Hâlid İbn-i Zeyd Ebû Eyyûb El-ensârî (r.a.)
Özlenen Rehber Dergisi 54. Sayı
Ebû Eyyûb el-Ensârî (r.a.) Medineli müslümanlardan olup hicret sırasında Hz. Peygamber’i evinde misafir eden büyük sahabedir. Rasûlullah (s.a.v.)’e yedi ay mihmandarlık yapan Ebû Eyyûb (r.a.), Bedir, Uhud, Hendek ve diğer bütün gazvelerde Rasûlullah’ın yanında bulunmuştur. Rasûlullah’ın vefatından sonra da bütün gazalara iştirak etmiş, Hz. Ali’nin hilâfeti döneminde onunla birlikte Haricîlere karşı savaşmıştır. Hz. Ali’nin Medine’deki kaymakamı olan Ebû Eyyûb’un Halid ve Muhammed adlı iki oğlu, Umre adında bir kızı vardı. Rasûlullah (s.a.v.)’in ’İstanbul elbette fetholunacaktır; onu fetheden kumandan ne güzel kumandan, onu fetheden asker ne güzel askerdir? müjdesi üzerine Hicrî 52. yılda müslümanlar İstanbul’u kuşattılar. İslâm akidesinin dünyanın dört bir yanına yayılması hususunda çok canlı ve diri bir gayret sahibi olan müslümanlar Rasûlullah (s.a.v.)’in müjdesine nail olmak için İstanbul’u fethetmeyi ve İslâm devletinin sınırlarına dâhil olmasını şiddetle arzuluyorlardı. Hz. Ebû Eyyûb el-Ensârî hazretleri bu seferin hazırlanması için çok çalışmış ve sefere karşı çıkanlara öğütlerde bulunmuştu. Uzun bir yolculuk yapan Ebû Eyyûb (r.a.), yaşının çok ilerlemesinden dolayı İstanbul’a yaklaştıkları bir sırada hastalanmış hatta takati yetmediği halde yoluculuk esnasında düşme-mek için kendisini devesinin sırtına bağlattırmış ve akıllara durgunluk getiren gayretiyle sırf Rasûlullah (s.a.v.)’in müj-desine nail olabilmek için bu seferden geri kalmamıştı. Vefat ettiği takdirde de cenazesinin hemen gömülmeyerek ordunun varacağı en ileri noktaya kadar götürülmesini ve o yerde gömülmesini vasiyet etmişti. Burada defnedilen Ebû Eyyûb (r.a.), samimi müslümanların Sevgili Peygamberimizin buyruklarına canı pahasına olsun nasıl ittiba ettiklerinin İstanbul’daki bir sembolüdür. Fatih, 1453’te büyük ordusuyla İstanbul önüne geldiği zaman İslâm’ın İstanbuldaki tarihini iyi biliyor ve Ebû Eyyûb hazretlerinin kabrini bulmak istiyordu. Padişah bu isteğini hocası Akşemsettin’e iletti ve bir mürşidi kâmil olan Akşem-seddin hazretleri manevi keşfiyle, Ebû Eyyûb (r.a.)’in kabri bulundu. Hadise şöyle gerçekleşti: Akşemseddin hazretleri kabrin yeri olarak bir yeri işaret etti ve bir beyaz mermer çıkacağını söyledi. Fatih Sultan Mehmet Han bildirdiği yeri bir iki arşın kadar kazdırdı. Dediği gibi beyaz mermer çıktı, mermerin üzerinde ’Hâzâ kabru Hâlid İbni Zeyd? ibaresi yazılıydı. Eyüp Sultan’ın kabrinin bulunmasından sonra Fatih Sultan Mehmed tarafından türbenin yanına camii, medrese, imaret ve hamam yaptırılmış böylece burada şehrin ilk külliyesi oluşturuldu. Osmanlı Padişahları asırlar boyunca Eyüp Sultan Türbesi’nde kılıç kuşanarak Eyüp Sultan’a verdikleri önemi göstermişler, öldüklerinde ise Eyüp Sultan Türbesi yanındaki kabristanlığa defnedilmek istemişlerdir. İstanbul’da yaşayan veya İstanbul’a bir müddet için gelen herkes mutlaka Eyüp Sultan Türbesini ziyaret etmiştir. Türbeler kapatıldıktan sonra bile hacet penceresi önünde dua etmek suretiyle Eyüp Sultan’ı dışarıdan ziyaret edenlerin sayısı pek çoktur. Ziyaret etmek için belirli gün ve saati bulunmayan Eyüp Sultan’ı isteyen istediği zaman ziyaret edebilir. Rabbim şefaatlerinden ayırmasın.
Henüz hiç kimse yorum yazmadı.