???? ?????? ?????????? ?????? ??????? ???????? ?????? ???????? ?????? ????????????? ?????????? ????????? ??
’Her kim Rasûl’e itaat ederse, muhakkak Allah’a itaat etmiş olur. Her kim de yüz çevirirse (ey Rasûlüm, aldırma. Zira) seni onların üzerine gözcü göndermedik.?
(Nisâ sûresi, 4/80)
? Âyetin Sebeb-i Nüzulü:
?
Bu âyet-i kerimenin sebeb-i nüzuluyla ilgili tefsir kitaplarında Mukâtil’den şöyle bir rivayet zikredilmektedir. ’Nebi (s.a.v.): ’Bana itaat eden muhakkak Allah’a itaat etmiş¬tir. Beni se¬ven muhakkak Allah’ı sevmiştir.’ buyuruyordu. Bunun üzerine münafıklar şöyle dediler: ’Bu adam ancak, Hristiyanların Meryem oğlu İsa’yı Rab edindikleri gibi bizim de kendisini Rab edinmemizi istiyor.’ Bunun üzerine Allah Teâlâ bu âyeti indirdi. (Beğavî, Meâlimu’t-Tenzîl, c.1, s.362)
İşte Cenâb-ı Hak, bu ve: ’De ki: Eğer Allah’ı seviyorsanız bana tabi olun ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Çünkü Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.? (Âl-i İmrân, 3/31) âyetiyle Rasûlü’nü, söylemiş olduğu sözde tasdik etmiştir.
? Âyetin Manası:
Her kim imanın bir gereği olarak, Allah’ın Rasûlü olduğu, insanlara Allah’ı tanıttığı ve O’nun hükümlerini tebliğ ettiği için Rasûlullah (s.a.v.)’e itaat ederse, hakikatte Allah’a itaat etmiş otur. Zira elçiye itaat, onu gönderene itaattir. Gerçekte emreden ve nehyeden Allah Teâlâ’dır. Peygamberler ise, emir ve nehiyleri bizatihi yaşayarak insanlara teklif etmektedirler. Dolayısıyla Peygamber’e itaat, Allah (c.c.)’ya yapılmış olmaktadır.
Bunun misali, tıpkı Âdem (a.s.)’a secde etmenin Allah (c.c.)’ya secde olması gibidir. Ona secde eden melekler Allah’a itaat etmiş; kibirlenen İblis ise itaatten ayrılarak kâfir olmuş, rahmetten tard edilmiştir.
Rasûlullah (s.a.v.)’e itaat edenin Allah’a itaat etmiş olması, O’na isyan edenin de Allah’a is¬yan etmiş olması kaidesinin en açık mesnetlerinden birisi de Cenâb-ı Hakk’ın O’nun hakkında: ’O, kendi hevasıyla konuşmaz. O, ancak kendisine bildirilen bir vahiydir.? (en-Necm, 53/3-4) âyetidir.
Bundan sonra her kim de nefsine, heva-hevesine ve şeytana uyarak itaatten yüz çevirirse, Rasûlullah, onların üzerine bir gözcü olarak gönderilmemiştir. Allah Teâlâ, kimi hak ve hakikati görmez hale getirir ve hak yoldan saptırırsa, O’ndan başka hiç kimse onu doğruya irşad edemez. Hidayete ulaştıran ancak O’dur.
???? ?????? ?????????? ?????? ??????? ???????
Âyette geçen ’rasûl?den murat Rasûlullah (s.a.v.) Efendimizdir.
Efendimiz (s.a.v.), bir hadislerinde bu âyete uygun olarak: ’Her kim bana itaat ederse, muhakkak Allah’a itaat etmiştir. Her kim de bana isyan ederse, muhakkak Allah’a isyan etmiştir.? (Buhârî, Ahkâm, 1) buyurmuştur.
? İtaat Ne Demektir?
İtaat, talep edenin isteğine icabet etmektir. Emir, nehiy ya da mubah, şer’î olarak talep; ancak ’Allah’tan ve yine O’nun: ’Peygamber size ne verdiyse onu alın, neyi de size yasak ettiyse ondan vazgeçin.? (Haşr sûresi, 59/7) âyetindeki emri ve izniyle ’Rasûlü’nden sadır olabilir. Mutlak itaat de ancak Allah’a ve Rasûlü’nedir.
?????? ???????? ?????? ????????????? ?????????? ????????
’Hafîz?; gözetleyici, bekçi, musaytir, müheymin, kulların amellerine hükmedici, amellerinden dolayı onları hesaba çekici demektir.
