Özlenen Rehber Dergisi

21.Sayı

Bin Aydan Daha Hayırlı Olan Kadir Gecesi ve Fazileti

Cuma Ali KARA Özlenen Rehber Dergisi 21. Sayı
Hamd âlemleri yoktan var eden, Zât-ı Akdes olan Hz. Allah (c.c.)’a mahsustur. Salât-ü selamların en güzeli, en ekmeli Habib-i Kibriya Efendimiz’e, âline, ehl-i beytine, ashabına, kıyamete kadar gelecek olan bütün zürriyetine olsun.

Kainatı yoktan halk eden, zamanları ve mekanları yaratan yüce Rabbimizin, ümmetlerin içinden en hayırlı ümmet olarak çıkarılan Muhammed (s.a.v.) ümmetine, Habîb-i Edîbi hürmetine bahşettiği bazı hususiyetlerden biri de Kadir Gecesi’dir. Rabbimizin kıymet verdiği ve mübarek kıldığı mekan ve zaman dilimleri vardır. İşte Ramazan ayı ve bu ayda bulunan mübarek Kadir Gecesi Sübhân Hakk’ın kıymetlendirdiği, mübarek kıldığı zaman dilimlerinden biridir. Bu günlere ihtiram edilmesi yüce Allah’ın ve Habib’inin bu günlere verdiği değer ve kıymetten kaynaklanır.

Hz. Enes bin Malik (r.a.) anlatıyor: ’Ramazan ayı girmişti, Rasûlullah (s.a.v.) buyurdular ki: ’Bu mübarek aya girmiş bulunuyorsunuz. Bu ayda bir gece vardır ki bin aydan hayırlıdır. Bu gecenin hayır ve bereketinden mahrum kalan kimse bütün hayırlardan mahrum kalmış gibidir. Onun hayrı ise sadece (uhrevi saadetten) mahrum kimseye haramdır.’(1)

Yüce Rabbimiz Kur’ân-ı Hakim’de bu gecenin ehemmiyetini izhar etmek için başlı başına bir sûre indirmiştir ki, bu sûreyi mübarek gecenin adıyla tesmiye etmiştir. Bu sûre-i celîlenin sebebi nüzûlü hakkında çeşitli rivayetler vardır. Bunlardan bazılarını zikredelim:

’Hz. Peygamber (s.a.v.) İsrailoğulları’ndan bir erin Allah yolunda bin ay silah giyinerek savaştığını anlatmıştı. Müslümanlar buna şaştılar ve amelleri kendilerine pek küçük göründü. Allah Teâlâ da bu sûreyi inzal buyurdu.’(2)

İbn-ü Ebi Hatim’in Ali b. Urve’den rivayetiyle; ’Rasûlullah (s.a.v.) bir gün İsrailoğulları’ndan dört kişinin seksen sene Allah’a ibadet edip ancak göz açıp kapanıncaya kadar bir zaman günah işlediklerini anlatmış, Eyyûb’u, Zekeriya’yı, Hazkil b. Acüz’ü, Yûşa b. Nun’u zikretmişti. Ashâb-ı Kiram buna hayret ettiler. Bunun üzerine Cebrail (a.s.) gelip; ’Ey Muhammed! Ümmetin o birkaç kişinin seksen sene ibadetinden hayrete düştüler. Allah Teâlâ sana ondan daha hayırlısını indirmiştir’ diye Kadir sûresini okudu da; ’İşte bu senin ve ümmetinin hayran kaldığınızdan daha hayırlıdır’ dedi. Rasûlullah (s.a.v.) de çok sevindi. (3)

İmam Malik’in ’Muvatta’da naklettiğine göre, Rasûlullah (s.a.v.) kendi ümmetinin ömürlerini kısa sayarak başkalarının uzun ömürde yaptıkları amellere yetişememelerinden endişe etmişti. Allah Teâlâ da ona (s.a.v.) Kadir Gecesi’ni verdi ve onu diğer ümmetlerin bin ayından daha hayırlı kıldı. (4)

Bu rivayetlerden de anlaşılıyor ki, Rabbimiz Kadir Gecesi’ni ve bu gecede yapılan ibadeti kendi yolunda yapılan bin yıllık ibadetten daha faziletli ve değerli kılıp Habib’ine ve ümmetine hediye etmiştir.

