Özlenen Rehber Dergisi

155.Sayı

Sahabe'nin Büyüklerine Ehlibeyt'in Saygı ve Hürmeti

Mustafa Yavuz Özlenen Rehber Dergisi 155. Sayı
Yoldan çıkmış Şia güruhunun, Sahabe’nin büyüklerine ne derece kin duydukları artık tüm Âlem-i İslam’da bilinmektedir. İslam’ın yayılmasında, doğru anlaşılmasında ve doğru nakledilmesinde en büyük payenin sahiplerine karşı duydukları bu kin ve öfkenin temelinde asıl hedeflerinin Kur’an ve Sünnet olduğu körlerin bile görEbileceği bir hakikattir. Biz bu yazımızda Şia’nın kirli hedeflerini setretmek için kullandıkları Ehlibeyt imamlarımızın, kin kustukları, iftira ve ta’n ettikleri Hulefa-i Raşidîn’e hakikatte ne derece muhabbet ve hürmet beslediklerini izah etmeye çalışacağız. Öyle ki bu muhabbet ve saygıları onları bu büyük zatların isimlerini kendi evlatlarına koymaya sevketmiştir.

Hz. Ebû Bekir (r.a.)
Hz. Ebû Bekir, meşhur Fil Vak’ası’ndan iki sene altı ay sonra doğmuştur. Asıl ismi Abdullah’tır. Künyesi Ebû Bekir’dir. Cahiliyye döneminde adı Abdullât, Abdulka’be veya Abduluzza olan Ebû Bekir’e, Abdullah adını Hz. Muhammed (s.a.v..) vermiştir. Babasının adı Osman olup Ebû Kuhâfe lakabıyla meşhurdur.
İcma ile Ashab-ı Kiram’ın en faziletlisi ve Rasûlullah (s.a.v..)’in halifesidir. Sahabe içerisinde Ebû Bekir künyesiyle en çok meşhur olan kişi Sıddîk’tır.
Nesebi:
Ebû Bekir (Abdullah) b. Ebî Kuhâfe (Osman) b. Âmir b. Amr İbn-i Ka’b b. Sa’d b. Teym b. Murre b. Ka’b b. Luey b. Ğalib b. Fihr’dir. Nesebi, Rasûlullah (s.a.v..) ile altıncı dede olan Mürre’de birleşir. Rasûlullah (s.a.v..) ile Murre ve yine Ebû Bekir ile Murre arasında altı baba vardır.
Hz. Ebû Bekir es-Sıddîk’ın annesi ise; Ümmü’l-Hayr (Selmâ) binti Sahr b. Ömer b. Âmir b. Ka’b b. Sa’d b. Teym b. Murre’dir. Onun da nesebi Rasûlullah (s.a.v.) ile Murre’de birleşmektedir. Kendisine Mekke’de ’bütün hayırların annesi’ manasına Ümmü’l-Hayr denmiştir. Ümmü’l-Hayr, Sıddîk’ın babasının amca kızı olup Sahabe’dendir.
Konumuz Hz. Ebû Bekir’in (r.a.) biyografisi olmadığından burada hakkında kısaca bilgiyle iktifa ettik.

