Peygamber Efendimiz (s.a.v.) Safa tepesinde akrabalarını İslam’a davet etmesiyle beraber Müşrikler, Peygamberimize, İslam Dinine ve Müslümanlara karşı son derece nefret ve husumet beslemeye ve bunu açıkça göstermeye başladılar. Müşrikler, Müslümanların durumuna göre onlara işkence ediyorlardı. Bilhassa, fakir ve himayesiz olanları hapsediyorlar, ayakta duramayacak derecede dövüyorlar, aç ve susuz bırakıyorlar, boyunlarına ve ayaklarına ip takıp sürüklüyorlar, öğle vakti güneşin en kızgın olduğu vakitlerde, kızgın kumların üzerine yatırıyorlar, ezici kayalar altında inletiyorlar, demir gömlek giydirerek güneşin altında tutup iliklerini eritiyorlardı.
Bu ağır işkencelere dayanamayarak bayılanlar, ölenler, Müslümanlığı bırakanlar bile oluyordu. Yazımızın bu bölümlerinde Rasûlullah Efendimize ve O’nun güzîde Sahabe’lerine reva görülen eze ve işkencelerden tablolar sergilemeye devam edeceğiz. Öyle ki bu güzel dinimizin bizlere nasıl intikal ettiğinin şuuruna varana ve kıymetini anlayana kadar. Onların yaşadıklarını zihnimizde canlandırıp, ruhumuzda hissedene kadar.
a- Allah-u Teâlâ, Rasûl’ünü Teselli Ediyor:
’Şimdi Sen, Sana buyrulanı kafalarını çatlatırcasına açıkla! Müşriklerden gelecek sıkıntılara aldırış etme! Allah ile birlikte başka bir ilah edinen o alaycılara karşı, elbette, Biz, Sana yeter, onların hakkından geliriz. Onlar, bunun böyle olduğunu yakında bileceklerdir. Onların söyledikleri şeylerden Senin göğsünün daralıp durduğunu biliyoruz. Sen hemen Rabbini hamd ile tesbih et ve secde edenlerden ol! Sana ölüm gelinceye kadar, Rabbine ibadet et! 1 Ayet-i Kerîme’si ile yüce Rabbimiz, Rasûl’ünün bu zor zamanlarında nasıl bir sıkıntı içinde olduğunu zikretmektedir.
b- Peygamber Efendimizin Kötü Komşuları:
Efendimizin (s.a.v.) evi, Ebû Leheb’in evi ile Ukbe b. Ebî Muayt’ın evinin arasında idi. Bunlar insan ve hayvan pisliklerini getirip Peygamberimizin kapısının önüne atarlardı. Ebu Leheb, bir gün, Peygamberimizin kapısına pislik ve kokmuş şeyler serpiyorken, Hz. Hamza (r.a.) görüp Ebû Leheb’in elinden aldı ve o pislikleri başına döktü.
Peygamberimiz, her iki komşusunun yaptıklarına çok üzülüyordu. ’-Ey Abdi Menaf Oğulları! Bu, nasıl komşuluk?’ Diye sitemlenerek pislikleri kapısının önünden kaldırırdı.
c- Ebû Leheb’in, Peygamberimizin Tebliğ faaliyetlerini engelleme çalışmaları:
Peygamberimiz, bir gün, Ukaz Panayırı’nda, üzerine kırmızı bir cübbe giyinmiş, ’-Ey insanlar! Lâ İlâhe illallah, deyin de kurtulun!’ Diye sesleniyor, peşine de, bir adam takılıp, ’Ey halk! Bu, kardeşimin oğludur. Ondan sakınınız’ diye bağırıyordu. ’-Bunlar kim?’ Diye sordular. ’O, Muhammed b. Abdullah (a.s.)’dır. Şu arkasından giden de O’nun amcası Ebû Leheb b. Abdulmuttalib’dir’ dediler.
d- Ebû Leheb’in, Peygamber Efendimize karşı düşmanlığının kaynağı:
Ebû Leheb, geçmişteki bir hadisenin tesirinden kendisini kurtaramayarak Peygamberimize şahsen de kin duymakta idi. Bir gün, Ebû Leheb, kardeşi Ebû Talib’le dövüşmüş, onu altına almış, göğsüne oturmuş, yüzüne gözüne vurmaya başlamıştı. Peygamberimiz, amcası Ebû Talib’i bu halde görünce, Ebû Leheb’i onun üzerinden yere itmiş, Ebû Talib de, göğsüne oturup ondan öcünü almıştı.
Ebû Leheb, bunun üzerine Peygamber Efendimize (s.a.v.): ’O, senin amcandır, ben de amcanım! Bunu niçin yaptın? Vallahi, kalbim hiçbir zaman sana sevgi taşımayacaktır’ dedi. Ve ölünceye kadar da bu sözünü yerine getirdi ( 2).
e- Hz. Fâtıma (r.anhâ) annemiz, babasının yardımına koşuyor:
Peygamberimiz, bir gün Kabe’nin yanında namaz kılmaya durmuştu. Kureyş müşriklerinden bir topluluk orada oturuyorlardı. Ebû Cehil:
’-Hanginiz gidip filancalarda, bu gün boğazlanan devenin işkembesini kanlı kanlı getirir de, secdede iken onun üzerine koyar?’ Dedi. İçlerinden Ukbe b. Ebî Muayt hemen gidip onu getirdi ve Peygamberimiz secdede iken, iki küreğinin arasına koydu. Bu durumu görenler hemen Hz. Fâtıma’ya haber verdiler. Hz. Fâtıma (r.anhâ) annemiz koşarak geldi. Onu, Peygamberimizin üzerinden kaldırıp attı. Orada bulunanları kınadı ve de onlara kızdı.
Kaynaklar:
1. Hicr Sûresi 15/94-99.
2. İslâm Tarihi, M. Asım KÖKSAL, Mekke Devri, s. 223.
Siyer-i Nebî
Özlenen Rehber Dergisi 13. Sayı
Henüz hiç kimse yorum yazmadı.