık bir şekilde yansıtıyor. İşin garip olan tarafı ise Siyonist işgalci İsrail’e, halkının büyük kesimi müslüman olan ülkelerin destek çıkmalarıdır. İddialı bir cümle söyledim farkındayım ama yargılamadan önce lütfen dinleyin. Bugün Filistin’de yapılanlara ve yaşananlara Arap dünyasının net bir tavır koyamaması, Arap Birliği’nin bu vahim olayı ve İsrail’i ciddi manada kınayamaması, İslâm Konferansı Örgütü’nün olayı kendilerini ilgilendirmeyen bir hadise olarak nitelendirmesi, beni haklı çıkaran onlarca delilden sadece birkaç tanesi değil mi?
Bütün bunlar bir tarafa Filistin meselesinde Gazze’yi ve Gazzelileri derinden yaralayan hadise hiç kuşkusuz Mısır Devleti’nin tutumudur. Çünkü Mısır Gazze’ye sınırdır, çünkü Mısır Gazze’nin dünyaya açılan tek kapısıdır. Bu noktada olayın vahametini ortaya koyması açısından son zamanlarda yaşanan olaylardan birkaçını hatırlatmakta fayda mülahaza ediyorum.
İngiltere’de faaliyet gösteren İnsan Hakları Örgütü, Mısır’ın ’Gazze-Mısır’ sınır bölgesinde bulunan tünellerde insanlık dışı metotlarla insanları katlettiğini açıkladı ve müslüman olmamalarına rağmen yapılanın en azından insanlık açısından katliam olduğu düşüncesiyle kınadı ve Mısır güvenlik güçlerinin Gazze-Mısır sınırında tespit ettikleri tünellere zehirli gaz sıkıp 4 kişiyi öldürüp 6 kişiyi de yaralamalarının ardında 29 Nisan Perşembe 2010 tarihinde yayınladığı basın açıklamasında şunları ifade etti: ’Mısır güvenlik güçleri Gazze-Mısır sınırındaki tünellerde çalışan çaresiz Filistinli işçilere karşı sonu kesinlikle ölüm olacak nitelikte güç kullanıyor. Mısır, yerin altında insanların gözlerinden uzak bir şekilde tam manasıyla katliamlar yapıyor. İngiltere’deki Arap İnsan Hakları Örgütünün yaptığı araştırma Mısır güçlerinin tünellere zehirli gaz sıkmaları sonucu şimdiye kadar 54 Filistinli işçinin hayatını kaybettiğini gösteriyor. Sıkılan zehirli gazlar, içerde bulunan insanların çok hızlı bir şekilde etkilenmelerine ve kısa bir süre sonra da ölmelerine neden oluyor. Mısır güçlerinin kullandığı bu silahın mahiyeti bilinmiyor. En önemlisi ise sıkılan gazın özelliğini tespit edecek bir laboratuar maalesef Gazze’de bulunmuyor.’
İnsan Hakları Örgütü yaptığı açıklamanın devamında Mısır’ın egemenlik iddiasıyla birçok işçiyi öldürmesinin uluslararası hukuka tamamıyla aykırı olduğunu belirterek, buradaki insanları öldürme ve Gazze kuşatmasını daha da sıkılaştırmanın, Mısır yönetiminin tepesinden gelen emirlerle yapıldığını kaydetti. Açıklamada ayrıca Gazze sınırını idare eden birimin doğrudan Mısır Cumhurbaşkanlığına bağlı olduğuna da dikkat çekildi.
Dikkat edin bu açıklamayı yapan kuruluş İngiltere merkezli ve Hıristiyan, Müslüman olan Gazzelilere bu insanlık dışı uygulamayı yapıp onları zehirleyen ise halkının çoğu müslüman olan bir ülke Mısır.
Genel bir malumat olması açısından Mısır’ın Gazze sınırında yer alan tünellere zehirli gaz atmasının temel nedeni üzerinde durmakta da fayda var.
Mısır; resmi yollarla kapattığı Gazze sınır kapısının illegal yöntem olarak gördüğü tünellerle aşılmasını ve yerine göre İnsani yardım kuruluşlarının Gazze’ye ulaştırmak istedikleri ve Mısır’ın izin vermediği yardımları ulaştırmada kullandıkları tünelleri kendi egemenliğine tehdit unsuru olarak görmekte ve tehdit edici unsuru bertaraf etme adına böyle bir yola başvurduğunu dillendirmektedir. Bunun uydurma bir bahane olduğu ve Mısır’ın yaptığı bu işin kendi bağımsızlığından ve menfaatinden daha ziyade Siyonist İsrail’in ekmeğine yağ ve bal sürdüğü açık bir şekilde görülmektedir.
Eleştiri ya da tenkit hususunda bir müslümanın karşısındaki kişiyi daha seviyeli ve düzeyli eleştiriye tabi tutması, özellikle de tenkidi yıkıcı değil yapıcı hasletle yerine getirmesidir asıl olan. Hele hele bu bir müslümanın diğer bir müslümanı tenkit etmesi eleştirmesi olur ise daha da bir önem kazanır. Biz burada bir bütün olarak Mısır halkını zan altında bırakmak ya da eleştiri altına almak istemiyoruz. Sadece, ’Neden? Ve Siz kimden yanasınız?’ demek istiyoruz, sesimizin çıktığı, avazımızın duyulabildiği kadar.
Mısır Devleti daha önce İsrail’in Batılı fikri müttefiklerinin de yardımı ile sınır boyunca çelik duvar örülmesi işlemine girişmişti. Biz o zaman bu durumun sakıncalarını anlatmaya çalışmıştık. Demiştik ki, varlığı bile utanç verici bir olay olan bu tüneller Gazze’nin nefes borusu, can damarı. Siz böyle bir şeye kalkışarak Gazze’deki milyonlarca müslümanı açlığa, sefalete ve ölüme mahkûm ediyorsunuz. Bugün de diyoruz ki: ’Ey Mısır Devleti. Sınır kapılarını açmayarak bu tünellerin kazılmasına sizler sebep oldunuz!’

