1997 nisan ayında Mısır’dan Türkiye’ye geldiğimde Efendim’in yanına uğramıştım. Bana dönüşte Mısır’a beraber gideceğimizi söylemişti. Bu, uzun yıllar Efendi hazretlerinden ayrı kalan birine verilebilecek en güzel müjdelerden biri idi. İzin dönüşünde Eylül’de Gaziantep’ten Ankara’ya geldim. Çünkü Efendi hazretleri “Mısır’a giderken buraya uğra beraber gideceğiz.”
demişti. Ben zafiyetim gereği hemen yada birkaç gün sonra gideceğimi sandım. Yaklaşan sınavların da verdiği tedirginlikle edep sınırlarını zorlamış ve Efendime ne zaman gideceğimizi bile sormuştum. Cevap çok netti: “Oğlum, emir bekliyorum, ne zaman ‘git!’ diye emir gelirse o zaman giderim!”
Ve beklenen emir Kasım ayının başında geldi. İkindi namazından sonra Efendi hazretleri evinden indi ve müjdeli haberi verdi: “Oğlum, Ahmed Bedevî hazretleri beni davet etti ve bana dedi ki: ‘Oğlum, Mevlana hazretleri seni Konya’nın dışında karşıladı, bense seni Mısır’ın dışında karşılayacağım...”
Hemen işlemlere başladık ve birkaç gün içinde yola çıktık. Uçakta giderken bir yandan içimde oluşan sevinci doya doya yaşamaya çalışıyor diğer taraftan Ahmed Bedevî hazretlerinin sözüne istinaden bende oluşan merakı gidermeye çalışıyordum. Öyle ki, kendimi ara sıra dışarı bakmaktan alıkoyamıyordum. ”Acaba, Ahmed Bedevî hazretleri nasıl karşılayacak, ne taraftan gelecek?” diye dışarıda mübareği görme telaşı içindeydim.
İki saat sonra Mısır’a indik. Uçağın körüğünün kapısında takım elbiseli, kravatlı, tertemiz yüzlü birisi Efendi hazretlerinin Zahirî ve Batınî Edepler kitabını eline almış, Efendimin resmini taşıyan arka yüzünü gelen yolculara gösteriyordu. Efendi mübarek, adamı görür görmez “Bak oğlum, efendimiz sözünü tuttu, bizi mısıra girmeden karşıladı” dedi.
***
İlk 2 gün Mısır’da Efendi hazretleri ile karşılıklı icazet alıp veren Şâzelî tarikatının şeyhi, aynı zamanda Ezher’de profesör olan İbrahim Batavî‘nin misafir evinde kaldık. Allah razı olsun, Efendi hazretlerine çok hürmet etti. İlk gün bizi Kahire’de bulunan Ehl-i Beyt türbelerini tek tek gezdirdi.
***
Tanta’da Ahmed Bedevî ve Dusuk’ta İbrahim Dussûkî hazretlerini ziyarete gittik. Hamdolsun, çok bereketli ve istifadeli ziyaretler oldu.
***
İskenderiye’de Ebul-Hasan Şâzelî hazretlerinin halifesi olan Ebul-Abbas el-Mursî hz nin türbesini ziyarete gittik. Tabi mesafeler oldukça uzundu. Mesela, en yakında bulunan Ahmed Bedevî hazretlerinin bulunduğu Tanta şehri Kahire’ye 1 saat, Dusuk 3 saat, İskenderiye 3 saat uzaklıkta idi ve biz ilk seyahatlerde bu yerlere trenle yada otobüsle gidiyorduk ve kilometrelerce yürüyorduk. Efendi hazretleri gibi ayaklarından rahatsızlığı olan bir zat için bu seyahatler elbette çok meşakkatliydi. Ama Efendi hazretleri değil rahatsızlık duymak; aksine mutluluktan uçar gibiydi.
***
İskenderiye’de Ebul-Abbas el-Mursî hazretlerinin türbesinde bir hadis-i şerif yazıyordu. Allah Rasûlü ibni Abbas’a: “Delikanlı! Dileyince sadece Allah’tan dile ve sığınınca yine sadece Allah’a sığın!” hadisini görünce Efendi mübarek bu hadisten çok etkilenmiş ve bizden bu hadisi yazmamızı istemişti.
