Özlenen Rehber Dergisi

36.Sayı

Tohumdaki Mucize

Hüsamettin BOLAT Özlenen Rehber Dergisi 36. Sayı
“Biz, gökten belli bir miktarda su indirdik ve onu yeryüzünde yerleştirdik; şüphesiz biz onu (kurutup) giderme gücüne de sahibiz. Onunla sizin için hurma bahçeleri ve üzüm bağları meydana getirdik. Bu bağ ve bahçelerde sizin için pek çok meyveler vardır ve siz onlardan yiyorsunuz.”(1)

Bahçenizde bulunan meyve ağaçları, evinizin penceresinden görünen çam ağaçlarını ya da arabayla giderken yol kenarında gördüğünüz çınarlar hakkında hiç detaylı olarak düşünmüş müydünüz? Bu bitkilerin nasıl ortaya çıktığını, hangi aşamalardan geçerek bir ağaç haline geldiklerini biliyor musunuz? Bitkiler, nefes almanızı sağlayan atmosferdeki dengeleri, oksijen miktarının yeterliliğini, fazla karbondioksitten zehirlenmemenizi, atmosferdeki nemin rahatsız edici ölçülerde olmamasını, yaşadığınız yerdeki havanın çok soğuk ya da çok sıcak olmamasını yani şu anda pek çok yönden rahat bir yaşam sürmenizi büyük ölçüde bitkilerin varlığına borçluyuz. Üstelik bütün canlılar gibi biz de yaşamak için ihtiyacımız olan vitaminlerin ve minerallerin çok büyük bir bölümünü bitkilerden karşılıyoruz.
Ağacı üreten, meyveleri ağaca yerleştiren tohumun kendisi midir? Meyvelerin veya çiçeklerin şeklini, rengini belirleyen tohum mudur? Peki ya ağaç ile ilgili bilgileri eksiksiz olarak içindeki embriyoya yerleştiren tohumun kendisi midir?
Örnek olarak binlerce farklı bitki türü içinden herhangi bir elma ağacını düşünelim. Elma ağacı, bilindiği gibi toprağa atılan bir tohumdan ortaya çıkar. Tohum, küçük bir cisimdir; ama nasıl olur bilinmez, o tohumun içinden belli bir süre sonra 4-5 metre uzunluğunda ve yüzlerce kilo ağırlığında dev bir ağaç oluşur. Ağaçtaki elmalar, cilalanmış gibi duran pürüzsüz kabukları, kendine özgü aroması, içlerindeki şekerli su ile kusursuzdurlar. Tohumun, kendisine oranla bu dev boyuttaki ağacı yaparken kullanabileceği tek malzeme ise ilk aşamada kendi içindeki yedek besin, sonrasında ise sadece toprak ve güneş ışığıdır.
Tohumun içinde son derece üstün bir akıl ve kapsamlı bir bilgi gizlidir; ancak bu akıl ve bilgi, elbette tohumun kendisine ait değildir. Tohumu meydana getiren maddelerin moleküllerinin, bu moleküllerin atomlarının akıl ve bilgi sahibi olduğu iddia edilemeyeceğine göre bu bilgi tohumun içine bir şekilde yerleştirilmiştir. Peki, bu bilgiyi yerleştiren kimdir?
Tohumlara bu bilgi çok üstün bir güç sahibi tarafından yerleştirilmiştir. Benzeri olmayan bu gücün sahibi Hz. Allah’tır. Tohumlar, Allah (c.c) tarafından ağaç yapabilecek bilgi ve sisteme sahip olarak yaratılmıştır. Toprağa atılan her tohum, Hz. Allah’ın ilmi ile kuşatılmıştır; O’nun ilmi ile büyüyüp gelişir ve bitki haline gelir:
“Gaybın anahtarları O’nun katındadır, O’ndan başka hiç kimse gaybı bilmez. Karada ve denizde olanların tümünü O bilir, O, bilmeksizin bir yaprak dahi düşmez; yerin karanlıklarındaki bir tane, yaş ve kuru dışta olmamak üzere hepsi (ve her şey) apaçık bir kitaptadır.”(2)

