İbadetler öz ve amacı itibariyle; kulun yaratanı ve O’nun üstün kudreti karşısında aczini itiraf etmesi, kendini kuşatan sonsuz zaman dilimi, uçsuz bucaksız varlıklar âlemi içinde konumunu bilip ona göre tavır alması ve ruh hali içinde O’nunla iletişim kurması demek olduğundan neticede bireyin mutluluğuna, bireyin kendisini tanımasına, kendisiyle ve toplumla barışık yaşamasına, bunun devamında da hem ferdî hem de toplumsal huzur ve barışın kurulmasına hikmet eder. İbadetlerin taşıdığı hikmetler bu sıra dâhilinde özetlenebilirse de, bir dine mensup olanların yeryüzünde tek bir cemaat oluşturarak yılda bir defa belli bir yer ve zamanda birlikte ibadet etmesi demek olan hac ibadetinde durum biraz daha farklıdır.
Kutsal zaman ve mekan inancı hemen bütün dinlerde mevcuttur ve esasen haccın temelinde, uluhiyyetin herhangi bir yerde tecellisine ilişkin inanç yatar. İslâm dininde de, kutsal mekân ve zaman telakkisi hac ibadeti bünyesinde yerleştirilmiştir.
Hac, sözcüğünün kasıt, yöneliş ve yürüyüş anlamına gelmesi, bir bakıma hac ibadetine saygınlık ve kudsiyet atfedilen bir takım özel mekânlar üzerinden Allah’a yürünmesi şeklinde sembolik bir maliyet kazandırır.
İslâm’ın beş şartından biri olan hac, hicretin 9. yılında farz kılınmıştır. Kur’ân-ı Kerim’de ’İmkânları olanlar için Beyt’i (Kâbe-i Muazzama’yı) hac ve ziyaret etmeleri, insanlar üzerinde Allah’ın bir hakkıdır.?(1) buyrulmuştur.
Rasûlullah (s.a.v) de haccı ifa eden müminlere şu müjdeyi vermiştir:
’Kim Allah için hacceder de (bu esnada Allah’ın rızasına uymayan) kötü söz ve davranışlardan ve Allah’a karşı gelmekten sakınırsa (kul hakkı müstesna) annesinin onu doğurduğu günkü gibi (günahlarından arınmış olarak hacdan) döner.?(2)
Hz. Peygamber (s.a.v) Efendimiz haccın nasıl yapılacağını ameli olarak göstermiş ve ’Hac menasikini benden alın, benden gördüğünüz gibi yapın.?(3) buyurmuştur.
Haccın nostaljik boyutu inanan bir kimsenin inanç kökleriyle bağlantısını tazelemesi bakımından önemlidir. Müslümanlık açısından düşünüldüğünde Cihan Serveri ve Güzide Ashâbı’nın tevhid ve adaleti hâkim kılma mücadelesi, bu süreçte yaşanmış acı tatlı anılar, adeta bir film şeridi gibi bu kutsal mekânları ziyaret eden kişinin gözünün önünden geçer. Bu nostalji, inanan kişiye daha yoğun bir dinamizm kazandırır ve daha üstün düzeyde bir sahiplenme şuuru verir.
Haccın lahuti boyutu, mahşeri andırmasıdır. Farklı dil, ırk bölge ve kültürlere, sosyal konum ve ekonomik güce sahip insanların eşit statüde ve aynı renk ve tip elbiseler içinde toplanması, akın akın koşturması ve topluca ibadetler etmesi, bir bakıma ahirette yaratıcının huzurunda dirilişi ve toplanışı hatırlatır. Bunların hep birden duygulu bir dille telbiye okumaları ise mahşerî sıkıntıdan necat için umumi bir şefaat istemini dillendirir adeta.
Haccın; farz, vacip, sünnet olan herhangi birisine ’Nüsuk? denir. Bunun çoğulu Menâsiktir. Bu söz aslında ibadet ve su ile bir şeyi temizlemek demektir.
