Rabbimize sonsuz hamdü sena olsun ki, adeta birbiri ardına açılan rahmet ve mağfiret kapıları olan; Receb, Şaban ve Ramazan ayını içinde barındıran, manevî âlemlere terakkinin en üst seviyede yaşandığı mübarek ’üç aylar’a bizleri bir kere daha kavuşturdu.
Bu manevî mevsim; Regâib kandiliyle başlar, Miraç ve Berat’le devam eder, bin aydan daha hayırlı Kadir gecesiyle zirveye ulaşır, Ramazan bayramıyla da ’hitâmuhû misk’ olur, ilâhî bir bayramla sona erer.
Enes b. Mâlik (r.a.)’dan rivayet edildiğine göre şöyle demiştir: Nebi (s.a.v.) Receb (ayı) girdiği zaman:
أَللّٰهُمَّ بَارِكْ لَنَا ف۪ي رَجَبٍ وَشَعْبَانَ وَبَلِّغْنَا رَمَضَانَ
’Allah’ım! Receb ve Şa’ban (ayın)da bize bereket ver ve bizi Ramazan (ayın)a ulaştır.’ buyururdu. (Bezzâr, Müsned –el-Bahru’z-Zehhâr-, c.13, s.117, h.no:6496)
Bu rivayette bizlere ihtar edilen bazı hususları sıralarsak:
- Bu aylar, rahmet, hayır ve bereketle doludur.
- Bu münasebetle bu aylardan istifade için dua ve niyazda bulunulması gerekir.
- Receb ve Şaban ayı, kendisinde Ramazan’ın talep edileceği aylardır. Bu ise adeta bizlere, bu iki ayın Ramazan ayına hazırlık için ibadet ve itaat nevileriyle geçirilmesi gerektiğine işaret etmektedir.
Bu aylarda tutulan orucun fazileti:
Bu aylarda tutulan orucun fazileti hususunda varit olan bazı hadis-i şerifler şu şekildedir:
Receb ayı:
Osman b. Hâkim el-Ensâri’den rivayet edildiğine göre şöyle demiştir: Saîd b. Cübeyr’e Receb orucunu sordum. Biz o zaman Receb ayında bulunuyorduk. Şu cevâbı verdi: ’Ben, İbn-i Abbâs (r.anhümâ)’yı şunları söylerken işittim: ’Rasûlullah (s.a.v.) (bazen) biz: Bu artık orucu bırakmaz, deyinceye kadar oruç tutar, bazen de: Bu artık oruç tutmaz, deyinceye kadar orucu terk ederdi.’ (Müslim, Sıyâm, 34)
Şaban ayı:
Üsâme b. Zeyd (r.a.)’dan rivayet edildiğine göre şöyle demiştir: Dedim ki: ’Yâ Rasûlallah! Aylardan hiçbir ayda, Şaban’dan tuttuğun kadar oruç tuttuğunu görmedim!’ (Rasûlullah) şöyle buyurdu: ’Bu ay, Receb’le Ramazan arasında insanların kendisinden gafil oldukları bir aydır. Ve o, içerisinde amellerin, âlemlerin Rabbi olan Allah’a yükseltildiği bir aydır. Ben de amelimin oruçlu olduğum halde yükseltilmesinden hoşlanırım.’ (Nesâî, Sıyâm, 70)
Fazilet ve rahmet yüklü bu aylar hakkında ulemâ ve Allah dostları şunları söylemişlerdir:
’Receb, tevbe ayıdır; Şaban, muhabbet ayıdır; Ramazan, Hakk’a yakınlık bulma ayıdır.
Receb, hürmet ayıdır; Şaban, hizmet ayıdır; Ramazan, nimet ayıdır.
Receb ayında, iyilikler kat kat artar; Şaban ayında kötülükler kalkar; Ramazan ayında ikramlar gelmeye başlar.’
’Receb, ekim; Şaban, sulama; Ramazan ise, harman ayıdır.
Receb rüzgar, Şaban bulut, Ramazan ise yağmur gibidir.
