Özlenen Rehber Dergisi

147.Sayı

Ramazan Umresi

Eyüp ÖZBERK Özlenen Rehber Dergisi 147. Sayı
M. Eyüp ÖZBERK

RAMAZAN UMRESİ

Umre ne demektir?
Lügatte ’ziyaret’ manasına gelen umre, ıstılahta; usulüne göre Kâbe-i Muazzama’yı tavaftan, Safa ile Merve tepeleri arasında sa’y etmekten ibaret faziletli bir ibadettir.
Farz olan hacca, ’Hacc-ı Ekber/Büyük hac’ denildiği gibi, umreye de ’Hacc-ı Asğar/Küçük hac’ denilmiştir.1

Umrenin hükmü:
Ömürde bir defa umre yapmak:
- Mâlikî mezhebine ve Hanefî mezhebinde tercih edilen görüşe göre sünnet-i müekkededir.
Hanefî mezhebi ulemâsından Kâsânî (rh.a.): ’Hanefî ulemasına göre –farz ve sünnet oluşuna dair- delillere nazaran ömürde bir defa umre yapmanın ihtiyaten sadaka-i fıtır, kurban kesmek, vitir namazı vb. gibi vacip olduğunu’2 söylemiş ise de Hanefî ulemasının çoğu umrenin sünnet-i müekkede olduğuna hükmetmiştir.
- Şâfiî mezhebi ve Hanbelî mezhebinin meşhur görüşüne göre ömürde bir defa umre yapmak farzdır.
Şu halde maddî durumları hac yapmaya elvermeyen Müslümanların hiç değilse ömürde bir defa Mekke’ye gelerek umre yapmaları ve Medine’ye vararak Rasûlullah (s.a.v.) Efendimizi ziyaret etmeleri güzel bir davranıştır.
Rasûl-i Ekrem (s.a.v.) Efendimiz dahi 4 defa umre yapmışlardır.3

Umrenin zamanı:
Umre için belirli bir zaman yoktur. Senenin her mevsiminde yapılabilir. Ancak Hacc-ı Kıran yapandan başkasına Arefe günü ile kurban bayramının dört gününde umre yapmak tahrîmen mekruhtur. Bununla beraber Hacc-ı Kıran yapandan başkası da bu beş gün­den birinde umre yapacak olursa kerahetle sahih ve caizdir. Umrenin Ramazan’da yapılması ise menduptur.

Umrenin fazileti:
Umrenin faziletine dair birçok rivayet varit olmuştur. Bunlardan bazıları şu şekildedir:
- ’Umre, diğer umreye kadar ikisi arasında (işlenen küçük günahlar) için keffarettir. Mebrûr (yani kabul edilmiş) hac ise, onun için cennetten başka hiç bir karşılık yoktur.’4
- ’Hac ile umreyi ard arda yapınız. Zira o ikisi, (demirci) körüğün(ün) demir, altın ve gümüşün kir pasını giderdiği gibi fakirliği ve günahları giderir…’5
- ’(Aciz ve zayıf) yaşlının, (buluğa ermemiş) küçüğün, (güç yetiremeyen) zayıfın ve kadının cihadı; hac ve umredir.’6
- ’Allah Azze ve Celle’nin elçileri üçtür: (Allah yolunda) savaşan, hacceden ve umre yapan.’7