TOHUMDAKİ SIR
“Şimdi ekmekte olduğunuz (tohum)u gördünüz mü? Onu sizler mi bitiriyorsunuz, yoksa bitiren Biz miyiz? Eğer dilemiş olsaydık, gerçekten onu bir ot kırıntısı kılardık; böylelikle şaşar-kalırdınız.”(3)
Tohumların, kendilerini diğer cisimlerden ayıran çok önemli bir özellikleri vardır. Tohumlar ait oldukları bitkinin her dalına, her yaprağına, bu yaprakların sayısına, şekillerinin nasıl olacağına, kabuğunun ne renkte ve kalınlıkta olacağına, besin ve su taşıyan borularının genişliğine, sayısına, bitkinin uzunluğuna, meyve verip vermeyeceğine, verecekse bu meyvelerin tatlarına, kokularına, şekillerine, renklerine dair -kısacası bir bitkiyle ilgili olabilecek- bütün bilgilere sahip cisimlerdir.
Peki, tohum hakkında hiçbir bilgiye sahip olmasaydık ve bu cismi ilk defa görüyor olsaydık, ne işe yaradığını da hiç bilmeseydik tohumların içinden hiçbiri diğerine benzemeyecek şekilde sayısız bitkinin çıkabileceğini, bu bitkilerin bir kısmının da metrelerce yüksekliğe ulaşabileceklerini tahmin edebilir miydik? Türlü türlü meyvelerin; şeftalinin, hindistancevizinin, armutların, ayvanın, dutun, kayısının yine bu tohumların oluşturduğu ağaçlarda yetişeceğini, küçük siyah, kahverengi ya da sarı cisimlerin böğürtlenleri, portakalları, mandalinaları, karpuzları, erikleri, biberleri, domatesleri oluşturacağını hayal bile edemezdik.
İşte bu yüzden tohum, üzerinde düşünülmesi gereken bir varlıktır. Milyonlarca yıldır tohumların içinde bitkilere ait bütün bilgilerin saklanıyor olması sıradan bir konu olarak karşılanmamalıdır.
Tohuma bilgiler kim tarafından yerleştirilmiştir?
Tüm bu muazzam bilgiyi tohumun içine yerleştiren, her şeyin yaratıcısı olan Hz. Allah’tır.
Küçücük bir tohumun içine böylesine muazzam bir bilginin yerleştirilmiş olması ve tohumların diğer özellikleri, iman edenler için Allah’ın benzersiz yaratma sanatına birer örnektir. İmanlarını artıracak, onları Rablerine yaklaştıracak bir vesiledir.
Tohumu yaratanın da, toprağın içine düştüğünde onu yarıp içinden yeni bir bitkiyi çıkaranın da Allah (c.c) olduğu şöyle haber verilmektedir:
“Taneyi ve çekirdeği yaran şüphesiz Allah’tır. O, diriyi ölüden çıkarır, ölüyü de diriden çıkarır. İşte Allah budur. Öyleyse nasıl oluyor da çevriliyorsunuz?”(4)
“Görmüyorlar mı; biz, suyu çorak toprağa sürüyoruz da onunla ekin bitiriyoruz; ondan hayvanları, kendileri yemektedir? Yine de görmüyorlar mı?”(5)
Tohumlardaki Yedek Besin Deposunun Özellikleri
Tohumlarda embriyo ile birlikte bulunan yedek besin çok önemlidir. Çünkü tohum halindeki bir bitkinin fotosentez yapacak yaprakları ve topraktan besin toplayabileceği kökleri yoktur. Toprağın üstüne çıkacak bir filiz haline gelene kadar tohum bünyesindeki bu besini kullanmak zorundadır. Bu nedenle yedek besin, tohumun gelişimini tamamlamasına yetecek miktarda olmalıdır. Bu noktada karşımıza mucizevî bir detay çıkmaktadır. Her bitkinin tohumunda tam ihtiyacı olacak kadar besin depolanmıştır.
Şimdi burada durup düşünelim. Bu besin miktarını ve cinsini ayarlayan kimdir? Bunu ayarlayan tohum olamaz çünkü ortada henüz bir tohum yoktur, bu ayarlama tohumun oluşumundan önce yapılmaktadır. O halde bitkinin kendisi, tohumunun hangi aşamalardan geçerek, ne kadar süre sonra döllenebileceğini tespit edip, kendisi mi bu miktarı ayarlamaktadır? Böyle bir ihtimali kabul etmek, bitkinin kendi aklı ve şuuru olduğunu, ileri görüşlü olduğunu, kendi dışında gelişen olaylardan haberdar olduğunu ve daha inanılması mümkün olmayan pek çok mantık dışı olayı kabul etmek demektir. Elbette bunu kabul etmek akıl ve mantık sahibi bir insan için mümkün değildir.
Bu durumda karşımıza çıkan gerçek açıktır: Her bitkinin tohumunun içine tam gerektiği kadar besini depolayan, tüm bitkilerin ve o bitkilerin döllenme aşamalarının, sistemlerinin yaratıcısı olan Hz. Allah’tır.
Hz. Allah bir âyet-i kerimesinde “O, gökleri dayanak olmaksızın yaratmıştır, bunu görmektesiniz. Arzda da, sizi sarsıntıya uğratır diye sarsılmaz dağlar bıraktı ve orada her canlıdan türetip yayıverdi. Biz gökten su indirdik, böylelikle orada her güzel olan çiftten bir bitki bitirdik” buyurmuştur.(6)
Yine bir âyet-i kerimesinde “Sizin için gökten su indiren O’dur; içecek ondan, ağaç ondandır (ki) hayvanlarınızı onda otlatmaktasınız. Onunla sizin için ekin, zeytin, hurmalıklar, üzümler ve meyvelerin her türlüsünden bitirir. Şüphesiz bunda, düşünebilen bir topluluk için âyetler vardır” buyurmaktadır.(7)

