Osmanlı'da Eğitim ve Medreseler
Özlenen Rehber Dergisi 139. Sayı
2014-2015 eğitim-öğretim yılının henüz başladığı bu günlerde, bir örnek teşkil etmesi açısından ecdadımızın eğitim politikalarından, eğitime verdiği önemden ve o dönemin dünya çapında en önemli eğitim kurumları olan medreselerinden bahsedeceğiz.
Eğitim ve Öğretim
Osmanlıda eğitim, yükselme döneminden sonra hemen her mahallede bulunan sıbyan (mahalle) mekteplerinde başlardı. Sıbyan mektepleri hem devlet eliyle hem de hayırsever vatandaşlar vasıtasıyla açılır ve öğrencilere gerekli hizmetleri sunardı.
Öğretimin bu ilk kademesinde daha çok dini ağırlıklı bir eğitim verilmekteydi. Çocuklara ilk önce Kur’an-ı Kerim öğretiliyor, ardından diğer derslere geçiliyordu. Sıbyan mekteplerinde öğrenciler derslerini yere koydukları minder üzerinde yapıyorlardı. Günümüz eğitim kurumlarının en büyük sıkıntılarından biri olan disiplinsizlik o dönemin eğitim kurumları için neredeyse söz konusu bile değildi. Disiplinden taviz verilmeyen bu kurumlarda talebeler hocalarına en ufak bir saygısızlıkta bulunamazdı. Hocalarda öğrencilerine yaklaşımlarında aynı hassasiyeti gözetir, onlara nasıl davranmaları gerektiğini çok iyi bilirlerdi.
Âmin Alayları:
Osmanlı Devleti, eğitim ve öğretimin gelecek nesilleri yetiştirmede ne derece önemli olduğunu bildiğinden, çocukların okula başladığı ilk gün onlarda güzel bir intiba uyandırmak açısından törenler düzenlerlerdi. Bu törenler vasıtasıyla çocuklarda okula ve eğitime ilgi ve heves uyandırılıyordu.
Çocuğun okula başlayacağı gün ona güzel ve temiz elbiseler giydirilir, boynuna Kur’an cüzü asılır ve törene uğurlanırdı. Çocuk evinin önünde bekleyen süslü bir ata bindirilir, çocuk ata bindirildikten sonra da ’amin alayı’ denilen kervan Eyüp Sultan’ın yolunu tutardı. Alayın içerisinde aynı zamanda mektep hocaları ve hocaların yardımcıları bulunurdu. Grupta bulunan ’ilahiciler’;
’Lütfunla bize merhamet eyle.
Aman Allah, ya Allah.’ diyerek dua şeklinde ilahiler okur, ’aminciler’ diye bilinen grupta amin diye bağırırdı. Tören sonunda gruptaki hocalara, ilahicilere, amincilere yemekler yedirilir, hediyeler dağıtılır, harçlıklar verilirdi.
Medreseler:
Anadolu’nun İslam yurdu olmasından itibaren inşa edilmeye başlanan medreseler, sadece Anadolu’nun değil o dönem bütün İslam coğrafyasının, hatta bütün dünyanın en gözde eğitim kurumlarıydı. Günümüzün yükseköğretim kurumlarına tekabül eden medreseler, hem dini ilimlerin hem de pozitif ilimlerin birlikte, uyum içerisinde verildiği günümüzde de özlenen bir eğitim kurumuydu.
Anadolu’da gerek Selçuklu döneminde gerekse de Osmanlı döneminde medrese kurumlarına son derece önem verilmiş, medreselerden çok sayıda inşa edilmiş, bu kurumlardan en güzel şekilde istifade edilmiştir.
Medreseler, dönemin en gözde eğitim kurumu olmanın sırtına yüklemiş olduğu yükü hemen her dönem layıkıyla yüklenmiştir. İsimlerini saymakla bitiremeyeceğimiz, bu gün hala istifade ettiğimiz nice ilim sahibi büyükler bu kurumlardan yetişmiştir. İçlerinde dini ilimlerde zirve yapmış kişiler olduğu gibi, gerek tıp gerek astronomi gerek matematik gerekse de fizik gibi daha birçok pozitif bilim alanında da zirve yapmış kişiler vardı.