Ramazan umresinin fazileti:
Genel manadaki faziletinin yanı sıra umre, Ramazan ayında yapıldığı takdirde farklı bir kıymete haiz olmaktadır. Nitekim bir hadislerinde Efendimiz (s.a.v.): ’Muhakkak ki Ramazan’da (yapılan) bir umre, benimle (yapılan) bir hacca bedel olur.’8 buyurmuş, bu faziletin yüceliğini ifade etmiştir. Hangi sevap, O’nunla birlikte haccetmenin sevabına denk olabilir ki!
Binaenaleyh Hanefî mezhebine göre; umrenin kendisi sünnet-i müekkede, umreyi Ramazan’da yapmak ise menduptur. Fethu’l-Kadîr’de: ’Selefimiz, Ramazan’da yapılan umreyi ’Hacc-ı Asğar’ diye isimlendirirlerdi.’ denmiştir.9
- Ebû Ma’kil (r.a.), Rasûlullah (s.a.v.)’le birlikte hac yapacaktı. (Ebû Ma’kil eve) gelince, Üm­mü Ma’kil (kocasına hitaben): ’Muhakkak bildin ki, üzerimde hac (farizası) var.’ dedi. Bunun üzerine o ikisi (duru­mu arz etmek üzere Rasûlullah’a) yürüyerek gittiler. Nihayet (Rasûlullah’ın) yanına girdiler. (Ümmü Ma’kil): ’Yâ Rasûlallah! Muhakkak ki üzerimde bir hac farizası var. Ve muhakkak ki (kocam) Ebû Ma’kil’in de genç bir devesi var.’ dedi. Ebû Ma’kil: ’(Ümmü Ma’kil) doğru söyledi. (Fakat) ben onu Allah yoluna vakfettim. (Binaenaleyh onunla hacca nasıl gidecek?)’ dedi. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.): ’O (deve)yi ona ver de onun üzerinde hac yapsın. Zira (onunla hacca gitmek de) Allah yolunda (bir amel)dir.’ buyurdu. Bunun üze­rine Ebû Ma’kil genç deveyi ona verdi. (Ancak Ebû Ma’kil’in ölümü sebebiyle Ümmü Ma’kil o sene hacca gidemedi. Rasûlullah, hac­dan döndükten sonra Ümmü Ma’kil): ’Yâ Rasûlallah! Muhakkak ki ben, ihtiyarlamış ve hastalanmış bir kadınım. Şu halde benim için (bu sene kaçırdığım) haccımın yerine geçecek bir amel var mıdır?’ dedi. (Rasûlullah da): ’Ramazan’da (yapılan) bir umre, bir hac yerine geçer.’ buyurdu.10
Amellerin fazileti niyetteki ihlâs ile arttığı gibi işlendiği vakitlere göre de ziyadeleşmektedir. Ramazan ayı da mükâfatın katlanması açısından sair vakitlerden üstündür. Nitekim bu hadis de onun faziletinin büyüklüğüne delildir.
’Umre’nin hiç bir surette ’farz olan hacc’ın yerini tutmayacağı hususunda icma-ı ümmet vardır. Nitekim ’Ramazan’da (yapılan) bir umre, (fazilet ve sevap bakımından) bir hacca denk olur.’11 hadisinin açıklamasında Tirmizî (rh.a.) şöyle demiştir:
’İshâk (b. Râhuveyh) şöyle dedi: ’Bu hadisin manası, Nebi (s.a.v.)’den rivayet edilen: ’Her kim ’Gul huvallâhu ehad’ (yani İhlâs suresin)i okursa, muhakkak ki Kur’ân’ın üçte birini okumuş olur.’ (hadisi) gibidir. (Yani nasıl ki İhlâs suresini okumak Kur’ân’ın üçte birini okumaya hakikaten değil sevap ve fazilet bakımından denk ise Ramazan’da yapılan umre de sevap bakımından hac gibidir. Yoksa hac farizası yerine geçmez.)’12
İbn-i Huzeyme (rh.a.) de: ’Muhakkak ki tümünde değil de bazı manalarda benzediği zaman bir şey bazen (diğer) bir şeye benzetilir ve onun dengi kılınır.’ diyerek konuya izah getirmiştir.13
Bazı mütekaddim ulema ve İbnu’t-Tîn (rh.a.), Ramazan’da yapı­lan umrenin farz olan hac borcunu düşürmesinin Ümmü Ma’kil (r.anhâ)’ya ait özel bir durum olabileceğini söylemiştir.14
- İbn-i Abbâs (r.anhümâ) anlatıyor: Rasûlullah (s.a.v.) Ensâr’dan bir kadına…: ’Bizimle beraber haccetmenden seni ne menetti?’ buyurdu. (Kadın): ’Bizim su taşıyan bir (deve)miz vardı. Ebû filan ve oğlu -(yani) kocası ve oğlunu (kast ediyor.)- ona bindi (ve hacca gitti). Su taşıyan bir (deve)yi üzerinde su taşımamız için bıraktı.’ dedi. (Rasûlullah): ’Öyleyse Ramazan olunca o (ay)da umre yap. Zira Ramazan’da (yapılan) bir umre, (fazilet ve sevap bakımından) bir hac(ca denk)tir -ya da (Rasûlullah’ın) söylediğinden olarak- ona yakındır.’ buyurdu.15
Başka rivayetlere nazaran bu kadının künyesinin Ümmü Sinan olduğu söylenmiştir. Hadisin bazı rivayetlerinde onun Hz. Enes’in annesi Ümmü Süleym (r.anhâ) olduğu da nakledilmektedir. Nitekim İbn-i Abbâs (r.anhümâ)’dan rivayet edildiğine göre şöyle demiştir: Ümmü Süleym Nebi (s.a.v.)’e geldi ve: ’(Kocam) Ebû Talha ve oğlu hacca gitti ve beni bıraktılar.’ dedi. Bunun üzerine (Rasûlullah): ’Ey Ümmü Süleym! Ramazan’da (yapılan) bir umre, (fazilet ve sevap bakımından) bir hacca denk olur.’ buyurdu.16
Ramazan umresinin faziletinden dolayı Tâbiîn’den Ebû Bekr b. Abdirrahmân’ın, ancak Ramazan’da umre yaptığı rivayet edilmiştir.17