Netice sadedinde diyoruz ki:
Ey, Allah’ı, Peygamberi, kitabı ve kıblesi bir olan müslümanlar! Karadan ve denizden kuşatılan Gazze halkı gıda, yakıt ve ilaç gibi temel gereksinimlerini elde etmek için çareyi yerin altında tüneller kazmakta buldu. Ancak bunu da çok gören Siyonistlerle işbirlikçileri tünellere karşı yoğun bir savaş sürdürüyorlar. Dört yıldan beri Siyonist işgal rejimiyle bölgedeki uzantılarının ambargosu altında inleyen Gazze halkının temel ihtiyaçlarını gidermek için başvurduğu tüneller can almaya devam ediyor. Dünya kamuoyuna iki müslüman ülke arasında böyle bir sınırın var olması bile açıklanamaz bir acı gerçek iken özellikle son birkaç ay içerisinde Gazze-Mısır sınırındaki tünellerde sayıları 150’in üzerinde Filistinli Müslüman ölüme mahkûm edildi. Tüneller ya işgalci İsrail devleti tarafından çeşitli yöntemlerle bilinçli bir şekilde yıkılıyor ve bu yıkım neticesinde insanlar ölüyor ya da Mısır yönetiminin tutumları neticesinde mevcut tünellere zehirli gaz basılarak Müslüman Gazzeli halkın ölmesine neden oluyor. Özellikle tüneller bölgesinin işgal uçakları tarafından sistemli bir şekilde bombalanması, Mısır rejimi tarafından zehirli gaz sıkılması ve içine patlayıcı bırakılarak havaya uçurulmaları sonucu şimdiye kadar 150’den fazla Gazzeli müslüman hayatını kaybetti ve yüzlercesi de yaralandı…

Bütün bunlar hakikat olarak meydanda dururken,
Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytan iken,
Filistin ümmet olarak bizim meselemizken
Ve bize silah çeken bizden değilken birilerinin çıkıp, ’neden’ ve ’siz kimden yanasınız’ demesi kadar doğal başka ne olabilir ki?
Bu içeriğe yorum yazabilirsiniz

Henüz hiç kimse yorum yazmadı.