TOHUMLARIN DAĞITILMASI
Bitkiler gibi hareketsiz, yerlerinde sabit duran canlıların, tohumlarını diğer bitkilere nasıl ulaştırdıklarını, tohum dağıtma işleminin nasıl gerçekleştiğini belki bugüne kadar hiç düşünmemiş olabilirsiniz. Dağıtım işleminin aşamalarını genel olarak şöyle özetleyebiliriz: Döllenen çiçeklerden tohumlar oluşur. Bunlar kimi bitkilerde yere düşer, kiminde rüzgârla havalanır, kiminde de hayvanlara takılır ve bu şekilde çevreye dağılır. Ancak bu özet, bitki tohumlarının dağıtım sisteminin oldukça yüzeysel bir tanımlamasıdır. Çünkü bu dağıtım işlemi detaylarına inilerek incelendiğinde, bitkilerin ve hayvanların yaşamlarıyla direkt bağlantılı pek çok ilginç olayın gerçekleştiği görülecektir.
Balistik Bilgisine Sahip Tohumlar
Bir yağmur damlası üzerine düştüğünde ya da herhangi başka bir kuvvet ile karşılaştığında tohumlarını havaya fırlatan çiçekler vardır. Örneğin Kına çiçeği bütün yol kenarlarında görülebilen sarı, portakal rengi ve kahverengi benekli çiçekleri olan bir bitkidir. Dokunulduğunda bir silahın ateşlenmesine benzer bir şekilde tohumlarını etrafa fırlatır. Bilindiği gibi, bitkiler durağan varlıklardır yani hareket edemezler. Fırlatma gibi bir eylemin yapılabilmesi içinse mutlaka bir enerjinin var olması gerekmektedir.(8)
Akdeniz Salatalıklarındaki Roket Sistemi
Akdeniz salatalığı benzeri bitkiler, tohumlarının yayılması için kendi güçlerini kullanırlar. Olgunlaşmaya başlamasıyla birlikte Akdeniz salatalıklarının içleri yapışkan bir sıvıyla dolmaya başlar. Sıvıdan kaynaklanan basınç gittikçe artar ve sonunda basınca dayanamayan tohumlar patlar. Tohum patlarken, havaya fırlatılan roketin arkasında bıraktığı ize benzer bir şekilde içindeki sıvıyı da dışarıya fışkırtır. Bu sayede sıvıyla birlikte salatalığın tohumları da toprağa dağılmış olur.
“Sizin ilahınız yalnızca Allah’tır ki, O’nun dışında ilâh yoktur. O, ilim bakımından her şeyi kuşatmıştır.”(9)
Hura ağacı
Hura ağacı ise Brezilya’ya özgü tropikal bir ağaçtır. Tohumları bir düzine odacığın birleşmesinden oluşan bir kapsül şeklindedir. Tohumlar güneş ışınlarının altında büyük bir güçle patlarlar. Hura ağacı, tohumlarını uzağa fırlatma konusunda en başarılı ağaçlardandır. Öyle ki tohumlarını yayma vakti geldiğinde, onları yaklaşık olarak 12 m. uzaklığa kadar fırlatabilir. Bu patlamadan sonra etrafa hem tohumlar hem de ikiye bölünmüş kabuklar saçılır.(10)
Paraşüt Tohumlar
İnsanların yüksekten atlamak için kullandıkları paraşütler özel olarak tasarlanmış bir şekle sahiptir. Rüzgârı içlerine almalarını sağlayan yapıları ile kendilerini kullanan kişiye havada hareket etme imkânı verirler. Bazı tohumlarda da paraşütlere benzer bir yapı vardır. Paraşüt tohumlar olgunlaştıklarında hemen ağaçtan yere düşmezler. Onları daha uzağa götürecek kuvvetli rüzgârların çıkmasını beklerler. Eğer böyle olmasaydı ana bitkinin çok yakınına düşeceklerinden büyüme şansları daha az olurdu.
Akıl sahibi her insana düşen evrendeki düzeni gözlemleyerek Allah’ın yarattıkları üzerinde düşünmektir. Allah âyetlerinde Kendisi’nden başka ilâh olmadığını ve kurtuluşun yalnızca Kendisi’ne ibadet etmekte olduğunu şöyle buyurmaktadır: “Sizi boşuna yarattığımızı ve bize tekrar döndürülmeyeceğinizi mi sandınız? Gerçek hükümdar olan Allah yücedir. Ondan başka hiç ilâh yoktur. O şerefli ve yüce arşın Rabb’idir.”(11)
Karıncalar ve Tohumlar Arasındaki Uyumlu İlişki
Bazı bitkilerin üremeleri hayvanlara bağlıdır. Çünkü tohumları hayvanlar tarafından taşınır. Bu dağıtım şekli hayvanlar ve bitkiler arasında dikkat çekici bir birlikteliğin ve uyumun var olduğunu gösterir. Örnek olarak çevresi yağlı, yenilebilir bir dokuyla kaplı olan bir tohumu ele alalım. İlk bakışta alelade gelebilecek bu yağlı doku, gerçekte bitkinin neslinin devamlılığı açısından çok önemli bir detaydır. Çünkü bu özellik karıncaların söz konusu bitkiye ilgi duymasına sebep olmaktadır. Bu bitkilerin üremesi pek çok bitkiden farklı olarak karıncalar vasıtasıyla gerçekleşir.
Peki, karınca ve tohum arasındaki bu uyum nasıl ortaya çıkmıştır?
Karıncanın bunu bilinçli olarak yaptığı yani bitkinin üremesi için neyin gerekli olduğunu bildiği ve buna göre hareket ettiği gibi bir düşünce elbette ki mantıken kabul edilemez. Bitkinin de üremek için bu karınca türünün hoşuna gidecek özellikleri bir şekilde öğrendiği ve tohumunu bu özelliklere uygun hale getirdiği, karıncayla aynı ortamda bulunmayı ayarladığı gibi bir iddia da bilimsel açıdan hiçbir geçerliliği olmayan bir safsata olmaktan öteye gidemeyecektir. Bu şuurun kaynağı, her iki canlının sahip oldukları özelliklerden haberdar olan, bu canlıları birbirlerine uyumlu şekilde yaratan üstün bir bilgi ve güç sahibi olan Allah’tır. Allah (c.c), her canlının Kendisi’ne boyun eğmiş olduğunu bir âyetinde şöyle bildirmektedir: “Göklerde ve yerde bulunanlar O’nundur; hepsi O’na gönülden boyun eğmiş bulunuyorlar.”(12)
Yine bir âyet-i kerimesinde “Yeryüzünde hiçbir canlı yoktur ki, rızkı Allah’a ait olmasın. Onun karar (yerleşik) yerini de ve geçici bulunduğu yeri de bilir. (Bunların) Tümü apaçık bir kitapta (yazılı)dır” buyuruyor.(13)