Âyette geçen ’yüz çevirmek?le ilgili olarak şu açıklamalar yapılmıştır:
1- Âyette geçen ’yüz çevirme?den maksat, kalp ile yapılan yüz çevirmedir. Buna göre âyetin manası: ’Ey Rasûlüm! Senin hükümlerin kulların zahir durumlarıyla ilgilidir. İman ve itaat noktasındaki batın hallerine gelince ise, sen onlara gözcü, bekçi değilsin, sen bununla mükellef değilsin.? şeklindedir.
2- Bu yüz çevirmeden murad, zahirde olan bir yüz çevirmedir. Şayet mana bu şekilde olursa, şu iki izah yapılabilir:
a) Bu ifadenin manası: ’Kulların yüz çevirmelerinden dolayı gamlanman ve mahzun olman gerekmez. Zira biz seni, insanları günahlardan koruman ve işledikleri günahlardan sorumlu olman için göndermedik. Sana düşen, emirleri tebliğ ve teklif etmektir. Sana uyan felah bulur. İtaat ehli için verilecek ecrin bir misli aynı zamanda sana da yazılacaktır. Her kim de senden yüz çevirirse, kaybeder ve hüsrana düşer. Bundan dolayı sana bir vebal yoktur. Ondan sen sorumlu değilsin.? şeklindedir.
Efendimiz (s.a.v.), insanların küfürleri ve hidayetten yüzçevirmelerinden dolayı çok mahzun oluyordu. İşte Cenâb-ı Hakk, onu teselli etmek için böyle buyurmuştur.
İtaat noktasında kazanan ve kaybeden ancak insanın kendisidir. Bir hadîs-i şerifte şöyle buyrulmuştur: ’Her kim Allah’a ve Rasulü’ne itaat ederse muhakkak rüşde (hidayete) ermiştir. Her kim de onlara isyan ederse, o kimse ancak kendisine zarar verir, Allah’a hiçbir zarar veremez.? (Ebû Dâvûd, Salât, 229) Diğer bir rivayette ise: ’Her kim de onlara isyan ederse, muhakkak sapmış¬tır.? şeklinde gelmiştir.
b) Bu ifadenin manası: ’Biz seni, insanları yüzçevirmekten menetmekle meşgul olasın diye göndermedik.? şeklindedir.
Rasûlullah’a yönelik bu hitaptan maksat, insanları isyandan menetmekte aşırı gitmesini önlemektir. Yoksa, Efendimiz (s.a.v.), insanları Allah’a isyandan menetmekle vazifelidir. Peygamberlik vazifesi, ’insanları itaat dairesinde tutarak’ muhafaza etmekle iç içedir. Peygamber, insanları küfür ve isyandan meneder; ancak bu hususta ısrar edenlerden de mesul değildir. Allah, cenneti de cehenne¬mi de yaratmıştır. Her birine girecek kimseler olacaktır. Dileyen Peygamber’e tabi olur ve onun örnekliliğinde cennete; dileyen de nefis ve şeytan rehberliğinde cehenneme gider.
Bu manayı izah eden bir âyet şöyledir: ’(Ey Rasûlüm!) Artık sen öğüt ver! Sen ancak bir öğüt vericisin. Sen, onlar üzerinde bir zorba değilsin. Ancak, kim yüz çevirir, inkâr ederse, Allah onu en büyük azaba uğratır. Şüphesiz onların dönüşü ancak bizedir. Sonra onların sorguya çekilmesi de sadece bize aittir.? (Ğâşiye sûresi, 88/22-26)
Âyette, ’her kim yüz çevirirse? şeklinde gelen şart cümlesinin cevabı mahzuftur. Cevabın takdiri: ’Sen de onlardan yüzçevir!? şeklindedir.
Müfessirlerin bir çoğu âyetin son kısmının ’kıtâl-seyf? yani cihat âyetiyle nesholunduğunu söylemişlerdir. Efendimiz (s.a.v.), bu âyette isyankarlardan yüzçevirmesi emrolunurken, kıtal âyeti inince, Allah’a ve Rasûlü’ne isyan edenlerle savaşmakla emrolunmuştur.
* * *
? Âyetin Delalet Ettiği Hususlar:
1- Bu âyeti kerime Rasûlullah’ın masum olduğuna delalet eden en güçlü delillerden birisidir. Zira Rasûlullah (s.a.v.)’in ismet sıfatı olmasaydı, O’na itaat, Allah’a itaat etmek kabilinden olmaz, O’na itaat mutlak olarak emredilmezdi.
