Bu ayın Kur’ân-ı Mecîd ile tam bir münasebeti var. Ham de Zât’a bağlı kemâlâtı ve onun zuhârâtı sayılan işlerin tümünü özünde toplamak sûretiyle… Kaldı ki o, asâlet dâiresine dâhildir. Öyle ki asla, onun üzerine gölge düşmemiştir. Kâbiliyet-i ûlâ onun uzayan gölgesidir. Bu manada gelen âyet-i kerîme mealen şöyledir:
’Ramazan ayı öyle bir aydır ki; Kur’an, o ay içinde indirildi.’ (Bakara sûresi, 2/185) İşbu âyet-i kerime, sözün doğruluğuna delildir.
Anlatılan mana ile bağlılık kurulunca; işbu ramazan ayının, cümle hayırları ve bereketleri özünde topladığı anlaşılır.
Bütün sene boyunca gelen cümle hayırlar ve bereketler; bu ayın, bereketleri denizinden bir damladır. Ama, kime olursa olsun; hangi yönden gelirse gelsin… Bu ayın kadri o kadar yücedir ki: Sonu yoktur.
Bu ay içinde olan birlik ve beraberlik, yıl boyu sürecek birlik ve beraberliğe sebeptir. Aynı şekilde, bu ay içindeki ayrılık, yıl boyu sürecek ayrılığa sebep olur.
Saadetler olsun o kimseye ki: Ramazan ayı, kendisinden razı olarak ayrılır. Yazıklar olsun o kimseye ki: Ramazan ayı, kendisine dargın gider. Dolayısı ile, bereketleri elde etmeye bir vasıta sayarak.
Ramazan ayı ile, Kur’ân-ı Kerim hatmini biraraya getiren kimse için ümid edilir ki: Onun bereketlerinden mahrum kalmaya; hayırlara kavuşmasına engel olmaya…
Bu aya mahsus olan bereketler, başkalarına benzemez. Bu ayın gecelerindeki hayırlar da, başkaları ile kıyaslanamaz.
Akşamları, iftarda acele etmenin; sahurlardaysa, ağır davranmanın hikmeti ve sırrı bu olsa gerek. Böyle olur ki: Gecenin ve gündüzün tüm cüzlerindeki imtiyaza ermek hâsıl ola…
İmâm-ı Rabbani (k.s.) Hz.den Ramazan-ı Şerif Hakkında Nasihatler
Özlenen Rehber Dergisi 89. Sayı
Henüz hiç kimse yorum yazmadı.