ÖNEMLİ BİR AŞAMA: FİLİZLENME
“Yeryüzünde birbirine yakın komşu kıtalar vardır; üzüm bağları, ekinler, çatallı ve çatalsız hurmalıklar da vardır ki, bunlar aynı su ile sulanır; ama ürünlerinde (ki verimde ve lezzette) bazısını bazısına üstün kılıyoruz. Şüphesiz, bunlarda aklını kullanan bir topluluk için gerçekten âyetler vardır.”(14)
Bu aşamada oksijene mutlaka ihtiyaç vardır. Tohum, içindeki besinlerden oksijenli solunumla enerji ve ısı üretimine başlar. Çünkü çimlenen tohumlarda yeni oluşan bitkinin kısımlarının oluşabilmesi için enerjiye ihtiyaç vardır. Uygun sıcaklık da, enzimlerin maksimum hızlarda çalışmasını sağlar.(15)
Görüldüğü gibi, tohumun büyümek için enerjiye yani besine ihtiyacı vardır; fakat tohumun, topraktaki mineralleri kökleriyle alacak hâle gelene kadar beslenebileceği bir kaynağı yoktur. Öyleyse tohum, büyümesi için gerekli olan besini nasıl bulmaktadır?
Bu sorunun cevabı tohumun yapısında gizlidir.

