Özlenen Rehber Dergisi

89.Sayı

Gazze'de Olanlardan Haberiniz Var Mı?

Mustafa ŞENTÜRK Özlenen Rehber Dergisi 89. Sayı
Filistin topraklarında Siyonist işgalci güçlerin alçakça ve orantısız güç kullanarak sergiledikleri zulümleri devam ederken, iman ve vicdan sahibi insanların yapabildikleri olayları ve olayların faillerini kınamak ve insanî yardım sadece. Yaşanan vahşet yavaş yavaş alışılmaya, sıradanlaşmaya ve gönül dünyamızda monoton bir hadise hüviyetine bürünmeye başladı bile.
Malumunuz Gazze’de hayat normal seyretmiyor uzun zamandır. Orada bombalar patlıyor, insanlar öldürülüyor, tanklar, hayalet uçaklar her gün umulmadık saatlerde, umulmadık yerleri, umulmadık şekilde vuruyor, bombalıyor, enkaza çeviriyor. Aslında bu enkaza çevrilme sadece Gazze’de yaşanmıyor. Gazze bize emsal teşkil ediyor ve bu enkaz hali gönüllerimizde, evlerimizde, kasaba ve şehirlerimizde kısacası bütün İslam Âleminde yaşanıyor hem de en acı şekliyle.
Bütün bunlar yaşanırken bir de düştükleri zillet çukurundan yaşananlara müsebbip olarak Hamas’ı ve Hamas’ı destekleyenleri görenler var ki işte asıl hançer o. Bunlar bir halkın kaderini tayin haklarını görmezden gelen ve onların böyle bir yetkiye sahip olmadıklarını düşünen himayeciler, muhipler, mandacılar.
Düşünün bir defa; Birileri gelip topraklarınızı işgal edecek, dünyanın gözü önünde yaşadığınız bölgeyi bir "açık hava hapishanesi"ne çevirecek, bütün kapıları kapatıp nefes almanızı engelleyecek, fırınlarda ekmek, hastanelerde ilaç bulamayacaksınız; bu duruma isyan edince adınız "terörist"e çıkacak öyle mi?
Dünyaya demokrasi naraları atacaksınız, yapılan seçimlerde halkının büyük çoğunluğunun oyunu alarak onları temsile yetki sahibi olan insanları illegal ilan edeceksiniz, dikkate değer görmeyeceksiniz öyle mi?
Sizin hiç Allah’tan korkunuz yok mu? En tabii insani ihtiyaçlarını bile tünel kazarak temin etmeye mahkûm edilmiş bu insanların kaç zamandır ambargo altında yaşama savaşı verdiğini hatırlıyor musunuz? Adına "ateşkes" denen o sürecin, ambargonun bütün acımasızlığıyla sürdüğü, Gazze hastanelerinde yatan hastaların ölüme mahkûm edildiği bir süreç olduğundan haberiniz yok mu?
Burada şunu da söyleyelim ki; biz ayrıştırmacılık yapmıyoruz. Bölgedeki direnişe zarar verecek faaliyetin içerisinde de değiliz; ama biz gerçeklerin dile getirilmesi ve insanların yaşananları doğru bir şekilde öğrenmeleri gerektiğini de gözden ırak tutmuyoruz, tutamıyoruz. Biz söylem olarak ümmetin vahdetini savunmanın bugüne kadar ümmete fayda sağlamadığını ve bu söylemcilerin artık yaptıkları yanlıştan dönüp sahaya inmeleri gerektiğini, eyleme geçmelerinin lazım olduğunu haykırıyoruz.
Böyle bir giriş yaptıktan sonra insanımızın bilinçlenmesi adına genelde Filistin özelde ise Gazze’de yaşananlar hakkında malumat olması ümidiyle makalemize geçiyoruz.