Sene bir ağaçtır. Receb ayı, senenin yapraklanma günleridir. Şaban ayı, meyvelenme günleridir. Ramazan ayı ise, senenin meyvelerinin toplandığı günleridir.’ (İbn-i Receb el-Hanbelî, Letâifu’l-Meârif Fîmâ Li-Mevâsimi’l-Âmi Mine’l-Vezâif, s.234, Dâru İbn-i Kesîr, Dimeşk, 1999)
Receb ayının girmesiyle birlikte kavuşacağımız mübarek gün ve geceler, Cenâb-ı Hakk’a kulluk yolunda karşımıza çıkan önemli birer fırsattır. Receb ve Şaban aylarını güzel bir şekilde değerlendirebilmek, Ramazan ayından gerçek manada istifade açısından çok önemlidir. Bu sebeple bu ayları elden geldiği kadar ibadet ve taatle geçirmeli, af ve mağfiretini indirmesi için Rabbimiz’e bol bol dua ve niyazda bulunmalıyız.
RECEB AYI ve FAZİLETİ
’Receb’ kelimesi; herhangi bir şeyden korkmak, utanmak veya bir kimseyi heybetinden dolayı ululamak ve tazim etmek manalarına gelir.
Recebü’l-esabb: Bu ayda kulların amel defterlerine sevapların bol bol yazılmasından dolayı ’Recebü’l-esabb’ denmiştir. Recebü’l-esabb; Allah’ın rahmetinin, ikram ve ihsanlarının cûşa geldiği ay demektir.
Munsılu’l-Esinne: Cahiliye devrinde insanlar, Receb ayı geldiğinde kılıcı kınına, okları kılıfına koyar, bu aya hürmetlerinden dolayı savaşı terk eder, tüm harp aletlerini kaldırırlardı. Bu sebeple bu aya bu isim verilmiştir.
Şehrullâhi’l-esamm: Bu ismin verilmesi de yine Araplar bu ayda savaşmadıkları içindir. O kadar olurdu ki bu ayda hiç silah sesi duyulmazdı. Receb ayına bu ismin verilmesinin bir sebebi olarak da şu zikredilmektedir: Receb ayında Allah Teâlâ, hiç bir kavmi gazabına uğratmamış, geçmiş ümmetlerden hiç birine bu ayda azap etmemiştir.
Recebü’l-ferd: Receb ayına bu ismin verilmesinin sebebi; birbiri ardınca gelen diğer haram aylardan ayrı olmasıdır. Diğer üç haram ay, Zilkade, Zilhicce ve Muharrem birbiri ardınca gelir. Receb ayı ise, bu aylardan ayrı olarak yedinci sırada gelir.
Receb ayı haram aylardan (eşhuru’l-hurum) biridir. Nitekim Rasûl-i Ekrem (s.a.v.) bir hadislerinde şöyle buyurmuşlardır: ’Zaman, döne döne Allah’ın arz ve semâvâtı yarattığı gündeki düzenini tekrar buldu. Sene on iki aydır. Bunlardan dördü haram aydır. Haram aylar da üç tanesi peş peşe gelir: "Zilkade, Zilhicce ve Muharrem. Bir de Cumâdî ve Şâban ayları arasında yer alan Mudarlılar’ın Receb’i." (Buhârî, Bed’ü’l-Halk, 2)
Haram aylarda harp etmek Araplar arasında yasak kabul edilmişti. Bu hanif dininden kalmış bir hakikatti. İslâm’ın ilk dönemlerinde de haram aylarda savaşmak haram idi. Ancak daha sonra gelen âyet-i kerimelerle bu hüküm nesholunmuştur.
Bazı Şâfiî âlimleri, haram aylar içerisinde en faziletli, üstün ayın Receb ayı olduğunu söylemiştir. (İbn-i Receb el-Hanbelî, age., s.218)
İbn-i Abbâs (r.anhümâ)’nın şöyle dediği rivayet olunmuştur: ’Tümünde (yani tüm aylarda) nefislerinize zulmetmeyin. Sonra (Allah) bu (ay)lardan dört ayı (yani haram aylar olan Zilkade, Zilhicce, Muharrem ve Receb’i) seçti de onları haram kıldı ve hürmetlerini yüceltti. Onlarda (işlenen) günahı en büyük kıldı. Mükâfat ile salih ameli de en yüce kıldı.’ (Beyhakî, Şu’abu’l-Îmân, c.3, s.370, h.no:3806)
Bu Ayda Özellikle Yapılması Faydalı Olan Ameller:
Üç aylarda ve özellikle Receb ayında salih amelin, hayır ve hasenatın her türlüsüne tüm gücümüzle gayret etmeliyiz. Receb ayı içerisinde özellikle dikkat etmemiz gereken bazı amelleri şöyle sıralayabiliriz:
1- Kur’ân-ı Kerim tilaveti:
Cenâb-ı Hak, Kur’ân-ı Hakim’i Ramazan ayında indirmiştir. Ramazan ayı Kur’ân ayıdır. Bu nedenle mü’minin, Ramazan ayında Kur’ân’la ülfetinin kuvvetli olabilmesi için Receb ve Şaban ayında Kur’ân’la ülfet ve ünsiyetin artırılması, çokça okunması ve tefsir kitaplarından manalarının öğrenilmesi, tatbik edilmesi yolunda gayret sarf edilmesi gerekir.
