Özlenen Rehber Dergisi

121.Sayı

Marka Tutkunluğu

Berda AKSOY ÇETİN Özlenen Rehber Dergisi 121. Sayı
Marka, ürünleri benzerlerinden ayırt etmek amacı ile kullanılan, farklı isim, şekil, ambalaj, sayı vb. içeren sembollerdir. Asıl manasının bu şekilde olduğu marka kelimesi herkesin zihninde bu anlamı çağrıştırmaz. Nedense marka deyince insanların aklına para, gösteriş daha çabuk gelir.
Gençlerin ergenlik dönemi ile birlikte kimlik arayışına girmesi ve kendini kanıtlama çabası ile başlar aslında marka sevdası. Kişi en çok o dönemlerde kendini ispatlamak ister. Eğer ki sağlam bir çevreye sahip değilse ve çevresinde isme sevdalı arkadaşları da varsa onlardan etkilenmesi olağandır. Gerçi marka sevdalısı olan sadece gençler değil çoğu yetişkinler çocuklardan daha sevdalı. Özellikle maddi geliri kuvvetli olan ailelerde ve çocuklarında markanın ve getirdiklerinin izlerini görmek daha mümkün.
Etkilerinden biraz bahsedecek olursak; öncelikle kendini üstün görmek ile başlayabiliriz. Yaradılışta hiçbir üstünlüğü olmayan canlı, kendisine bahşedilen para ile kendisini göklerde görüyor! Sanki giyindiği kıyafet ya da kullandığı herhangi bir şey ona şan kazandırmış gibi. Maddi açıdan yetersiz olan insanları hakir görmek, ezmeye çabalamak insanın kendi içine açtığı bir yaradır. Kaliteli, güzel giyinmeyi her insan ister tabi. İstemesi de gayet doğaldır. Burada kastettiğimiz şey kalite ile markanın birbirine karıştırılması. Ürünlerin kalitesi için değil de markası için tercih edilmesi. Hatta paranın marka ile eşitlenmesi. Hatalı olan ve insandaki çoğu nefsani davranışları ortaya çıkartan da bu zihniyettir işte. Bizim bu makaleyi kaleme almaktaki maksadımız da, işte bu eşleştirmenin bir an evvel zihinlerden atılmasını kolaylaştırmaktır.
Ürünleri kaliteli olduğu için, daha uzun süre ve sağlam giyebilmek için ya da daha lezzetli ve sağlıklı bir şekilde tüketebilmek için kalite aranmalıdır. Sadece etiketine bakıp, markası iyi diye gözleri kapalı bir alışveriş yaparsak o alışveriş olmaktan çıkar. İsme verilmiş bir para olur ki bu da israftır. Çoğu insanda parası yüksek ise kalitelidir mantığı da yer etmiştir. Bu da yanlıştır. Kimse demiyor ki ucuz, kalitesiz, sağlıksız, bir kullanım sonucunda mahvolacak ürünleri kullanalım diye. Doğrusu, tüketeceğimiz ürün her ne olursa olsun; giyecek, yiyecek hiç fark etmez, sadece kaliteli, kullanışlı, sağlıklı olsun düşüncesi ile alışveriş yapalım. Aksini yaparsak devamlı israf etmiş oluruz. Maddi açıdan fazla harcamalar yaptığımız gibi sonrası için de önüne geçilemeyen hatalar yapmış olabiliriz.
Belli bir miktar paraya sahip olmak gelişi güzel alış veriş yapmayı mübah kılar mı? Ya da imkanlarımızın yerinde olması, ihtiyacı olmadığı halde devamlı bir alışveriş yapmayı mı gerektirir? Herkes önce bu sorunun yanıtını kendi içinde vermeli. Gelişi güzel alışveriş gereksiz ve aşırı harcamalar insana sadece belirli bir zaman mutluluk getirir. Bir zaman sonra aldıkları ile de tatmin olamaz hale gelir. Hep daha fazlasını alma, isteme arzusu önüne geçilemeyen hatalara sebep olur. Ve insan kendi eli ile sonunu hazırlar.
Sadece marka ürünleri seçmeyi kendilerine ilke edinen çoğu insanın bir sorunu da güven eksikliğidir. Kendilerinde bulamadıkları güveni ya da başka yönlerden sağlayamadıkları saygınlığı, değeri giyim kuşamları ile kazanmaya çalışıyorlar. Kendilerini giydikleri, yedikleri içtikleri ile kısacası yaptıkları her alışveriş ile kanıtlamaya çalışıyorlar. Bir insanın kendisini bu konularda kanıtlamaya çalışmasının tek nedeni de kişiliği ile kazanamadığı yeri kumaşlarla kazanmaya çalışmasıdır. Bu da toplumumuzun büyük bir kısmı tarafından harfiyen uygulanmaktadır. Ne yazık ki insanımız karşısındaki kişide insanlıktan daha başka şeyler arıyor. Aranan şey başka olunca, ona göre cevap vereni de illaki oluyor.