***
Yine Ahmet Bedevî hazretlerini ziyarete gitmiştik. İçeri girdiğimizde çok kalabalıktı ve neredeyse oturacak yer yoktu. Boş bir yer bulunca işaretle orayı Efendime gösterdim. Mubarek bana eliyle sus işareti yaptı. Çıkınca da bunu şöyle açıkladı: “Oğlum, büyüklerimizin yanında konuşulmaz!”
***
Ziyaret esnasında Ezherli bir hocaefendi gelip Efendi ile tanışmak istedi. Mübarek kendini tanıttıktan sonra hocaefendi bir rüyasını anlattı: “Rüyamda Ahmed Bedevî bana 10 cüneyh (mısır lirası) verdi ve üzerini imzalayarak “Oğlum, üç aylarda yanıma gelip mescidimde itikaf edeceksin, seni ben yedirip içireceğim. Seninle beraber 6 kişiyi de çağırdım.” dedi. Efendi hazretleri bunun üzerine: “Beni de Ahmed Bedevî hazretleri davet etti. Diğerleri kim acaba?” diye latifede bulundu.
***
Nefîse Annemizi ilk ziyaretlerinde Mübarek, “Annem!” diyerek hüngür hüngür ağlamıştı da çıkışta “Annem bizi bir çocuk gibi ağlattı!” demişti.
***
Efendi hazretlerinin ziyaretler esnasında büyüklerimize gösterdiği saygı ve hürmet bambaşka idi. Her gittiğimiz yerde beraberce Yâsîn, İhlâs, Felak, Nâs, Fâtiha, kelime-i tevhid ve salâtu selâm okur ve ruhlarına hediye eder ve bir müddet dua ederdi.
***
Öğrenci evimizde misafir iken sanki bizden biri gibi davranırdı. Öğrenci evlerinde bulunan malum eksikliklere hiç aldırış etmez, kusurları görmezden gelirdi. Bize bir kuruş dahi para ödettirmezdi. Bir gün yatsı namazından sonra biraz uzanmıştı. Kısa süre sonra uyandığında bana “Oğlum, cebimden para al ve arkadaşlara hurma, portakal al, gel!” dedi. Parayı alıp manava gittim ve Efendimin dediklerini aldım. Orada sonu kalmış bir miktar da üzüm gördüm; ama alıp almamak arasında tereddüt ettim. Sonra biraz da üzüm aldım. Eve döndüğümde Efendi hazretleri ne aldığımı sordu. Ben de “Portakal, hurma” dedim. “Yüzüm de aldın mı” diye sorunca “Aldım efendim” dedim. Mübarek üzüme “yüzüm” derdi. Sormasının sebebini de şöyle anlattı: ”Oğlum, ben az önce uzanmışken rüyamda bu meyveleri yediğimi gördüm ve sana portakalla hurmayı dedim; yüzümü hele alacak mı diye söylemedim” Allah (c.c.) dostlarının gönlünden geçenleri hatta rüyada gördüklerini bile geciktirmeden hemen gönderiyor hamdolsun.
***
Mısır’da birkaç tane tarikat şeyhini ziyaret ettik. Efendi hazretleri gittiği her yerde yolunu anlatıyordu. Ziyarete gittiğimiz yerlerde Arapça yazılan ilahileri okutturuyordu. Hatta aynı ilahileri defalarca söylemekten bazen usanç gösterecek gibi olunca “Oğlum, burada mesaj var, söyleyin!” diyordu.
***
Prof. İbrahim Batavî, Efendi Hazretleri hakkında “Allah ve Rasûlü ve Ehl-i Beyt sevgisi hususunda tanıdığım insanlar arasında en ender şahsiyetlerden birisi Fârûkî Efendidir” derdi.
***
Dostlarıyla aynı havayı bize teneffüs ettirdiğinden dolayı Allah’a hamdolsun ve bizleri Dostlarının izinden ayırmasın.
Abdullah Fârukî El-müceddidî (k.s.) ile Mısır Hâtırâtı
Özlenen Rehber Dergisi 69. Sayı
Allah bızı dostlarından ayırmasın ınsaallah
Allah Bu yazıyı Yazanlardan Razı olsun Efendimin Hatıralarını Okumak bile Onun Ne kadar mübarek Bir insan oldugunu Bizlere Gosteriyor Ve Onu Daha İyi Tanımamıza Sebep Oluyor Rabbim Ondan Razı Olsun Bizleride Ona Evlat Eylesin Çok Tesekkür Ediyoruz Rehber Dergisine Allaha Emanet Olun İnşallah...