Bu nedenledir ki Enes (r.a.)’dan gelen rivayette olduğu üzere: ’Şaban (ayı) girdiğinde Müslümanlar, Mushaflar’a (Kur’ânlara) yönelip, onlar(la meşgul olup) okurlardı. Zayıf ve miskin(ler)i Ramazan orucuna (hazırlayıp) kuvvetlendirmek için de mallarının zekâtını verirlerdi.’ (İbn-i Receb el-Hanbelî, age., s.258)
2- Oruç tutmak
Osman b. Hâkim el-Ensâri’den rivayet edildiğine göre şöyle demiştir: Saîd b. Cübeyr’e Receb orucunu sordum. Biz o zaman Receb ayında bulunuyorduk. Şu cevâbı verdi: ’Ben, İbn-i Abbâs (r.anhümâ)’yı şunları söylerken işittim: ’Rasûlullah (s.a.v.) (bazen) biz: Bu artık orucu bırakmaz, deyinceye kadar oruç tutar, bazen de: Bu artık oruç tutmaz, deyinceye kadar orucu terkederdi.’ (Müslim, Sıyâm, 34)
Peygamberimizin, Ramazan dışındaki her ayda tutumu bu şekildeydi. O’nun, Ramazan ayı dışında herhangi bir ayı tamamen oruç tuttuğu mervi değildir. Fakat Receb ayında oruç tutmak, haram aylardan biri olması nedeniyle teşvik edilmiştir. Bu hususta Ebû Dâvûd’da yer alan hadis-i şerif şöyledir:
Mucîbe el-Bâhiliyye’nin babası -veya amcası-ndan ri¬vayet ettiğine göre; muhakkak ki o (yani Bâhiliyye’nin babası veya amcası) Rasûlullah (s.a.v.)’e geldi, sonra (memleketine dönmek üzere) ayrıldı. Bir sene sonra hali ve şekli değiş¬miş bir vaziyette O’na (yani Rasûlullah’a) yine geldi ve: ’Yâ Rasûlallah! Beni tanımıyor musun?’ dedi. (Rasûlullah): ’Sen de kimsin?’ buyurdu. (O): ’Ben, geçen sene sana gelmiş olan Bâhilî’yim!’ dedi. (Rasûlullah): ’Seni ne değiştirdi? (Seni bu hale getiren nedir?) Hâlbuki sen güzel görünüşlü idin!’ buyurdu. (O): ’Senden ayrıldığımdan beri gece(leri) hariç hiç yemek yemedim, (yani her gün oruç tuttum).’ dedi. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.): ’Kendine niçin azap (eziyet) ettin?’ buyurdu. Sonra şöyle buyurdu: ’Sabır (yani Ramazan) ayını(n tümünde) ve her aydan bir gün oruç tut!’ buyurdu. (O): ’Benim için (oruç miktarını) artır çünkü bende (buna) kuvvet var.’ dedi. (Rasûlullah): ’(O halde Ramazanla birlikte her aydan) iki gün oruç tut.’ buyurdu. (O yine): ’Benim için (oruç miktarını) artır!’ dedi. (Rasûlullah): ’(O halde Ramazanla birlikte her aydan) üç gün oruç tut!’ buyurdu. (O yine): ’Benim için (oruç miktarını) artır!’ dedi. (Rasûlullah) üç parmağıyla, onları yumup sonra açarak işaret etti ve: ’Haram (ay)lardan (üç gün) oruç tut ve (üç gün orucu) bırak, haram (ay)lardan (üç gün) oruç tut ve (üç gün orucu) bırak, haram (ay)lardan (üç gün) oruç tut ve (üç gün orucu) bırak! (Bu hal üzere haram ayların yarısını oruçla geçir.)’ buyurdu. (Ebû Dâvûd, Sıyâm, 54)
Peygamberimiz (s.a.v.)’in bu son sözüne göre bir yıl içerisinde tutulacak olan nafile oruçların son haddi -Ramazan hariç olmak üzere- 81 gün olmuş olmaktadır. Haram ayların her birinde 15 gün olmak üzere dört ayın toplamında 60 gün, geri kalan yedi aydan her birinde de üçer günden 21 gün daha eklenince tamamı 81 gün etmiş olur.
