HAK YOLUNDA İSMAİL OLMAK
Hakk´a teslimiyet; ilahi idareye boyun eğmeyi, kula değil yaratana kul olmayı gerçek hürriyet sayanların değişmez tavrıdır.
“– Oğlum!” dedi titrek bir sesle.
“ – Gözümün nuru! İsmail`im! Bir tanem! Yavrucuğum! Rüyamda seni boğazladığımı görüyorum. Birisi rüyamda sürekli “Allah sana oğlunu boğazlamanı emrediyor!” diyor. Bir düşün! Ne dersin?”
İsmail (a.s) gözlerini babasına çevirerek sakin bir tavırla: “- Babacığım! Emrolunduğun şeyi yap! İnşallah beni sabredenlerden bulacaksın” dedi.
Bu işin şakaya gelir yanı da yoktu. Ne bir fantezi ne de bir tavsiye idi. Bu bir emirdi. Ötelerden, hem de çok ötelerden, aynı zamanda şah damarından daha yakın bir yerden geliyordu. “Ne yapsalar boş göklerden gelen bir karar vardır. Yoktan da vardan da öte, bir var vardır.” (Sezai Karakoç) Baba ile oğul tarifi güç bir halet-i ruhiyye ile sabra yönelirken, büyük, çok büyük bir sınavın da eşiğinde bulunuyorlardı. Artık her şey hazırdı, Bir kez... iki kez... üç kez denedi, yeniden denedi... ama olmadı... Bıçak kesmedi... kesmedi... Yanında duran kayayı bir dokunuşta ikiye bölen bıçak, yavrusu İsmail (a.s.)’in boğazında körleniyor, adeta eriyordu...
Bunun üzerine gökten bir melek eşliğinde süratle yaklaşan bir kurban, İsmail (a.s.)’in imdadına yetişmişti. Uğrunda evladını feda etmeyi göze aldığı, Rabbi İbrahim (a.s.)’e:
“- Ey İbrahim! Rüyayı gerçekleştirdin. Biz iyileri böyle mükâfatlandırırız. Bu gerçekten çok acık bir imtihandır. Biz oğluna bedel olarak ona büyük bir kurban verdik. İbrahim’e Selam!” diye sesleniyordu. Sınav sona ermiş baba ile oğul bu sınavı kazanmıştı. Bu imtihan kıyamete kadar devam edecek olan, “Rabbin için kurban kes!” emr-i ilahisinde sebebi oluştu. işte kurban’ın anlamı, Bayramın tadı!
Bu bayram; “İsmailem Hak yolunda, canımı kurban eylerem!” diyenlerin bayramıdır.
Bu bayram; “Gönül dalında yetiştirdiği meyveleri Allah için, sırf O’nun rızasını kazanmak uğruna kendi elleriyle koparabilecek derecede fedakâr olanlar[‘ın]” bayramıdır.
Bu bayram; “Ben İslam’ın kurbanıyım” diyebilenlerin bayramıdır.
Bu bayram; “Yaşadığı topraklar üzerinde Hakk’ın razı olacağı bir hayatı özleyen, bu hayata hayatiyet kazandırmak için gayret sarfedenler[‘in]” bayramıdır.
Ne mutlu bayramı idrak edebilenlere!
Ne mutlu İsmail’lere!
Ve ne mutlu “Hak yolunda canımı kurban eylerem” diyenlere!
O (S.A.V.)’NUN İÇİN NE DEDİLER?
‘‘Ben şunu iddia ediyorum ki, Hz. Muhammed en seçkin kıymettir. Yaratan’ın böyle ikinci bir vücudu imkân sahasına getirmesi de ihtimalden uzaktır. Sana muasır bir vücud olamadığımdan dolayı müteessirim ey Muhammed (s.a.v.)! Muallimi ve naşiri bulunduğun bu kitap senin değildir; o ilahîdir. Bu kitabın Allah’tan olduğunu inkâr etmek müsbet ilimlerin bâtıl olduğunu ileri sürmek kadar gülünçtür.’
Almanya İmparatorluk Şansölyesi Filozof Prens Otto Von Bismark
‘‘Hiç kimse Hz. Muhammed (s.a.v.)’in prensiplerinden daha ileri bir adım atamaz. Avrupa’ya nasip olan bütün başarılara rağmen bizim konulmuş olan bütün kanunlarımız, İslâm kültürüne nispetle eksiktir. Biz Avrupa milletleri, medeni imkanlarımıza rağmen Hz. Muhammed (s.a.v.)’in son basamağına varmış olduğu merdivenin daha ilk basamağındayız. Şüphe yok ki, hiç kimse bu yarışmada O’nu geçemeyecektir.’
Alman Şair ve Yazar Johann Wolfgang von Goethe (1749-1832)
“Hakîmdi, hatipti, peygamberdi. Muharipti, fikirler fatihiydi. Makul itikatların muhyisi idi ve nihayet din kurucusu idi. 20 dünyevî devlet kurmuş ve bir tek ruhanî millet yaşatmıştı. Muhammed budur! İnsan büyüklüğü hangi ölçü ile ölçülürse ölçülsün, acaba O’ndan daha büyük bir insan bulunur mu?”
Fransız Tarihçi A.D. Lamartine
‘‘Baştanbaşa bütün insanlık tarihi içinde, Muhammed (s.a.v.)’in şahsiyetine benzeyen tek bir insan mevcut değildir. O’nun elinde bulunan maddi araçlar ne kadar azdı; göstermiş olduğu kahramanlıklar ise ne kadar büyüktü. Sadece bu yönden tarihi araştırmış olsaydık, O’nun isminden başka, bu derece parlak ve bu derece ayan bir isim bulamazdık.’
Prof. Stubart
“Ben, bu hayret uyandırıcı insanın hayatını inceledim. Benim görüşüme göre O’nu, insanlığın kurtarıcısı olarak tanımamız lazımdır. Muhammed (s.a.v.)’in ahlâk ve karakterinde bir adam, yaşadığımız dünyaya lider olsa, bütün problemler çözülür, hayatın mutluluğu sağlanırdı. Muhammed (s.a.v.), insanlığın kurtarıcısıdır. Bu şöhretin tek sahibi O’dur.”
İrlandalı Yazar Bernard Shaw (1856-1950)
Rukiye Taşdemir, Almanya
Gönül Dili
Özlenen Rehber Dergisi 57. Sayı
s.a.. yüreginize saglok hocam. allahim razi olsun rabbim cümlemize Ismail olmayi nasip eylesin insaallahu teala.. yazilarinizin devamini bekleriz ins allaha emanet olun selam ve dua ile