Bu ayki yazımızda, aile ve toplumun ahlakî ve kutsal değerlerinin, medya tarafından nasıl yozlaştırıldığına değineceğiz.
Popüler kültürün etkisi altındaki aile ortamında yetişen bireylerin ne kadar zorlu bir süreçten geçtiklerini hepimiz iyi bilmekteyiz. Popüler kültürü bize empoze eden Batı dünyasının hali ortada. Batı dünyasının çökmüş ruh dünyasını, Türkiye gibi manevi atmosferin yoğun olarak yaşandığı topraklara ithal etmek, bu memleket ve üzerinde yaşayan insanlara yapılan en büyük zulümlerden birisidir. Günlük muhtelif TV kanallarında yayınlanan popüler dizilere bir göz atıldığında, Batı’dakilerin tıpa tıp bir kopyası olduğunu fark etmek pek zor olmasa gerek. Dizilerin senaryosundan tutun da oyuncularına kadar taklidin her karesine, görüntülerde rastlayabiliriz.
Teknolojik gelişmelerin doğuşu ile birlikte Batı’nın işgal ve istila güçleri, Müslüman ülkelere askeri güç ile saldırıp toprakları işgal ederken artık durum değişti ve modern kitlesel iletişim araçları güçlü ve öldürücü silah olarak kullanılır hale geldi. Müslüman ülkeleri dize getirmenin yolu, vatandaşlarını kültürel istilaya maruz bırakmak oldu. Batılı şer güçleri, bu kültürel istilasını globalleşme ve dünyayı küçük bir şehre dönüştürme üzerinden yürütmekte. Ülkemizde, bundan kısa süre önce orta ve lise dengi okullarda yapılan anketlere göre, medeniyetimizin ve tarihimizin ünlü isimleri ve simaları birçok öğrenci tarafından bilinememiş. Fakat diğer taraftan, Batılı pop müziği sanatçıları ve simaları hakkındaki sorulara öğrenciler fevkalade doğru cevaplar vermişler.
Batılılar, kültürel istila hareketlerinin hedefe ulaşması için birtakım hedefler belirlemişler. Bu hedefleri sıralayacak olursak:
• Müslüman toplumlarının, kendilerini istila ve işgal eden düşman güçlere tabi olması
• Ümmetin, diğer toplumların fikir ve düşüncelerini tetkik etmeden ve araştırma yapmadan benimsemesi
• Müslüman toplumların eğitim müfredatının, istilacı güçlerin müfredatıyla değiştirilmesi
• Müslümanların medeniyetini ve tarihini ortadan kaldırıp, yerine kendi tarih ve medeniyetlerini ikame etmek
• İstilacı ülkenin dilini, Müslüman toplumlarına öğretmek ve gelecekte doğacak Müslüman nesillerin istilacı batılıların dilini konuşmalarını ve onlar gibi düşünmelerini sağlamak.
• İslam medeniyetini gericilik ile tasvir etmek, bu medeniyetten topluma hiçbir faydanın gelmediğini ve gelmeyeceğini vurgulamak
• Müslümanlar arasında yaşanan siyasi çekişmeleri temcit pilavı gibi ısıtıp ısıtıp önüne koymak ve böylece İslam’a inananları sorunlu insanlar olarak tanıtmak
• İslam’ın değerlerini gericilik ve tutuculuk ile suçlamak, batı medeniyetini de üstün ve gelişmiş olarak lanse etmek
• Müslümanların, kendi tarih ve medeniyetlerine şüphe ile bakmalarını sağlamak, hatta Roma kültüründen etkilendiğini iddia etmek
• Müslümanlar arasında kardeşlik bağlarını zayıflatmak suretiyle milliyetçilik akımlarını tetiklemek, aralarında kin beslemelerini ve birbirlerine düşmelerini sağlayarak ümmeti kendi içinde zayıf düşürmek
• İslam’ın tevhid inancını Müslümanların gönlünden koparıp imanlarını zayıflatmak
• Müminin kalbi ve aklını, manevi değerlerden soyutlayarak hafif rüzgârlara karşı bile mukavemetsiz bırakmak
Gerekli Tedbir Alınmaz İse Durum Vahim Görünmekte!
Kendilerini ve aile fertlerini, yakıtı insanlar ve taşlar olan cehennemden korumak ve kollamakla görevli bulunan günümüz Müslümanları, nesillerini kendi inançları üzerinde yaşama azim ve iradesine sahip kılmanın, onlara bu bilgi ve iman donanımını temin etmenin büyük önem kazandığı bir zamanda yaşamaktadırlar. Haberleşme ve iletişim vasıtaları çağımızda, tüm kesimleriyle dünyalıların adeta annesi- babası haline gelmiştir. Bu güçlü tesir odaklarına karşı yeterli tedbir alınmaz, onların olumsuz etkilerinden çocuklara uzak tutulmazsa, nesillerin Yahudileşmesi, Hıristiyanlaşması ya da Mecusîleşmesi veya müşrikleşmesi, dinsizleşmesi beklenmeyen değil önceden bilinen acı sonuç olacaktır. Gerek İslam’a gerek milli kültüre yabancı bu yıkım ve şartlandırmayı, daha önce bir beyin yıkama ameliyesine tabi tutulmuş, gönülleri işgal edilmiş, böyle yapılmasının çağdaşlık, ilerilik ve fazilet olduğuna inandırılmış bizden kişilerin yürüttüğü düşünülecek olursa mücadele ve mukavemetin ne derece zor ve fakat gerekli olduğu anlaşılacaktır.
Eğitim- öğretim yoluyla kültür yapısı ve gönül dünyası bulandırılmış ya da tabii zemininden uzaklaştırılmış nesillerin ne tür kabullere yöneleceklerini ve hangi davranışları sergileyeceklerini kestirmek artık meçhul değildir. (Prof. Dr İsmail Lütfi Çakan, Hadislerle gerçekler, M.Ü. İ.F.Vakfı Yayınları, 2008)
Yazımızın sonunda, bizi ve bütün Ümmeti Muhammed’i Kur’an’a ve Sünnet’e sımsıkıya sarılmış bireyler olarak yaşatmasını Rabbimden niyaz ediyorum.
Huzurlu Aile ve Ahlâksızlaştırma Aracı Diziler..
Özlenen Rehber Dergisi 82. Sayı
Henüz hiç kimse yorum yazmadı.