Peygamberimiz (s.a.v.)’in üç parmağını yumup açarak: "Haram aylardan bu kadar tut, sonra terk et’ şeklindeki buyruğunu: ’Haram ayların ilk üçü olan Zilkade, Zilhicce ve Muharrem’in tamamında tut, sonra terk et!’ manasında anlayanlar da olmuştur.
Nitekim Selef-i Salihin’den İbn-i Ömer (r.a.), Hasan-ı Basrî ve Ebû İshâk es-Sebîî (rh.aleyhimâ)’nın haram ayların tümünü oruçla geçirdikleri rivayet edilir. Sevrî de: ’Haram aylar, kendisinde oruç tutmam hususunda bana daha sevimlidir.’ demiştir. (İbn-i Receb el-Hanbelî, age., s.229)
Atâ’dan rivayet edildiğine göre; muhakkak ki Urve, Abdullâh b. Ömer (r.anhümâ)’ya: ’Rasûlullah (s.a.v.) Receb (ayın)da oruç tutar mıydı?’ dedi. (İbn-i Ömer de cevaben): ’Evet ve onu şerefli sayıyor (yüceltiyor)du.’ dedi. (Hindî, Kenzu’l-Ummâl, Savm, Savm-i Âşûrâ, c.8, s.657, h.no:24601, Müessesetu’r-Risâle, Beyrut, 1985)
Her ayda sünnet olan, şu rivayetlerde fazileti zikredildiği şekilde üç gün oruç tutmaktır:
’Ameller Allah’a Pazartesi ve Perşembe günleri arz edilir. Bu nedenle ben de amelimin oruçlu iken arz edilmesini istiyorum.’ (Tirmizî, Savm, 44)
’Ayda üç gün oruç tutmak, ayın tamamını oruç tutmaktır.’ (Müslim, Sıyâm, 35)
’Her aydan üç gün, bir de ramazândan ramazana tutulan oruç, bütün sene oruç tutmak demektir. (Müslim, Sıyâm, 36)
3- Bu ayda zekâtlar hesap edilir ve verilir:
Her ne kadar Ramazan’da verilmesi daha efdal görülmüşse de zekâtları bu aya denk gelen Müslümanlar bir an önce vermelidir. Peygamberimizden bu yönde bir rivayet zikredilmemişse de Muvattâ’da şöyle bir rivayet zikredilmektedir:
Sâib b. Zeyd’den rivayet edildiğine göre; Osman b. Affan şöyle derdi: ’İşte bu (Receb, Şaban, Ramazan ya da Muharrem ayı), zekâtınızın (hesap edilip verilmesi) ayıdır. Şu halde artık her kimin üzerinde bir borç varsa, borcunu ödesin. Ta ki mallarınız toplansın ve ondan zekâtı ödeyesiniz.’ (Muvattâ, Zekât, 8)
İbn-i Receb, insanların bu ayda zekâtlarını vermeyi adet haline getirdiklerini söylemiş ve bu rivayeti zikrederek ismi zikredilmeyen, müphem bırakılan ayın Receb ayı olduğunu ifade etmiştir. (İbn-i Receb el-Hanbelî, age., s.231)
4- Büyük ve küçük günahlardan sakınmalıdır:
Her zaman olduğu gibi bu aylarda da günahlardan sakınmalı ve salih amele tutunmalıdır. Zira bu ay, haram aylardandır.