ABBAS MİLİSLERİNİN YAPTIKLARI
Filistin toprakları özellikle son bir asırdır zulüm ve kargaşanın merkezi haline geldi. Olaylar ne iki millet tarafından ve ne de dünya örgütlerince çözüme kavuşturuldu. Düne kadar Filistin’de siyasi çizgisi bugün için çok net belli olan kişiler etkili ve yetkili idiler. Bu etki ve yetki olayların çözümlenmesinde pek rol oynayamadı. Bugün ise direnişi kendince yöntem ve usullere göre yapan iki ayrı hükümet tabir yerindeyse iki ayrı devlet var Filistin topraklarında.
Resmi olarak görev süresi dolan mevcut Filistin Lideri Mahmud Abbas’a bağlı kuvvetler, nedendir bilemiyoruz, Gazze’de olmadık işler yapıyorlar. Özellikle Hamas’ı hatırlatacak ve Hamas ile özdeşleşebilecek bütün unsurlara karşı büyük tavır olan silahlı güçler, evlerinin çatısına yeşil renkli, üzerinde ’Lâ ilâhe illâllah Muhammed’ün Rasûlullah’ yazılı bayrakların sahiplerince indirilmelerini istiyor, indirmemeleri durumda da gözaltına alınmaya varana kadar çeşitli yaptırımlar uyguluyor. Konunun somutlaştırılması adına Filistin Enformasyon Merkezinde yer alan şu çarpıcı olayı dikkatlerinize sunuyoruz. Tulkerem kazasına bağlı Bela köyünden Hani Berabira’nın yirmi günden bu yana hiçbir suçu olmadığı halde sadece evini yeşil renge boyadığı ve duvarlarına "Lâ ilâhe illâllah" yazdığı için Mahmud Abbas milislerince gözaltında tutulduğu kaydedildi. Milis güçlerinin Berabira’dan evinin rengini değiştirmesini istediğini ancak Filistinli vatandaşın bu isteği kabul etmediği belirtildi.
El-Fetih’in gezici milislerinin Bela köyü meydanındaki Filistin İslamî kurtuluş hareketi liderlerinden merhum Şeyh Ahmed Yasin’in resmini indirmesi üzerine Berabira’nın resmi alarak kendi evinin duvarına astığı da belirtildi. Yine bu konuyla ilgili olarak Abbas milislerinin Batı Yaka’da birçok caminin kubbesinin yeşil rengini de sarıya dönüştürdüğü kaydedildi.*
Bunların yanında Batı Yaka’da Cenin’e bağlı Arabe köyünde geçtiğimiz haftalarda Cuma hutbesinde devamlı suretle Mahmud Abbas yönetime övgüler yağdırıp, başta Hamas olmak üzere diğer direnişçilere ağır ithamlar içeren hutbeler okuyan camii imamı ile köylüler arasında tartışma çıkmış ve bu tartışma neticesinde köye baskın yapan Abbas milisleri imamla tartışan yedi kişiyi gözaltına almışlardı. Yerli haber ajanslarının verdikleri bilgilere göre köylülerin tartıştığı imamın Siyonistlerce tutuklanıp kendisinden uzun süre haber alınamayan önceki imamın yerine tayin edildiği öğrenildi.

