KURBAN-I EKREM
Kurban ibadetinin esas amacı tek kelimeyle, takva yani Allah korkusunun bu ibadeti yerine getiren kimsede yerleşmesidir. O zaman insan kurban-ı ekrem, yani en büyük ve en değerli kurbandır. Onun canı başta, sonra malı, varı yoğu her şeyi Allah’ındır. Ona kurbandır. Kurbanla birlikte insan remzî olarak nefsini boğazlar. Buna tasavvufta “zebh’i nefs” denilir ki asıl amaç budur, yani nefsi kurbanla boğazlamaktır.
Maddî fedakârlığın önemi büyüktür; ama kurban ibadetinde oraya takılıp kalmak, orayı aşamamak asıl amaca ulaşamamaktır. Asıl olan, Hakk’ın emrine imtisaldır. Kul emri yerine getirirken bu boyuta yükselmeli, bayramda bayramı nefsin emrine muhalefet ederek bayram etmeli. Yoksa maddî fedakârlığın gölgesinde kalan, “yerine getirdim” deyip asıl ufuktan yoksun olan ibadet, amacına ulaşmayan bir ibadettir. Hâlbuki nefsin ayaklar alındığı, daha ilk akan kanla nefsin Hakk’a ulaştığı, buram buram Allah korkusu tüten bir ibadettir kurban. “Rabb’im, bu hayvanı senin yolunda kestiğim gibi gerekirse canımı da senin yolunda veririm. Hz. İbrahim, oğlu Hz. İsmail’i senin yolunda kesmek için düşünmeden yatırdığı gibi ben de canımı, cananımı senin uğruna veririm!” demenin ifadesidir kurban. “Asıl kurban, benim. Ailem, varlığım sana kurban.” Zaten tasavvufta bu değil midir? Nefsin bütün arzularıyla zıtlaşmak, onu Allah’a kurban etmek, dinin emirleriyle kucaklaşmak!
Hz. Mevlana, Mesnevi’sinde: “Kurban kestiğin vakit ‘Allâhu Ekber’ dersin. Öldürülmeye layık olan nefsin zebhi (boğazlanması) sırasında da öyle diyorsun. Namaz kılanın cismi Hz. İsmail, ruhu da Hz. İbrahim gibidir ki, ruh Allâhu Ekber demekle cismin zebhine tekbir getirmiş olur.” Demek, asıl olan ibadet ile ruhun kaynaşmasıdır. Onun kurban edilmesidir. Süfli ve nefsanî arzulara bıçak çalınır, nasıl kesilen hayvan geri getirilemezse bıçak çalınıp tevbe edilen bütün süfli arzular da terk edilir. Sadece birkaç kapıya verilen ve yenilen birkaç kilo et değildir kurban!
Cüneyd Bağdadî hazretleri: “Mina’da kurban kesen bir mümin, eğer nefsinin bütün arzularını boğazlamazsa kurban kesmiş olmaz.” (Hucvîrî, Keşfu’l-Mahcûb). Kur’ân’da da ifade edilen “Allah’a ulaşan takva, yücelen nefis” kurbanın ardından alçalıp günah gayyalarına tenezzül etmemelidir. Demek, kurban ibadetinin ruhu, nefsin boğazlanmasında, aksi ise sadece emir tekrarından ibarettir.
İbn-i Arabî’ye göre en büyük kurban nefistir, esas mesele onu boğazlamaktır. Kur’ân’da geçen “fidâ” (es-Saffât, 37/107) fenanın remzidir. Koçun kesilmesi neftsen fani olmak anlamına gelir. Hz. İbrahim rüyasında oğlu İsmail’i boğazladığını görmüştü. Burada İsmail, koçun remzidir. Ona rüyada oğlunu değil oğul remziyle anlatılan koçu kurban etmesi emredilmişti. Ancak Hz. İbrahim rüyayı yorumlamadan olduğu gibi uygulamak istedi ve Allah’ da ona kocaman bir koç gönderdi. (İbn-i Arabî, Fusûsu’l-Hikem)
İbn-i Habbâz: “Bir bayram günü Mekke’de Cemre’ye yakın bir yerde bulunuyordum. Orada duran bir derviş gördüm. Elinde bir testi veya ibrik vardı. Şöyle yakarıyordu: ‘Ey benim efendim! İnsanlar sana kurbanlarıyla ve sevaplarıyla yaklaşıyorlar. Benim ise canımdan başka bir şeyim yok.’ Bunu dedi ve birden haykırıp canını ona verdi.” (Molla Cami, Nefahâtü’l-Üns)
Zilhicce’nin 9. gününden başlayıp Kurban Bayramı’nın 4. günü ikindi namazına kadar devam eden 23 vakit farz namazların ardından sürekli tekrar edip söylenen ve vacip olan teşrik tekbirleri ki, manası; “Allah her şeyden yücedir. Allah her şeyden yücedir. Allah’tan başka ilah yoktur. O Allah her şeyden yücedir. Allah her şeyden yücedir. Ve hamd Allah’a mahsustur” kelime-i tayyibesi ve koçu boğazlarken; “Bismillâhu Allâhu Ekber/Allah’ın ismiyle, Allah her şeyden yücedir” demek, bunun bizden istenmesi nefsin Allah’a kurban edilmesi, O’nun emrinin her şeyin üstünde tutulması demek olsa gerektir.
Nice koçlar kestik Allah rızası için; ama hala nefsin arzuları peşinde koşuyor isek dönüp geçmişe, bu ibadeti gerçek manasıyla yapıp yapmadığımızı sorgulamamız gerekir. Asıl kurban nefsimiz; ama bizler surete dalıp nefsimiz yerine koçları kesiyoruz. O yüzden de hep yerimizde sayıyoruz, demektir. Rabb’imiz bizlere bu kutsi ve ulvi ibadeti bihakkın yerine getirmemizi nasip etsin. Nefsimizle giriştiğimiz bu büyük mücadelede bize yardım etsin. Eğer mücadeleyi kazanırsak o dem işte, bizim bayramımız bayram olacak, gerçek manada kurban kurban olacaktır.
Düşünce & Yorum
Özlenen Rehber Dergisi 57. Sayı
Henüz hiç kimse yorum yazmadı.