Kadir Gecesi’nin bu kadar nur ve tecellilere mazhar olması, kıyamete kadar milyonlarca insana ışık saçan ve hidayetlerine vesile olup dünya ve ahirette rehberimiz olan Kur’ân-ı Kerîm’in bu gecede inzal buyurmasındandır. Nitekim Rabbimiz ilk ayette ’Biz O’nu (Kur’ân’ı) Kadir Gecesi’nde indirdik’ buyurur. Müfessirler şöyle demektedir: ’Allah Teâlâ Kadir Gecesi’nde Kur’ân-ı Kerîm’i levh-i mahfuz’dan dünya semasına bir bütün olarak indirdi. Ondan sonra Cebrail (a.s.) Allah’ın izni ve emriyle 23 yılda peyder pey ihtiyaca göre Rasûlullah (s.a.v.)’e vahiy yoluyla getirmiştir. İlk vahiy olan Alak sûresinin ilk beş ayeti de bu gecede gelerek vahyin başlangıcını teşkil etmiştir.

Bu geceye ’Kadir Gecesi’ denilmesinin hikmetine gelince; ’Kadr’ kelimesi Arapça’da hüküm, haya, takdir, şeref ve azamet, baskı yapmak manalarına gelir. Ed-Duhan sûresinde bu gecen için şöyle buyurmuştur; ’Biz Onu (Kur’ân’ı) mübarek bir gecede indirdik. Çünkü biz uyarıcıyız. O gecede her hikmetli iş bir birinden ayırt edilir.’(5)

İkrime (r.a.) dışındaki bütün müfessirler ayette geçen mübarek gecenin Kadir Gecesi olduğunu söylemişlerdir. İbni Abbas Hz.’leri şöyle demiştir: ’Cenâb-ı Hak ezeli mukadderatını; bu geceden gelecek Kadir Gecesi’ne kadar olacak bütün yağmur, rızık, öldürme ve diriltme (doğacaklar) ve diğer şeyleri memur olan meleklerine teslim eder.

Bu gece şeref, azamet, ilahi nur ve tecelliler gecesidir ki, bu da Kur’ân’ın bu gecede inmesindendir. Yine bu geceye tazyik (sıkıştırma, daraltma) gecesi denmiştir. Bunun sebebi ise o gece yeryüzüne o kadar melek inecektir ki yer onlara dar gelir (6)

Bu gecenin ne kadar ehemmiyet arz ettiğini vurgulamak ve te’kid için Kadir sûresinin ikinci ayetinde Rabbimizin (c.c.) Habib’ine; ’Kadir ve şeref gecesini sana bildiren nedir?’ Diye soru siğasıyla hitap etmesiyle de bu gecenin şanının ne kadar yüce olduğu belirtmiştir. Bundan sonraki ayette ise bu gecenin üstünlüğü, ’Kadir Gecesi bin aydan daha hayırlıdır’ ifadesiyle bariz bir şekilde ortaya konur. Çünkü Kur’ân-ı Kerîm’i inzal şerefi sadece bu geceye verilmiştir. Hz. Abdulkadir Geylânî (k.s.) bu ayeti şöyle tefsir etmişlerdir: ’Kadir Gecesi’nde yapılan bir amel, içinde Kadir Gecesi bulunmayan bin aylık amelden daha hayırlıdır. (7)

Bu gecenin mükerremiyetinin diğer bir vehci ise yüce Allah’ın o seneden bir sonraki seneye kadar takdir ve hükmettiği her türlü iş için melekler ve Cebrail (a.s.)’ın Rablerinin emriyle o gece yeryüzüne inmesidir. Her türlü hayrı, iyiliği ve güzellikleri getirirler. Kadir Gecesi günün başlangıcından tan yeri ağarıncaya kadar bir selamettir. O gece melekler yeryüzündekilere selam verirler, müminleri selamlarlar.