Ehlibeyt’ten ’Ebû Bekir’ İsmini Alanlar
1- Ebû Bekir b. Ali b. Ebî Tâlib (r.a.): Hz. Hüseyin (r.a.) ile beraber Kerbela’da şehit edilmiştir. Annesi, Leyla binti Mesud en-Nehşeliyye’dir.1
2- Ebû Bekir b. Hasan b. Ali b. Ebî Tâlib (r.a.): O da Amcası Hz. Hüseyin ile birlikte Kerbela’da şehit edilenler arasındadır.2
3- Ebû Bekir Ali (Zeynelabidin) (r.a.): Hz. Hüseyin’in oğlu Ali Zeynelabidin’in bir künyesi de , Ebû Bekir’dir. Her ne kadar en meşhur künyesi Ebû’l-Hasan olsa da Erbilî, Ebû Muhammed veya Ebû Bekir künyelerini de kullandığını nakleder.3
4- Ebû Bekir b. Mûsâ (el-Kâzım) (r.a.): Erbilî der ki: ’Cenâbezî der ki: Ebû’l-Hasen Mûsâ b. Cafer b. Muhammed Ali b. Hüseyin b. Ali b. Ebî Tâlib’dır. Annesi ümmü velettir4. Onun; Ali (Rıza), Zeyd, Âkil, Harun, Hasan, Hüseyin, Abdullah, İsmail, Ubeydullah, Ömer, Ahmed, Cafer, Yahya, İshak, Abbas, Hamza, Abdurrahman, Kasım ve Cafer el-Asgar adında çocukları vardır. Ömer ve Muhammed yerine Ebû Bekir olduğu da söylenmiştir.’5
5- Ebû Bekir Ali (Rıza) b. Mûsâ (el-Kâzım) b. Cafer (es-Sâdık) (r.a.): 12 imamların 8. si olan Hz. Ali (Rıza)’nın künyesi, Ebû Bekir’dir.6 İsfehânî de şöyle rivayette bulunur: ’Ebû’s-Salt el-Herevî’den şöyle dediği nakledilir: Me’mun bana bir konu hakkında soru sormuştu, ben de ona: ’Ebû Bekir’imiz bu konuda şöyle der’, demiştim. Bunun üzerine İbn-i Mehrân bana dedi ki: ’Ebû Bekir’iniz de kim?’ Dedim ki: ’O, Ali b. Mûsâ er-Rıza’dır, onun künyesidir bu.’7
6- Ebû Bekir b. Abdillah b. Cafer b. Ebî Tâlib (r.a.): Ensâbu’l-Eşrâf (s. 68) sahibi şöyle der: ’Abdullah b. Cafer’in çocuğudur... Ebû Bekir de Kerbela’da Hz. Hüseyin’le birlikte şehit olmuştur.’8
7- Ebû Bekir b. Hasan (el-Müsennâ) b. el-Hasen (es-Sıbt) b. Ali b. Ebî Tâlib (r.a.): İsfehânî şöyle rivayet eder: ’Basra’da İbrahim b. Hasan el-Müsennâ ile beraber şehit edilenlerden birisi de Ebû Bekir b. Hasan b. Hasan’dır.’9

Ömer b. Hattâb (r.a.):
Yine icma ile sabittir ki Hz. Ömer b. Hattâb, Hz. Ebû Bekir’den sonra Sahabe’nin en faziletli olanıdır. Ehlibeyt’ten veya Sahabe’den ’Ömer’ ismini alanlar sayılamayacak kadar çok olduğu gibi bunu sırf Hz. Ömer b. el-Hattâb (r.a.)’ın adıyla teberrük maksadıyla yapıyorlardı. Ne hazindir ki; Rasûlullah (s.a.v.) ile birlikte bütün gazvelere iştirak etmesine, Rasûlullah (s.a.v.)’in yeryüzündeki iki vezirinden ikincisi olmasına, hilafetinde İslam’a olan onca hizmetine rağmen Hz. Ömer kadar sıkıntı, yalan ve iftiraya uğramış başka bir şahsiyet yoktur. Hz. Ömer (r.a.)’ın fazileti ve konumu ilgili bilgi edinmek isteyenler için sahih ve sünen kitapları yeterli gelir.
Nesebi: Hz. Ömer b. el-Hattâb b. Nufeyl b. Abdiluzza b. Riyah b. Abdillah b. Kurd b. Razah b. Adiyy b. Ka’b’tır. Nesebi, Rasûlullah (s.a.v.) ile 7. dedede (Ka’b) buluşur.
Annesi: Hanteme binti Hâşim b. el-Muğîre b. Abdillah b. Ömer b. Mahzum b. Yakaza b. Murre’dir. Nesebi, Rasûlullah (s.a.v.) ile Murre’de birleşir.
İbn-i Kelbî, Hz. Ömer’in mensup olduğu Adiyyoğulları’nın cahiliye döneminde insanların en cömertlerinden olup yüce makam sahibi kimseler olduklarını, dedesi Nufeyl b. Abdiluzza’nın, Kureyş’in kendisine başvurduğu kadirşinas bir şahsiyet olduğunu nakleder.10