TOHUM BİR YARATILIŞ GERÇEĞİDİR
“Görmedin mi, Allah, gökten su indirdi, böylece yeryüzü yemyeşil donatıldı. Şüphesiz Allah, lütfedicidir, her şeyden haberdardır.”(16)
Tohumlarda saklı olan bilgi sayesinde milyonlarca yıldır aynı şekilde bitkilerin topraktan çıkıyor olmasının taşıdığı öneme dikkat çekerek yeryüzündeki bitki çeşitliliğinin tohumlarda kayıtlı olan bilgiler sayesinde gerçekleşmektedir.
“Ölü (kurak) toprak kendileri için bir âyettir; biz onu dirilttik, ondan taneler çıkarttık, böylelikle ondan yemektedirler. Biz, orada hurmalıklardan ve üzüm-bağlarından bahçeler kıldık ve içlerinde pınarlar fışkırttık. Onun ürünlerinden ve kendi ellerinin yaptıklarından yemeleri için. Yine de şükretmiyorlar mı? Yerin bitirdiklerinden, kendi nefislerinden ve daha bilmedikleri nice şeylerden bütün çiftleri yaratan (Allah çok) yücedir.”(17)
Allah tüm bitkileri yaratan, onları şekillendiren, kokularını, tatlarını, renklerini verendir. Allah bu gerçeği bize bir âyetinde şöyle bildirmiştir:
“Gökten de bereketli bir su indirip onunla kullar için rızık olarak bahçeler ve biçilecek taneler (ekinler), birbirine dizilmiş kat kat tomurcukları olan yüksek hurma ağaçları bitirdik ve böylece onunla ölü bir beldeye hayat verdik. İşte (dirilip kabirlerden) çıkış da böyledir.”(18)
Tüm canlılar; üstün bir güç ve bilgiye sahip olan bir Yaratıcı’nın eseridirler. Yaratıcı, tüm evreni yoktan var eden, en kusursuz biçimde düzenleyen ve tüm canlıları da yaratıp şekillendiren Hz. Allah’tır.

Dipnotlar
1. Mü’minun: 23/18–19.
2. En’am: 6/59.
3. Vakıa: 56/63–65.
4. En’am: 6/95.
5. Secde: 32/27.
6. Lokman: 31/10.
7. Nahl: 16/10–11.
8. Françoise Brenckmann Grains de Vie, Le Monde Merveilleux Des Graines, s.60.
9. Taha: 20/98.
10. Françoise Brenckmann Grains de Vie, Le Monde Merveilleux Des Graines, s.62.
11. Mü’minun: 23/115–116.
12. Rum: 30/26.
13. Hud: 11/6.
14. Rad: 13/4.
15. Musa Özet, Osman Arpacı, Ali Uslu, Biyoloji 3, Sürat Yayınları, s.46.
16. Hac: 22/63.
17. Yasin: 36/33–36.
18. Kâf: 50/9–11.
Bu içeriğe yorum yazabilirsiniz

  • sahra

    benim aradığım her şeyi buldum eğer bulamasaydım belki bu ödev yüzünden sınıfta kalaçaktım çok teşekkürler

  • ilknur

    güzeldi ama benim aradığım yazılar yok başka zaman lazım olursa girerim

  • fatma

    Allah razı olsun bu güzel ilmi ayetlerle de desteklenmiş yazınızdan ötürü teşekkür ederiz.. bir biyoloji bölümü ögrencisi olarak cok begendim yazınızı.. selam ve dua ile..

7 kişi yorum yazdı.