Kuran'ın Gölgesinde...
Özlenen Rehber Dergisi 77. Sayı
SÖZLERİN EFENDİSİ KUR’ANVEAYLARIN EFENDİSİ RAMAZAN -1-شَهْرُ رَمَضَانَ الَّذ۪يٓ اُنْزِلَ ف۪يهِ الْقُرْاٰنُ هُدًى لِلنَّاسِ وَبَيِّنَاتٍ مِنَ الْهُدٰى وَالْفُرْقَانِۚ ﴿﴾“O Ramazan ayı ki; insanlar için bir hidayet, hidayetin ve furkanın açık delilleri olarak Kur’an onda indirildi...”(el-Bakara, 2/185)Ebû Saîd el-Hudrî (r.a.)’dan rivayet edildiğine göre şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Ayların efendisi Ramazan ayıdır. Hürmet yönünden en büyükleri Zu’l-Hicce’dir.” (Heysemî, Mecmau’z-Zevâid, Sıyâm, 3, c.3, s.255, h.no:4775)Ramazan ayının diğer aylar içerisindeki kıymetini ifade eden bu hadis-i şerif gibi bu âyet-i kerime dahi, Ramazan ayının Allah katındaki yüceliğini ifade etmektedir. Zira Allah (c.c.) bu âyette, Ramazan ayını diğer aylardan farklı bir şekilde kıymetlendirdiğini ve bu ayda yüce kelamı olan Kur’an’ı indirmekle bizzat kendisinin seçtiğini ifade etmektedir.شَهْرُ رَمَضَانَRamazan Ayı:’Şehr/ay” kelimesi, “الشُّهْرَةُ/eş-Şühratu” kelimesinden alınmadır. Bir şey ortaya çıkıp belirdiğinde, شَهَرَ الشَّيْءُ denilir. Aylar da, durumları belirgin olduğu, herkesçe bilindiği ve onu öğrenmek isteyen kimsenin bir engelle karşılaşmadığı için “şehr” diye isimlendirilmişlerdir. Zira insanların, borçlarının ödeme zamanını, oruç ve hac gibi dinî emirleri yerine getirme vakitlerini bilmeye ihtiyacı vardır.Ayın hilâl haline de, doğup göründüğü için “şehr” denilmiştir. Bazıları: “Hilâl’in bu isminden dolayı aya da “şehr” denmiştir.” demişlerdir.“Ramazan” Kelimesinin Manası:Âlimler, bu kelimenin kökü ve ne manaya geldiği hususunda ihtilaf etmişlerdir. Bu mevzudaki görüşler kısaca şu şekildedir:1- Mücahid şöyle demiştir: “Bu, Allah Teâlâ’nın isimlerindendir. ‘Şehr-i Ramazan/Ramazan Ayı’ diyen kimsenin bu sözü, ‘Şehrullâh/Al¬lah’ın Ayı’ manasındadır. Yüce Allah’ın buyurduğu gibi söylenir.”Bu görüşün dayandığı hadis Ebû Hureyre (r.a.)’dan rivayet edilen Rasûlullah (s.a.v.) şu buyruğudur: “’Ramazan’ demeyiniz. Zira Ramazan, Allah’ın isimlerinden bir isimdir. Fakat ‘Şehr-i Ramazan/Ramazan ayı’¬ deyiniz.” (Beyhakî, es-Sünenu’l-Kübrâ, Sıyâm 6, c.4, s.339, h.no:7904) Ancak ne var ki bu hadisi rivayet eden İmam Beyhakî (rh.a.), bu hadis için, zayıftır, demiştir.Kamerî aylardan üçü: Şehr-i Ramazan (Ramazan ayı), Şehr-i Rebiu’l-evvel (Rebîu’l-evvel ayı), Şehr-i Rebîü’l-âhir (Rebîü’l-âhir ayı) şehr kelimesiyle beraber özel isimdir. Geri kalan dokuz ayın isimleri ise ‘şehr’siz olarak özel isimdir. Yalnız Receb ayının, Ramazan gibi olduğu da söylenmiştir.İmam Muhammed (rh.a.)’den, Ramazan’ın başına ‘şehr’ kelimesi getirilmeksizin yalnız başına zikredilmesinin tenzîhen mekruh olduğu rivayet edilmiştir. Ancak, kötü bir vehme ve karışıklığa sebep olmayacak yerlerde kolaylık için sadece Ramazan demek mekruh değildir. Bu konuda Abdullah İbn-i Abbâs ve Zeyd b. Sâbit (r.anhümâ) ruhsat ver¬mişlerdir. Ayrıca bu konuda İmâm Buhârî (rh.a.): “Ramazan denilip denilme¬yeceğine dair bap” başlığı altında birçok hadis zikretmiştir ki, bunlar¬dan birisi şöyledir: “Her kim inanarak ve sevabını Allah’tan umarak Ramazan orucunu tutarsa geçmiş günahları bağışlanır.” (Buhârî, İman, 28)2- Diğer bir kısım âlimlere göre ise; Ramazan, Receb ve Şaban gibi ay ismidir. Bu görüşte olanlar, bu kelimenin iştikakı hususunda, birkaç vecih üzere ihtilaf etmişlerdir:- Halil’den nakledildiğine göre, bu kelime, ilkbahardan önce gelip, yeryüzünü tozlardan temizleyen yağmur manasına gelen الرَّمْضَاءُ “Ramdâ” kelimesinden gelmektedir. Buna göre Ramazan kelimesinin manası şudur: ’Bu yağmur nasıl yeryüzünü yıkayıp temizliyorsa, Ramazan ayı da bu ümmetin bedenlerinin günahlarını yıkamakta, kalplerini temizlemektedir.”