Efendimiz (s.a.v.) Ramazan’da umre yaptı mı?
Zayıf bir rivayette İbn-i Abbâs (r.anhümâ)’dan Efendimiz (s.a.v.)’in Ramazan’da umre yaptığı nakledilmektedir.18 Yine İbn-i Abbâs (r.anhümâ)’dan Peygamberimiz (s.a.v.)’in Mekke’nin fethine Ramazan ayında çıktığı19, Hz. Âişe (r.anhâ)’dan ise, Mekke fethi için çıkılan bu seferle ilgili olarak: ’Rasûlullah (s.a.v.) ile beraber Ramazan’da bir umre (yapmak üzere sefere) çıktım…’20 dediği rivayet edilmiştir.
Ne var ki:
- Mekke’nin fethi esnasında Peygamberimizin umre yaptığı sabit değildir.
- Hadis hafızları Hz. Âişe’den gelen bu rivayetin ’galat/hata’ olduğuna hükmetmiştir.
- Ayrıca sahih birçok rivayette Efendimiz’in yaptığı dört umrenin tümünün Zilkade ayında olduğu nakledildiğinden,21 hadis ve fıkıh ulemâsı Peygamberimizin Ramazan’da umre yapmadığını söylemişlerdir.22

En efdal umre hangisidir?
Efendimiz (s.a.v.)’in, tüm umrelerini Zilkade ayında yapması ve Ramazan umresini fiilen eda etmemesi âlimleri: ’Umre, hac aylarında mı yoksa Ramazan’da mı daha faziletlidir?’ hususunda ihtilafa götürmüştür.
Bazı âlimler; ’Peygamberimizin fiilinden dolayı hac aylarında yapılan umre daha faziletlidir. Zira Allah, Peygamberi için en faziletli olanı tercih eder.’ demiştir.
Bazı âlimler ise; ’Peygamberimizin hac aylarında umre yapması, bunun caiz olmasını göstermek içindi. Zira cahiliye halkı, hac aylarında umre yapılmayacağını iddia ederlerdi.’23
Buna göre Ramazan umresi Peygamberimizin kavliyle sabit olduğu üzere daha faziletlidir. Zira Hanefî mezhebinde kavlî delil, fiilî delilden daha önceliklidir.24
Faziletine rağmen Ramazan umresini terk etmesi ise:
- ya umreden daha önemli bir ibadetle meşgul olmasındandır. Zira o, Ramazan ayında, itikâf, Cebrail (a.s.) ile mukabele ve Kur’ân tilaveti gibi ibadetlerle meşgul oluyordu.
- Ya da ümmetine olan şefkat ve merhametindendir. Zira şayet Ramazan’da umre yapsaydı, ümmeti de ona uyacaktı. Bu ise oruç ve umrenin bir araya gelmesine ve meşakkate sebep olacaktı. Peygamberimizin, bazı amel ve ibadetleri sevdiği halde ümmetine zorluk vermemek için ve farz olur endişesiyle terk ettiği mervidir. Nitekim teravih namazını cemaatle kılmayı terk etmesi, Abdulmuttalib oğullarının kendisine uyup da Zemzem suyunu çekme hizmetini esas sahiplerinden almalarından endişe etmesi sebebiyle Mekke’nin fethi esnasında tavaftan sonra Zemzem kuyusundan su çekmeyişi buna misaldir.25