Ehlibeyt’ten Ömer b. Hattâb İsmini Alanlardan Bazıları:
1- Ömer el-Atraf b. Ali b. Ebî Tâlib: Annesi; Ridde esirlerinden olan Tağlebî kabilesine mensup Ümmü Habibe es-Sahba’dır. Hz. Ali’nin kızı Rukiye el-Kübrâ ile ikizdirler.11
Büyük bir neseb alimi (soybilimci) olan İbn-i Anebe12 der ki: ’Emiru’l-Müminin Ali’nin soyu beş kişiyle devam etmiştir. Onlar: ’Hasan, Hüseyin, Muhammed b. el-Hanefiyye, Taf’ta şehid olan Abbas ve Ömer el-Atraf’tır.’13
Yine Belâzûrî14, Ensabu’l-Eşraf adlı eserinde Hz. Ali b. Ebî Tâlib’in bu çocuğu hakkında şunları zikreder: ’Hz. Ömer b. el-Hattâb, Ömer b. Ali’ye kendi ismini verdi ve kendisine Mavrik adında bir hizmetçi hibe etti.’15
2- Ömer b. Hasan b. Ali b. Ebî Tâlib: Annesi ümmü veled olup, o da amcası Hz. Hüseyin ile beraber Kerbela’da şehit olanlardandır.16
Ya’kûbî de ’Târîh’inde şöyle der: ’İmam Hasan’ın (r.a.) sekiz tane erkek çocuğu vardı. Onlar: Hasan, Zeyd, Ömer, Kasım, Ebû Bekir, Abdurrahman, Talha, Abdullah’tır.’
3- Ömer b. Hüseyin b. Ali b. Ebî Tâlib: Tüsterî: ’Ebû Hanîfe ed-Dineverî ve İbn-i A’sem el-Kûfî, Hz. Hüseyin’in Ömer isminde bir oğlunun daha olduğunu naklederken: ’Kerbela’da Hz. Hüseyin’in ailesinden oğlu Ali el-Asgar (Zeynelabidin) ile dört yaşındaki oğlu Ömer’den başka kimse kalmamıştı.’ demiştir.’17
4- Ömer (el-Eşref) b. Ali (Zeynelabidin) b. Hüseyn b. Ali: Annesi ümmü velettir. Lakabı el-Eşref’tir. Çünkü el-Atraf lakaplı Ömer; Ali b. Ebî Tâlib’in oğlu olan Ömer’dir.18
Şeyh Müfîd ’el-İrşâd’ta (2/170) der ki: ’Ömer b. Ali b. Hüseyin büyük fazilet sahibi, Rasûlullah (s.a.v.) ve Emiru’l-Müminin’in (a.s.) sadık vasisi olup aynı zamanda vera sahibi ve cömert birisiydi.’ İbnu’t-Taktakî de şöyle der: ’Ebû Hafs Ömer el-Eşref’e gelince... Beni Haşim’in fazilet ve kerem sahibi alimlerinden birisidir...’19
5- Ömer (eş-Şecerî) b. Ali (el-Asgar) b. Ömer (el-Eşref) b. Ali (Zeynelabidin): İbn-i Anebe ’Umdetu’t-Tâlib’ (s.282)’de şunları zikreder: ’Ömer eş-Şecerî b. Ali b. Ömer el-Eşref’e gelince; o bir erkek geriye bırakmıştır, o da, Ebû Abdillah Muhammed. Ebû Abdillah Muhammed ise iki erkek olan Ömer ile Ali’yi geriye bırakmıştır...’20
15- Ömer b. Mûsâ (el-Kazım) b. Cafer (es-Sadık): İbnu’l-Haşşab: ’Yirmi oğlan’; aralarında Ömer ve Akil’i de ekleyerek ve ’on sekiz kız’ şeklinde zikretmiştir.21