ELEKTRİK KESİNTİLERİ
Gazze’de elektrik kesintileri ve buna bağlı olarak yaşanan sıkıntılar artık alışılmış bir durum oldu. Özellikle Hamas’ın seçimlerden galip çıkması sonrası başlatılan Filistin halkını Hamas’a karşı kışkırtma planı büyük ölçüde elektrik kesintileriyle devam ediyor.
Gazze’de hidroelektrik santrallerinin olmaması, eski santrallerin de yeterinde hammadde ile takviye edilememesi neticesinde ihtiyaç olan elektriği üreten sisteme bağlı cihazların beslenmesi motorin/mazota bağlı. Yine Gazze’de petrol çıkartılamadığı için elektrik üretimine lazım olan motorin Avrupa Biriliği’nce Filistin hükümetine verilmek üzere işgalci İsrail devletine verilmektedir. Bunun içindir ki Hamas’a gelene kadar Filistin üzerinde bu denli büyük elektrik sıkıntısı yaşanmamıştı. Filistin Kurtuluş Örgütü işgalci güçlerle bu konuda çok da ters düşmemişlerdi. İsrail bütün sözde uygulama ve yaptırımlara rağmen motorini Hamas yetkililerine vermiyor. İşin aslı ise ne Filistin kurtuluş örgütü ve ne de İsrail, Hamas’ı Filistin’in yetkili remi makamı olarak görmüyorlar.
Hamas’ın seçimlerden galip çıkması ve Gazze’ye karşı başta devlet başkanı Mahmud Abbas olmak üzere birçok kişi ve kurumun Selam Feyyad hükümetini illegal şekilde desteklemesi bence asıl sorunların başlangıcı oldu.
Elektrik kesintileri alışılmış bir durum oldu artık dedik ama elektrik yokluğuna bağlı olarak yaşanan ölümler, halkın muzdarip olma durumları hiç de azımsanacak sayıda değil. Düşünün yaşadığınız şehirlerde bir saat elektrik kesintisi yaşansa hayatınız nasıl sekteye uğruyor, işleriniz nasıl yavaşlıyor. Hastaneler, okullar, resmi daireler, su arıtma santralleri hep elektrik enerjisine bağlı ve Gazze bu unsurlara paralel sorunları yıllardır yaşıyor.

SELAM FEYYAD’IN YAPTIKLARI
Gazze’de yaşanan Elektrik oyunu büyük bir hile ve entrikayla sahneye konulmuş durumda. Elektrik santrallerini besleyen yakıttan şu anda Avrupa Birliği değil, İsrail’in Filistin hükümeti olarak gördüğü ve motorini elleriyle teslim ettiği Selam Feyyad sorumludur. Gazze, sahnelenen bu oyundan dolayı işgali icat eden ve onu koruyan Avrupa Birliği’ne karşı çıkamıyor. Ciddi tepki veremiyor. Yani bir manada eli mahkûm.
Feyyad sadece motorin/mazota tahakküm etmiyor. Feyyad aynı zamanda motorini Siyonist şirketlerden litresini 2 Şikel’den alıp Gazze’deki Filistinlilere 5.64 Şike’le satıyor. Feyyad her litreden fahiş denilecek derecede kâr ediyor, hem de kuşatma altındaki ve onlarca sıkıntı ile mücadele eden Filistinlilerden. Bu, Feyyad’ın Gazze halkına karşı işlediği bir başka cinayettir. Feyyad Gazze’ye karşı fırsatçılığı, stokçuluğu ve hilekâr bir tüccar tavrını oynuyor.
Selam Feyyad işgal rejimiyle birlikte hareket ederek Gazze’ye karşı vergileri de artırmış durumda. Çünkü Gazze, Hamas’ın hükmü altındadır. 2 Şikel’e aldığı dizelin litresini yine 2 veya 2,5 Şikel’e Gazze’ye satabilir. Feyyad bunu yapabilir, ama yapmıyor. Feyyad kuşatma altındaki Gazze’de işsizliğin %60’a vardığını gayet iyi biliyor. Feyyad, Abbas ve Avrupa Birliği Gazze’de büyük bir sıkıntı içinde yaşayan halkın üzerinde siyasi ve ekonomik amaçlar peşindedir. Feyyad ve Abbas Batı Yaka’yı idare etmede son derece başarısızdırlar. Feyyad ve Abbas aynı şekilde elektrik sorununu çözmede ve Gazze’deki Filistin halkını tanımada da bir o kadar başarısız sayılırlar.
Sonra Feyyad hükümeti yine yakıtı enerjiye dönüştürmekten Gazze’deki elektrik santralinden de 2,5 milyon dolar kazanıyor. En iyi şartlarda buradaki santraller ancak 60 megavat üretebiliyor. Hâlbuki Gazze halkı 120 megavat parası ödüyor. Bu bir zulümdür, stokçuluktur, fırsatçılıktır ve kendi halkına ihanettir.
Feyyad’ın cinayetleri ve ihanetleri bununla bitmiyor. Güvenilir kaynaklardan gelen bilgiler, Abbas ve Feyyad’ın santrali çalıştırmak için Gazze’deki Heniyye hükümetinin Mısır’dan yakıt almasını da engelliyor. Hâlbuki Mısır’da yakıtın fiyatı 2 Şikel’in de altındadır. Hatta 1 Şikel’i bile geçmeyebilir; ama eğer Haniye yönetimindeki Hamas Mısır’dan ucuza motorini alırsa Feyyad ticaret yapamayacak, ticaret yapamayınca da kar elde edemeyecek. Burada Feyyad’ın Mahmud Abbas’ın izni ve emri olmadan hiçbir şey yapmayacağını da unutmamak lazım. Bilemiyorum Mahmud Abbas Müslüman Filistin halkının bu denli sömürülmesine kendisi mi razı geliyor yoksa o da başkalarından mı?