- Bu kelime, الرَّمْضُ kelimesinden alınmıştır. Bu, güneşin kızgınlığının fazlalığından dolayı, taşın sıcaklığı demektir. Bu ay, ya o insanların bu aydaki açlıklarının hararetinden dolayı kızmış olmalarından yahut bu ayın şiddet ve sıkıntısına göğüs germelerinden dolayı kızdıkları, hararetlendikleri için Ramazan olarak isimlendirilmiştir.Yine insanlar bu aya, “tâbi’” adını da vermişlerdir. Çünkü bu ay onlara çok zor geldiğinden onları rahatsız ediyor ve onların peşini bırakmıyordu. Bu hususta şöyle de denilmiştir: Araplar ayların isimlerini eski dillerden alınca, o ayları, o ay içinde cereyan eden zaman ve hallerle adlandırırlardı. El-Maverdî’nin naklettiğine göre bu ayın cahiliye dönemindeki adı “nâtik” idi. Ancak bu ay o sene şiddetli bir sıcağa rastladığından buna ’Şehr-i Ramazan” adını verdiler. Ramazan’ın, günahları yaktığından dolayı bu isimle isimlendirildiği de söylenmiştir. Enes (r.a.)’dan rivayet edildiğine göre Nebi (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: ’(Ramazan ayı) günahları yaktığı için, Ramazan diye isimlendirilmiştir.’ (Suyûtî, Cem’u’l-Cevâmi’, c.3, s.178 h.no:8123)Bir diğer görüşe göre ise; Ramazan ayında kalpler, âhiret hakkında düşünüp öğüt alma hararetinden dolayı tıpkı kum ve taşların, güneşin ışığından ısınıp yandıkları gibi yandıklarından dolayı bu adı almıştır.- Ezherî’den nakledildiğine göre bu isim, Arapların, oku incelip keskinleşmesi için iki taşın arasında sürt¬tükleri zaman kullanmış oldukları, رَمَضْتُ النَّصْلَ tabirinden alınmıştır. Bu ay da Ramazan diye adlandırılmıştır. Zira bu ay Cahiliye Araplarının, haram ayların girişinden önce Şevval ayında savaşmak ama¬cıyla Ramazan ayında silahlarını inceltmeye başladıklarından dolayı bu ismi almıştır.الَّذ۪يٓ اُنْزِلَ ف۪يهِ الْقُرْاٰنُKur’an onda indirildi:Kıyamete kadar tüm insanlığın dünyevî ve uhrevî saadetlerine kâfi olan ve doğru yola ulaştıran Kur’ân-ı Kerim’in Ramazan’da indirilmesi bu ayın diğer aylardan daha faziletli olduğuna yeter bir delildir. Zira bir gün veya ayın diğerlerinden daha üstün oluşu, o gün veya ayın diğerlerinde olmayan bir şerefi içermesiyle olmaktadır. Ramazan ayı ise, iki büyük şerefe haizdir.Birincisi: Dinin rükünlerinden biri olan orucun bu ayda olması.İkincisi: Kur’an-ı Kerim gibi bir kitab-ı ilâhînin bu ayda nazil olmasıdır.“Kur’an onda indirildi” buyruğunun tefsirinde iki görüş vardır:Birinci görüş:Bu, ekseri âlimlerin tercihi olan görüştür. Buna göre Allah Teâlâ, Kur’ân’ı Ramazan ayında indirmiştir. Vâsi¬le b. el-Eskâ (r.a.)’den rivayet edildiğine göre; Nebi (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “İbra¬him’in sahîfeleri Ramazan’ın ilk gecesinde indi. Tevrat, Ramazan’ın altıncı gecesinde indirildi. İncil, Ramazan’ın on üçüncü gecesinde indi¬rildi. Zebur, Ramazan’ın on sekizinci gecesi indirildi. Kur’an ise, Ramazan’ın