Allah’u Teâlâ Hazretlerini tevhide başlamaları, Allah’tan bağış dilemeleri ve ikram beklemeleri melekleri bile heyecana getirecek yüksek ve ruhani bir manzara meydana getirir. Şüphe yok ki Allah’u Teâlâ Hazretleri bu garip kullarına lütfedecektir elbette. ’Haccım acaba kabul oldu mu?? şeklinde bir düşünce bile yasaklanmış, kesin bir inanç ve ihlâsla haccı ifa telkin edilmiştir.
İhram, kişinin kendini geçici kaygı ve bağımlılıklardan kurtarışının sembolüdür. İhram süresince toplumsal barışı ve bütünlüğü bozucu, bencilliği uyandırıcı, geride bırakılan geçici haz ve menfaatleri hatırlatıcı mahiyetteki her türlü eşya ve fiiller yasaklanmıştır. Zira kendimizi o yüksek ruha bırakmalı, rahmet membaından kanasıya yudumlamalıdır. Dünyaya gönderiliş amacımıza uygun eylemlerde bulunabilmemizi sağlayıcı, fani olanla bâkî olanı rahatlıkla ayırt edebilecek bir ruh kuvvetinin kazanıldığı, bir dinamizm kazandırıcı manevî bir atmosferdir hacc?
Arafat vakfesi, insanın dünyaya ayak basışını ve kıyamette Allah’ın huzurunda bekleyişini hatırlatır. Hac, ruhun Allah’a yükselişini temsil ettiğinden, Kâbe hedef değil, belki sonsuzluğa ve manevi atmosfere geçişin başlangıcıdır. Kâbe etrafından dönerek gerçekleştirilen tavaf, kâinatın ve yaratılışın özeti, teslimiyetin ve ilâhî kadere boyun eğişin sembolü sayılır. Koşmak anlamına gelen say, bir canlılık, bir arayıştır, esbaba tevessüldür.
Hac, fıkıh ıstılahında, ’ihramlı olarak, Arafat’ta belli bir zamanda bir miktar durup, sonra da Ulu Kâbe’yi usulüne göre tavaf ve ziyaret etmek? demektir.
Umre ise lügatte ’ziyaret? manasına gelir. Fıkıh ıstılahında ’Ulu Kâbe’yi tavaftan sonra ’Safa’ ve ’Merve’ adı verilen iki mukaddes mevki arasında ’sa’y etmek’ usulüne göre bu iki mevki arasında yedi defa gidip gelmek? demektir. Umre için belirli bir zaman yoktur. Ömründe bir kere yapmak sünnettir.
HACCIN ÇEŞİTLERİ
Üç çeşit hac vardır.
1. Hacc-ı İfrat: Hac mevsiminde, umreye niyet etmeksizin yalnız başına yapılan hacdır. İster farz, ister vacip, ister nafile olarak yapılsın, ihrama girilirken sadece hacca niyet edilir. Mekke şehrinde oturanlar, sadece bu haccı yaparlar.
2. Hacc-ı Kıran: Hac mevsiminde veya daha önce umre ile haccın her ikisi için birden ihrama girmek, önce umre yapmak sonra erkânına uyarak hacc yapmaktır. İslâm âlimleri bu haccı diğerlerinden üstün tutmuştur.
3. Hacc-ı Temettü: Yine hac mevsiminde, önce umre niyeti ile ihrama girmek, umre yapıldıktan sonra, aynı mevsim içinde vatanına ve aile ocağına dönmeden, tekrar ihrama girerek erkânına göre hac yapmaktır. Sevabı, hacc-ı ifrat’tan daha fazladır.
HACC’IN FARZLARI
Hacc’ın farzları üç tanedir. Bunlardan birisi eksik olursa hacc sahih olmaz. Bunlar.
1- Haccı ihram içinde yapmak
2- Arafat’ta vakfe yapmak
3- Kâbe-i Muazzama’yı tavaf etmektir.