Ayrıca şu husus da onun tüm işlerinde masum oluşuna işaret etmektedir. Şöyle ki: Cenâb-ı Hakk, âyet-i kerîmedete ????????????? ’O’na uyunuz...? (En’âm sûresi, 6/153) buyurarak, ona ittibayı emretmiştir. İttiba; bir fiilin aynısını ya da benzerini, sırf başkası o fiili yaptığı için yapmaktan ibarettir. Rasûlullah (s.a.v.)’e ittiba ise, ona has olan; ’dörtten fazla evlenmek’ vb. fiiller dışında, her hususta O’na tabi olup yolunu takip etmek, sünnetlerini işlemektir. Binaenaleyh, Rasûlullah’ın fiilinin bir benzerini yapan kimse, Allah’a ve Rasûlü’ne itaat etmiş olur. Bu ise O’nun masum oluşuna delildir. Zira eğer hata ihtimali olsaydı her hususta O’na ittiba caiz olmazdı.
2- İmam Şâfiî (rh.a.), ’Risâle’ isimli eserinde özetle şöyle demektedir: ’Cenâb-ı Hakk, abdest, namaz, zekat, oruç, hac ve diğer hususlarda kullarını mükellef tutmuştur. Hâlbuki bu gibi mükellefiyetler Kur’an’da bütün yönleriyle ve ayrıntılarıyla açıklanmamıştır. Şu durumda bu mükellefiyetleri ancak Hz. Peygamber’in beyan etmesiyle yerine getirebiliriz. Durum böyle olunca, Hz. Peygamber’e yapılan itaatin, Allah’a yapılan itaatin aynısı olduğuna hükmetmek gerekir. Eğer ona ittiba edilmezse bu mükellefiyetleri yerine getirmek mümkün olmaz ve Allah’a itaat de yerine gelmemiş olur.?
Rasûlullah (s.a.v.)’e itaati emreden bu âyet, aynı zamanda bu mükellefiyetlerin Kur’ân’da mevcut olduğuna da delalet etmektedir. Buna göre, ’Kur’ân’da namaz yoktur? ya da ’Beş vakit namaz Kur’ân’da yoktur? gibi sözler batıldır. Zira Rasûlullah (s.a.v.)’e namaz hususunda itaat etmekle, hem Kur’ân’ın namaz emri yerine gelmekte, hem de sadedinde olduğumuz âyetin mucibince Allah’a itaat edilmiş olmaktadır.
3- ’Her kim Rasûl’e itaat ederse, muhakkak Allah’a itaat etmiş olur.? ifadesi, itaatin ancak Allah için olacağına delalet eder. Çünkü Hz. Peygamber’e, itaat etmek, ancak Allah’a itaat etmek içindir. Binaenaleyh âyet, Allah’tan başka hiç kimseye itaat edilmeyeceğine delalet etmiş olur. Âyette özellikle ’rasûl/elçi? kelimesinin kullanılması da, itaatin onun zatı için değil de, bizatihi Allah için olduğuna işaret etmektedir. Ayrıca şu âyet-i kerime de Rasûl’e itaatin ancak Allah’ın izni ve müsadesiyle olduğuna işaret etmektedir. ’Biz her peygamberi sırf, Allah’ın izni ile itaat edilmek üzere gönderdik.? (Nisâ sûresi, 4/64)
4- Âyette, Efendimiz (s.a.v.)’in Allah katındaki derecesinin yüceliğine de işaret vardır. Zira Âlemlerin Rabbi Allah (c.c.), O’na olan itaat ve isyanı bizatihi kendi zatına kabul etmiştir.
5- Bu âyette, (sözde!) ’Kur’ânî/Kur’ancı’ olan bozuk taifeye de red vardır. Onlar: ’Bize Kur’an yeter. Peygamber ancak Kur’ân’ı tebliğ etmekle memurdur.? demekte ve sünneti, hüküm koymada Rasûlullah’ın konumunu reddetmektedirler. Rasûlullah (s.a.v.), bu kimseleri: ’Sizden birisi koltuğuna yaslanmış (oturur) bir halde, ’Allah bu Kur’ân’da olandan başka bir şey haram kılmadı’ mı zannediyor? Dikkat edin! Allah’a yemin olsun ki, ben vaaz ettim, emrettim ve birçok şeylerden nehyettim. Onlar Kur’an kadar ya da daha çoktur?? (Ebû Dâvûd, Harâc, 33) ve ’(Şunu bilin ki;) Rasûlullah (s.a.v.)’ın haram kıldığı (tıpkı) Allah’ın haram kıldığı gibidir.? (Tirmizî, İlim, 10) buyurarak haber vermiştir.
* * *
Çalışmamızı, Ebû Dâvûd’da zikredilen şu güzel dua cümleleriyle sonlandırmak istiyoruz:
’Rabbimiz Allah’tan; bizi, kendisine itaat eden, Rasûlü’ne itaat eden, rızası¬na tabi olan ve gazabından sakınan kimselerden kılmasını diliyoruz.?
(Ebû Dâvûd, Salât, 229)
Rasûlullah'a İtaat, Allah'a İtaat Demektir!
Özlenen Rehber Dergisi 73. Sayı
Henüz hiç kimse yorum yazmadı.