Sonuç:
Ehlibeyt imamlarımızdan Hz. Ömer’in ismini kullananların sayısı çok fazladır. Kendilerine Ehlibeyt’i rehber edinenlere hatırlatmak lazımdır ki Rasûlullah (s.a.v.)’in Ehlibeyt’inin Sahabe-i Kiram’a, derin saygı ve sevgileri buydu. Herhangi bir soyları olmasın ki aralarında Ömer ismi bulunmasın. Öyle ki onlar, asırlar boyu Ömer ismini çocuklarında yaşatmaktan geri durmamışlardır. Hatta bu hususta nakledilen şu kıssa da bu hususu teyit eden diğer bir örnektir:
Hz. Ali b. Ebî Tâlib (r.a.), Fatımatu’z-Zehra annemiz vefat ettikten sonra evlenip bir oğlu olmuş ve adını Muhammed (İbnu’l-Hanefiyye) koymuş, insanlar da tebrik etmek için geldiklerinde adını sormuşlar, o da şöyle demiştir: ’Muhammed’ten sonra ancak Ebû Bekir ismi konabilir.’ Sonra bir çocuğu daha olmuş ona da Ömer adını koymuş, derken bir çocuğu daha olmuş ve ona da Osman adını vermiştir... Kendisine: ’Ey Ali, amcanın adını neden sonraya bıraktın?’ denildiğinde: ’Allah ve Rasûlü’nün geriye bıraktığı gibi.’ cevabını vermiştir. Daha sonra Ümmü’l-Benin el-Kilâbiyye’den olan oğluna Abbas ismini vermiştir.
Mehdi Recai’nin tahkik ettiği el-Âsilî Fî Ensâbi’t-Tâlibiyyîn adlı kitabın fihrist bölümüne göz gezdiren birisi Ömer isminin on sekiz defa geçtiğini ve hepsinin de Ebû Tâlib ailesinden olan Ali’nin soyundan gelenler olduğunu açıkça görebilir.

Hz. Osman b. Affân (r.a.):
İslam’ın üçüncü halifesi, Rasûlullah (s.a.v.)’in kızları Rukiye ve Ümmü Gülsüm’ün kocası, ’iki nur sahibi’ manasında ’zinnureyn’ ve ’evinde şehid olan’ manasında ’şehidu’d-dar’ lakablı, meleklerin bile kendisinden haya ettiği ve Aşere-i Mübeşşere’den yüce ilim ahlak sahibi…
Nesebi: Osman b. Affan b. Ebî’l-As b. Ümeyye b. Abdişems b. Abdimenaf b. Kusay b. Kilab. Nesebi Rasûlullah (s.a.v.) ile Abdimenaf’da buluşur.
Annesi: Erva binti Kureyz b. Rabîa b. Habib b Abdişems b. Abdimenaf b. Kusay b. Kilab. Onun da Rasûlullah (s.a.v.) ile nesebi Abdimenaf’ta buluşur. Annesi (yani Hz. Osman’ın anneannesi) Ümmü Hakim (el-Beyda) binti Abdilmuttalib olup Rasûlullah (s.a.v.)’in halasıdır. Aynı zamanda Rasûlullah (s.a.v.)’in babası olan Abdullah’ın da ikizidir.22
Hz. Osman b. Affân (r.a.)’nın İsmini Alanlardan Bazıları
1- Osman b. Ali b. Ebî Tâlib: Hz. Hüseyin (r.a.) ile beraber Kerbela’da şehit edilmiştir. Annesi, Ümmü’l-Benin binti Hizam el-Vahidiye el-Kilabiyye’dir.23
Belâzûrî, Ensâbu’l-Eşrâf (2/192)’de nakleder ki: ’Osman, Cafer el-Ekber ve Abdullah adında çocukları da vardı, bunların hepsi Hüseyin ile beraber şehit edildiler Allah hepsinden razı olsun...’24
2- Osman b. Âkil b. Ebî Tâlib: Belâzûrî, Ensâbu’l-Eşrâf’ta (s.70) şöyle der: ’Akil’in Müslim ve Osman adlı çocukları vardır.’ Hz. Hüseyin’in Kufe’ye hareketinden önce gönderdikleri arasında Müslim ve Osman da vardı. Ne yazık ki Kufe’de şehid edildiler.25

Neseb araştırmalarının bir sonucu olarak;
Ehlibeyt’ten, Ebû Bekir ismini alanların sayısı: Dokuzdur.
Ehlibeyt’ten, Ömer ismini alanların sayısı: Yirmi beş kişidir.
Ehlibeyt’ten, Osman ismini alanların sayısı: Üç kişidir.
Ehlibeyt’ten, Talha ismini alanların sayısı: İki kişidir.
Ehlibeyt’ten, Muaviye ismini alanların sayısı: Bir kişidir.
Ehlibeyt’ten, Aişe ismini alanların sayısı: Altı kişidir.