1. Hacc-ı ihram içinde yapmak: ’İhram? iki beyaz bezden ibarettir. Biri, peştamal gibi belden aşağı sarılır ki buna ’izar? denir. Ötekine de ’rida? adı verilir ki, omuzlara sarılır. İzar ve rida iple bağlanmazlar. Düğmelenmezler. Hangi sebeple olursa olsun, uzak bir yerden gelen müminlerin ’mikat? adı verilen, mukaddes belde hudutlarını ihramsız geçmeleri haramdır. Hata ile bu hududu ihramsız geçen müminlerin geri dönerek ihrama girmesi gerekir. Aksi halde, Allah rızası için bir kurban kesmesi gerekir. Hac rehberi ’mikat?ın nerede başladığını bilirler.
İhrama girerken hacca ve umreye niyet etmek ve en az bir defa ’telbiye? getirmek sünnettir. Telbiye şudur. ’Lebbeyk, Allâhümme Lebbeyk. Lebbeyke la şerike leke Lebbeyk. İnne’l hamde ve’n-nimete leke ve’l mülk la şerike leke? Telbiyenin birden fazla yapılması da sünnettir. Zaten ihrama girildikten sonra, sık sık telbiye söylenir ve Şanlı Peygamberimize salât ve selâm getirilir. Bilhassa namazlardan sonra bu iş çokça yapılır. Müminlerin, ihrama girmeden önce, tam bir temizlik yapmaları sünnettir. Bunun için boy abdesti ve abdest almak, tırnakları kesmek, bıyıkları kısaltmak, koltukları ve kasıkları tıraş etmek, saç tıraşı olmak, taranmak, sabunlu su ile bütün vücudu yıkamak, dikişli giyim eşyalarını ve ayakkabıları çıkarmak, güzel kokular sürünmek iki rekât nafile namaz kılmak ve sonra ihrama girmek gerekir.
İhramda iken mü’minler, cinsî temasta bulunamazlar, günahtan, isyandan, arkadaşları ile çekişmekten, av hayvanlarını öldürmekten, dikişli elbise ve ayakkabı giymekten, çorap giymekten sakınırlar. Artık saçı, sakal, bıyık ve sair kıllar tıraş edilemez ve koparılamaz. Haram dâhilinde ağaç ve yeşillikler koparılamaz, tırnak kesilmez, koku sürünülmez. Aşırı kaşınma yasaktır. Baş hafifçe kaşınabilir. Ancak saç teli kopmamasına dikkat edilmelidir. Erkekler ihramlı iken baş açık olmalıdır. Kadınların başlarını örtmeleri lazımdır. Ayrıca kadınlar, çorap, mest, dikilmiş elbise de giyebilirler ve örtü altında kalmak şartıyla ziynet eşyalarını da takabilirler.
2. Arafat’ta vakfe yapmak: Arefe günü (Kurban Bayramı’ndan bir gün önce) vadi-i urene adı verilen yer hariç Arafat denilen mukaddes ve muazzam ovanın herhangi bir yerinde öğle ve ikindi namazlarından sonra vakfe yapmak (kısa veya uzun bir müddet ayakta durmak) Yüce Allah ile baş başa kalmak farzdır. Arafat’ta vakfe zamanı, Arefe günü, zeval anından başlar, Nahir günü (Kurban Bayramı’nın birinci gününü müjdeleyen tanyeri ağarmasıyla) biter. Vaktinde Arafat’ta vakfe yapmayanın haccı sahih olmaz.
3. Kabeyi Muazzama’yı tavaf etmek: Tavaf etmek demek, Mescid-i Haram içinde Ulu Kâbe’nin etrafında, dördü farz ve üçü vacib olmak üzere yedi kere dönmek demektir. Ziyaret Tavafı’nı, Arafat’ta vakfe yaptıktan sonra eda etmek farzdır. Bunun için niyet etmek de farzdır. Tavaf, Mescid-i Haram’ın içinde yapılır, Mescidin dışından yapılmaz. Tavaf esnasında, kadınların, Ulu Kâbe’ye fazla yaklaşmamaları daha faziletli bir iş olur.