yirmi dördüncü gecesinde (in¬dirilmiştir).” (Beyhakî, es-Sünenu’l-Kübrâ, Cizye 6, c.9, s.317, h.no:18649)Bu görüş muvacehesinde bazı sorular sorulabilir:1. Soru: Kur’an, yirmi üç sene müddetince parça parça indirildiği halde Ramazan ayında indirildiğini söylemenin manası nedir?Cevap:Buna iki şekilde cevap verilir:1- Kur’an, Kadir Gecesi’nde dünya semasına toptan indirildi, sonra oradan hadiselere göre ve ihtiyaca binaen Rasûlullah (s.a.v.)’e peyderpey indirilmiştir. Cenâb-ı Hakk’a malum bazı hikmetlere binaen Kur’an’ın inzali bu şekilde devam etmiştir.İbn-i Abbâs (r.anhümâ)’dan rivayet edildiğine göre, kendisine (Atiyye b. el-Esved tarafından); ’O Ramazan ayı ki; insanlar için bir hidayet, hidayetin ve furkanın açık delilleri olarak Kur’an onda indirildi...’ (el-Bakara, 2/185) âyeti, ‘Doğrusu biz onu mübarek bir gecede indirdik’ (ed-Duhân, 44/3) âyeti hakkında soruldu. (İbn-i Abbâs) şöyle dedi: “O, Ramazan’da Kadir Gecesi’nde ve mübarek bir gecede bir bütün ola¬rak indirildi. Sonra günler ve aylar içerisinde peyderpey gönderildi.” (İbn-i Cerir et-Taberî, Câmiu’l-Beyân An Tefsîr-i Âyi’l-Kur’ân, c.1, s.136)“Tenzîl” kelimesi tedrici olarak indirmeye, “inzâl” ise toptan bir defada in¬dirmeye tahsis edilmişlerdir. Burada, Allah Teâlâ’nın buyruğundan maksadın, Kur’an’ın Levh-i Mahfuz’dan dünya semasına indirilmesi hususu olunca, Allah Teâlâ bunu “inzal” lafzı ile bildirmiştir. İşte bu da, bu görüştekilerin görüşünün, diğerlerinkinden daha üstün olduğuna delalet eder.2- Bundan murad şudur: Kur’an-ı Kerim’in inzali, Ramazan ayında Kadir Gecesi’nde başlamıştır. Bu, Muhammed İbn-i İshak’ın görüşüdür.Bu cevaba göre, Kur’an lafzının, O’nun kısım ve cüzlerinden bir kısmına hamledilmesi gerekir.2. Soru: Bu ayet ile “Muhakkak ki biz Onu, Kadir Gecesi’nde indirdik.” (el-Kadr, 97/1) ve “Muhakkak ki biz Onu, mübarek bir gecede indirdik.” (ed-Duhân, 44/3) ayetlerini nasıl cem edebiliriz?Cevap:Rivayet edildiğine göre İbn-i Ömer, bu ve “Muhakkak ki biz Onu, Kadir Gecesi’nde indirdik.” (el-Kadr, 97/1) ayetiyle, Kadir Gecesi’nin Ramazan ayında olduğuna istidlal etmiştir. Kadir Gecesi Ramazan ayında olunca, Kur’ân’ın Kadir Gecesi’nde indirilmesi, onun Ramazan ayında indirilmesi demektir.3. Soru: Bu görüşe göre; Kur’an’ın tümü mü Kadir Gecesi’nde Levh-i Muhfuz’dan dünya semasına indirmiş, daha sonra Rasûlullah (s.a.v.)’e ömrünün sonuna kadar, peyderpey indirilmiştir. Yoksa o yıl içerisinde Hz. Peygamber ve ümmetinin ihtiyacı olan Kur’¬an âyetleri Levh-i Mahfuz’dan dünya semasına indiriliyor, daha sonra ihtiyaca göre indirilmeye devam ediyordu. Bu iki ihtimalden hangisi doğruya daha yakındır?Cevap: Her ikisi de muhtemeldir. Çünkü âyetten muayyen bir Ramazan’ın murat edilmesi muhtemel olduğu gibi herhangi bir Ramazan’ın murat edilmiş olması muhtemeldir. Bu sebeple kesin bir şey söylememek gerekir.İkinci görüş:Süfyân İbn-i Uyeyne şöyle demiştir: Hak Teâlâ’nın “Kur’an onda indirildi” buyruğunun manası, “O ayın fazileti hakkında Kur’an indirildi” şeklindedir. Bu Hüseyin İbn-i Fadl’ın tercih ettiği bir görüştür. Nitekim bir kimse, zekâtın vacip kılınmış olduğunu murat ederek, “Allah ze¬kât hakkında şunu şunu...”, içkinin haram kılındığını murat ederek de, “içki hakkında da şunu indirmiştir” der.
1 kişi yorum yazdı.