Ve yine;
Ehlibeyt ile Sıddîk ailesi arasındaki hısımlığın sayısı, altıdır.
Ehlibeyt ile Zübeyr ailesi arasındaki hısımlığın sayısı, on yedidir.
Ehlibeyt ile Hattâb ailesi arasındaki hısımlığın sayısı, beştir.
Ehlibeyt ile Talha ailesi arasındaki hısımlığın sayısı, altıdır.
Ehlibeyt ile Abdişemsoğulları ve Ümeyyeoğulları arasındaki hısımlığın sayısı, yirmi beştir.
Ehlibeyt ile amca çocukları olan Abbasîler ile aralarındaki hısımlığın sayısı, yedidir.
Bir sonra ki yazımızda inşaallah sapık Şiîlerin küfür, iftira ve beddualarla zikrettikleri Müminlerin Annesi Hz. Âişe’nin Ehlibeyt tarafından ne kadar sevilip saygı duyulduğu ve kızlarına onun isimlerini verdiğini yazacağız inşaallah.

(Endnotes)
1 O, Nehşelî, Dârimî ve Temim’lidir. Nehşel, Dârim’in çocuklarındandır. Dârim b. Zeyd Menâ b. Temîm’dir. Neseb-i Kureyş’te (s. 57) ise ismi: ’Âmine veya Leylâ binti Ebî Murre b. Urve b. Mes’ûd b. Muatteb b. Mâlik b. Muatteb b. Amr b. Sa’d b. Avf b. Kusay’dır.’ Annesi ise; Meymûne binti Ebî Süfyân b. Harb b. Ümeyye olup Sakîf’lidir. Nesebinde Kusay bulunmaktadır.
el-İrşâd, s. 186,248, Târih-i Yakûbî, Evlâd-ı Ali.
2 İbn-i Kesîr ed-Dimeşkî, el-Bidâye ve’n-Nihâye, 8/189; İbnu’l-Esîr, el-Kâmil, 3/443; en-Nuveyrî, Nihâyetu’l-Ereb, 20/461; Zehebî, Siyeru A’lâmi’n-Nubelâ, 3/279.
3 Keşfu’l-Ğumme.
4 Kelime anlamı bakımından ’çocuk annesi’ demek olan ümmü veled, bir fıkıh kavramı olarak, efendisinden çocuk doğuran cariyeyi ifade etmektedir. Ümmü veled, câriyeye tanınan özel bir statü olup, bundan sonra satılması veya başkasına temlik edilmesi caiz değildir ve efendisinin ölümünden sonra hürriyetine kavuşur.
5 Keşfu’l-Ğumme, 3/10, Dâru’l-Advâ.
6 Bunu, Nûrî et-Tabersî en-Necmu’s-Sâkıb Fî Elkâbi ve Esmâi’l-Hucceti’l-Ğâib adlı eserinde zikreder. Şöyle der: ’Ebû Bekir, İmam Rıza’nın künyelerinden birisidir. Nitekim Ebû’l-Ferec el-İsfehânî de bunu Mekâtilu’t-Tâlibiyyîn’de zikretmiştir.
7 Mekâtilu’t-Tâlibiyyîn, s. 562.
8 ez-Zehebî, Siyeru A’lâmi’n-Nubelâ, 3/29.
9 Mekâtilu’t-Tâlibiyyîn, s.188.
10 Cemheratu’n-Neseb, s.105-106.
11 Sirru’s-Silsileti’l-Aleviyye, s. 123; Munteha’l-A’mâl, 1/261; Bihâru’l-Envâr, 42/120; el-İrşâd, 1/354; Keşfu’l-Ğumme, 2/64, Dâru’l-Advâ.