Nitekim: ’Şüphesiz Allah’ın gökleri ve yeri yarattığı günkü yazısında, Allah katında ayların sayısı on ikidir.’ (buyruğun)dan ’Bunlardan dördü haram aylardır. İşte bu Allah’ın dosdoğru kanunudur. Öyleyse o aylarda kendinize zulmetmeyin.’ (et-Tevbe, 9/36) buyruğuna kadar(ki âyet) hakkında İbn-i Abbâs (r.anhümâ)’dan rivayet edildiğine şöyle demiştir: ’Tümünde (yani tüm aylarda) nefislerinize zulmetmeyin. Sonra (Allah) bu (ay)lardan dört ayı seçti de onları haram kıldı ve hürmetlerini yüceltti. Onlarda (işlenen) günahı en büyük kıldı. Mükâfat ile salih ameli de en yüce kıldı.’ (Beyhakî, Şu’abu’l-Îmân, c.3, s.370, h.no:3806)
5- Bu ayda dua etmelidir:
Receb ayı, duaların kabul edildiği bir aydır. Cahiliye döneminde insanlar, bu ayda duaya önem verirlerdi. Özellikle kendilerine zulmeden aleyhinde bu ayda dua ederlerdi. Zira Allah, bu ayda yaptıkları duayı geri çevirmezdi. (İbn-i Receb el-Hanbelî, age., s.233)
Bizler de Müslümanlara yönelik yapılan zulümlere karşı her zamankinden daha çok bu ayda dua edelim.
Bu ayda özellikle Peygamberimizden rivayet edilen şu duayı yapmayı ihmal etmeyelim.
’Allah’ım! Receb ve Şa’ban (ayın)da bize bereket ver ve bizi Ramazan (ayın)a ulaştır.’ buyururdu. (Bezzâr, Müsned –el-Bahru’z-Zehhâr-, c.13, s.117, h.no:6496)
Bu duayla, salih amellerin işleneceği zamana kadar yaşamak dilenmektedir. Salihler, en son amellerinin, en faziletli salih ameller olmasını arzu ederler, hac ya da Ramazan orucundan sonra ölmeyi ve bu şekilde affa nail olmayı temenni ederlerdi. (İbn-i Receb el-Hanbelî, age., s.234)
REGÂİP GECESİ
Receb ayının ilk Cuma gecesine ’Regâip’ denmektedir.
Regâip, arapça bir kelimedir ve "ra-ğa-be" kökünden gelmektedir.
"Ra-ğa-be", kelime olarak, herhangi bir şeyi istemek, arzulamak, ona karşı meyletmek ve onu elde etmek için çaba sarf etmek demektir.
Bu gece, Cuma gecesidir. Bu gece ve gündüzünde getirilen salavâtı Şerifeler Peygamberimize vasıtasız ulaşır.
Evs b. Evs (r.a)’in Nebi (s.a.v.)’den rivayet ettiğine göre şöyle buyurmuştur: ’Muhakkak ki Cuma günü, günlerinizin en faziletlilerindendir. Âdem (a.s.) onda yaratıldı ve (ruhu) onda kabzolundu. Nefha (ikinci sûr üfürülmesi) onda¬dır ve sa’ka (birinci sûr üfürülmesi) ondadır. Öyleyse bana çok salâvat getirin. Zira (o günkü) salavâtınız bana arz olunur.’ (Sahâbeler): ’Yâ Rasûlallah! Sen (yer tarafından) yenmişken, -(Şeddâd dedi ki): Yani diyorlar ki: ’çürümüşken’- bizim salâvatımız sana nasıl sunulur?’ dediler. (Rasûlullah): ’Muhakkak Allah Azze ve Celle, yere Peygamberlerin (a.s.) cesetlerini yemesini haram kıldı.’ buyurdu. (Nesâî, Cumu’a, 5)
Rasûlullah (s.a.v.) buyurdular ki: "Kim bana (bir kere) salât okursa Allah da ona on salât okur (rahmet, lütüf ve ihsan eder) ve on günahı affedilir, (mertebesi) on derece yükseltilir." (Nesâî, Sehv 55)
Üç ayların ve hususiyle Receb ayının hepimiz için hayırlara vesile olmasını ve kendisine layıkıyla kulluk yapanlardan olmayı Cenâb-ı Hakk’tan niyaz ediyoruz!
Üç Aylar
Özlenen Rehber Dergisi 145. Sayı
Henüz hiç kimse yorum yazmadı.