Özlenen Rehber Dergisi

146.Sayı

Arılar Dünyası - 3.bölüm

Kovanda Farklı Bir Canlı: Kraliçe Arı
Arı kovanında kısa bir gözlem yapılacak olursa işçi arıların kendilerine göre daha büyükçe olan bir arıya özel bir ihtimam gösterdikleri görülecektir. Beslenmesi, temizliği, güvenliği gibi tüm ihtiyaçları diğer arılar tarafından karşılanan bu arı, koloninin devamlılığını sağlayan kraliçe arıdır. Bir kovanda yaşayan işçi arıların sayısı on binlerle ifade edilirken, sadece bir tane kraliçe bulunur. Kraliçenin varlığı arılar için hayati bir öneme sahiptir. Çünkü yumurtlayarak koloninin devamını sağlayan, kraliçe arıdır. Bundan başka kolonideki disiplin de kraliçenin salgıladığı bir madde ile sağlanır.
Kraliçe bütün hayatı boyunca yumurtlamaktan başka bir işle meşgul olmaz. Kraliçenin tüm bakımını da işçi arılar yaparlar. Kraliçe kovan içinde dolaşırken bir grup işçi arı da onun etrafında kümelenir ve kraliçeyi sürekli besler, antenleri ile sıvazlar ve yalayarak temizliğini yaparlar.
Kraliçeye verilen arı sütünün içeriği ve miktarı da özel olarak ayarlanır. Yapılan incelemeler sonucunda larva dönemi boyunca kraliçe arıya 10 mg. arısütü verilirken, diğerlerine sadece 3 mg. verildiği tespit edilmiştir. Sadece bu besleme farklılığı sebebiyle birbirinden çeşitli morfolojik (yapısal) farklılıklara sahip olan iki canlı, kraliçe ve dişi işçi arılar meydana gelir.
Bir yılda, tek bir kraliçe arının 1.5 milyondan fazla yumurta bıraktığı tespit edilmiştir. Kraliçenin ömrü dikkate alındığında bu, tek bir kraliçe arının milyonlarca yumurta bırakması demektir. Bundan başka kraliçe arının bir gün boyunca bıraktığı yumurtaların toplam ağırlığı kraliçenin kendi vücut ağırlığına eşittir. Yumurtlama işlemini kraliçe arı günde en az 1500 defa tekrarlar. Yaptığı işlemin yoruculuğuna rağmen aynı titizliği ve dikkati istisnasız her yumurta bırakışında gösterir.

