Vermek, O’nun içinse vermektir; yoksa kayıptan başka bir şey değildir. Ne acı! Kâr edeyim derken zarar etmek.
Hâlbuki Allah katında bizi en kârlı çıkaracak amellerden birisidir vermek. Hem de büyük küçük demiyor, Rabbimiz (c.c). ’Gönülden verin de, ne verirseniz verin!’ buyuruyor adeta.
İnsan için en değerli mallarının O’nun yolunda harcanması, O’nun rızasını kazanmak, yakınlığına ermek isteyenler için ne büyük fırsat! Bu güzel ahlâk da zaten O’ndan geliyor kullarına!
Öyle ya, O (c.c) bize en sevgilisini ’Habib’ini’ göndermemiş miydi elçi olarak! Ve bizlere en sevgilisini gönderen Allah (c.c) bizlerden de en çok sevileni istiyor.
Vermeyi en iyi bilen, en güzel uygulayan da yine O’nun Habib’iydi. Efendimiz (a.s) bir gün mescid-i saadetlerinde cemaatle otururken bir çocuk gelip; ’Ya Rasûlallah! Annem benden bir gömlek istedi bulamadım. Annemin yanına eli boş dönmek de istemiyorum bana yardımcı olur musunuz?? demişti. Efendimiz (s.a.v.), çocuğa tebessüm edip, biraz sonra gelmesini söylemişti. Biraz zaman geçtikten sonra çocuk gelip; ’Ya Rasûlallah! Annem sizin gömleğinizi istiyor.? demişti de iki cihan güneşi Efendimiz çocuğu alıp evine götürmüş ve üzerindeki gömleği vermişti. ’Bu ne biçim istemektir! İnsanın üzerindeki gömlek istenir mi?? dememişti Allah’ın Rasûlü. Başka gömleği olmamasına rağmen üzerindeki gömleği çıkarıp vermişti. O’nun ahlâkıyla ahlâklanan sahabe de O’nun gibiydi. Öyle ya! Seven sevdiğine benzer. Sevmenin alâmetidir, sevilen gibi olmak. Çok mal vermede Hazreti Ebû Bekir’le yarışırdı hep Hazreti Ömer. Ne tuhaf değil mi? Bizler, mal yığmada birbirimizle yarışırken, onlar mal vermede yarışıyorlar!
Efendimiz (a.s) bir gün cemaatine: ’Haydi Allah için harcanacak bir şeyler getirin de fakirlerimizi doyuralım, ordumuzun ihtiyaçlarını karşılayalım!? demişti de Hz. Ebu Bekir (r.a) neyi var neyi yok her şeyini, evindeki serili kilimine mutfağındaki tabağına kadar her şeyini getirmişti Allah için. Peygamberimiz Hz. Ebu Bekir’in evde hiçbir şey bırakmadığını anlayınca sormuştu: ’Yâ Ebâ Bekr! Görüyorum ki her şeyini getirmişsin. Peki, eşine çocuklarına ne bıraktın?? Şöyle cevap vermişti Sıddîk-ı Ekber: ’Ya Rasûlallah! Ben onlara Allah ve Rasûl’ünü bıraktım. Onların Allah ve Rasûl’ünden başka bir şeye ihtiyaçları yoktur.?
İşte bu yüzden eşsizdi Sahabe-i Kiram?
Refik olan Allah (c.c), hiç kıyamıyor kullarına ve Habib’i ile mesaj gönderiyor: ’Yarım hurma ile de olsa vererek kendinizi ateşten koruyun, eğer bunu bulamıyorsanız güzel bir söz söyleyin.? diyor cömert sevgili. Böylece; vermenin, sadakanın ateşi söndüreceğini müjdeliyor biz günahkâr kullarına.
Ya Rabbi! Ne kadar merhametlisin!
Ey Rahman olan Allah’ım! Biz istemediğimiz zaman lütfediyorsun, istediğimiz zaman zaten veriyorsun. Hak etmesek de, layık olmasak da Sen’den Seni istiyoruz ve yalvarıyoruz Habib’inin diliyle:
’Sevgini ver Allah’ım, sevdiklerinin sevgisini ver Allah’ım, sevgini kazandıracak ameller ver Allah’ım.
Vermek [deneme]
Özlenen Rehber Dergisi 34. Sayı
Henüz hiç kimse yorum yazmadı.