Editörden
Özlenen Rehber Dergisi 30. Sayı
Kıymetli Rehber okurları!Hamdolsun ki, bu sayımızda da dopdolu bir içerikle siz okurlarımızla birlikteyiz. Büyük bir rahmet ayının bitiminde ve yine diğer bir mağfiret mevsiminin gölgesindeyiz. Affa muhtaç olan bizlere, merhameti bol olan Yüce Zât’ın mağfiret kapılarını istemeyenler müstesna herkese açtığı bir zamanda, Rasûlullah Efendimiz (s.a.v.)’in gecelerinde göz yaşlarıyla mescid kumlarını ıslattığı şâban-ı şerifin idrakindeyiz.Kuluz, işimiz de kulluktur. Bizler, mükevvenata, onu halk edenin ve hidayet yollarını öğrettiği Kutlu Nebî’nin bakışıyla bakmayı sever ve isteriz. Bir temâşâgâh olan âlem, işte bu nazariyeden seyredilince, imtihanın vücûdiyeti ve daimiliğine olan fehmimizde bir genişleme olur ki bu dahi zamandan istifade kapılarını bu yolun yolcularına açan büyük bir imkân olur.Kutlu zaman dilimlerinden ikincisi olan şâban-ı şerifin en belirgin iki özelliğinden ilki bu ayın Habîb-i Zîşân’ın ayı olması, diğeri de ismine de konu olan Berat gibi bir af gecesinin ikram edilmiş olmasıdır. Bu iki özelliği aynı anda, aynı havzada düşündüğümüz zaman karşımıza şu bileşke çıkar: Rasûlullah (s.a.v.) ve ümmetin affı. Bu iki kelimenin yan yana olması bize şefaat-i Rasûlullah’ı hatırlatıyor değil mi?Evet, ümmetine düşkün bir Peygamber ve ümmetinin affı hususunda büyük bir mağfiret gecesi... İster istemez kendimize şu soruyu sorarız: Acaba, bu gece bir anlamda şefaat gecesi mi? Rasûlullah’ın ayında O’na şefaatinde hisseyâb olacak kadar çok yakın olmak gerekir. Rasûlullah (s.a.v.)’e yakınlık ise... Aklıma hemen bir hadis-i şerif geliyor: ’Kıyamet gününde insanların Bana en yakın olanı, Bana en çok salât-ü selâm getirenidir.’(Tirmizî, Salât, 357.) Yapılacak şey belli değil mi?Kıymetli okurlar şâban ayı bizleri ramazana ulaştırması yönüyle apayrı bir kıymete haizdir. İnşallah bu ayımızı bol bol salât-ü selâm ile tezyin edelim. Cihan Serveri’nin ayında gönüllerimizde, getirdiğimiz salât-ü selâmların kuvvetiyle Habîb-i Kibriya Efendimizi misafir edelim. Bu ayların kıymetini bilelim. Kulluğumuzu yeniden gözden geçirip, gidişatımızın yeni bir muhasebesini yapalım ve inşallah üç ayların kıymetinin çok az bilindiği şu zamanda bu nimetten en güzel bir şekilde istifade eldim. Rehber ailesi olarak bizler de, idrak ettiğimiz şâban ayı ve Berat Gecesi’nden en güzel bir şekilde istifade edebilmemiz için birbirinden güzel çalışmalar hazırladık.Rahmetli Üstadımız Abdullah Fârukî el-Müceddidî Hazretlerinin Berat Kandili’nde yapmış olduğu bir sohbetin de yer aldığı eylül sayımızda Üstadımız, gece hakkında bilgiler vermekte ve bu gecenin ihyası için yapılması gereken ibadetler hususunda bizleri aydınlatmaktadır.Kadri büyük bir aydayız ve üç aylar ibadetlerimizde daha da hassas olmamız gereken bir aydır. İbadetle meşguliyetimizin ziyadeliği önemli olduğu kadar yaptığımız bu ibadetlerin niteliği de önemlidir. Başyazarımız Sayın Muzaffer Yalçın Hocaefendi’den de işte bu maksada matuf olarak Mekke’de yapmış olduğu bir sohbeti kaleme aldık. Rabbim, yaptığımız tüm ibadetlerimizi razı olduğu bir kulluk üzere kabul buyursun.Yine bu sayımızda şâban ayı ve Berat Gecesi’nin fazileti hakkında Seyfullah Kılınç ve Âmine Kara’nın çalışmalarını okuyacaksınız.Ölüm ve ötesi dosyamızda Cuma Ali Kara bizlere ölümün tefekkürü hususunda, bilgiler ve özellikle ölüm tefekkürünün sağladığı ayıklık ile kazandırdıkları hususunda önemli ipuçları veriyor. Ağızların tadını kaçıran ölüm gerçekte bizleri dünyadan koparmıyor aksine bu dünya tarlasından istifadelerimiz noktasında seçiciliğimizi artırıyor.İlgi ile okuyacağınızı umduğumuz makaleler cümlesinden olarak Recep Faruk Karabal ’Çocuk ve İbadet’ başlığı altında iyi bir zamanlama ile çocuğa verebileceğimiz dini hassasiyetler ve kazandırılan pozitif alışkanlıklara nasıl ulaşabileceğimiz hususunu işlerken, Erol Kılıç kardeşimiz, mezhepler arasındaki bazı uygulama farklılıklarına ve sebeplerine dikkat çekerek bu farklılıkların, ilmî birikimleri yeterli olmayanlarca sanıldığı üzere dinî bir zıtlaşma ya da kırılma kaynaklı olmadığına temas ederek bizlerin bu hususta takip edecekleri usûle de işaret etmektedir.Akidemizin doğruluğu ise şüphe götürmez bir gerçektir. Amel elbette îmandan sonra gelir ve îmanla kıymet bulur. İnsan, kimi zaman dikkatsizce bir söz sarf eder de bu söz onu hiç tahmin etmeyeceği bir neticeye götürür. Miyase Özcan sizler için hazırladığı çalışmasında küfür olarak kabul gören sûî lafızlara temas ederek bu husustaki bilgilerimizi tazelemektedir.Güzel bir akibet için güzel bir başlangıç ve güzel bir ömür idamesi gerekir. Hem kendimiz, ailemiz hem de kendilerinden sorumlu olduğumuz tüm ehl-ü iyalimiz için dinimizi güzel bir niyetle ve doğru kaynaklardan öğrenelim. İçerisinde bulunduğumuz şu kıymetli zaman dilimlerinden en güzel bir şekilde istifade edelim.Selâm ve dua ile...
s.a. abdurrahman hocam ben malatya doğanşehir liyim.şu an elazığ da ünv.son sınıf öğrencisiyim.sizlerin çalışmalarınızdan bizler razıyız rabbim de sizlerden razı olsun inşallah.Rabbim o güzeller güzeli nin(sav) yardımını üstünüzden ve üstümüzden eksik etmesin.selametle