Ci’râne umresi:
Tâbiîn’in fakihlerinden Saîd b. Cübeyr, Atâ ve Mücâhid’in, yine Tebeu’t-Tâbiîn’den Abdulmelik b. Ebî Süleymân’ın (r.aleyhim) Ramazan ayında Ci’râne’den ihrama girerek umre yaptıkları nakledilmiştir.26
Ci’râne, Mekke ile Tâif arasında Mekke’ye 9 mil uzaklıktadır. Hil bölgesinde yer alan Ci’râne, Harem bölgesinde bulunan kimselerin umre için ihrama girdikleri yerlerden biri olarak da önem taşımaktadır. Harem’de bulunanların umre için diğer mikat yerleri ise; Hudeybiye ve Ten’îm’dir.
Şâfiîler’e ve Mâlikî ile Hanbelî mezheplerinden ba­zı âlimlere göre bu üç yerin içinde en fa­ziletli mikat Ci’râne’dir. Zira Efendimiz (s.a.v.), Huneyn savaşının akabinde Ashâb’ı arasında ganimetleri dağıttıktan sonra buradan ihrama girerek umre yapmıştır. Ci’râne’den sonra fazilette, sırayla Ten’im ve Hudeybiye gelir.
Hanefîler, Hanbelîlerin çoğunluğu ve bazı Şâfiîler’e göre ise Ten’îm’den ihrama gir­mek daha faziletlidir. Çünkü Peygamberimiz (s.a.v.), Abdurrahman b. Ebî Bekr’e, kız kardeşi Âişe’yi ihrama girmesi için Ten’îm’e götürmesini emir buyurmuştur.27
Mâlikî âlimlerin ekseriyeti ise Ci’râne ile Hudeybiye arasında fazilet bakımından fark bulunma­dığı görüşünü benimsemiştir.28

Mekke ve Medine’de Ramazan:
Zamanların en üstünü olan Ramazan ayını, mekânların en üstünü olan Mekke ve Medine’de geçirmek elbette ki müstesna bir fazilete sahip olacaktır. Nitekim Rasûl-i Ekrem (s.a.v.) bir hadislerinde:
’Mescidimde (yani Mescid-i Nebevî’de kılınan) bir namaz, Mescid-i Haram hariç onun dışındaki (yer)lerde (kılınan) bin namazdan daha hayırlıdır. Mescid-i Haram’da (kılınan) bir namaz da onun dışındaki (yer)lerde (kılınan) yüz bin namazdan daha hayırlıdır.’29 buyurmuş, bu mübarek topraklarda yapılan ibadetin mükâfatını haber vermiştir.

Mekke’de Ramazan:
Bir rivayette Rasûlullah (s.a.v.)’in şöyle buyurduğu söylenmiştir: ’Her kim Ramazan (ayın)a Mekke’de kavuşur da onu oruçla geçirir ve kola­yına geldiği kadar onda(ki geceleri ibadetle) ihya ederse, Allah, onun için, (Mekke) dışında (geçireceği) yüz bin Ramazan ayı (sevabı) yazar. Ve Al­lah, onun için her güne karşılık bir köle azat etme (sevabı), her geceye karşılık bir köle azat etme (sevabı), her güne karşılık Allah yolunda (cihat eden) bir atın yükünü hazırlama (ya da atın düş­mana saldırısı sevabı), her günde bir hasene ve her gecede bir hasene yazar.’30
İbn-i Ömer (r.anhümâ)’dan gelen diğer bir rivayette ise Rasûlullah (s.a.v.)’in şöyle buyurduğu söylenmiştir: ’Mekke’de (idrak edilen) bir Ramazan, Mekke dışında (idrak edilen) bin Ramazan’dan daha faziletlidir.’31

Medine’de Ramazan:
Bir rivayette Rasûlullah (s.a.v.)’in şöyle buyurduğu söylenmiştir: ’Medine’de (tutulan) bir Ramazan (orucu), onun dışındaki memleketlerde (tutulan) bin Ramazan (orucun)dan daha hayırlıdır. Medine’de (kılınan) bir Cuma (namazı), onun dışındaki memleketlerde (kılınan) bin Cuma (namazın)dan daha hayırlıdır.’32