Tavaf Hacer-i Esved’in bulunduğu köşeden başlar, Ulu Kâbe sola alınarak sağa doğru yürümek suretiyle devir yapılır. Bir devir, Hacer-i esved’in bulunduğu köşeden başlar ve yine arada tamamlanır; buna, bir şavt denir.
Tavaf bir nevi namazdır ve Arş-ı İlâhî etrafında devreden meleklerin ibadetlerine benzer. Tavafa başlarken, Hacer-i Esved’in önüne geldikçe, ona dönülür, namazda durur gibi tekbir ve tehlil ile (mümkünse eller kaldırılarak sürülür ve fırsat bulunursa öpülür, mümkün olmazsa, karşıdan el sürme işareti yapılarak) istilam (selâmlama) yapılır.
İslâm âlimlerine göre, ’Allahüekber? ve ’Lâilaheillallah? diyerek Hacer-i Esved’e böylece el sürmek, bir nevi ahitleşmedir. İslâm’da tevhidi ve bu şuur etrafında oluşan kardeşliği, dayanışmayı ve sebatı temsil eder.
HACC’IN VACİBLERİ:
Aşağıda sayacağımız hususlar, Hacc esnasında yapılması vacib olan işlerdir:
1. Safa ve Merve arasında yedi defa Sa’y etmek (gidip gelmek)
2. Müzdelife’de vakfe yapmak: Kurban Bayramı’nın ilk günü tanyeri ağarmasını kadar geceyi orada geçirmek, bir müddet dinlenmek.
3. Mina’da cemreleri (küçük taşları) atmak
4. Başı tıraş etmek yahut saçları kısaltmak? Kadınlar saçlarının ucundan biraz keser ve saklarlar. İhramdan çıkmadan önce, bunların yapılması.
5. Mikâtler dışından gelen mü’minlerin veda tavafını yapmaları. Hayız halindeki kadınlara bu tavaf vacib değildir.
6. İhrama girmek farzdır; ancak bu işin, mikâtlerde hacca niyet edilerek yapılması vacibdir.
7. Kurban kesme cezası ile cezalanacak bir iş yapmamak.
8. Arefe Günü, zevalden gün batımına kadar, Arafat’ta beklemek ve güneş batmadan Arafat Meydanı’ndan çıkmamak.
9. Ziyaret Tavafı’nın farz olan dört şavtına, vacib olarak üç şavt daha eklemek ve bu tavaftan sonra Mina’da geceyi geçirmek.
10. Ziyaret tavafını Kurban Bayramı’nın üç günü içinde yapmak.
11. Şeytan taşlama fiilini Kurban Bayramı’nın ilk üç günü içinde yapmak.