Kraliçenin, Arıların Cinsiyetlerini Belirlemesi
Daha önceki bölümlerde kraliçenin kovan içindeki arıların cinsiyetini belirleyebildiğinden bahsetmiştik. Kraliçe, cinsiyet denetimini spermlerin muhafaza edildiği kesenin ağzını açıp kapayarak sağlar. Bu kese ince bir kanal aracılığıyla yumurtlama borusu ile birleşir. Kraliçe, dişi bir yumurta yumurtlamak istediği zaman, kaslarını bükerek yumurta geçit kanalına bağlı olan kesecikte depolanmış spermlerden çok az miktarını tüpe doğru çeker ve orada yumurta ile buluşup döllenmeyi sağlar. Eğer keseden sperma çıkarmazsa yumurta döllenmemiş olur. Kraliçenin denetiminde olan bu işlem neticesinde kraliçenin döllendirdiği yumurtalardan dişi arılar, döllendirmediği yumurtalardan ise yalnızca erkek arılar çıkar.
Kraliçe arının nasıl olup da böyle bir sisteme sahip olduğunu ve cinsiyeti neye göre belirlediğini araştıran bilim adamları son derece şaşırtıcı sonuçlarla karşılaşmışlardır. Buna göre cinsiyet belirleme işleminde, kraliçe arının yumurtalar üzerindeki denetimine rağmen gerçekte yumurtanın cinsiyetini belirleyenler işçi arılardır. Kraliçeyi onlar yönlendirirler. Çünkü işçiler hangi tip hücre hazırladılarsa kraliçe arı ona uygun bir yumurtlama gerçekleştirir. Eğer kraliçenin yumurtlamak için başına geldiği hücre 5.2 mm.lik standart bir dişi hücresiyse, kraliçe döllenmeyi gerçekleştirip buraya içinden dişi arı çıkacak yumurtayı bırakır. Eğer kraliçe dişilerinkine göre 1 mm. daha büyük olarak inşa edilen hücrelere rastlarsa buralara döllendirmeye tabi tutmadığı yumurtalarını bırakır. Diğer bir deyişle, işçiler kaç tane erkek arı odası inşa ederlerse kraliçe balarısı da o kadar erkek arı yumurtası bırakır.
Hücrelerin sayısını ayarlayanlar da işçi arılardır. Kovandaki ihtiyaca göre ne kadar işçi, ne kadar erkek hücresi gerektiğine ya da kovan içinde bala veya polene ne kadar yer ayrılacağına işçi arılar karar verirler.
Görüldüğü gibi işçiler ihtiyaca göre kovandaki hücre sayısını belirlemekte, bu sayıya göre hücre boyutlarını hazırlamakta ve kraliçeyi bu şekilde yönlendirmektedirler. Peki, sizce yapısal olarak oldukça küçük ve basit sinir düğümlerinden oluşan bir beyine sahip bir böceğin (işçi arının) böylesine milimetrik hesaplar yapması ve kovandaki diğer arıların hareketlerini yönlendirmesi mümkün müdür? Elbette ki mümkün değildir. Öyleyse arıların bu hareketlerin kontrolünün başka bir güç tarafından sağlandığı gayet aşikârdır.
İşçi arıların kraliçe üzerindeki denetimlerinin bir delili de kraliçe arının yeni kraliçeler için yumurta bırakmasıdır. Bu, son derece şaşırtıcı bir durumdur. Çünkü kraliçe arı kendisinden başka bir kraliçenin kovanda bulunmasına asla tahammül edemez. Buna rağmen kovanda işçiler tarafından özel olarak inşa edilmiş kraliçe hücreleri bulduğunda bunların içine yumurta bırakır.
Burada dikkat edilmesi gereken önemli bir nokta vardır. Kraliçe hücreleri de erkek arılarda olduğu gibi, işçi hücrelerine oranla daha büyüktür. Bu durumda kraliçe arının her iki hücreyi birbirine karıştırma riski ortaya çıkmış olur. Oysa kraliçe bu yanılgıya hiçbir zaman düşmez. Kraliçe arı her zaman doğru hücreye doğru yumurtayı bırakır. Örneğin kraliçe hücrelerine daha büyük olan erkek arıların çıkacağı yumurtadan değil de dişi arıların çıkacağı yumurtadan bırakır.

Kraliçenin Otorite Salgısı
Normal şartlar altında işçiler kraliçe hücresi inşa etmez. Kovandaki kraliçenin varlığı bunu engeller. Yalnız istisnai durumlarda bu değişir. İşçilerin başlarında bir kraliçe varken hangi sebeple yeni bir kraliçe hücresi hazırlama ihtiyacını duyduklarını anlamak için kraliçe salgısının incelenmesinde fayda vardır.
Kovandaki işçi arıların tümü dişidir, buna rağmen üreme organları gelişmediği için kraliçe gibi yumurtlayamazlar. Bu ilginç durumun nedeni uzun yıllar bilim adamları için bir merak konusu olmuştur. Daha önce larva dönemindeki beslenme farklılığı nedeniyle dişi larvaların kraliçe veya işçi olarak dünyaya geldiğinden söz etmiştik. Aslında ilk doğduklarında işçi arıların da üreme organları vardır. Ama bunlar bir türlü gelişip yumurtlamaya elverişli hale gelemezler. Bunun sebebini araştıran bilim adamları sonunda cevabının, kraliçenin salgıladığı bir sıvı olduğunu bulmuşlardır. Bu sıvının özelliği bir yandan kraliçenin hayatta ve sağlıklı olduğunu diğer arılara bildirirken, diğer taraftan da kolonideki tüm dişileri kısırlaştırmasıdır. Koloni fertlerinin birbirini tanımasını sağlayan da yine bu salgıdır. Bu salgı kraliçenin alt çene bezlerinden çıkar ve süte benzer.

