اَللّٰهُمَّ لَكَ الْحَمْدُ كُلُّهُ، لَا قَابِضَ لِمَا بَسَطْتَ، وَلَا بَاسِطَ لِمَا قَبَضْتَ،وَلَا هَادِيَ لِمَا أَضْلَلْتَ، وَلَا مُضِلَّ لِمَنْ هَدَيْتَ، وَلَا مُعْطِيَ لِمَا مَنَعْتَ،وَلَا مَانِعَ لِمَا أَعْطَيْتَ، وَلَا مُقَرِّبَ لِمَا بَاعَدْتَ، وَلَا مُبَاعِدَ لِمَا قَرَّبْتَ.اَللّٰهُمَّ ابْسُطْ عَلَيْنَا مِنْ بَرَكَاتِكَ وَرَحْمَتِكَ وَفَضْلِكَ وَرِزْقِكَ.اَللّٰهُمَّ إِنِّي أَسْأَلُكَ النَّعِيمَ الْمُقِيمَ الَّذ۪ي لَا يَحُولُ وَلَا يَزُولُ.اَللّٰهُمَّ إِنِّي أَسْأَلُكَ النَّعِيمَ يَوْمَ الْعَيْلَةِ، وَالْأَمْنَ يَوْمَ الْخَوْفِ.اَللّٰهُمَّ عَائِذًا بِكَ مِنْ شَرِّ مَا أَعْطَيْتَنَا، وَشَرِّ مَا مَنَعْتَنَا.اَللّٰهُمَّ حَبِّبْ إِلَيْنَا الْإِيمَانَ وَزَيِّنْهُ ف۪ي قُلُوبِنَا،وَكَرِّهْ إِلَيْنَا الْكُفْرَ وَالْفُسُوقَ وَالْعِصْيَانَ، وَاجْعَلْنَا مِنَ الرَّاشِدِينَ.اَللّٰهُمَّ تَوَفَّنَا مُسْلِمِينَ، وَأَحْيِنَا مُسْلِمِينَ، وَأَلْحِقْنَا بِالصَّالِحِينَ غَيْرَ خَزَايَا وَلَا مَفْتُونِينَ.اَللّٰهُمَّ قَاتِلِ الْكَفَرَةَ الَّذِينَ يُكَذِّبُونَ رُسُلَكَ وَيَصُدُّونَ عَنْ سَبِيلِكَ،وَاجْعَلْ عَلَيْهِمْ رِجْزَكَ وَعَذَابَكَ. إِلٰهَ الْحَقِّ.آمِين. İbn-i Rufâa Zurakî, o da babasından anlattığına göre, şöyle demiştir: Uhud savaşı günü müşrikler geri dönüp çekilince, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:“(Düzgünce saf tutup) hazır olun ki, Rabbime (hamd-ü) senâ edeyim.” Bunun üzerine (ashap, Rasûlullah’ın) arkasında saf saf oldular. (Sonra Rasûlullah (s.a.v.) şöyle dua) etti:“Allah’ım! Bütün hamdler sanadır.Allah’ım! Senin genişlettiğini (açıp yaydığını) daraltacak yoktur. Senin daralttığını da genişletecek yoktur. Sen’in dalalete düşürdüğünü hidayete erdirecek yoktur. Sen’in hidayete erdirdiğini de dalalete düşürecek yoktur. Senin vermediğini (engellediğini) verecek yoktur. Senin verdiğini de engelleyecek yoktur. Sen’in uzaklaştırdığını yaklaştıracak yoktur. Senin yaklaştırdığını da uzaklaştıracak yoktur.Allah’ım! Bereketlerinden, rahmetin¬den, fazlından ve rızkından bize genişlik ver (üzerimize saç).Allah’ım! Sen’den, asla değişmeyecek ve (hiçbir zaman) zail olmayacak ebedî nimetler isterim.Allah’ım! Sen’den, ihtiyaç (ve fakirlik) gününde nimet, korku gününde de emniyet isterim.Allah’ım! Bize verdiğin (zaman, verdiğin nimetlerin) şerrinden ve bize vermediğin (zaman) da vermediğinin şerrinden (yani nimete erememeden dolayı kötülüğe ve isyana düşmekten) sana sığınırım.Allah’ım! Bize imanı sevdir ve onu gönüllerimizde ziynetlendir. Küfrü, fıskı ve isyanı da bize kerih (çirkin) göster. Bizi doğru yolda olanlardan eyle.Allah’ım! Bizi müslümanlar olarak öldür. Müslümanlar olarak da dirilt (ve yaşat). İzzetsizliğe (haysiyetsizliğe) ve fitneye düşmeden de bizi salihlere ilhak eyle.Allah’ım! Senin Peygamberlerini yalanlayan ve yolundan yüz çevirip (alıkoyan) kâfirleri kahreyle. Onların üzerine musibet ve azabını indir.”Diğer bir rivayette burada şu ziyade vardır: “Allah’ım! Kendilerine kitap verilen kâfir¬leri de kahreyle! Ey hak olan İlâh.. Âmîn..” (Sünen-i Kübrâ, Nesâî)