12. Tavafa, Hacer-i Esved’in bulunduğu köşeden başlamak ve Ulu Kabe’yi sola alarak yaya ve abdestli olarak tavaf etmek.
13. Tavaflardan sonra Harem-i Şerif’te iki rekât namaz kılmak.
14. Kıran ve Temettü haccı yapanlar tarafından Kurban Bayramı’nın ilk üç günü Harem içinde Kurban kesmek.
HACC’IN SÜNNETLERİ
Hacca niyet edileceği zaman boy abdesti almak, önceden tarif ettiğimiz biçimde ihram giyinmek, iki rekât ihram namazı kılmak, ihrama girdikten sonra telbiye getirmek, kudüm tavafı yapmak, mümkün mertebe çok tavaf yapmak, sa’y yaparken (Safa ve Merve arasında gidip gelirken) iki yeşil işaret arasında erkeklerin koşmaları (kadınlar koşmazlar), Zilhice ayının 8. günü, Mina’ya çıkıp orada gecelemek, Arefe günü güneş doğduktan sonra Arafat’a çıkıp orada gecelemek, Arefe günü güneş doğduktan sonra Arafat’a çıkmak, Müzdelife’den Mina’ya güneş doğmadan önce dönmek, bayram günlerinin gecelerini Mina’da geçirmek, Müzdelife’de gecelemek, Mina’da üç yere taş atarken sıraları gözetmek, Arafat’ta içten dua niyaz ve istekte bulunarak gözyaşı dökmek, Kurban Bayramı günü, Mina’da ilk taş (cemre) atmayı güneşin doğusu ile zeval vakti arasında yapmak, diğer günlerdeki taşlamaları da zeval vakti ile gün batışı arasında yapmak, tavaflardan sonra zemzem kuyusundan su içmek, Hacer-i Esved-i öpmek veya istilamda bulunmak (selâmlamak), kudüm tavafında ilk üç şavt esnasında remel (omuzları oynatarak kuvvet gösterisi) yapmak?
HACC, KİMLERE FARZDIR?
Bir mü’min ve mü’mineye haccın farz olması için aşağıdaki şartların bulunması gerekir:
1. Müslüman olmak 2. Baliğ olmak 3. Akıllı olmak 4. Hür olmak 5. Haccın farziyetini bilmek 6. Gerekli zamana sahip olmak 7. İhtiyaçtan fazla malı olmak 8. Vücut sağlığı bulunmak 9. Yol emniyeti bulunmak 10. Kadınlar için, mahrem ile bulunmak ve iddet halinde olmamak.
HACC’IN EDEPLERİ
Hacca gidecek mü’minler, yola çıkmadan önce, yol esnasında ve mukaddes topraklarda bulundukları zaman içinde, farzlara, vaciblere, sünnetlere uymak, büyük bir edep vakar ve incelik içinde hareket etmek, sabır ve yumuşaklığı temsil etmek zorundadırlar. Borçlarını ödemek, dargın olduğu kimselerle barışmak, akraba, dost ve arkadaşlarla vedalaşmak, emanetleri sahiplerine teslim etmek, fakir ve fukarayı kollamak, geride kalan ailesinin ihtiyaçlarını en iyi şekilde karşılamak, hacc hakkında bilgi ve ilim edinmek, günahlardan tevbe etmek, hacc yolculuğu için en azından iyi bir arkadaş edinmek, evinden ve memleketinden sevinçle çıkmak, sefere çıkmadan önce iki rekât namaz kılmak, hacdan dönüşte de aynı şeyi yapmak, Eûzü besmele çekerek evden çıkmak, Allah’a tevekkül etmek, mümkün mertebe Kurân-ı Kerim okumak, zikirde bulunmak ve taharetli olmak da bu edeblerdendir.
Her ne kadar ilim sahibi olunursa olunsun, hacc ibadeti, delilsiz (rehbersiz) olmuyor. Bu ibadeti rahat ve eksiksiz yapabilmek için, mutlaka bu konuda tecrübeli sâlih ve bilgili rehberler bulmak gerekir.
RİSÂLET PENAHINI ZİYARET
Haccı, farzları, vacibleri ve sünnetleri ile tamamladıktan sonra Peygamber Efendimiz’in (s.a.v) medfun bulunduğu nurlar beldesi Medine’yi ve O’nun Ravza’sını ziyaret etmek ne büyük nimettir. Mukaddes Ravza’sının kapısı önünde, boyun bükerek, diz çökmeğe gelince, bu ancak O’nun âşıklarının kadr-ü kıymetini idrak edecekleri bir nimettir.
İbn Ömer (r.a)’den rivayet edilen bir hadisinde Allah’ın Rasûlü (s.a.v) şöyle buyuruyor: ’Kabrimi ziyaret edene şefaatim vacib olmuştur.?