Avrupa, orta çağın koyu karanlığında boğulurken dönemin Osmanlı medreseleri bütün İslam beldelerini aydınlatıyor, çokça yaygın olan cehalet hastalığının tuzaklarından koruyordu. Özellikle devletten imparatorluğa geçildiği Fatih döneminde İstanbul’daki Sahn-ı Seman ve Tetimme medreseleri göz kamaştırıyordu.
a) Medreselerde Eğitim:
Osmanlı devrinde medreselerde eğitimin ücretsiz olmasının yanı sıra, ihtiyaç sahibi öğrencilere burslarda veriliyordu. Medrese öğrencileri yatılı olarak eğitim görüyorlardı. Yeme, içme ve barınma ihtiyaçları karşılık talep etmeden gideriliyordu.
Medreselerde, Kur’an, hadis, fıkıh, akaid, tefsir gibi dini ilimlerin yanında; kelam, mantık, belagat, lügat, hahiv, hendese, hesap, tarih ve coğrafya gibi beşeri ilimler de okutuluyordu.
Dersler, genellikle soru-cevap şeklinde işlenmekteydi. Soruları hem hocalar öğrencilerine hem de öğrenciler hocalarına sorabiliyordu. Belirli günlerde halka içinde dersler yapılıyor ve bu derslerde halk kafasına takılan hususları medrese hocalarına sorup cevabını alabiliyordu. (Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi Sayı : 14 Yıl : 2003/1 (149-168 s.)
b) Medreselerde Mimari:
Sadece birer eğitim kurumu olsun diye inşa edilmeyen Anadolu medreselerini, günümüz eğitim kurumlarından ayıran en belirgin özelliklerden biri de hiç şüphesiz medreselerin estetik bir kaygı gözetilerek inşa edilmiş olmasıdır. O dönemin vazgeçilmez yapı malzemesi taş kullanılarak yapılan bu eğitim kurumları, birer taş yığını gibi görünmesin diye en ince ayrıntısına kadar dikkat edilerek sanatsal bir üslupla inşa edilmiştir. Her ayrıntısında farklı bir güzellik bulunan ve bu gün birçoğu hala ayakta olan medreseler aynı zamanda insanın göz zevkine de hitap etmektedir.
Sadece Selçuklu ve Osmanlı medreseleri değil, Anadolu’da inşa edilen diğer medreseler de sanatsal açıdan birer harikaydı. Buna bir örnek Mardin merkezde bulunan ve Akkoyunlular döneminde yapılan Kasımiye Medresesidir. Medrese Mezopotamya ovasına hâkim bir noktada ve taş kullanılarak inşa edilmiştir.
Hemen bütün medreselerde olduğu gibi avlusunda bir havuz vardır ancak bu havuzu diğer havuzlardan ayıran bir özelliği vardır. Şöyle ki; bu havuz insanoğlunu temsil etmektedir. Avlunun duvarlarından çıkan su, genişçe bir arktan geçerek ince bir arka, oradan da ortadaki havuza ulaşır. Havuza dolan su daha sonra başka bir arktan avluyu terk eder. İşte bu suyun akışı insanoğlunun yaşamını temsil eder. Suyun avluya geldiği yer insanın doğumunu, geçtiği ilk ark çocukluğunu, ince ark gençliğini, ortadaki havuz olgunluğunu ve en son avluyu terk ettiği arkta yaşlılığını ve ölümünü temsil eder.
Kasımiye medresesindeki diğer bir özellik de öğrencilerin odalarının kapısıdır. Öğrencilere ait olan odaların kapıları son derece alçaktır. Bunun sebebi ise öğrencilerin hocalarının huzuruna boyunlarını bükerek gelmelerini sağlamaktır. Bir örnek olması açısından Kasımiye medresesinin mimarisinden bahsettik, Anadolu’da bu tür estetik değerlere sahip olan daha nice medreseler mevcuttur.
Yeni bir eğitim döneminin başladığı bu günlerde, hâlihazırdaki eğitim sistemimizde birçok eksiklikler mevcuttur. Bu eksiklikler ve günümüzün şartları göz önüne alınarak, Osmanlı eğitim sistemi bugünkü eğitim sistemimize adapte edilebilir. Böylece kendi kültürümüzden kopmadan, sağlam temeller üzerine inşa edilmiş bir eğitim sistemi kurabiliriz.
Henüz hiç kimse yorum yazmadı.