Yine bu gece hakkında meşhur sahabe Ebu Hureyre (r.a.) şöyle der: ’Kadir Gecesi yeryüzüne sayılmayacak kadar çok melek iner. Onların inmeleri için gök kapıları açılır. Nurlar yükselir, büyük bir tecelli hasıl olur. Kadir Gecesi’nde melekût ayan beyan olur. Bu halde insanların durumu birbirine uymaz. İnsanlardan bir kısmına göklerin ve yerin sırrı açılır. Onun için göklerden perdeler kaldırılır. Göklerde melekleri kendi suretlerinde kıyam halinde, oturur halde, rüku, secde eder halde zikrederek tesbih ve tehlil eder, şükreder halde görür. İnsanlardan bazısına cennet bütün içindekileriyle ayan beyan olur. Oradaki evleri, köşkleri, hurileri, arşı, peygamberleri, velileri, sıddıkların makamlarını müşahede eder, hayran olur. Cehennemi ve cehennemin azap çukurlarını da görüp müşahede eder. (8)

Dikkat etmemiz gereken asıl gaye, açılan bu sırlar ve nimetlere takılmak değil, bu güzelliklerin sahibi ve yaratıcısının rızasını kazanmak olmalıdır. En büyük nimet budur. İbadet, kulluk, itaat yalnız Allah için yapılır, O’nun emri olduğu için yapılır.

KADİR GECESİ’NİN VAKTİ NE ZAMANDIR ?

Cenâb-ı Hak, Kadir Gecesi’nin hangi gün olduğunu tam belirtmeyip ramazan ayının günlerinde gizli tutmuştur. Hak Teâlâ, bir çok şey gibi Kadir Gecesi’ni de hikmeti icabı gizlemiştir. Şöyle ki, her bir gecesi ihya edilsin diye Kadir Gecesi’ni Ramazan geceleri arasına gizlemiştir. Kadir Gecesinin açık olarak belli olması bazı insanları tembelliğe sürükleyebilir ve diğer günleri gafletle geçirebilirler. İşte bunun gibi ’orta namazı’ beş vakte gizlemiştir ki, beş vakit namaz muhafaza edilsin diye; İsmi A’zam’ı Kur’ân’ın içinde gizlemiştir ki, bütün Kur’ân’ı okunsun diye; rızasını tââtler içinde gizledi ki, her günahtan kaçınılsın diye; kıyametin ne zaman kopacağını gizlemiştir ki, daima ehl-i îman sakınsın diye; eceli gizledi ki, mümin daima hazırlıklı olsun diye. (9)

Ancak Kadir Gecesi, aşağıda zikredeceğimiz hadis-i şerifler mucibince Ramazan’ın son on gününde aranmalıdır. Ramazan’ın son on gününde ise 21-23-25-27-29 gibi tek gecelere rastladığını teyit eden rivayetler de vardır. Ümmet içinde en yaygın görüş Ramazan’ın 27. gecesi olarak bilinmektedir. Şimdi ilgili hadislere geçelim:

İbn Ömer (r.a.) anlatıyor: ’Rasûlullah (s.a.v.)’e Kadir Gecesi (Ramazanın neresinde) diye sorulmuştur. O, Ramazanın tamamında diye cevap vermiştir.’ (10)

Yine İbn Ömer (r.a.) anlatıyor: ’Hz. Peygamber’in ashabından bazılarına rüyalarında Kadir Gecesi’nin Ramazan’ın son yedisinde olduğu gösterildi. Rüyalar kendisine anlatılınca Efendimiz (s.a.v.): ’Görüyorum ki rüyanız son yediye tekabül etmektedir. Öyleyse Kadir Gecesini aramak isteyen son yedide arasın’ buyurdu.’ (11)

KADİR GECESİNİ İHYA ETMEK

Sayılamayacak kadar şerefi ve fazileti, lütf-u ilâhiyeyi, mağfireti, cehennemden azat olma, Hak Teâlâ’nın rızasını elde etme gibi nimetleri içinde barındıran bu gece elbette şanına yakışır bir şekilde ihya edilmelidir. Müslim’in Hz. Âişe (r.anhâ) rivayetiyle; Rasûlullah (s.a.v.) ramazan ayında, diğer aylardaki ibadetinden fazla ibadet ederdi. Ramazanın son on gününde de ramazanın diğer günlerinden daha fazla ibadet ederdi.