12 İbn-i Anebe: eş-Şerîf Ahmed b. Ali b. Hüseyin b. Ali b. Mehna b. Anebe el-Asgar. Nesebi, Mûsâ (el-Cûn) b. Abdillah (el-Mehd’)e ulaşır. 748 senesinde doğmuş ve 828 senesinde İran’ın Kirman bölgesinde vefat etmiştir. En önemli eserlerinden birisi Umdetu’t-Tâlib Fî Ensâbi Ebî Tâlib’tir. Nesep ile ilgili daha başka eserleri de bulunmaktadır, onlardan bir kısmı şunlardır:
- Umdetu’-Tâlib es-Suğrâ. el-Meş’aşiiyye diye de bilinir.
- el-Fusûlu’l-Fahriyye Fi’l-Usûli’l-Beriyye
- Bahru’l-Ensâb Fî Nesebi Benî Hâşim
- Tuhfetu’t-Tâlib Fi’n-Neseb.
Onun hakkında Bihâru’l-Envâr sahibi şöyle der: ’O, İmamiye alimlerinin en büyüklerindendir. Şeyh Abbas el-Kûmî en-Necefî el-Kuna ve’l-Elkâb’da onun biyografisini verirken şöyle der: ’Büyük bir seyyid, allame, nesep bilgini, Seyyid Tacuddin b. Maiyye’nin hısımı, şehid-i evvelin şeyhi ve hocasıdır. İmamiye alimlerinden, hatta en büyüklerindendir. Seyyid b. Maiyye’den on iki sene boyunca fıkıh, hadis, nesep, edebiyat ve diğer ilimleri okumuştur.’
13 Umdetu’t-Tâlib, s. 103, Cullu’l-Ma’rife baskısı, s. 60.
14 Hicrî 9. yüzyılda yetişmiş büyük tarih ve edebiyat alimi. İsmi, Ahmed b. Yahya b. Câbir b. Davud el-Belâzûrî’dir.
15 Ensâbu’l-Eşrâf, 2/12.
16 Bkz., Umdetu’t-Tâlib, s.116, s.64, s.107.
17 Risâle Fî Tevârîhi’n-Nebiyyi ve’l-Âli, Tüsterî, Kâmûsu’r-Ricâl, c.12, s.83.
18 Bkz., el-İrşâd, s. 261; Umdetu’t-Tâlib, s.223; Keşfu’l-Ğumme, s.2/272, Daru’l-Advâ; ve’l-Âsilî, s. 276.
19 el-Âsilî, s. 276; er-Ravdu’l-Mi’târ, s.118.
20 Umdetu’t-Tâlib, s.282.
21 Tevârîhu’n-Nebiyyi ve’l-Âl, Tüsterî, s.126; Keşfu’l-Ğumme, 3/9; Bihâru’l-Envâr, 48/288.
22 Hz. Osman b. Affan (r.a.)’in daha detaylı nesebi ve biyografisi için bkz: el-Cevhere Fî Nesebi’n-Nebiyyi ve’l-Aşere, Tilmisânî, 2/177; el-İsâbe, Beytu’l-Efkari’d-Devliyye, s.890/683; Üsdü’l-Ğâbe, 3/584.
23 Şeyh Müfîd el-İrşâd, s.186-428; Muhammed Rıza el-Hakimî, A’yânu’n-Nisâ, s.51; Yakubi, Şeyh Abbas el-Kumi, Munteha’l-Amâl, 1/544; Tüsterî, Tevârîhu’n-Nebiyyi ve’l-Âli, s.115; Evlâd-ı Emîri’l-Müminîn, Dâru’ş-Şurafe; İbn-i Taktakî, el-Âsilî.
24 Ensâbu’l-Eşrâf, 2/192; Târîhu Taberî, 3/126; Târîhu Halîfe b. Hayyat, s.234; el-Kâmil Fi’t-Târîh, 3/443; el-Bidâye ve’n-Nihâye, 7/323.
25 Cemheretu Ensâbi’l-Arab s. 69.
Bu içeriğe yorum yazabilirsiniz

Henüz hiç kimse yorum yazmadı.