Marka Statü müdür ?
Markayı gözünde büyüten, ulaşmak içinde çok çabalayan birçok insan tanıdım. Bu arada insanlara kusurlarını kabul ettirmenin zorluğu da bilinen bir şey.. Topluma yararı olan, saygı gören, sevilir bir kişi olmak ve belli bir statüde yer almak her insanın isteyeceği şeylerdir. İnsanın belirli bir seviyeye gelmesi, kendini geliştirmesi, toplumda yer edinebilmesi için öncelikle erdemli, ahlaklı bir insan olması ve çalışması lazım. Bir insan ne iş ile meşgul oluyorsa güvenilir olmalı ve o konuda en iyi olmayı amaç edinmeli. Hangi konuda çalışıyorsa o konuda kendini geliştirmesi, yaptıkları ile, kişiliği, zekâsı ile sayılmalı ve sevilmelidir. Gerçek anlamda statü böyle kazanılır. Ancak bizim toplumumuzda statü kazanma anlayışı biraz farklı. Statü kazanmak deyince çoğu insanın aklına varlık, mal, mülk gelir. Bir kişi varlık sahibi baştan aşağı marka ise, o kişinin zekasının eksilere tekabül etmesi iş, güç sahibi olmaması, kültür bakımından yetersiz olması, konuştuğu zaman edep sınırlarının en üstüne çıkması vs. bunlar hiç önemli olmuyor. Toplumumuzda, gerek televizyonlarda gerek sokaklarda, caddelerde bunların örnekleri o kadar çok ki.. Bunlardan ibret alıp "marka tüm bu ayıpları kapatır mı?" diye düşünmek lazım.
Şimdilerde sokaklarda afişlerle tanıtılan marka ürünler, artık televizyon reklamlarında da tanıtılıyor. Kıyafetlerin tesettüre uygun olanı olmayanı her çeşit ürünün reklamı sürekli gösteriliyor. Toplum tarafından ün kazandırılmış, ekranlarda boy gösteren ünlü diye bilinen şahısların üzerlerinde marka ürünlerin gösterilmesi hem daha çok satışa sebep oluyor hem de daha dikkat çekiyor. Gençlerin hayran kitlesi oluşturduğu kişileri taklit etmeleri, giydikleri markalara da hayran olmalarına sebep oluyor. Zaten marka ürünlerin üreticileri de bu gerçeği göz önünde bulundurarak tanıtım yapıyor. Ne kadar çok hayran kitlesine sahip, ün yapmış birisi ile tanıtımını yaparsa daha çok kâr elde edeceğimi biliyor. Sonuçta da kimlik bulma aşamasında olan gençlerimiz ve çevresinde önce taklit başlıyor. Neticede de etikete değer veren bir toplum ortaya çıkıyor. Tabii bu marka ürünler büyük paralar ile elde ediliyor ancak doğru ya da yanlış olmasının önemini düşünmeyen kişiler tarafından da ürünlerin sahteleri çoğu kimsenin değimi ile çakmaları da üretiliyor. Kimi gerçeğini alıp gururla taşımayı kimisi de sahtesini alıp aynı amaç ile taşımayı tercih ediyor. Aslında her ikisinin de amacı aynı. Marka ile kazanıldığına inanılan şey her neyse onlar da onu kazanmak için çabalıyor. Bunları sonlandırmak da yine bilinçli anne, baba ve çevreye düşüyor. Eğer ki çevre, aile de marka sevdalısı ise işte o zaman istemeyerek de olsa bu sese kulak vermeleri kendilerinin yararına olur.
Sonuçta insan fuzuli harcamalar ile, sırf etikete verilmiş, kiminin bir aylık geçim kaynağına eşdeğer olan miktarlar ile harcama yapması ona ne kadar huzur mutluluk verebilir ki. İnsan kendini düşündüğü kadar biraz da çevresini düşünmeli. Ben alabiliyorum ya da benim gücüm var diyerek sadece kendi nefsini düşünerek savurganlık yapacak şekilde harcama yapmak, "israf haramdır" hükmünce karşılığı bu dünyada çoklarınca hissedilmese de ahirette de büyük sıkıntıların kaynağı olacaktır.

Sonuç
Aslında acizliğin de bir göstergesidir bir isme tutkun yaşamak. Aşırı harcamalar yaparak sadece marka olduğu için bir ürüne para vermek kişiyi birikim yapamaz hale getirir. Gereksiz harcamalar sonrasında büyük sıkıntılar çıkabilir. Ailede huzur kalmaz ve daha birçok kötü sonuca neden olabilir.
Marka aslında bir hastalıktır. Bir kişi bu hastalığı taşıyorsa o hastalık sahibi insanlarla muhatap olmaktan zevk alır. Diğer insanları küçük görmesi bir yana insanlara değer veremez. Çünkü o kişi dostlarını insan olmalarına göre değil, giyim kuşamına göre seçmiştir ve zaten böyle bir kişi erdemli ve faziletli kimseleri tanıyamaz. Farklı amaç uğruna bir arkadaşlıktır onlarınki, aynı markaları giyiyorlar diye aynı statüye sahip olduklarına inanmaktan ibarettir ve basit bir hazdır sadece!
Böyle bir zihniyetle kurulan ilişkide hiçbir şekilde samimiyet aranmaz, aranamaz. Bu ve benzeri hallerin cereyan ettiği bireyler de daha evvel söylediğimiz gibi kişilik yönünden yoksun olan insanlardır. Unutulmamalıdır, kişinin değeri kişiliği nispetindedir. Marka ürünleri tercih ediyor diye kimse kimseden üstün değildir,olamaz da.
Bu içeriğe yorum yazabilirsiniz

  • Ercan

    Bircok kiyafet vardir ki marka adi altinda satilan kiyafetten kat kat daha kullanisli ve dayanikli lakin insanlar her nedense bunlar yerine bunlardan kat kat daha pahaliya satilan urunleri tercih ediyor ve gosteris yapma cabasi icine giriyorlar.Rabbim bizleri o tur insanlardan uzak eykesin ve onlardan olmamayi nasip eyler insallah.Yureginize ve dilinize saglik,selametle.

1 kişi yorum yazdı.