Yine Âişe (r.a.)’den rivayetle; ’Yâ Rasûlallah! Herhangi bir gecenin Kadir Gecesi olduğunu anlarsam o gecede ne diyeyim?’ Diye sordum. ’Allah’ım şüphesiz sen bağışlayıcısın günah bağışlamayı seversin. Benim günahlarımı bağışla (diye dua et)’; ’Yâ Âişe! Sen o geceye ulaşırsan Allah’tan afiyet iste’ buyurmuştur. (12)

Rasûlullah Efendimiz’in yaptığı bu duayı daima dillerimize vird edinip yapmamız gerekir. Efendimiz hiç günahı yok iken ayakları şişercesine ibadet ederdi. O halde biz günahkar kullara hayatında ve vefatından sonra da güzel örnek olan Allah’ın Habib’inin yaşantısını ve özellikle da Ramazan ayını ve Kadir Gecesi’ni ihya edişini kendimize örnek almalıyız. Rabbimiz’in katında kendimizi affettirmek için bu mübarek geceyi ganimet bilmeliyiz. Hiçbir kul Rasûlullah’tan hayırlı değildir. O Rabbine kullukta itina gösterirdi. Geceleri bütünüyle uyuyarak geçirmez, namaz kılar Allah’a çokça ibadet ederdi. Biz ümmeti olarak onu örnek almalıyız. Burada rahmetli Üstadımız’ın bir sözünü söylemeden geçemeyeceğim. Üstadımız Abdullah Fârukî el-Müceddidî Hazretleri: ’Cenâb-ı Hak kullukta bahane kabul etmez’ derdi. Hiçbir şey bizleri Allah’a kulluktan alıkoyamaz, koyamamalıdır.

Hz. Enes (r.a.) der ki: ’Rasûlullah (s.a.v.): ’Kadir Gecesi olduğu zaman Cebrail (a.s.) meleklerden bir topluluk ile iner, müminler için istiğfar ederler. Ayakta ve oturarak Allah’ı her zikredene selam veririler’ buyurmuştur.’ (13)

Buradan anlıyoruz ki kişi, bu mübarek gecede Cenâb-ı Hakk’ı bolca zikretmeli, Kur’an tilavet etmeli, özellikle namazları cemaatle eda edip bolca dualar ve tesbihler yapmalı, mümkün mertebe uyanık kalıp ibadetlerle meşgul olmalıdır.

Rabbimiz Teâlâ, cümlemizi bu geceden hissesini tam olarak alanlardan eylesin. Cehennem azabından azat edip cennetle müjdelediği ve rızasını kazanan sâlih kullarından eylesin.

Allah’ım! Şüphesiz sen affedicisin, Kerim’sin, affetmeyi seversin, bütün müminleri affeyle. Amin.

Kaynakça:
1. Kütüb-i Sitte 1644/155.
2. Beyhâkî 4/306.
3. Suyûtî 8/568; Elmalılı 9/341.
4. Muvatta, İtikaf/15.
5. ed-Duhan 441/3-4.
6. Elmalılı 9/340.
7. Gunyetü’t-Tâlibîn, sf. 607.
8. Mükaşefetü’l-Kulûb, İmâm-ı Gazâlî, sf 460.
9. Gunyetü’t-Tâlibîn, sf.615.
10. Ebû Dâvûd, Salât 324 (1387).
11. Buhârî, Leyletü’l-Kadr 21.
12. Kütüb-i Sitte, İ.Canan, c.3, s.288.
13. Mükaşefetü’l Kulûb, İmâm-ı Gazâlî, sf.461.
Bu içeriğe yorum yazabilirsiniz

Henüz hiç kimse yorum yazmadı.