Bütün muteber hadis kitaplarının rivayet ettikleri, başka bir hadislerinde de Yüce Rasûlullah (s.a.v) Efendimiz şöyle buyuruyorlar: ’Üç mescidden başka, hiçbir mescid için sefere çıkılmaz: Mescid-i Haram, benim şu mescidim ve Mescid-i Aksa’dır.?
Server-i Kâinât’ı Ziyaret Etmenin Adabı
Efendimiz’i ziyarete giden mü’minler, en yüce Peygamber’e, en yüce insana, en yüce kahramana gitmekte olduklarını asla hatırlarından çıkarmamalıdırlar.
Mü’minler, nurlar beldesi Medine yolunda, mütemadiyen Şanlı Peygamberimiz (s.a.v.)’e salât ve selâm getirmeli, şehre girildiği andan itibaren O’nun beldesine gelmenin bütün edep ve huzurunu duymalıdırlar.
Mescid-i Nebevi’ye girmeden önce mümkünse boy abdesti alınmalı, Salât ve selâm ile sağ ayakla mescide girmeli ve o anda şöyle dua etmelidir:
’Allah’ım, Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v)’e ve O’nun âline selâm olsun. Benim günahlarımı onlar hürmetine bağışla, bana acı ve benden razı ol.?
Sonra Peygamberimiz’in mukaddes kabirleri ile minberin bulunduğu yerler arasında iki rekât namaz kılınır, Allah’a sığınılır ve dua edilir. Bundan sonra, mukaddes kabirlere (Peygamberimiz (a.s.)’ın, Hz. Ebû Bekir’in ve Hz. Ömer’in makamlarına) yaklaşılır. Başucu hizasında, mübarek yüzüne karşı durulur ve hiçbir yere tutunmaksızın yavaş sesle önce Efendimiz’e selâm verilir ve gayet samimi bir eda ile dua edilir. Ayakucu tarafından ziyaret etmek isteyenlerin ise Efendimiz (a.s.)’ın kadem-i şeriflerinin hizasını geçmemeye çalışması da hikmet ehlince edebden sayılmıştır.
Bu arada, istenen ve dostlarca ısmarlanan diğer dualar da yapılır. Burada yapılacak duaların feyz ve bereketi başkadır.
Daha sonra, Peygamberimizin yanında yatmakla şereflenen iki yüce sahabeye selam verilir. Bunlar, Peygamberimiz’in kayınpederleri, halifeleri, en yakın arkadaşları ve dostları olan Hz. Ebû Bekir ile Hz. Ömer (r.anhuma)’dir. Bu yüce sahabelerin de Kabr-i şerifleri ziyaret edilir. Onlar da tazimle anılırlar. Hz. Ebû Bekir’in ’Sıddıkıyyet? Hz. Ömer’in ’Farukiyyet? vasıfları anılarak ve İslâm’a hizmetleri belirtilerek şanları yüceltilir. Daha sonra nurlu Medine’de ’Cennetü’l Bakî?de bulunan bütün sahabe ve Ehl-i Beyt mezarlarını ziyaret etmek, büyük feyizlere ve bereketlere vesile olur. (4)
????
1. Âl-i İmran, 3/97.
2. Buharî, Hac, 4; Müslim, Hac 438.
3. Müslim, Hac 310.
4. Fay. Eserler: TDV İlmihali; Büyük İslâm İlmihali, Ömer Nasuhi Bilmen; İlm-i Hâl, S. Ahmed Arvasi; Nimet-i İslâm; Fıkıh Ansiklopedisi, Vehbe Zuhayli.
Erkan ve Âdâbıyla Haccın İfası
Özlenen Rehber Dergisi 34. Sayı
çok güzel bir makale okurken çok rahatladım ama arafatta vakfe neden duruluyor bununla ilgili yazılarıda ekleseydiniz daha güzel olurdu
çok güzelmiş fakat arafatta vakfe neden durulduğunu yazsaydınız çok iyi olurdu