YARDIM GEMİLERİ
Öte yandan iyi şeyler olmuyor da değil Gazze’de. Yaşanan Mavi Marmara hadisesi dünya kamuoyunda büyük bir çığır açtı. O günden bugüne onlarca yardım filosu sessiz ama derinden Gazze yolunu tuttu. Belki medya göstermiyor bunları ama biz biliyoruz.
Burada yardım babında şunları da söylemek lazım; İslam’ın birleştirici ve sosyal alan için dinamizm etkisine sahip hayati unsurları vardır. Bizler Müslümanlar olarak birbirimize arka çıkmalı destek olmalıyız. Maddi ya da manevi fark etmez ama bunu yapmalıyız. Paramızla, kalemimizle, dilimizle, eylemlerimizle, dualarımızla her şeyimizle bunu yapmalıyız. Kendimizde var olan durumu masaya yatırıp, İslam âlemine zarar verecek şeylerden kurtulmalı onları terk etmeliyiz. Boykot silahını da en güzel şekilde kullanmalıyız. Hele hele hayati önem taşımayan alanlarda ve ikamesi mevcut ürünlerde. Kalite, şekil, tat, renk, tasarım, marka gibi aldatıcı unsurların pençesine kapılıp imanı hislerimizi dumura uğratacak ürün ve mamulleri kullanmamalı en azından kullanma alanlarını azaltmalıyız. Bunu Müslüman olduğumuz için, kardeşlerimizin bundan zarar gördükleri için yapmalıyız hem de devamlı bir şekilde ve yılmadan, usanmadan.

SONUÇ
Mevzua sonuç sadedinde şunlar söylenebilir ki; imanı gönüllerinde en büyük sermaye olarak bilen ve bulan biz Müslümanlar Filistin’i, Gazze’yi ve oralarda yaşananları, katledilen insanları, annesiz babasız kalan çocukları, bir millete yapılan topyekûn soykırımı, sergilenen çifte standardı, zalimi ve pervasızca yapılan zulmü ’unutmamalı’ ve ’unutturmamalı’yız. Unutmamakla da yetinmemeli olaya sessiz kalmamalı, tepkimizi elimizden geldiği şekliyle göstermeliyiz. Değilse o insanların niyazlarına, Hakk’a olan ilticalarına maruz kalır ve belki de o ilticaların muhatabı oluruz. Hani demişti ya Şeyh Ahmed Yasin;

