Özlenen Rehber Dergisi

58.Sayı

Misafirliğin Hikmet ve Edebleri

Hüsamettin BOLAT Özlenen Rehber Dergisi 58. Sayı
Misafirlik; sığınma ve korunma gibi bazı sebeplerden dolayı zarurî bir hal olduğu gibi, bazen de özellikle ziyaret kastıyla olan özel bir durumdur. Her iki halde de, yanına gelinen kimseye külfet de olsa bazı mükellefiyetler yüklemektedir. Konuğu rahat ettirmek, ihtiyaçlarını gidermek, gerektiği ölçüde yardımcı olmak v.s. gibi şeyler ev sahibine düşen görevlerdendir.
Ebû Hüreyre (r.a.)den rivayet edildiğine göre Peygamber (s.a.v.): ’Allah’a ve âhiret gününe iman eden kimse misafirine ikram etsin. Allah’a ve âhiret gününe iman eden kimse akrabasına iyilik etsin. Allah’a ve âhiret gününe iman eden kimse ya faydalı söz söylesin veya sussun!? buyurmuştur. (Buhârî, Nikâh 80, Edeb 31, 85, Rikâk 23; Müslim, Îmân 74, 75, 77; Ebû Dâvûd, Edeb 123; Tirmizî, Kıyâmet 50; İbni Mâce, Edeb 4.)
Bir misafirin İslâm ahlâkına göre nasıl ağırlanması gerektiği Kur’ân’da Hz. İbrahim örnek verilerek açıklanır. Çünkü Peygamberler Allah’ın, insanlara ahlâk ve tavır güzelliğinde örnek olarak yarattığı çok değerli insanlardır. Ve bizler bu konuda mükemmelliğin nasıl olması gerektiğini Peygamberlerin hayatlarına bakarak öğrenebiliriz. Aşağıdaki ayetlerde bütün hayatı müminlere güzel bir örnek olan Hz. İbrahim (a.s.)’in, üstün ahlâkının görüldüğü olaylardan bir tanesi anlatılmaktadır: ’Sana İbrahim’in ağırlanan konuklarının haberi geldi mi? Hani, yanına girdiklerinde: ’Selam’ demişlerdi. O da: ’Selam’ demişti. ’(Haklarında bilgim olmayan) Yabancı bir topluluk’ diye düşünmüştü. Hemen (onlara) sezdirmeden ailesine gidip, çok geçmeden semiz bir buzağı ile geldi. Derken onlara yaklaştırıp (ikram etti); ’Yemez misiniz?’ dedi.? (Kur’ân-ı Kerim 51/24?27)
Kur’ân’da bahsi geçen Hz. İbrahim’in konuklarını ağırlama şekli İslâm ahlâkının günlük hayata yansıyan en güzel örneklerinden birisidir. Hz. İbrahim’in, evine gelen konuklara herhangi bir istekleri olup olmadıklarını sormadan, hemen kızarmış bir buzağı hazırlattırıp ikram etmiştir.
Ebû Hüreyre (r.a.)’dan nakledildiğine göre; Hz. Peygamber’e bir adam geldi ve: ’Ey Allah’ın Rasûlü! Ben muhtaç ve dermansızım,’ dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (s.a.v.) hanımlarından birine haber gönderdi. O da: ’Seni hak ile gönderen Allah’a yemin olsun ki yanımda sudan başka bir şey yoktur’ dedi. Sonra Hz. Peygamber başka bir hanımına haber yolladı. O da yanında hiçbir şey olmadığını söyledi. Nihayet bütün kadınları: Hayır!, Seni hak ile gönderen Allah’a yemin ederim ki, yanımda sudan başka bir şey yok? diye cevap verdiler. Bunun üzerine Hz. Peygamber (s.a.v.): ’Bu adamı bu gece misafir edecek yok mu? Allah ona rahmet eylesin’ dedi. Derhal Ensar’dan bir kişi kalktı: ’Ben varım Ey Allah’ın Rasûlü!’ diye cevap verdi. Hemen o adamı alıp evine götürdü. Zevcesine hitaben: ’Yanında yiyecek bir şey var mı?’ dedi. Kadın: ’Benim yanımda küçük çocuklarımın azığından başka bir şey yok’ dedi. ’O halde sen, çocukları bir şeyle avutup eğlendir. Misafirimiz içeriye girdiği zaman kandili söndürüver de o bizim de yediğimizi zannetsin. O, yemeğe uzandığında sen kandile doğru kalk da onu söndürüver’ diye talimat verdi. Nihayet sofraya oturdular ve misafir yedi. Ev sahibi sabah olup da Efendimizin (s.a.v.) huzuruna varınca: ’Bu gece Allah (c.c.) her ikinizin misafirinize karşı yaptığınız muameleden çok hoşnut oldu’ buyurdu. (Kütübü Sitte, H. no: 4459)
Hazarda veya seferde olsun, her Müslüman’ın birbirine ikramda bulunup yardımlaşmaları, İslâm’ın önemli prensiplerinden birisidir. Düşküne yardım elini uzatmak, yolcuyu takviye etmek, hasta ve kimsesizleri ziyaret edip tasa ve kederlerini dağıtmak... Kur’ân-ı Kerim’de Allah Teâlâ’nın emri, pratikte de Rasûlullah (s.a.v.)’ın seve seve yaptığı ve ashabına sık sık yapmalarını tavsiye ettiği sünnetlerindendir.
Bu noktada ’Misafir ağırlama’ ve ’misafirlik’ hususunda ’Ev sahibi’ ve ’misafir’ açısından bazı edepleri izah etmeliyiz.