(Endnotes)
1 Beyhakî, es-Sünenü’l-Kübrâ, Hac, 27, c.4, s.574, h.no:8771, Dâru’l-Kutubi’l-İlmiyye, Beyrut, 2003.
2 Kâsânî, Bedâiu’s-Sanâi’ Fî Tertîbi’ş-Şerâi’, c.3, s.302-304, Dâru’l-Kutubi’l-İlmiyyeti, Beyrut, 2003.
3 Buhârî, Umra, 3.
4 Buhârî, Umra, 1.
5 Nesâî, Menâsiku’l-Hac, 6.
6 Nesâî, Menâsiku’l-Hac, 4.
7 Nesâî, Cihâd, 13.
8 Buhârî, Cezâu’s-Sayd, 26.
9 İbn-i Âbidîn, Raddu’l-Muhtâr Ale’d-Durri’l-Muhtâr Şerhu Tenvîri’l-Ebsâr, c.3, s.476-477, Dâru Âlemi’l-Kutub, Riyad, 2003.
10 Ebû Dâvûd, Menâsik, 80.
11 Tirmizî, Hac, 95.
12 Tirmizî, Hac, 95.
13 İbn-i Huzeyme, Sahîh, Menâsik, 884, c.4, s.360, el-Mektebu’l-İslâmî, 1980.
14 İbn-i Hacer el-Askalânî, Fethu’l-Bârî Bi-Şerhi Sahîhi’l-Buhârî, Umra, Bâb: Umratu Ramedâne, c.3, s.605, h.no:1782, Mektebetu’s-Selefiyye.
15 Buhârî, Umra, 4.
16 İbn-i Hibbân, Sahîh Bi-Tertîbi Belebân, Hac, 1, c.9, s.12, h.no:3699, Müessesetu’r-Risâle, Beyrut, 1993.
17 İbn-i Ebî Şeybe, Musannef, Hac, 51, c.5, s.179, h.no:13178, Mektebetu’r-Ruşd, Riyad, 2004.
18 Taberânî, Kebîr, c.5, s.274, h.no:10974, Dâru’l-Kutubi’l-İlmiyye, Beyrut, 2007.
19 Buhârî, Savm, 34.
20 Dârakutnî, Sünen, Sıyâm, Bâbu Mâ Câe Fi’s-Sıyâmi Fi’s-Seferi, c.3, s.162, h.no:2293, Müessesetu’r-Risâle, Beyrut, 2004.
21 Örneğin bkz., Buhârî, Umra, 3; İbn-i Mâce, Menâsik, 46.
22 Kemâluddîn İbnu’l-Hümâm, Şerhu Fethi’l-Kadîr, c.3, s.125, Dâru’l-Kutubi’l-İlmiyye, Beyrut, 2003; İbn-i Hacer el-Askalânî, age., c.3, s.605, h.no:1782.
23 İbn-i Hacer el-Askalânî, age., c.3, s.605, h.no:1782.
24 İbn-i Âbidîn, age., c.3, s.485.
25 Kemâluddîn İbnu’l-Hümâm, age., c.3, s.126; İbn-i Hacer el-Askalânî, age., c.3, s.605, h.no:1782.
26 İbn-i Ebî Şeybe, age., Hac, 51, c.5, s.179, h.no:13176-13177.
27 İbn-i Âbidîn, age., c.3, s.485.
28 TDV. İslâm Ansiklopedisi, ’Ci’râne’ Maddesi, Ahmet ÖNKAL, c.8, s.25, TDV. Yay., Ankara, 1993.
29 İbn-i Mâce, İkâmetu’s-Salâti Ve’s-Sünneti Fîhâ, 195.
30 İbn-i Mâce, Menâsik, 106.
31 Bezzâr, Müsned –el-Bahru’z-Zehhâr-, c.12, s.303, h.no:6144, Mektebetu’l-Ulûmi Ve’l-Hikemi, Medine, 1988.
32 Taberânî, age., c.1, s.295, h.no:1134.
Bu içeriğe yorum yazabilirsiniz

1 kişi yorum yazdı.