Özlenen Rehber Dergisi

87.Sayı

Osmanlı Çınarı...

Abdurrahman DEMİR Özlenen Rehber Dergisi 87. Sayı
يَآ اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا اسْتَع۪ينُوا بِالصَّبْرِ وَالصَّلٰوةِۜ اِنَّ اللّٰهَ مَعَ الصَّابِر۪ينَ

’Ey iman edenler! Sabır ve namazla Allah’tan yardım dileyin. Şüphe yok ki Allah sabredenlerle beraberdir.’ (Bakara sûresi, 2/153.)

Geçmişten günümüze tarihi olayların seyrine baktığımızda ibret alacağımız birçok husus vardır. Şu bir gerçektir ki ismi bu güne kadar gelmiş olan insanlar veya devletler iki kısma ayrılmışlardır. Allah’a ve Rasûlü’ne itaatte zirve olanlar ile zulümde ve isyanda zirve olanlar hiç unutulmamıştır. Hz. Mûsa (a.s.) ile Firavun, Hz. İbrahim (a.s.) ile Nemrut, Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v.) Efendimiz ile Ebû Leheb, Hz. Hüseyin (r.a.) ile Yezid gibi… Allah (c.c.) itaatte sabırlı olanları mükâfatlandırmıştır ve böyle de devam edecektir.
Kendi coğrafyamızın tarihine baktığımız zaman; köklerinde Peygamber aşkıyla beslenen; muhabbetullâhı, dalları ile cihana dağıtan; yapraklarında, Kur’an sayfaları ile gölgelendiren bir ağaç misali Osmanlı Devleti’ni görmekteyiz. Yukarda belirtmiş olduğumuz hususların, bu devletin temellerinin atılmasında etkili olduğunu da görmekteyiz.
Kanunî Sultan Süleyman ve ondan önceki tüm Osmanlı Padişahları İslâm’ın emirlerini yaşama noktasında büyük bir hassasiyet göstermişlerdir. Osman Gazi ile atılan hanedanın temelleri Kanunî döneminde üç kıtaya hâkim olan bir devlet hâlini almıştır. Söğüt’te kurulan beylik -ulaşımın ve haberleşmenin zor olduğu dönem şartlarını düşündüğümüz zaman- 250 yıl gibi kısa bir sürede sürekli büyümüştür. Bu büyümenin sebepleri çok farklı olgulara bağlanabilir; ancak dikkatinizi başka bir yöne çekmek istiyoruz!
Osman Bey, Söğüt civarına yerleştiği dönemlerde henüz devlet söz konusu değildi; ancak Osman Bey, delikanlı ve dürüst kişiliği ile sevilen bir şahsiyetti. Yine bu dönemde Söğüt dolaylarında halkın irşadına kendini adamış Şeyh Edeb Ali adında muhterem bir zat vardı. Çevre halkı bu Allah dostunun sohbetlerine katılır ve ona hürmet ederlerdi. Osman Bey de bu Hak dostunun sohbetlerinde büyük zevk alırdı. Âşık Paşazade ve Mehmed Nesrî gibi meşhur tarihçiler Şeyh Edeb Ali’nin Mal Hatun adlı bir kızından bahsederler. Kimi rivayetlerde Osman Bey’in bu kızı istettiği de bilinmektedir. Ancak Şeyh ’boy beyine layık değildir’ diyerek bu isteği geri çevirmiştir. Osman Bey bir gece Şeyh’in evinde misafir olur. İstirahat edeceği odaya geçtiğinde duvarda bir Kur’ân-ı Kerim’in asılı olduğunu görür. Kur’ân’a olan hürmetinden dolayı odada uzanmak istemez. Kur’an okumaya başlar ancak ilerleyen saatlerde oturduğu yerde uykuya dalar. Bu sırada bir rüya görür. Rüyada Şeyh’den doğan bir dolunayın kendi yanına geldiğini görür. Bu sırada göbeğinden bir çınar ağacı çıkmış ve bu ağacın dalları dünyayı sarmıştır. Yapraklarında Kur’an âyetlerinin yazılı olduğunu görür. Osman Bey bu rüyayı Şeyhe anlatır. Şeyh Edeb Ali’nin tabiri şöyledir: ’Benden sana gelen dolunay, kızım Mal Hatun’dur. O çınar ağacı Allah’ın sana lutfedeceği büyük bir devletin işaretidir. Senin soyundan gelecek olanlar dünyanın her tarafına yayılacak ve Kur’an’a bağlı kaldıkları sürece büyüyecekler. Ne zamanki Kur’an ve Sünnet’ten uzaklaşırlar o vakit güçsüz kalırlar.’ Tarihçilerin üzerinde ittifak ettiği bu olay bize Bedîüzzaman Said-i Nursî Hazretleri’nin şu sözünü hatırlatıyor: ’İman, insanı insan eder, belki de sultan eder.’ Ki tarih boyunca da böyle olmuştur. Hz. Yusuf (a.s.) Mısır’a köle olarak gitmiştir; ama Allah (c.c.) O’na Sultanlığı lutfetmiştir. Bu tarihi gerçeği Rahmetli Üstadımız Abdullah Farûkî el-Müceddidî (k.s.) 1996’da kendisi ile gerçekleştirilen bir söyleşide şöyle dile getirmiştir:
’Osmanlılar (ne zaman) bu dine sadık ve hürmetli kaldıkları sürece Allah da bütün insanları onlara boyun eğdirmiştir. Ne zaman da -Tanzimat’tan beri, hatta Kânûnî’den beri- sefâhat ve şehvete düşmüşlerse Allah (c.c.) kendilerini rezil etmiştir. İşte o zamanlardan başlayan bozulma sonunda Allah (c.c.) zîr-ü zeber etti kendilerini.’
İnsanlarda tıpkı devletler gibidir. Allah’a kul Rasûlullah’a ümmet olmuş bir insan her zaman dimdik ayakta kalmıştır. Kendisi bu dünyadan irtihal etse bile kendinden sonraki insanlara da hep örnek olmuştur. Rabbim bizleri rızası için seven, rızası için terk edenlerden eylesin. Âmin!
Bu içeriğe yorum yazabilirsiniz

Henüz hiç kimse yorum yazmadı.