Ev sahibinin uyması gereken edepler
1. Ev sahibinin giyim ve kuşamına önem vermesi. Her Müslüman’ın güzel giyinmesi, özellikle mescitlere gideceği zamanlarda, düğün ve bayram gibi sevinçli günlerinde süslenmesi lazım geldiği gibi, misafir kabul edeceği günlerde de gelen misafirlere hoş görünümü ile de ikramda bulunmuş olmak için temiz ve yeni elbiseler giyinmesi İslâm Dini’nin arzu ettiği âdaptandır. Müfessirler tarafından A’raf sûresinin 31 ve 32. ayetleri bu konuya delil olarak gösterilmiştir.
2. Misafiri güzel yüzle karşılayıp en güzel kabul göstermesi. ’Sana İbrahim’in ikram görmüş misafirlerinin kıssası geldi mi?’ (Kur’ân-ı Kerim 51/24) ayeti, onların ’güzel yüzle karşılanmaları, en temiz ve en güzel yere oturtulmaları, acele olarak kendilerine yemeklerin en üstününün sunulması anlamıyla’ misafiri karşılayıp ağırlamanın şekline de işaret etmektedir. Hüsnü kabûl misafire sunulan ilk ikramdır.
3. Misafirlerin bir müddet yalnız bırakılması. Misafirleri hüsnü kabulle karşılayıp istirahat edecekleri yere aldıktan sonra, müsait bir şekilde yanlarından ayrılıp bir müddet onları yalnız bırakmak da yine misafirlik adabındandır.
Misafirin, dinlenmesine ve gerekli ihtiyacını gidermesine fırsat tanımadan oturup sohbete dalmak veya derhal yemeklerini önlerine getirmek, yorgunluklarının nazar-ı itibara alınmaması olur ki, bu durum misafire ikramda önemli bir hata sayılabilir. Bununla beraber, misafiri bekletecek kadar uzun süre yanından ayrılmak da pek hoş sayılmaz.
4. Yemek için telaşlanmamak. Misafire sunulacak yemek, (geleceği belli ise) önceden hazırlanmış olmalıdır. Değilse, yemek hazırlayacağım diye telaşa kapılıp patırtı gürültü yapmak asla uygun karşılanmaz. Misafire yemek ikramını pek fazla geciktirmeyip biraz acele davranmak iyidir. Hatim el-Es’am: ’Acelecilik şeytandandır. Yalnız beş yerde sünnetten olup, onlar da şunlardır: I. Misafire yemek sunmakta, II. Bakire kızı evlendirmekte, III. Ölüyü teçhizde, IV. Borcun ödenmesinde,
V. Günahlara tevbe etmekte.’ demiştir.
5. Yemekte misafirle ilgilenmek. Misafirleri, yemek esnasında farkına vardırmadan kontrol edip varsa ihtiyaçlarını hemen karşılamak ve yiyip-yemediklerine bakarak, yemeleri için teşvikte bulunmak da yine ev sahipliğinin adâbındandır.
6. Misafire kim hizmet edecek. Misafirlere evde bulunan ev sahibinin dışındakiler hizmet edebileceği gibi, ev sahibinin de zaman zaman hizmete iştirak etmesi misafirine ikramda ziyadelik anlamına gelebileceği gibi, misafirleri de memnun edeceği muhakkaktır.
7. Misafir gelince, rızkımız azalır endişesine kapılmak yanlıştır. Bu, şeytandan gelen bir düşüncedir. ’Şeytan sizi fakirlikle korkutarak cimriliği ve hayasızlığı emreder; Allah ise kendisinden mağfiret ve bol nimet va’d eder. Allah’ın lutfu boldur, O her şeyi bilir.? (Kur’ân-ı Kerim 2/268)
Efendimiz (s.a.v.): ’Misafir rızkı ile gelir, ev halkının günâhlarının affına sebep olur.? (Kenzü’l-Hakaik, s.82) ’Misafir, bin bereket ve bin rahmetle gelir.? (Nisâbü’l-Ahbâr) buyurarak misafir gittiği haneye bereket getirdiğini ifade etmiştir.
8. Ebu Hureyre (r.a.) anlatıyor: ’Rasûlullah (s.a.v.) buyurdular ki: ’Kişinin misafirini kapıya kadar uğurlaması sünnettendir.’ (Kütübü sitte, H. no: 6957)
9. Misafire ikram ederken, herhangi bir menfaat düşünmemeli, sırf Allah rızası için hizmet ve ikram etmelidir.
10. Misafirden hizmet beklememelidir! Rasûlullah (s.a.v.): ’Misafirden hizmet beklemek, aklın noksanlığına alâmettir? buyurdu. (Deylemî)
11. Misafire (ye) diye üçten fazla teklif etmemeli. Hele (Allah aşkına ye) diye zorlamamalı. Böyle zorlamalar misafiri gücendirebilir. Onu zor duruma düşürebilir. Ayrıca bütün yemekleri ortaya koymalı, herkes arzu ettiğini yiyebilmelidir.
12. Ev sahibinin misafirine karşı en son görevi, onu karşılarken gösterdiği tatlı dil ve güler yüzü uğurlarken de göstermek ve onu dış kapıya kadar yolcu etmektir. Zira İbn-i Mace’nin naklettiğine göre: ’Şahsın misafirlerini, evin dış kapısına kadar beraber giderek savuşturması sünnettendir.’ Onun da dua etmesini ganimet bilmelidir! Ebû Hüreyre (r.a.)’dan rivayet edildiğine göre Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: ’Makbul olduğunda şüphe bulunmayan üç dua vardır: Mazlumun duası; misafirin duası; babanın çocuğuna duası. ? (Ebû Dâvûd, Vitr 29; Tirmizî, Birr 7, Daavât 47; İbni Mâce, Dua 11)