’Ya Rabb! Allah’ım! Ümmetin suskunluğunu Sana şikâyet ediyorum!
Ben ki kocamış bir yaşlıyım. Kurumuş iki elim, ne kalem tutuyor ne de silah!.. Sesimle yeri inletecek güçte bir hatip de değilim!..
Ben ki saçları ağarmış, ömrünün son demlerinde, türlü hastalıkların yıktığı ve üzerinde zamanın belalarının estiği biriyim!.. Tek isteğim benim gibi, Müslümanların zaaf ve aczinden müteessir olanların yazmasıdır!..
Siz ey Müslümanlar! Suskun ve aciz, helak olmuş ölüler!.. Hâlâ kalpleriniz sızlamıyor mu, başımıza gelen bu acı felaketler karşısında?..
Bir halk yok mu? Hiç mi kimse yok, Allah için ve ümmetin namusu için kızacak?.. Şerefli direnişçilerken, bizleri katil teröristler olarak ilan edenlere karşı duracak!..
Bu ümmet utanmaz mı, şerefi çiğnenirken?.. Siyonist katilleri ve uluslararası işbirlikçilerini görmezden gelirken!.. Omuzlarımıza el verecek ve göz yaşlarımızı silecek bir bakış!..
Bu ümmetin kurumları, sivil güçleri, partileri, teşkilatları ve bariz şahsiyetleri, Allah için kızmaz mı!? Tümü birden sokaklara dökülüp, bizim için dua etmeye; Ey Rabbimiz! Gücümüzü topla, zaafımızı gider ve mümin kullarına yardım et! diye çağıramaz mı!?.. Buna da mı gücünüz yetmiyor!?..
Yakında bizim büyük ölümlerimizi duyacaksınız, o zaman alınlarımızda şu yazılacak: Bizler direndik! İleri atıldık ve kaçmadık!.. Ve bizimle birlikte çocuklarımız, kadınlarımız, yaşlılarımız ve gençlerimiz ölecek!.. Onları, bu suspus ve bön ümmete yakıt yapacağız!..
Bizden, teslim olmamızı ve beyaz bayrak dikmemizi beklemeyin!.. Çünkü biz, bunu yapsak da öleceğimizi biliyoruz. Bırakın savaşçı onuruyla ölelim!.. Dilerseniz bizimle olun, elinizden geldiğince, öcümüzü sizden her biri boynuna taksın!.. Dilerseniz bize acıyarak ölümümüzü izleyin!..
Temennimiz, Allah’ın, emaneti savsaklayan herkesten kısas almasıdır!.. Umarız bizim aleyhimize olmazsınız! Allah aşkına, bari aleyhimize olmayın!..
Ey ümmetin liderleri, ey ümmetin halkları!.. Allah’ım! Sana şikâyette bulunuyorum Sana şikâyette bulunuyorum… Sana şikâyette bulunuyorum…
Gücümün azlığını, imkanımın yetersizliğini ve insanlara karşı zaafımı sana şikayet ediyorum.. Sen mustazafların Rabbisin Sen bizim Rabbimizsin Bizi kime bırakıyorsun?.. Bize cehennem olacak uzaklara mı? Veya düşmana mı?..
Allah’ım! Akıtılan kanlar, dokunulan ırzlar, çiğnenen hürmetler, yetim bırakılan çocuklar, oğlunu yitirmiş anneler, dul kalmış kadınlar, yıkılmış evler ve ifsad edilmiş ekinler aşkına sana şikâyette bulunuyorum…
Sana şikâyette bulunuyorum! Gücümüz dağıldı ve birliğimiz bozuldu, yollarımız ayrıldı. Halkımızın zaafını ve ümmetimizin bize yardım edip, düşmanı yenmedeki aczini Sana şikâyet ediyoruz…

Yukarıda İşaret Edilen Haberin Linki
* http://www.filistinhaber.com/tr/default.aspx?xyz=U6Qq7k%2bcOd87MDI46m9rUxJEpMO%2bi1s7wMe8TB59hyE5hzJF7tTb40m34pMRXwPzAjvc4oixApczPYxo%2fOTlvkKRkC0lP46mNHcpjJXS%2fDtO%2bRsltFaMGABst8MjjtQ88kN2YJuHwl8%3d
Bu içeriğe yorum yazabilirsiniz

Henüz hiç kimse yorum yazmadı.