’

Bu şematik anlatımda kraliçe tarafından üretilen salgının (fenemon) öncelikle işçi mesajcı arılar tarafından alındığı ve bu mesajcı tarafından diğer işçi arılara dağıtıldığı görülmektedir. Arılar, hem birbirleri ile temas ederek koku iletimi yapmakta hem de bu salgıyı (feromonu) kendi kokuları haline getirmektedirler.

Salgının arılar üzerindeki başka bir etkisi de; kovan içinde bu madde bulunduğu müddetçe işçi arıların kraliçe hücresi hazırlamamalarıdır.
Kovandaki disiplini sağlayan bu maddedir. Bu nedenle kovan içindeki işlerin tam yürümesi için kraliçe arının her gün kovandaki arıların tümüne yetecek kadar salgı üretmesi gerekmektedir. Bu miktarın arı başına ortalama 0.1 mg olduğu tespit edilmiştir. Kraliçenin yaydığı bu kokunun (kraliçe kokusu) kovan içindeki bütün arılara yayılması gerekmektedir. Kraliçe kovandaki düzenin sağlayıcısıdır ama elbette ki on binlerce arının her biriyle tek tek ilgilenmesi mümkün değildir.
Kraliçe kokusunun kovanda yayılması kraliçenin sürekli olarak etrafında bulunan ve bakımını sağlayan bir düzine kadar arı aracılığıyla olur. Bunlar sıvıyı kraliçenin vücudundan yalayarak alır ve yiyecek transferi sırasında bu kokuyu başka arılara bulaştırırlar. Bilindiği gibi arıların besin aktarımı ağız yoluyla olur. İşte bu besin aktarımları sırasında kraliçenin salgıladığı koku da hızla koloni üyeleri arasında dağıtılmış olur. Bu sayede her kovan için farklı olacak şekilde kovandaki arı kolonisinin tüm bireylerine sinmiş olan ortak bir koku oluşur.
Salgıda oluşacak herhangi bir azalma işçi arıları harekete geçirir. Çünkü kraliçe salgısının azalması, kraliçenin yaşlandığının veya koloninin çok fazla büyüdüğünün işareti sayılır. Bu belirtiler işçi arılar için de bir işarettir. Bilindiği gibi işçi arıları yeni kraliçe yetiştirmekten alıkoyan kraliçenin salgıladığı bu sıvıdır. Bunun azalmasıyla birlikte işçiler hemen yeni kraliçe hücreleri inşa etmeye başlar ve yeni kraliçeler yetiştirmek için harekete geçerler.

Kaynaklar
1- Prof.Dr. Ali Demirsoy, Yaşamın Temel Kuralları, Omurgasızlar/Böcekler, Entomoloji Cilt II / Kısım -II, Ankara.
2- New Encycl. of Science, Orbis Publishing, 1985, Vol 2.
3- Prof. Karl von Frisch, Arıların Hayatı.
4- Moddy Science Classics, Moody Video, City of the Bees, , Chicago, A.B.D.,1998
5- The New Eny. Britannica, Sensory Reception, Vol 27.
6- Edward O.Wilson, The Insect Societies, Harvard Unv. Press, Cambridge, Massachussetts, 1972.
7- Mark L. Winston, The Biology of the Honey Bee, Harvard Unv. Press, 1991.
8- Hayvanlar Ansiklopedisi, Böcekler, C.B.P.C. Publishing Ltd./Phoesbus Publishing Company, İstanbul, 1979.
9- Compton’s Pictured Encyc. Vol.2, Compton&Comp. Chicago, USA, 1961,Vol.2.
Bu içeriğe yorum yazabilirsiniz

Henüz hiç kimse yorum yazmadı.