Misafirin uyması gereken edebler:
1. Geleceği zamanı önceden bildirmek. Misafirlik bir kaç saatliğine olabileceği gibi, bir kaç gün gibi uzun süreli de olabilir. Her ne olursa olsun, ev sahibine, -üzerine düşen ev sahipliği vazifesini kusursuz olarak yapabilmesi için- gerekli hazırlanma fırsatını vermiş olmak bakımından varış gün ve saatini normal bir süre içerisinde haber vermek misafir için önemli bir muaşeret kuralıdır.
2. Misafir de güzelve temiz giyinmeli. Her zaman için güzel ve temiz olmak İslâm’ın önemli prensiplerinden birisidir. Özellikle bir topluluk içerisine çıkarken yahut misafirliğe giderken mutlaka güzel elbise giyinmek ve görünüşüne çeki-düzen vermek bizzat Rasûlullah (s.a.v.)’in emridir. Ebû Davud’un nakline göre; Rasûlullah (s.a.v.): ’Sizler kardeşlerinize ziyaret için geliyorsunuz. Bari binitlerinizle elbiselerinizi ıslah ediniz. Öyle ki sanki siz insanlar arasında şeametsiniz.’ buyurmuş ve ümmetine misafirliğe giderken gerek kendi görünümünü gerekse üzerine bindiği at, araba v.s.yi güzelleştirmesini tavsiye etmiştir.
3. İzinsiz ve selamsız girmemek. Ziyaretçi olarak gelen misafir veya herhangi bir şahıs mutlaka başkasının evine giriyorsa ev sahibine geldiğini haber verdikten ve buyrun şeklinde davetini aldıktan sonra içeri girmesi lâzımdır.
4. Ziyaret saatinin ayarlanması. Uzak yerlerden gelecek olan misafirler, daha önceden gelecekleri vakti haber vermişlerse, ellerinde olmayan sebeplerden dolayı gecikmiş olmaları kendileri için mazeret kabul edilebilir. Fakat aynı yerde oturanlar için şu iki halden başkası olamaz. Birincisi; davet edilmişlerse, çağrıldıkları vakte bilhassa dikkat edip, ne vaktinden önce gidip ev sahibini rahatsız etmeli, ne de geç kalıp başka misafirleri bekletmelidir. İkincisi de; davetsiz ve yemeksiz olarak kısa süreli ziyaret için gidilecekse, bunda da dikkat edilecek husus; istirahat veya yemek zamanına rastlatmamaktır.
5. Misafir, ev sahibinin kendisine yaptığı ikramı beğenmezlik yapmamalı, yemekleri yermemeli ve bu konuda ev sahibini zor durumda bırakmamalıdır.
6. Misafir, gidilen evin başka odalarına gitmemeli, kendisine neresi gösterilmişse orda oturmalıdır.
7. Misafirliğe gitmeden önce bir şeyler atıştırıp gitmelidir. ( Dr. M. Zeki Duman, Âdab-ı Muaşeret, s. 330-356)
Bu içeriğe yorum yazabilirsiniz

  • celal iman

    yazınızı cok begendim dikkatlice okudum teşekkür ederim herkezin bilmesi gerelidir

1 kişi yorum yazdı.